Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin Türkiye'nin tüm uyarılarına rağmen Doğu Akdeniz'de Amerikan Noble Energy firmasıyla sondaj aşamasına geçmesiyle fitil ateşlendi ve Başbakan Erdoğan süreci başlattı. New York'ta hızla KKTC Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile biraraya gelen Erdoğan, Kıta Sahanlığı Sınırlandırma Anlaşması'na imza attı.
Bu jet hamlenin ardından Türkiye, Akdeniz'de bulunan donanmaya ve uluslararası kamuoyuna da yeni hamlenin mesajını vermekte gecikmedi: Sismik araştırma gemimiz K. Piri Reis, hemen Akdeniz'e açılıyor.
Bu sadece bir mesaj değil aynı zamanda Türk bürokrasisine de, "Gerekeni yapın" emriydi. Ve düne kadar hazırlıklarını sürdüren Piri Reis, bugün öğle saatlerinde "Vira Bismillah" dedi.
PİRİ REİS, PETROL DENİZİNE Mİ YOKSA SAVAŞ RİSKİNE Mİ YELKEN AÇTI?
Piri Reis'in rotası ve güzergahı henüz net değil. Fakat Enerji Bakanlığı'na yakın kaynaklardan sızan bilgiler Piri Reis'in sismik araştırma yapacağı bölgeler arasında şu anda Rum Kesimi'nin sondaj yaptığı ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti-Güney Kıbrıs Rum Kesimi ortak alanı olan Leviathan bölgesi de var.
Bu da Piri Reis'in diplomatik açıdan oldukça gerilimli bir yolculuğa demir aldığını gösteriyor. Peki Piri Reis'i yolda neler bekliyor? Piri Reis bir petrol ve gaz denizine mi yoksa "savaş" riskine mi yelken açtı? Türkiye'nin Doğu Akdeniz Diplomatik Stratejisi, hangi riskleri ve fırsatları içeriyor?
Türkiye'nin gerçekleştirdiği Piri Reis hamlesi ne anlama geliyor?
Enerji uzmanlarına göre Türkiye'nin son hamlesi gecikmiş bir hamle. Fakat bu noktada da uluslararası diplomasi uzmanları yapılan hamlenin gerekliliğine vurgu yapıyor.
TÜRKİYE'NİN MESAJI KİME?
Çünkü pratikte Piri Reis'in yolculuğunun misyonu, bu gövde gösterisini gerçekleştirerek, hem Güney Kıbrıs Rum Kesimi'ne, hem uluslararası kamuoyuna Türkiye'nin Doğu Akdeniz'de "tanımadığı" girişimlere karşı tüm gücü ve imkanlarıyla karşı koyacağını ilan etmek.
Uzmanlara göre Türkiye Akdeniz'de gerilimi tırmandıracak uzun bir merdivenin en yüksek basamağına adım attı. Fakat Akdeniz Politikası gereği de atılmak zorunda olunan ve cesaret isteyen bir hamleydi Piri Reis hamlesi. Şimdi ise diğer basamakları da aynı hızda tırmanmak gerekiyor. Bölgede Suriye, Mısır, Lübnan, ABD ve hatta İngiltere'nin faaliyetlerinden söz ediliyor. Bu durumda Türkiye'nin ikinci aşama olarak Akdeniz'deki durumu ve Kıbrıs meselesinde elindeki çok güçlü kozları kullanması gerektiğine dikkat çekiliyor.
Bunlar arasında en önemlileri, bölgede söz hakkına sahip olan ve İsrail ile gerilim yaşadığı bilinen Mısır, Lübnan gibi ülkelerle karşı anlaşma imzalamak, aynı zamanda da uluslararası enerji pazarında en güçlü ülkelerden biriyle stratejik bir müttefik konumuna gelmek.
Elbette bu bahsettiklerimiz uzun sürecin sadece satır başları. Bir de Piri Reis'in rotasında bulunan çok önemli ayrıntılar var. İşte uzmanların gözünden bundan sonra Doğu Akdeniz'de yaşanacak süreç.
DIŞ POLİTİKA UZMANLARI
Uzmanlar, Piri Reis'in yola çıkışıyla yapılan gövde gösterisinin uluslararası diplomasi dilinde ne anlama geldiğini ve ne gibi sonuçlara yol açabileceğini değerlendirdi?
