Doğduğu Malatya’da ve daha sonra yerleştiği İstanbul’daki müzik çevrelerinde ‘Udi Nubar’ olarak tanınan Malatyalı sanatçı Nubar Taşı, müzik yaşamında 35. yılını geride bıraktığı bugünlerde Agos Gazetesi’nde yayınlanan söyleşisinde Malatya hasretini dile getirdi ve ‘Özümle Malatyalıyım’ dedi.
Agos Gazetesi’nden Artin Can Baharoğlu ve Aren Dadıroğlu’na konuşan Nubar Taşı, 1959 yılında Malatya’da doğduğunu ve henüz ilkokul çağlarında iken müzikle tanıştığını belirtiyor.
‘Malatya’da, müzik öğretmenim yeteneğimi gördü. Birlikte çalışmaya başladık ve çeşitli etkinliklerde sahne aldık. 1971–72 eğitim döneminde Tıbrevank’a geldim. O dönemde Tıbrevank Anadolu’da yaşayan çocukları kimliklerini yitirmemeleri için İstanbul’a getiriyordu’ şeklindeki sözleri ile öğrencilik yıllarındaki İstanbul serüvenini anlatan Nubar Taşı, sonraki yıllarda sahne tozu yutmasının öyküsünü ise şöyle aktarıyor: ‘Bu okulda (Tıbrevank) çok saygı duyduğum müzik öğretmeni Jirayr Aslanyan beni koroya aldı. Yılbaşı etkinliklerinde, törenlerde sahneye çıkmaya başladım. Sahne tozu bana hoş gelmeye başladı. Öyle de devam ettim. Sonra Tıbrevank’dan ayrılmak zorunda kaldım ve Malatya’ya döndüm’.
Nubar Taşı, Malatya’ya döndükten sonra gitar çalmaya başlamış fakat bir süre sonra ud ve cümbüşe yönelmiş.
Malatyalı müzisyen Nubar Taşı 1981 yılında Kayısı Festivali konserleri kapsamında 8 bin kişiye konser verdiği günü hiç unutmadığını ve hatırladıkça gurur duyduğunu ifade ediyor.
Turan Emeksiz Lisesi (Malatya Lisesi) 1977 yılı mezunlarından olan sanatçı, Malatya’daki o yıllarında müzikal yaşamının kilometre taşlarını ve ud üstadı Coşkun Sabah’la tanışmasını anlatırken adeta o günleri yeniden yaşıyor: ‘Malatya’ya döndükten sonra ilk olarak kuzenimin gitarıyla enstrümana yöneldim. Tek başına öğrenmek zorunda kaldım. Çünkü o zamanlar müzik dersi için paramız yoktu. Elime hangi müzik aleti geçtiyse onu öğrenmeye çalıştım. Daha sonra elime bir ud geçti. Rahmetli Nıvart (Sar) Morakur’un uduydu bu. Ustam Sarkis Yastangaçbaş’ın da bir cümbüşü vardı. Onları alıp kendi kendime çalmaya başladım ve kısa sürede epey yol aldım. Ud merakım beni Coşkun Sabah’la tanışmaya kadar götürdü. İstanbul’a gelip Coşkun Sabah’dan randevu aldım. Bana çok yardımcı oldu, dersler verdi. Udun püf noktalarını öğretti bana. Kendimi geliştirdikçe bu iş daha hoşuma gitmeye başlamıştı. Malatya’ya döndüğümde birçok yerde şarkı söylemeye başladım. 1978-1982 yılları arasında derneklerden, ordu evlerinden, restoranlardan sürekli olarak davet alıyordum. 1981 yılında Malatya Kayısı Festivali’nde şehir stadyumunda yaklaşık 8 bin kişiye konser verdim. Malatyalı hemşehrilerim bana büyük tezahüratlarla eşlik ettiler. O günü, o konseri ve Malatyalı hemşehirlerimin o güzel tezahüratlarını hatırladıkça tüylerim diken diken oluyor hala.O gün gerçekten çok gururlandım’.
Udi Nubar, Malatya İnönü Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra İstanbul'a yerleşiyor ve o dönemde Yeşliköy’ün ünlü mekanlarından Capri Restoran’da çalıp söylemeye başlıyor. İlk albümünü ise 1986 yılında müzik severlerin beğenisine sunuyor. Daha sonra kendi ekibini kuruyor ve geceleri çalıyor sanatçı. O dönemi anlatırken bir başka Malatyalı Şahin Özer’in desteğini hatırlatıyor: ‘Geceleri çalmaya devam edince kendi ekibimi kurdum. Ud çalıp şarkı söylerken Coşkun Sabah’ı örnek aldım ve orkestrada klasik sazlar yerine batılı enstrümanlara yer verdim. 1986 yılında Malatyalı hemşehrim Şahin Özer’in desteği ile bir kaset yaptım. Kasetteki beş beste de bana aitti. Şu anda ise 20’ye yakın bestem var’.
Mesleğinin zorluklarını ‘Müzik işi nankör iştir’ cümlesiyle yorumlayan Udi Nubar Taşı, bir de yakınmada bulunuyor: ‘Söylersin beğenen olur, beğenmeyen olur. Bir de içki içen insanlarla uğraşıyor, onlarla muhatap oluyorsun. İçmesini bilenler müziği iyi dinliyor ve güzel şekilde eşlik ediyorlar. Ama temiz içmeyenler sahnede rahatsız ediyorlar’.
Malatyalı müzisyen Nubar Taşı son olarak ailelerin çocuklarını müziğe yönlendirmelerini tavsiye ediyor ve vurguluyor: ‘Müzikle uğraşanın kötü alışkanlıkları olmaz. Benim en büyük sloganım budur. Aileler çocuklarını mutlaka müzikle tanıştırsınlar. Çünkü müzikle uğraşan kişi hayatında da başarılı olur’.