Malatya Kent Konseyi Genel Sekreterliği Tarih Kültür Sanat Çalışma Grubu'nun "Düşünce Tarihi Konferansları" kapsamında, Kent Konseyi Salonu'nda düzenlenen programda, bu ay Sadreddin Konevi anlatıldı.
Programa Kent Konseyi Tarih Kültür Sanat Çalışma Grubu Temsilcisi Orhan Tuğrulca, Niyazi Mısri Çalışma Grubu Temsilcisi Bülent Sekmen ve çalışma grubu üyeleri katıldı.
Orhan Tuğrulca, Düşünce Tarihi Konferansları hakkında kısa bir bilgilendirme yaparak, "Amacımız Malatya'nın tarihi dokusunu beraber incelemek ve anlamaktır" dedi.
Konuşmacı Bülent Sekmen ise, Sadreddin Konevi'nin hayatı hakkında bilgi vererek, doğum yılı ile ilgili çeşitli kaynaklarda farklı tarihlerin belirtildiğini, ancak genel kabul edilen görüşün hicri 605, miladi 1207 olduğunu ve doğum yeri olan Malatya'nın o dönemde Selçukluların önemli bir kültür şehri olduğunu vurguladı.
Aslen Türk olan Sadreddin Konevi'nin hicri 7. ve miladi 13. asırda Konya'da meşhur olduğunu ve bu şehre nispetle de 'Konevi' ismiyle tanındığını belirten Sekmen, "Hayatı hakkında sahip olduğumuz bilgiler hem yetersiz, hem de efsanelerle karıştırılmış durumdadır. Nitekim bu sebeple Konevi hakkında en doğru bilgileri bizzat onun kendi eserlerinde aramak gerekmektedir" diye konuştu.
Sadreddin Konevi'nin İslami ilimleri öğrendiğini ve farklı bir tasavvuf hayatı içinde yetiştiğini kaydeden Sekmen, "Bizzat bilgilerini kendi ruh dünyasında tecrübe ederek yaşayan bir alimdir. Öğrendiklerini öğretme imkanına kavuşması, ilminin pekişmesine neden olmuştur" ifadelerini kullandı.
Sekmen, İbn-i Arabi'yi anlamada Konevi'nin çok büyük rolü olduğunu ve İbn-i Arabi'den sonra Konevi'nin en etkili mutasavvıf olduğunu söyledi. Sadreddin Konevi'nin hayatta iken etrafında çok sayıda talebesinin bulunduğunu ve bu talebelerin onun gözetiminde bilimsel çalışmalar da yürüttüğünü anlatan Sekmen, "Sadreddin Konevi; felsefe, mantık, Arapça, doğa bilimleri ve benzeri alanlarda kitapların yer aldığı zengin bir kütüphaneye sahipti" bilgisini aktardı.
Sadreddin Konevi'nin hicri 16 Muharrem 673, miladi 22 Temmuz 1274 tarihinde Konya'da Hakk'a yürüdüğünü, vefatından kısa bir süre önce bir vasiyetname yazdığını, burada önce kendini tanıtıp ve Allah'a imanın mahiyetinden bahsederek ölümünden sonra yapılmasını istediği hususları dile getirdiğini söyleyen Sekmen, "Hayattayken refah ve şöhret içinde olan Konevi, ölümünün mütevazi ve Peygamberin sünnetine uygun bir tarzda olmasını istemiştir" dedi.