Rektör Sorunu ve Gölgelenen Sayıştay Raporu!
Güven AKINCI
guvenakinci@hotmail.com
-Malatya sözkonusu oldu da sesini duyabildik, dedi telefondaki ses.
- Memleketime düşkünlüğümü bilirsin, dedim
-Eyvallah! Dedi
Lafı uzatmadan direkt konuya girip, Sayıştay uzman denetçisi dostuma sordum: Sayıştay uzmanları İnönü Üniversitesi`nde peryodik olağan denetimini yapıyor ancak hazırlanan rapor kısmi olarak bir siyasi partinin il başkanınca iki gün önce kamuoyuna açıklanıyor. Bitmiyor, akabinde ulusal yayın yapan bir yayın organında, neşrediliyor. Mevcut durum yüksek mahkeme niteliğindeki Sayıştay kurumunun ciddiyetiyle ilgili kuşkular doğurmaz mı?
Kesinlikle hayır diyerek başladığı konuşmasını aynı kararlılıkla devam ettirip, işin bilinmeyen kısmıyla ilgili şu bilgileri veriyor uzman denetçi dostum. Sözkonusu denetim Sn. Rektör`ün de belirtmiş olduğu üzere rutin bir çalışma. Zaten olağandışı bir taleple bu inceleme yapılmış olsaydı emin ol ki, daha ilginç şeylerle karşılaşırdık. Gecenin üçlerine kadar çalışılıp titizlikle hazırlanmış bir rapordur o. Ve raporu hazırlayanların tek kaygısı da, bu halkın bir kuruşunun dahi zayii edilmemesi meselesidir. Raporun bir yerlere sızmış olması ihtimaline gelecek olursak, Sayıştay denetçileri yaptığı bir incelemenin sonuçlarını, zaman kaybetmeksizin Cumhurbaşkanlığı, YÖK, Başbakanlık, ilgili bakanlıklar, istihbarat birimleri gibi devletin yetkili kurumlarına iletirler. Herhangi bir siyasi partiye yada bir basın organına iletilmesi sözkonusu olamaz. Bu bağlamda eğer İ.Ü.de yapılan denetim sonucu hazırlanan raporun AKP il başkanlığınca önceden elde edildiğine dair bir iddia varsa, iddianın muhatabı Sayıştay değil sözkonusu il başkanıdır. Ve bildiğimiz kadarıyla il başkanı da iddialarının referansı olarak denetçi raporunu göstermemiştir.
Bundan sonraki sürecin nasıl işleyeceğini, YÖK yasasını bir türlü çıkaramayan iktidarın acaba üniversitelerdeki olası yolsuzluk iddialarının üzerine giderek mi sonuç almaya çalıştığını, Yüzüncü Yıl ve On Dokuz Mayıs üniversitelerindeki gelişmeleri örnek göstererek soruyorum.
İkinci sorumun kendi çalışma alanlarını kapsamadığını, dolayısıyla yorum yapmasının yanlış olduğunu vurguladı. Sn. Rektör`le ilgili sürecin, çarpıcı gelişmelere gebe olduğunu, önümüzdeki günlerde kamuoyunda bu konunun çok konuşulacağından emin olduğunu söyledi. Hukuki prosedüründe, Beraat, Tazmin, savcılığın suç duyurusu şeklinde tecelli edebileceğini belirtti. Ayrıca iddiaların ciddiyeti dikkate alındığında YÖK soruşturması da açılabileceğini sözlerine ekledi.
Yukarda yaptığımız görüşmeye rağmen, kafamızda Üniversiteyi bu kadar tartışmalı yöneten bir Rektör`ün, AKP il başkanının acemiliğinden faydalanarak kurumdaki gayri adil hükümranlığına, yerini pekiştirerek devam mı edeceği?sorusunun oluşmasına engel olamadık. AKP il baskanı konuyla ilgili yaptığı açıklamayla, Rektör`ün elini güçlendirdiği gibi yüksek denetleme uzmanlarının hazırladığı rapora da gölge düşürmüştür. Bir şekilde sızdırılmış denetçi raporundan iddiaları alarak partisine siyasi kazanç temin etmek istemiştir belki de. Ancak gelinen noktada Malatya`daki Rektör sorunu ne bir siyasi partiye ne de siyasi görüşe maledilmeksizin ele alınmalıdır. Cünkü Malatyalı gerginlik istemediği gibi, haksızlık karşısında dilsiz şeytan olarak algılanmayı da içine sindirmemektedir. CHP lisi de, AKP`lisi de, ANAP`lısı da bu düşüncededir.
Geçtiğimiz Haziran ayında sözde Ermeni Soykırımı tasarısı çerçevesindeki gerginliği gidermek ve Türkiye`nin resmi tezini savunmak amacıyla İsviçre`ye gelen, TBMM Dış İşleri Komisyonu üyelerinden oluşan bir gurup milletvekili onuruna Zürih Başkonsolosluğu`nun verdiği resepsiyonda AKP`li ve akademisyen kökenli bir milletvekiliyle YÖK üzerine konuşma fırsatımız olmuştu. YÖK yasasıyla ilgili hükümetin tutarsızlığını eleştirip, özel olarak da İnönü Üniversitesi`nden, Rektör Hilmioğlu`nun akıl almaz uygulamalarıyla ilgili bize ulaşan akademisyen şikayetlerini iletmiştim. Buraya yazılmasının lüzumsuz olacağını düşündüğüm ilginç konulardan bahsettı muhatabım. Ancak sonraki günlerde meclisten 37 üyenin imzasıyla İ.Ü Rektör`ü hakkında meclis araştırma komisyonu kurulması kararının altında aynı milletvekilinin de imzasını görünce galiba iddialar görünenden daha ciddi diye düşündüm.
Malatya kamuoyunun önemli bir bölümü, kentindeki yegâne üniversitesinin Rektör`ünden şikayetçidir, tarafgirliğinden şikayetçidir, verilen ihalelerdeki kayırmacılıktan, anti demokratik uygulamalardan, kışlaya dönüşmüş bir üniversite görüntüsünden, güncel siyasete yersiz dalışlardan, akademik kadroya uygulanan haksız baskılardan, şikayetçidir. Bunun yanında konunun, siyasi bir duruş gibi yansıtılmasından da en az o kadar şikayetçidir. Cünkü olayı bir siyasi çekişmeye dönüştürmek, tansiyonu yükseltmenin ötesinde fayda sağlamamaktadır. Rektör Hilmioğlu`nun Sayıştay raporundan sonra bir ulusal gazeteye yaptığı açıklama, bir şeylerin ardına gizlenme duygusuyla yapılmış siyasi ve tansiyon yükselten açıklamalardır.