Zirve Yayınevi Davası kapsamında 4 yıl tutuklu kaldıktan sonra tahliye edilen İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim görevlisi Ruhi Abat, “Zirve dosyası, Türkiye’deki Ergenekon’unda, Balyoz’unda, Kafes’inde, İzmir’deki casusluk dosyasının da ana kodlarını taşıyor. 200 bin sayfa dosya ne demek? Bizi hapse attılar, günde 2 saat bilgisayarda inceleme hakkı verildi. Ben dosyaları görmeden hakkımda 4 kez ağırlaştırılmış müebbet verilecekti” dedi.
Zirve Yayınevi'nde biri Alman uyruklu, 3 kişinin boğazının kesilerek öldürülmesine ilişkin davada cinayeti planlayanlardan ve azmettiricilerinden olduğu iddiasıyla 17 Mart 2011'de tutuklanan ve 101. duruşmada tahliye edilen İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi Ruhi Abat, davaya ilişkin düşüncelerini anlattı.
Davanın içeriğinde 15 tane ihbar mektubunun olduğunu kaydeden Abat, “İhbar mektubu derken, normal bir ihbar mektubu değil, FETÖ usulü ihbar mektubu. Yazanı belli değil. Faili meçhul 15 tane sahte ihbar mektubu var. Bunlara delil hüviyeti kazandıramadılar” ifadelerini kullandı.
“EVLERE HIRSIZ GİRMESİNİ BİLE BİZİM ÜZERİMİZE ATTILAR”
Abat, davada sanık olanların evlerine önceden hırsız girdiğini iddia ederek, şunları söyledi:
“Mehmet Ülger’in evine hırsız giriyor, Mehmet Ülger bu davada sanık. Aykut Saka’nın evine hırsız giriyor, Aykut Saka bu dava da önce sanık sonra tanık yapılıyor. Levent Ercan Gelegen’in evine hırsız giriyor bu davada sanık yapılıyor. Benim evime hırsız giriyor, hiçbir şey bulamıyorlar. Niye? Ben tatile çıktığımda bilgisayarda hiçbir harddisk bırakıp gitmem. Avuçlarını yalamış, gitmişler. İlker Çınar’ın evine hırsız giriyor. O evlere hırsız girme işini bile bizim üzerimize attılar. Şuanda yargılanan üçüncü iddianamede dosyaya dahil edilen masum ve mazlum insanların üzerine attılar.”
“TAMAMEN TEATRAL BİR YARGILAMA YAPILDI”
Dosyanın içerisinde yer alan flash belleğin dijitalini istediklerini ancak mahkemenin vermediğini ifade eden Abat, şu iddialara yer verdi: “Bu dosyanın içeriği bir tane flash bellek, bir tane ses kaydı, birde ihbar mektupları. Flash belleğin dijitalini istedik. Flash bellekte ne var ne yok görelim mahkeme bize vermedi. Ondan sonra ‘bilirkişiye gönderelim, bilirkişi ne derse biz varız’ dedik. Ama vermediler. Ne zamana kadar? 1. Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredilinceye kadar. Yani karar verilmişti. Resmen Özel Yetkili Mahkemeler bize şunu ön görmüşlerdi; ‘Sanığın idamına bilahare ifadesinin alınmasına karar verilmiştir.’ Tamamen teatral bir yargılama yapıldı.”
“3-5 SENEDE DAVAYI BİTİRME GİBİ BİR DERTLERİ OLMADI”
Abat, davanın 3-5 sene içerisinde bitirilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığı iddiasında bulunarak, “Sizin evinizden alınan imajlar size verilmezse suçlandığınız, itham edildiğiniz, 4 kez müebbetle yargılanmanıza gerekçe yapılan bir dijital malzeme size verilmez ya da bilirkişiye gönderilmezse, bunlardan dolayı da size 4 kez müebbet istenirse ne yaparsınız? Yargı falan yok. Özel Yetkili Mahkemelerin bu davaya yaptığını Malta’da İngiliz Mahkemeleri yapmamıştır. Adamlar bu dosyaları bir an önce bitirmek için kurgulamadılar. Bu dosyada 250 ilahiyatçı daha vardı. 17-25 Aralık onların istediği gibi sonuçlanmış olsaydı bu dava toplama kampına çevrilecekti. Kimsenin 3-5 senede davayı bitirme gibi bir derdi hiç olmadı. Zirve dosyası, Türkiye’deki Ergenekon’unda, Balyoz’unda, Kafes’inde, İzmir’deki casusluk dosyasının da ana kodlarını taşıyor. 200 bin sayfa dosya ne demek? Bizi hapse attılar, günde 2 saat bilgisayarda inceleme hakkı verildi. Ben dosyaları görmeden hakkımda 4 kez ağırlaştırılmış müebbet verilecekti” diye konuştu.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com