FİKRET ERTAN: TÜRKİYE KIBRIS'IN HAMİSİ; BU İŞİN DÖNÜŞÜ YOK
"Yapmamış olsaydı, bi yerde kendisine karşı yapılan bir harekete sessiz kalmış olurdu, adeta cevap verememiş durumda olacaktı. Yani yapmaktan başka hiç bir çaresi yok" diyen dış politika yazarı Fikret Ertan, "Türkiye büyük bir devlet, karşı taraf tek taraflı bir münhasır ekonomik bölge ilan ediyor. Türkiye'de Kıbrıs Türkleri'nin koruyucusu, hamisi. Onların haklarını da korumak zorunda. Bu nedenle böyle bir çıkış yapmak zorunda. Dönüşü yok bunun. Bir olay çıkar mı, çıkmaz mı o ayrı bir konu ama çıkacağını zannetmiyorum. Zaten Rumların arama yaptığı tartışmalı parsellere girip, girmeyeceğimiz de belli değil. Nereye kadar gideceğimiz belli değil. Ama bir bayrak göstermemiz şart" dedi.
MENSUR AKGÜN: ÖNEMLİ OLAN PETROL BULUNMASI DEĞİL, TÜRKİYE'NİN İMASI
Global Political Trends Centen (GPOT) Direktörü, İstanbul Kültür Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Böl. Bşk. Dr. Mensur Akgün, "Piri Reis'in yola çıkması bence sorunlara yol açmaz, eğer petrol varsa çoktan yapılması gerekirdi. Bu kadar beklenilmesine gerek yoktu. Burada önemli olan Piri Reis'in yola çıkması değil, Türkiye'nin bu imada bulunması. Kalkıp da Rumlar o münhasır ekonomik bölgede petrol aranmasına karşı çıkacak değiller. Onların ekonomik bölgelerini ihlal etmedikten sonra, tartışmalı alanlara girilmedikten sonra, zaten üç aşağı-beş yukarı zaten herkes tarafından bilinir, zaten önemli olan sınırlar içinde kalıp, kendi hakkını hukukunu korumaktır.
HASAN KÖNİ: GEÇ BİLE KALINDI
Piri Reis'in hareketinin karşı tarafı caydırmak için yapılan bir denge hareketi olduğunu ifade eden dış politika uzmanı Prof. Dr. Hasan Köni, "Biraz geç kalmış bir harekettir. Çünkü bu münhasır ekonomik bölgenin belirlenmesi ilk 1999 yılına gidiyor. Mısır'la yapılan anlaşma 2003 yılında, yani Mısır'ın münhasır ekonomik bölgesi Kıbrıs'ın ekonomik bölgesi 2003 yılında yapılmış. Hatta yapılan anlaşmada şöyle bir cümle de var: "Mısır, Kıbrıs'ın hidrokarbon aramalarına destek vermeyi taahhüt eder. Araştırmalarına destek vermeyi kabul eder".
Peşinden Suriye ile, Lübnan'la anlaşma yapılıyor, İsrail ile yapılmış. İsrail zaten kendi ekonomik bölgesinde petrol ve gaz çıkarmaya başlamış. Ondan sonra bu 12. bölgede de hareket başlamış. Sene 2011... Türkiye'nin 2011'in Eylül ayında aklı başına gelmiş. Bir heyet gönderecek. Oradaki jeofizik haritalarında bizim tarafta petrol gözükmüyor. Doğalgaz, şöyle bir bölgede. Güney Kıbrıs'ın güneyi, oradan yukarı doğru çıkıyorsunuz Meis Adası, Meis Adası'ndan Rodos...
Bu üçgeni birleştirdiğinizde bu alanda gözüküyor. Ayrıca Mısır'la Yunanistan arasında da gene Kıbrıs'ın dışında ekonomik bölgeyi sınırlandırma sözleşmesi yapılmış, çok daha önceden. Bu sırada Türkiye'nin bu gelişmelerden haberi yok. Yeni haberi oluyor ama kimin kiminle yaptığı konusunda çok iyi haberleri var. Bunu fotoğraflarla gazeteler veriyor" dedi.
"MISIR ANLAŞMAYI İPTAL ETSİN"
Bu hareketin sonuçlarıyla ilgili olarak Prof. Dr. Köni, "Amerika heyecanlanıp 6. filoyu gönderdi mi? Ruslar bir şeyler söyledi. Ama bir hareket var mı? Yunanistan hazır duruma geçti mi? Bir kımıldama yok. Türkiye, "yapsın, kendi kamuoyu önünde böyle bir tavır içinde bulunuyor" şeklinde ele alıyorlar. Ben de şunu söylüyorum: Madem Arap halkları bizi çok iyi karşıladı. Mısır, bizi bağrına bastı. Rum kesimiyle yaptığı anlaşmayı iptal etsin. Gerçekten sevip sevmediğini anlayalım. Birisiyle nişanlısınız, başka bir adamı sevdiğinizi söylüyorsunuz. Nişanı kaldırı atarsın" dedi.
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.