Birleşmiş Milletler’in 2005’te yaşanan Lübnan eski Başbakanı Refik Hariri’ye yönelik suikastla ilgili soruşturması sonucunda, üst düzey dört Hizbullah yetkilisi hakkında tutuklama emri çıkarıldı. Ayrıca Lübnan vatandaşı olmayan bir kişi hakkında da tutuklama isteminde bulunulacağı bildirildi.
El Arabiya, Lahey’deki Özel Lübnan Mahkemesi temsilcilerinin, iddianameyi sunmak için Beyrut’a geldiğini ve belgelerin Lübnan Başsavcısı Said Mirza’ya sunulduğunu duyurdu.
Refik Hariri’nin oğlu ve Lübnan eski Başbakanı Saad Hariri’nin liderliğindeki Batı destekli 14 Mart Koalisyonu’nun önde gelen isimlerinden Faris Suid, AFP’ye yaptığı açıklamada, “Lübnan Özel Mahkemesi’nden bir grup hukukçunun Başsavcı Said Mirza’ya davanın iddianamesini teslim ettiğine dair bilgiler elimize ulaştı” dedi.
Suid açıklamasında "altı yıldır bugünü beklediklerini" belirterek, "Umuyoruz adalet yerini bulur ve Lübnan daha istikrarlı bir geleceğe kavuşur" dedi. AFP'ye konuşan bir mahkeme yetkilisi de, kararı teyit etti.
HİZBULLAH'TAN ÜST DÜZEY İSİMLER
El Cezire ve El Arabiya televizyonlarının bildirdiğine göre, suçlananlar arasında Hizbullah’ın üst düzey yöneticileri de bulunuyor.
Bu kişilerden biri, 2008 yılında Şam’da suikasta uğrayan Hizbullah komutanı İmad Mugniyeh’in kayınbiraderi olan Mustafa Bedreddin olduğu ifade edildi.
Lübnan’ın İngilizce yayın yapan Daily Star gazetesi diğer isimlerin Salim el Ayyaş, Hasan Ayneysseh ve Esad Sabra olduğunu bildirdi.
SURİYE'NİN PARMAĞI VAR MI?
Refik Hariri, 14 Şubat 2005’te içinde bulunduğu konvoya düzenlenen bombalı saldırı sonucu öldürülmüştü. Hariri, 1992-1998 ve 2000-2004 yılları arasında Lübnan’da başbakanlık yapmıştı. Hariri ile 22 kişinin ölümüne neden olan saldırının sorumlularını bulmak için başlatılan BM destekli soruşturma, 2009’da başlamıştı.
Birçok kişi Hariri suikastında Suriye’nin parmağı olduğunu öne sürüyor. Ancak Şam hükümeti daha önce defalarca bu iddiaları kesin bir dille reddetti.
OCAK'TA HÜKÜMETİ DEVİRDİ
Mahkemenin ulaştığı iddia edilen ilk sonuçlar, basın-yayın organlarında gündeme geldiğinde, Lübnan’da yoğun tartışmaları da beraberinde getirmişti.
İran ve Suriye’nin desteğini arkasına alan Hizbullah, Saad Hariri’nin soruşturmaya verdiği desteği çekmesi için baskı yapmış, Hariri bu talebe uymayınca Ocak ayında hükümet çökmüştü.
Mahkemenin, kesin kararında suikasttan Hizbullah üyelerini sorumlu tutması durumunda ülkede mezhep çatışmalarının başlamasından endişe ediliyor.
BAŞBAKAN: KARAR DEĞİL SUÇLAMA
Hizbullah’ın güvenoyuyla Hariri’nin yerine gelen Necib Mikati, mahkeme kararını "sorumlu ve gerçekçi" bir şekilde değerlendireceklerini söyledi.
Mikati, düzenlediği basın toplantısında, "Bugün sorumlu ve gerçekçi olarak bilincinde olmamız gereken yeni bir gerçeklikle karı karşıyayız. Ancak bu bir karar değil suçlama. Tüm şüpheliler suçları kanıtlanana kadar masumdur" dedi.
MİKATİ DESTEK VERMEYECEK
bugün ilerleyen saatlerde Lübnan hükümetinin soruşturmayla ilgili tavrını netleştiren bir açıklama yapacak.
Uluslararası gözlemciler Mikati’nin Hizbullah ve müttefiklerinin ağırlığı altındaki hükümetinin iç barışı tehdit etmedikçe uluslararası çözümlere bağlı olduğunu ifade etmesini bekliyor. Bu ifadeler özetle Mikati kabinesinin mahkemeyle işbirliği yapmayacağı anlamına geliyor.
14 Mart Koalisyonu’nun açıklamasında ise Mikati hükümeti uluslararası anlaşmalardan doğan sorumluluklarından, özellikle de Lübnan Özel Mahkemesi kararlarından kaçmaması için uyarıldı.
İÇİŞLERİ BAKANI: BÜYÜTECEK BİR ŞEY YOK
İçişleri Bakanı Mervan Charbel ise tutuklama emrinin kesin bir karar olmadığını, dolayısıyla büyütülmemesi gerektiğini söyledi.
Kamuoyunu “güvenlik durumunun iyi olduğu” konusunda temin eden Charbel, “Büyütecek ne var, bu sadece bir iddianame. Neden bu kadar gürültü yapılıyor ki?” dedi.
30 GÜN İÇİNDE ÇÖZÜLMELİ
Hukukçular Lübnan’ın 30 gün içinde tutuklama emirlerini uygulamak zorunda olduğunu belirtti.
Eğer bu süre içinde zanlılar tutuklanamazsa, mahkeme bu kez kararını kamuyla paylaşacak ve zanlıları mahkemeye çağıracak.