Türkiye'nin 8. Cumhurbaşkanı merhum Turgut Özal, vefatının yıldönümünde memleketi Malatya’da düzenlenen anlamlı bir programla anıldı. Malatya Turgut Özal Üniversitesi Battalgazi Yerleşkesi Konferans Salonu’nda gerçekleşen "Türkiye'nin Siyasi ve İktisadi Dönüşümünde Özal" konulu konferans yoğun ilgi gördü.
Programa AKP Malatya Milletvekili Bülent Tüfenkci, Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Ramazan Ayhan, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nusret Akpolat, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli, Fırat Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fahrettin Göktaş, İl Emniyet Müdürü Arif Çankal, İl Jandarma Komutanı Kıdemli Albay Tolunay Başer, Battalgazi Belediye Başkanı Av. Bayram Taşkın, kurum müdürleri, akademisyenler ve öğrenciler de katıldı.
Program, Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli’nin açılış konuşmasıyla başladı. Etkinliğin açılış konuşmasını gerçekleştiren Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Bentli; “Üniversitemiz, yalnızca eğitim ve bilim alanında değil; aynı zamanda merhum Özal’ın temsil ettiği reformcu, yenilikçi ve millet odaklı devlet anlayışının bir miras taşıyıcısıdır. Sayın Özal’ın ‘Gelişmenin yolu, düşünceye ve yeniliğe açık bir eğitim sisteminden geçer’ sözleri bizler için bir yol haritası niteliğindedir.

Turgut Özal, ekonomi ve siyaset alanlarında gerçekleştirdiği büyük dönüşümlerle Türkiye’nin modernleşme sürecine yön vermiştir. Ancak onun bıraktığı miras yalnızca reformlarla sınırlı kalmamış; doğup büyüdüğü Malatya’ya olan derin aidiyeti ve bu topraklara kazandırdığı nitelikli yatırımlarla da somutlaşmıştır. Bu çerçevede, özellikle sağlık alanında bölgesel bir referans merkezi hâline gelen ve halen çağdaş tıp eğitimi ile hizmet sunumu açısından Türkiye’nin en prestijli sağlık komplekslerinden biri olan İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi, onun vizyonunun Malatya’daki en güçlü izlerinden biridir. Bugün dahi mimari yapısı, donanımı ve işlevselliğiyle çağdaş standartların ötesinde olan bu yapının ortaya çıkış süreci, merhum Özal’ın kaliteye ve uzun vadeli düşünmeye verdiği önemin bir göstergesidir. Bugün bizler, merhum Turgut Özal’ın ismini taşıyan bir üniversite olarak bu vizyonu daha da ileriye taşımak adına güçlü bir gayret içindeyiz. Henüz çok genç bir üniversite olmamıza rağmen, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın, rahmetli Özal’a duyduğu vefadan kaynaklanan güçlü desteğiyle, üniversitemiz hızla büyümekte ve kurumsallaşmaktadır. Lisans, ön lisans ve yüksek lisans programlarımızın çeşitliliği, artan öğrenci kapasitemiz, bölgesel kalkınmaya katkı sunan araştırma ve yatırımlarımız sayesinde, bu desteği somut olarak hissetmekteyiz. Çünkü inanıyoruz ki; bir üniversitenin gücü yalnızca geçmişinden değil, geleceğe duyduğu sorumlulukla da ölçülür. Bizler de bu bilinçle, Özal’ın mirasını taşımakla kalmıyor; onu üretken bir akademik kültüre dönüştürmeye kararlılıkla devam ediyoruz."dedi.
Konferansta konuşan Malatya Valisi Seddar Yavuz ise Turgut Özal’ın yalnızca siyasi kimliğiyle değil, aynı zamanda bir "medeniyet taşıyıcısı" olarak da anılması gerektiğini söyledi. Özal’ın devlet planlama teşkilatındaki görevlerinden başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı dönemine kadar ülkeye önemli katkılar sunduğunu belirten Vali Yavuz, "Düşünce dünyamızın şekillenmesinde derin izler bırakmış, ülkemize ve şehrimize büyük hizmetlerde bulunmuş bir dava ve vatan sevdalısı olan merhum 8. Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’ı rahmetle, minnetle ve şükranla anıyorum. Mekânı cennet olsun. Merhum Özal, Devlet Planlama Teşkilatı gibi devletin kalbi sayılabilecek bir kurumda müsteşarlık yapmış, ardından başbakan ve cumhurbaşkanı olarak vizyoner bir liderlik sergilemiştir. Ben Turgut Özal’ı bir ‘medeniyet milliyetçisi’ olarak tanımlıyorum. Çünkü o, bu toprakların değerlerini, kültürünü ve inancını içselleştirmiş, aynı zamanda evrensel değerleri de takip etmiş bir liderdi. Yaklaşık 150 yıllık geri kalmışlığa karşı bir başkaldırının simgesi, bir fidan gibi yeşeren vizyoner bir ruhtu" ifadelerini kullandı.
Gençlere de seslenen Vali Yavuz, insanları değerlendirirken vicdan, akıl ve merhametle yaklaşmaları gerektiğini belirterek, "Keşke insanlar hayattayken kıymetleri bilinseydi. Vatanına hizmet etmiş herkese saygı göstermek boynumuzun borcudur" dedi.
