SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Prof.Dr. Kılıç Kardeşliği Anlattı

0
Güncellendi - 2017-03-02 00:21:46
Prof.Dr. Kılıç Kardeşliği Anlattı
A- A+ PAYLAŞ

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından düzenlenen Siyer Dersleri’nin 11’ncisi gerçekleştirildi. Cumhuriyet Üniversitesi Rektör Yardımcısı ve İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ünal Kılıç’ın verdiği derste “Mekke Dönemi Kardeşlik Antlaşması ve Nedenleri” konusu anlatıldı.

Büyükşehir Belediyesi Sanat Galerisi Çok Amaçlı Salonu’nda gerçekleştirilen derste, Prof. Dr. Ünal Kılıç, Mekke ile Medine’nin şehir ve iklim koşullarının farklı olduğuna işaret ederek, Hicret’ten sonra Sahabenin intibak problemi yaşadığını anlattı. Gerek ekonomik gerekse coğrafyadan kaynaklı yaşanan problemlerin kardeşleştirme ile aşıldığını belirten Kılıç, “Kardeşleştirme ile Medineli kardeşler Mekkeli kardeşlerinin sorunlarını nasıl aşacakları ile ilgili sonuna kadar destek oluyorlardı, yardımcı oluyorlardı” dedi.

Doğuştan gelen ayrıcalık yoktur

İslam’da hiç kimsenin dili ve renginden dolayı bir başkasına üstünlüğünün söz konusu olmadığını vurgulayan Kılıç, şunları kaydetti:

“Hiç kimse kalkıp da ben erkek olarak doğduğum için daha üstünüm; Türk olarak doğduğum için daha üstünüm veya Kürt olarak veya Çerkez veya Rum olarak doğduğum için daha üstünüm diyemez. Siyah veya beyaz olduğum için daha üstünüm diyemez. Haklar ancak kişilerin yapıp ettikleriyle ilgili haklardır. Siz çalışıp çabalayarak ne kazanırsanız onunla övünürsünüz ya da neyi kazanamadıysanız ondan dolayı mahcup olabilirsiniz. Yoksa size doğuştan verilen haklar yok. Peygamberin çocuğu olmak mesela. Adam diyorki ben Seyda’yım. Sen din adına, toplum adına, Ümmet adına ne yaptın, bana onu söyle. Seyda olmak seni kurtarmaz yani. Allah Resulü demiyor mu; hırsızlık yapan benim kızım da olsa hiç gözünün yaşına bakmam. Bitti yani. Hukuk önünde herkes eşit, doğuştan gelen ayrıcalık yok. Ha, siz Allah için, din için çalıştınız çabaladınız o zaman tamam… İşte ne diyorlar; Arap asildir, Acem yanına oturamaz. Din de diyor ki; Müminler ancak kardeştir… Ortak payda ne; Mümin olmak, din kardeşliği. Orada Araplar demiyor veya erkekler demiyor. Bu ortak payda o kadar geniş ki siyahım diyen de girer, kadın olan da girer. Ancak böyle bir toplum oluşturabilirsiniz. Yoksa kast sistemiyle herkes bir şekilde kendini üstün görür ve toplum önünde, hukuk önünde kendisini ayrıcalıklı hissedebilir. Böyle olunca da sağlıklı bir toplum meydana getiremezsiniz, insanları kaynaştıramazsınız. Bu, Allah’ın muradına da aykırı olur. Peygamberimiz (s.a.v), ‘İnsanlar bir tarağın dişleri gibi birbirine denktir. Siyahın beyaza, beyazın siyaha; Arabın Aceme, Acemin Araba üstünlüğü yoktur. Üstünlük ancak takvadadır’ buyuruyor. Kim ne kadar Allah’ın rızasına uygun işler yapmışsa, kim toplum için ne kadar güzel işler yapmışsa o, o kadar muttakidir.”

Kardeşliğe günümüzde de çokça ihtiyaç var

Hz. Peygamber’in (s.a.v) Ensar’la Muhacir’i kardeşleştirmesine bugün daha çok ihtiyaç olduğuna işaret eden Kılıç, “Ülkemizde milyonlarca mülteci var. Çeşitli sebeplerle zaman zaman onlara kızdığımız oluyor; işte onları hor hakir gördüğümüz oluyor. Hatta elimizden gelse onları sınırdışı etme hesapları yaptığımız oluyor; ama buna hakkımız yoktur. Ya da sadece Suriye’den Irak’tan gelenler değil kendi içimizde garip olanlar var. Muhacir olanlar var; adam kalkmış Güneydoğu’dan gelmiş ya da Doğu’dan gelmiş ya da batıdan gelmiş; barındırmıyoruz. Oysa Müslüman olmanın gereği nedir; din kardeşliği ortak paydası altında birleşmektir, ona yardımcı olmaktır” dedi.

Prof. Kılıç, seminer programının sonunda dinleyici sorularını da cevaplandırdı.

Bülten

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız