Bilgi Yolu, Eğitim, Kültür ve Sanat Araştırmaları Merkezi(BİLSAM) tarafından “İdealden Gerçeğe Toplum, Siyaset ve Ekonomi” konulu 7. Uluslararası sempozyumu düzenlendi.
Kongre kültür merkezinde düzenlenen sempozyuma İBN Haldun Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Recep Şentürk, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, BİLSAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gezer çok sayıda akademisyen ve STK temsilcisi katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasına yapan BİLSAM Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. İbrahim Gezer BİLSAM olarak her yıl ulusal ya da uluslararası boyutta gerçekleştirdikleri sempozyumların bu yıl ki temasını "Toplum, Siyaset ve Ekonomi" olarak belirlediklerini ifade ederek, "Gerçi konuyu bir yıl önce belirlemiştik. fakat gerek ülkemizde ve gerekse dünyada siyaset ve ekonomi alanında yaşananlara bakılınca tema belirlemede isabet edildiği söylenebilir. Bu iki olguyu önemsiyoruz zira toplumların varoluşlarını gerçekleştirmede ve sürdürülebilir toplumsal gelişmeyi sağlamada belirleyici olan en Önemli iki faktörün siyasi ve ekonomi olduğunu inanıyoruz” diye konuştu.
Günümüzde toplumların sağlıklı ve sürdürülebilir bir gelişme trendi yakalamasına yol açan dinamiklerin hakkında da bilgi veren Gezer, "Ülkeler arasındaki bunca sosyal, kültürel, ekonomik ve siyasal gelişmişlik farkları acaba nelerden kaynaklanıyor olabilir? Büyüklük mü? Uzun bir tarihe sahip olmaları mı? Yer altı kaynaklarının bolluğu mu? Sahip oldukları din, dil ve etnik farklılıklar mı? Sözgelimi bunun sebebi ülkelerin büyüklüğü olabilir mi? Pek öyle görmüyor. Zira söz gelimi Rusya toprak bakımından dünyanın en büyük ülkesidir, İtalya‘nın 56 katı büyüklüğüne sahiptir. Fakat ekonomisi İtalya'nın ekonomisinin üçte ikisi kadardır. Belki de önemli olan büyük bir ekonomiye sahip olmaktır. Fakat bu da doğru gözükmüyor. Mesela Çin ve Hindistan dünyanın en büyük ekonomileri arasındalar, fakat bu durum onları yoksul insanların zengin ülkesi olmanın ötesine geçiremiyor. Acaba gelişmişlik farklarının nedeni uzun bir tarihe sahip olmak olabilir mi? Böyle olsaydı binlerce yıllık tarihe sahip olan Mısır, Çin ve Hindistan gibi ülkelerin dünyanın en gelişmiş ülkeleri 50-100 yıllık tarihe sahip olan Kanada, Yeni Zelanda, Singapur ve İsrail gibi ülkelerin ise en geri ülkeler olmaları beklenirdi, fakat durumun böyle olmadığını hatta bunun tam tersi olduğunu biliyoruz. Yine toplumların gelişmişliğinde yer altı kaynaklarının bolluğu belirleyici olsaydı; Arabistan, Venezüella gibi petrol zengini ülkelerin günümüzün en gelişmiş ülkeleri. Buna karşın, Japonya, İsviçre, Danimarka ve Finlandiya gibi kayda değer hemen hiçbir yer altı kaynağı olmayan ülkelerin ise en geri ülkeler olmaları gerekirdi. Oysa böyle olmadığını biliyoruz.
Bütün bunların, toplumların sahip oldukları ve uyguladıkları siyasal ve ekonomik sistemlerle çok yakından ilgili olduğuna inanıyoruz” ifadelerini kullandı.
Bizim yaşadığımız coğrafyanın da yaşanan kozmolojik devrimde etkilendiğini ifade eden Gezer, "Bizim coğrafyamız maalesef, dünya' evren ilişkisinde yaşanan kozmolojik devrimden sonra onun doğal sonucu olarak ortaya çıkan ve yöneten-yönetilen ilişkilerinde büyük bir değişime yol açan demokratik devrimin ıskalandığı ve bu yüzden insanoğlunun adalet ve özgürlük arayışının önündeki en önemli engeller olan şahlık sultanlık, krallık ve tek adamlık gibi insan onuruna aykırı rejimlerle bir türlü hesaplaşamadığı bir coğrafyadır. Coğrafya olarak adaletli, özgürlükçü ve çoğulcu bir siyasal ve ekonomik yapı kurmayı başaramadıkça ısrarla kayaları aşındırmaya çalışan dalgalar misali, başımızı kayalara vurup vurup parçalanacak” şeklinde konuştu.
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay ise BİLSAM yöneticilerine başarılı çalışmaları nedeniyle teşekkür etti.
iha