“Türkiye’yi açan adam: Turgut Özal”
Ardından konferansı vermek üzere kürsüye gelen İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selahaddin Bakan “Türkiye’nin Siyasi ve İktisadi Dönüşümünde Özal” başlıklı konuşmasında, Turgut Özal’ın liberal ekonomi politikaları, özelleştirme adımları ve dışa açılma vizyonu ile Türkiye’nin küresel düzeydeki konumunu nasıl yeniden inşa ettiğini detaylarıyla ele aldı.
Konuşmasına 1980 öncesi Türkiye’nin siyasi ve ekonomik görünümünü özetleyerek başlayan Prof. Dr. Bakan ifadelerini şu şekilde sürdürdü: “Özal, Türkiye’nin gerçekten miladıdır. 24 Ocak Kararları, Türkiye’nin miladıdır. 24 Ocak öncesi Türkiye devletçi, kapalı, temel tüketim mallarının %80’inin devlet tarafından üretilen, adı konmamış ama Sovyetler Birliği kadar devletçi, Küba kadar devletçi ama öte yandan da Batıcı bir zihniyete sahip çok farklı bir ülkeydi. Özal bu yapıyı gerçekten değiştirmeye çalıştı.”
“Yerli malı, herkes onu kullanmalı” denen bir dönemden geçtik. Özal geldiğinde muz ithal etti. Özal dedi ki: ‘25 bin ile 30 bin ton arası Anamur civarında muzumuz var, bu yetmiyor ülkeye. Avrupa Birliği ortalamasına göre bizim 700 bin ton muz tüketmemiz lazım. Türkiye’de muz fiyatları, diğer meyvelerin 30 katı.” Ne yapalım? Muz ithal edeceğim ama yerli üreticilerimi de ihmal etmeyeceğim.’ Ne yaptı? %150 vergi koydu muza. Hâlen o kanun geçerli. Ve şu anda ne biliyor musunuz? Şu anda 500-600 bin ton üretim var Türkiye’de. Yani 20 kat arttı. Çünkü oradan gelen paralarla tarım teşvik edildi. 600 bin ton muz üretiliyor Türkiye’de. 300 bin ton kadar da ithal ediliyor. Onun için Turgut Özal, dediğim gibi değişimin çok önemli bir figürüdür. Özal, zorunlulukları kaldırdı. Aşkın devleti, hukuk devletine çevirme çabası gösterdi.” ifadesini kullanan Bakan, tarımda gerçekleştirilen bu tarz atılımların Türkiye’de çiftçiyi desteklemek için kullanıldığını belirtti.

“Özalizm: Mahşerin üç atlısından biri”
Prof. Dr. Bakan, Özal dönemine dair ekonomik ve ideolojik dönüşümleri şu sözlerle ifade etti: “Margaret Thatcher, Ronald Reagan ve Özal… Türkiye’de bu yüzden Özalizm diye bilinir. Haliyle Batı’da Keynesyen politikalar enflasyonist etkiye sebebiyet veriyor diye terk edildi. Keynes’in de aslında iki ayağı vardır: Bir devletçi ayağı, yani devletin ürettiği taraf; bir de sosyal ayak. Yani Avrupa Birliği ülkeleri ve Amerika da dahil olmak üzere, liberalizme geçmiş olmalarına rağmen işsizlik ücreti, kira yardımı, analık yardımı gibi sosyal haklardan vazgeçmediler. Sosyal devletten vazgeçmediler. Sadece devletçilikten, yani devletçi ekonomiden vazgeçtiler. Türkiye’de liberalizm neredeyse hiç olmadığı için bizim dönüşümümüz aslında neoliberal değil, doğrudan liberal bir dönüşümdür. Biz bu dönüşümü Batı’daki eş zamanlı değişimle taklit ettiğimiz için Türkiye liberalleşti. Ancak sosyal devlet uygulamaları çok daha sonra, yaklaşık 15 yıl sonra geldi. İşsizlik ücreti, yardımlar gibi unsurlar o zaman devreye girdi. Hatta rahmetli Özal zamanında ‘fakir fukara fonu’ kuruldu. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına kaynak aktarıldı.”
“Özal, üç hürriyeti savunuyordu”
Konuşmasında din ve vicdan özgürlüğü, fikir özgürlüğü ve teşebbüs hürriyeti kavramlarının Özal’ın siyasal ve toplumsal vizyonunun temelini oluşturduğunu ifade eden Prof. Dr. Selahaddin Bakan; “Özal üç şeye vurgu yapıyordu. Din ve vicdan hürriyeti. ‘Herkes dininde serbesttir’ diyordu. Fikir hürriyeti. Zaten fikir hürriyeti ülkemizde yok denecek kadar azdı. Hele 12 Eylül'de bu zirve yaptı. Baskıcı bir siyasal ideoloji hâkimdi. Suya sabuna dokunmayacaksınız; devletin verdiği gibi yiyeceksiniz, onun verdiği gibi yaşayacaksınız. İşte Özal, bunlarla mücadele etti. Haliyle fikir hürriyetine çok büyük önem veriyordu. Üçüncüsü, teşebbüs hürriyeti… 'Ben bürokrasiyle çok mücadele ettim' diyordu. 'Bir bakkal işyeri açmak için 50 tane imza toplamak zorunda kalmasın. Onlardan vergi almayalım.' diyordu. Hâlen de bu konularda sorunlar olduğunu söyleyebilirim.” şeklinde açıkladı.
iha- Bülten

