SON DAKİKA
SON DEPREMLER

“Polis, Jandarma, Sivil Kim İçeri Girerse Vurun”

0
Güncellendi - 2017-03-09 19:55:43
“Polis, Jandarma, Sivil Kim İçeri Girerse Vurun”
A- A+ PAYLAŞ

-Malatya Darbe Girişimi davası….Sanık Onbaşı; “‘Polis, jandarma, sivil kim içeri girerse vurun” emri verildi

-Malatya’daki darbe girişimi davasında dehşet ifadeler…

-“ Binbaşı İbrahim Dede’ ‘polis, jandarma, sivil kim içeri girerse vurun’ emrini verdi.”

-“ Binbaşı Fatih Kılınç, (Darbe girişimi günü 2. Ordu Karargahında öldürülen Binbaşı) ‘içeriye sivil, asker, polis, vatandaş im gelirse gelsin vurun, kimseyi kışlaya sokmayın’ şeklinde emir verdi. Bu emirler üzerine ‘ağabeyimin polis olduğunu ateş edemeyeceğimi.’ söyledim. Binbaşı ayaklarımın önüne doğru 2 kez ateş etti.”

-“ Binbaşı İbrahim Dede, ‘tel örgüden asker, polis, sivil, halk, hatta babanız olursa olsun kim girerse grisin vurun’ şeklinde emir verdi”

Malatya Darbe girişimi davasının 2. duruşmasında Mahkeme Heyeti, ifade almayı sürdürdü. Duruşmada tutuksuz yargılanan Onbaşı Ali Göktaş, Trabzon’dan SEGBİS sistemiyle bağlanarak ifade verdi.

“ZPT İLE GELEN YARBAYI AYAKLARINDAN VURDUM”

Göktaş, koğuşta oldukları sırada saat 08.30 sıralarında bir Başçavuş’un ‘daha güvenli olacağını söyleyerek’ kendilerini Emniyet Muhafaza Bölüğü koğuşuna götürdüğünü anlatarak, “Bir süre burada bekledik. İsmini İbrahim Dede oluğunu öğrendiğim Binbaşı bize silahlanmamızı söyledi. Hatta ‘Ordu Komutanını almaya geldiler. Komutanımızı vermeyeceğimiz’ dedi. Bunun üzerine silahlandık. Doldur, boşalta gittik. Orada bana şarjör verdiler.” dedi.

Çatışmalar devam ederken, Altay Kışlası’ndan izinsiz çıkan ve darbe girişimine destek vermek için 2’nci Ordu Karargahı’na giden ZPT’nin duvara çarptığını gördüğünü ifade eden Göktaş, şunları söyledi: “ZPT’nin duvarına çarptığını gördüm. Bir asker ZPT’den dışarı doğru sağa sola ateş ediyordu, korktum. Sonra ZPT’den ateş eden şahıs dışarı atladı ve ateş etmeye devam etti. Bu sırada İbrahim Dede Binbaşı da bana 5-10 metrelik mesafedeydi ve çatışmalar devam ediyordu. Ben, ZPT’den inen şahsa durmasını söyledim ancak o sağa sola ateş etmeye devam etti. Karşı konferans salonunun orada polisler vardı, oraya doğru da ateş etti ben kendimi yere attım. Yeniden şahsa durmasını söyledim ama orada duran park hakindeki araçların lastiklerine ateş ettim. Ateş edersem bu şahsın korkacağını düşündüm ama bu şahıs durmayınca ayaklarına doğru 2-3 el ateş ettim, ayaklarından vurdum. Sonradan ZPT’den çıkan bu şahsın Altay Kışlasından Yarbay (Yarbay Ahmet Üçbudak) olduğunu söylediler.”

Göktaş, tutuklu Binbaşı İbrahim Dede’nin kendilerine ‘polis, jandarma, sivil kim içeri girerse vurun’ emrini verdiğini ileri sürerek, “İçeriden ve dışarıdan ateş sesleri geliyordu. Ateş yoğunlaşınca ben sürünerek birliğe doğru ilerledim yanımda er arkadaşlarımız ile Binbaşı İbrahim Dede vardı. Kapalı olan kapıyı kırarak, karargah binasına girdik. Orada Serdar Paşa ve Zeki Paşa ile karşılaştık, ellerinde silah vardı. Binbaşı İbrahim Dede ile aralarında bir konuşma geçti. Binbaşı, bizi ‘bu kata yerleştireceğini ve kim gelirse vurun’ emrini verdi. Oraya doğru gelen ya da ateş olan olmadı. Bizde kimseye ateş etmedik” dedi.

“BİZE, ‘TEL ÖRGÜDEN BABANIZ GEÇSE VURUN’ EMRİ VERİLDİ”

2. Ordu Komutanlığı Karargahında darbe girişimi esnasında er olarak görev yapan tutuksuz sanık er Ömer Faruk Hezer, Binbaşı İbrahim Dede’nin ‘tel örgüden asker, polis, sivil, halk, hatta babanız olursa olsun kim girerse grisin vurun’ şeklinde emir verdiğini iddia etti.

