Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki siyasal gerilim ve hareketler, Türkiye’nin yöneticilerinin direkt olarak kendilerini bu konulara müdahil etmeleri, bunun yanı sıra PKK- MİT görüşmesi ses kayıtlarının internete düşmesi ve içerde yarattığı tartışmalar vb. hengamenin bir yerinde kendimizi buluverdik Malatyalılar olarak.
1960’lı yıllardan itibaren 7. Ana Jet Üssü bünyesinde “NATO görevi” olarak ABD’li personel ve iddiaya göre bir dönem “nükleer” başlıklı silah sistemleri bulundurulurken, Kürecik bölgesinde de yine “NATO görevi” olarak bir radar faaliyetteydi. O zaman tehdit Sovyetler Birliği olarak görülüyordu. Malatya ve Türkiye’nin birçok bölgesindeki bu askeri tesisler NATO görünümü altında tamamen ABD’nin kontrolunde idi. Dolayısıyla, 60’lı ve 70’li yılların “ABD emperyalizmine karşı esen sol rüzgarının Türkiye’deki hedefleriydi” bu tesisler. En az korunulduğu düşünülen Kürecik radarı da, ABD emperyalizmi ve onun boyunduruğu altındaki ülke yöneticilerine, “sembolik” olarak güç gösterisi planının bir parçası olmuş, buraya bir eylem planlanmıştı. Kır gerilla hareketine mensup devrimci bir grup, Kürecik radarına ulaşamadan, düzenlenen bir operasyonla etkisiz hale getirilmiş, 3’ü ölürken, gruptakilerin diğerleri de yaralı ya da sağ olarak ele geçirilmişlerdi.
1990’lı yılların başlarında, Sovyetler Birliği’nin çökmesi ve böylece doğu blokunun dağılıp tehdit olmaktan çıkmasıyla birlikte, Türkiye’deki NATO veya daha doğrusu ABD askeri tesisleri de önemini yitirmişti. 1990’lı yıllara gelindiğinde, Erhaç’taki askeri üs bünyesindeki “müstakil bir alanda” konuşlanan yabancı unsurlar çekildiler. İç güvenlik harekatlarına en büyük desteği sağlayan Erhaç'taki 7. Ana Jet Üssü'nün, özel ve özgün olarak "Kahramanlar Üssü" adını alması da bundan sonrasındadır. Aynı dönemde Kürecik radar üssü de sessiz sedasız boşaltılıverdi. Köylülerin ifadelerine göre, Kürecik’te boşaltılan radar tesisine bir süre 7.Üs askerleri gidip geldi, sonra tamamıyla terk edildi.
ABD’nin öncelikle kendi güvenliği için ta 1980’lerden itibaren gündeminde tuttuğu, “Füze Kalkanı Sistemi”, değişen tehdit algıları ile birlikte Türkiye’nin gündemine girdi. Radarlar oraya mı olsun, buraya mı, denilerek 3-4 alternatif tartışılırken, çoktan karar verilmiş olduğu anlaşılan Kürecik adı resmen de açıklandı. ABD Elçiliği ile Türk Dışişleri Bakanlığı yetkilileri arasında imzalanan anlaşmaya göre, Polonya’ya yerleştirilecek olan füze sistemlerini harekete geçirecek istihbarat ve gözleme için Kürecik seçildi.
Bunu tüm Türkiye kamuoyu ve Malatya, basından öğrendi. İktidar partisinin milletvekilleri dahil hiçbir siyasinin ve yerel yöneticinin bundan haberi yoktu. İlk şaşkınlığın ardından, bu durumu savunmak durumunda kalan ve bu zorunluluğu duyan siyasiler, yerel yöneticiler bunun yükümlülüklerimiz doğrultusunda bir NATO görevi olduğunu, ayrıca zaten sadece “radar” sistemini kapsadığını, silah sistemi olmadığını anlatmaya çalışırken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın ABD gezisi öncesinde yaptığı açıklamalarda, “radar üssü” konumunun “şimdilik” olduğu, daha sonra “savunma amaçlı” füze sistemi de kurulabileceği gibi anlaşılacak ifadeler var.
Yani, bir yerde NATO’nun “ileri gözetleyicisi” olarak Malatya Kürecik’te kurulacak bir radar üssü ile yetinilmeyebilir. Zaten eskiden de var olan radarın devreye girmesinin “yeni bir şey olmayacağı”na dair bir mantık geliştirilirken; son açıklamalardan anlaşılan o ki, arkadan silah yani füze sistemi de gelecek. Malatya, bu oyunda “ileri gözetleyici” olarak rol aldıktan ve hedef ülke ya da ülkeler, her kimseler, onların karşı hedefi durumuna geldikten sonra bu kez “korunabilmesi için bu gereklidir” denilerek, bir de ikramiyeymiş gibi, füzeler de Malatya’ya yerleştirilebilir. Zaten, radarın Malatya’da, füze saldırısına karşı kullanılacak füze kalkanının Polonya’da olması, Polonya’nın ilk hedeflerden biri durumunda olacak Malatya’yı koruyabilecek menzilin dışında bulunması, bir süre sonra bu füze sistemini de “ihtiyaç” haline getirecek gibi! Silah sistemlerinin yani füzelerin yerleştirilmesi için, askeri alt yapı da uygun. Özellikle, daha önce benzer amaçla kullanılan 7. Ana Jet Üssü, bir kez daha başka tehditlere karşı füzelerle donatılabilir!
Malatya’nın, Malatyalı’nın ne dediği, ne diyeceği sorusunun yanıtına gelince.. Bunun için daha çok uzak olmayan bir zamanda yapılmış “referandum” niteliğinde bir sonuç var elde!.. 12 Haziran seçim sonucu.. İktidar partisinin politikalarının onayı konusunda, Malatya’da elde ettiği yüzde 67.9’luk oy oranı yeterli görülüyor ki, milletvekillerinin bile haberi olmadan Malatya seçiliverdi!
(Bu yazı 20 Eylül 2011'de malatyahaber.com'da yayınlanmıştır)