Hezer, ifadesinde şunları anlattı:

“Koğuşa doğru ilerlerken ismini bilmediğim bir er, ‘bomba yüklü bir tankın kışlaya saldıracağını’ söyledi. Mevzilenmiştik, kışlanın dışından içeriye bir tank girdi ve çatışma sesleri yükseldi. Tankın önüne doğru bir el ateş ettim. Bize, ‘dışarıdan kim gelirse gelsin ateş edin’ emri verildiği için ateş ettim. ‘Ateş etmeyin’ diye emir alsaydım ateş etmezdim. Sadece bir kez tankın önüne ateş ettim. Tankın olduğu yerden de bize ateş ediliyordu. Tanktan birinin indiğini de gördüm bunun üzerine otopark bölgesine doğru geri çekildim. Geri çekilirken, havaya doğru 1-2 el ateş ettim. Koğuşa gittim, oradayken telefon irtibatı kurdum. Silahlarımızı İsa Başçavuşun odasına kilitledik, kendisi de oradaydı. Silah sesleri gelmeye devam ediyordu. Öğlen saatlerine doğru Üsteğmen Hüseyin Çakıcı yanımıza gelerek ‘ne yapmak istediğimizi’ sordu, bizde ‘teslim olmak’ istediğimizi söyleyince, ‘Tamam’ dedi. Daha sonra toplu olarak teslim olduk.”

Kendisine ve arkadaşlarına emrin sorgulanmayacağının öğretildiğini ifade eden Hezer, “Bize ‘dışarıdan Ordu Komutanımızı almaya gelecekler, ölsekte Ordu Komutanımızı teslim etmeyeceğiz’ dediler. Ben ve arkadaşlarım bize verilen emri sorgulanmayacağı nedeniyle yerine getirdik” dedi.

“POLİSLERE ATEŞ AÇAMAM DEDİM, AYAKLARIMA 2 EL ATEŞ AÇTI”

Darbe girişimi girişiminde 2. Ordu Karargahında görev yapan Onbaşı Emre Uçar, “Darbe girişimi günü 03.00-04.00 sıralarında Hüseyin Çakıcı Üsteğmenin ‘kıyafetlerinizi giyin, aşağı inin’ sesini duydum. Aşağı indik Fatih Kılınç Binbaşı vardı (Darbe girişimi günü 2. Ordu Karargahında öldürülen Binbaşı) , ‘mühimmatlarını alıp, Ani Müdahale Mangasına’na (AMM) geçmemizi ‘, söyledi. Mühimmat aldık, AMM’ye geçtik. AMM’ye yakın sağ tarafından otoparka yerleştirdik, bir müddet otoparkta bekledik. Bir saat bekledik. Fatih Kılınç, ‘içeriye sivil, asker, polis, vatandaş im gelirse gelsin vurun, kimseyi kışlaya sokmayın’ şeklinde söyledi. Bu emirler üzerine ‘ağabeyimin polis olduğunu ateş edemeyeceğimi söyledim’ ayaklarımın önüne doğru 2 kez ateş etti. Bunun üzerine havaya doğru 2 kez ateş ettim. Dışarıdan tankın geldiğini gördüm. O esnada çatışma yoğundu. Çok ateş geliyordu, ben iki ateş arasındaydım. Tankın üzerinde birini gördüm, tankın duvara vurduğunu gördüm. Tankın birinin kışla içerisine atladığını ve tankın üzerinden kışlanın dışına doğru ateş ettiğini gördüm. Tank duvara vurdu, yarısı içeri girdi, yarısı dışarda kaldı. Ahmet Üçbudak atladı ve içeri girdi 7-8 adım attıktan sonra yerde olduğunu gördüm, kanlar akıyordu, yaralandığını anladım. Bu şahsa en yakın durumda bendim, kim olduğunu sordum, ‘Ahmet Üçbudak ve Yarbay’ olduğunu söyledi. Arkamızda İbrahim Dede’yi gördüm. Dede’ye seslendim bu şahsın kim olduğunu söyledim. Bana ‘gitmememi ve orada kalmamı’ söyledi. Hatta ‘kim gelirse gelsin vurun’ dedi. Hem içeriden hem dışarından ateş ediliyordu. Bulunduğum aracın lastikleri camları kırılmıştı. Ahmet Yarbay’ın çok kan kaybettiğini gördüm. Bu sırada kışladan da beyaz tişört sallayan birisi yanımıza geldi. Olay sırasında çok korkmuştum. İki kere kaçmaya çalıştım ama kaçamadım çünkü içeriden ve dışarıdan yoğun ateş geliyordu. Yarbay çok kan kaybediyordu, tanktan 2-3 kişinin indiğini gördüm. Yaralı Yarbay’ı kışlanın dışarısına çıkarttık, polislere teslim olduk.”

Mahkeme heyeti duruşmaya ara verdi.

Burhan KARADUMAN- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız