Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, partisinin Malatya İl Başkanlığı tarafından düzenlenen aday tanıtım toplantısına katıldı.
Toplantıda konuşan Karamollaoğlu, yerel seçimlerin önemine vurgu yaparak, AKP’nin ekonomi ve eğitim politikasını eleştirdi. Konuşmaların ardından da Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Cemali Marasalı’ya cepsiz ceket giydirdi.
"SAADET PARTİSİ TÜRKİYE'NİN TEMİNATI"
Saadet Partisi Malatya İl başkanlığı tarafından Şehit Ömer Halisdemir Konferans Salonu'nda aday tanıtım toplantısı düzenledi. Toplantıya Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu da katıldı.
Toplantıda konuşan Saadet Partisi Malatya İl Başkanı Mustafa Canbay, Saadet Partisi’nin birleştirici güç olduğunu belirterek, seçimlerin önemine değindi. Canbay, “Saadet Partisi Türkiye’nin teminatıdır, ülkemizin birleştirici gücüdür. Muhterem genel başkanımızın öncülüğünde toplumun her kesimini kucaklayacak bir araya getirecek bir anlayışla gelecek adına umut vermektedir. 1 Nisan sabahı ülkemize bahar gelecek, saadet gelecek ve saadet partili belediye başkanlarımızla ülkemizin hasret kaldığı milli görüş belediyeciliği, ruhu tekrar hakim olacaktır inşallah. 94 ruhunun temsilcisi, o ruhu taşıyan kadrolar işte bu salondadır. Yemeden yedirmeden kamu malına sahip çıkmış, tüyü bitmemiş yetimin hakkını tek kuruşuna kadar gözetecek kadrolar işte bu salondadır. Emaneti eline verecek, adaleti kamil manada tesis edecek kadrolar işte bu salondadır. İnşallah 31 Mart akşamı en güzel gelişmelere sahip olacak ve milli görüş belediyeciliği hizmet aşkıyla kaldığı yerden devam edecektir.” dedi.
"KAYBEDECEĞİNİZ KORKUSUNU GİZLEMEYE ÇALIŞIYORSUNUZ"
Saadet Partisi Yeşilyurt Belediye Başkan Adayı Emine Akkurt da, 94 ruhunun önemine değinerek, vaatlerini sıraladı. Akkurt, “Kadınların Saadet Partisinde geldiği nokta ve aldığı kıymet ortadadır. Genel başkanımızın talimatları biz kadınları mutlu etmeye yetmektedir. 47 noktada kadınlara belediye başkanlığı ve belediye meclis üyeliklerine göstermiş olduğu teveccühle Saadet Partisi Zeytinburnu 2. Olağan üstü kongresinde yaptığı konuşmasında öyle başkanımız kırılmasın diye üst sıralarda yer vereceksiniz talimatı ile sayın genel başkanımız gönlümüzde taht kurmuştur. Ülkemizin nüfusunun ve seçmen sayısının yüzde 50’sinden fazlasını kadınlar oluşturmaktadır ve genel başkanımızın bu durumun farkında olması bizlerin yerelde elinin güçlendirdiği gibi bizleri aynı zamanda mutluda etmektedir. Milli görüşün bu millet üzerinde silinmeyen ve silinmez çizgilerinden biri olan 94 ruhu ile biz adaylar her konuda her daim adil olacak, hizmetlerimizde her işi hızlı doğru ve estetik bir biçimde yapacak, herkesin derdiyle dertlenip, halkıyla bütünleşecek, imar uygulamalarında hiç kimseye haksız rant sağlamayacak, kaliteli, hızlı ve düşük maliyetlerle işi ehil ellere yaptıracak, yolsuzluk ve israfa geçit vermeyecek, emanet edilen paraya ve belediye mülküne yetim malına sahip çıkar gibi sahip çıkacak, hizmette ve atamada partizanlık ve ayrımcılık yapmayacak, her hizmette yerel ve kültürel değerleri koruyup zenginleştirecek, şehrimizle ilgili felsefik projeler geliştireceğiz. 94 refah belediyeciliği dönemini yeniden yaşamak ve yaşatmak ve yine israfların olmadığı şaibelerin olmadığı şeffaf e dürüst bir yönetimin Malatya’dan yükselerek tüm ülkemize huzur refah ve ferah getirmesini arzulamaktayız.” diye konuştu.
Saadet Partisi’ni karalamaya çalışanların olduğunu öne süren Akkurt, “Niyetimiz halis ve temiz 94 refah belediyecilik ruhunda ne vardı, sadece samimiyet dürüstlük birlikte yönetim mi, en önemlisi adalet vardı. 94 refah belediyeleri satın almalarını her esnafa eşit şekilde bölerek ne kimseyi belediyelerden mahrum ne de kimseyi Karun etmekteydi. Ve saadet partisi analar evlatsız çocukları babasız bacıları abisiz kardeşsiz bırakan, ellerinde şehit kanı olanlarla kaostan beslenenlerle el sıkışmaktan imtina eder ar eder. Bu ülkenin gerçeği olan diğer siyasi partilerle bu yerel seçimlerde ittifak içinde olduğumuzu beyan edenlere, daha da ileri giderek bizi FETÖ ve PKK terör örgütleriyle yan yana ananlara, bu yalan ve iftira üzerinden kampanya yürütenlere buradan seslenmek istiyorum. Bizler biliyoruz ki bu çirkin ve kara kampanya propagandaları ile kaybedeceğiniz korkusunu gizlemeye çalışıyorsunuz. Milletimiz şunu artık çok iyi okuyor ki saadet partisi dememiştir ki dağlardan ovaya inin siyaset yapın, mahkemeleri kuralım aklayalım sizleri, meclise buyurun dememiştir Saadet Partisi. Barzanileri mecliste alkışlayanlar bizler olmadık. Kimseye dön gel bitsin bu hasret diyen de biz değildik. Saadet partisinin anlaşacağı ittifak kuracağı, birlikte yürüyeceği, birlikte adaleti eşit katılımı tesis edeceği, birlikte ayrıştırıcı değil kucaklayacağı olacağı, birlikte var olacağı tek mercii vardır o da 81 milyonun hepsi bu millettir. Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es, duysun tüm dünya duysun şimdi, yeter artık diyen masumların sesini bitsin bu esaret hadi ayağa kalk bitsin bu hasret surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes, ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es.” şeklinde konuştu.
"YOLSUZLUĞU USULSÜZLÜĞÜ İSRAFI TARİHE GÖMMEYİ VAADEDİYORUM"
Saadet Partisi Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Cemali Marasalı, adalet vurgusu yaparak, AKP’nin biilboard reklam ve afiş çalışmalarını eleştirdi. Marasalı, “Halkımızın yüzde 78’i Malatya ile önlerinde ki en büyük engelin kötü yönetimler olduğunu Malatya büyükşehir, Yeşilyurt, Battalgazi belediyesi ve diğer belediyelerin kötü yönetimleriyle halkın önünde ki en büyük engel olduğu ifade ediyorlar. Kötü yönetim nedir diye soracak olursanız adaletsizliktir, imarda adaletsizlik liyakatsiz atamalarda adaletsizlik, plansız programsız iş yapma, kamu kaynaklarını usulsüzce kullanmak, bütçe yönetiminde israf. Zaman yönetiminde hasbel kader davranışlar. Kamu malının israf edilmesi, vatandaşların ihtiyaçlarına, çığlıklarına karşı tabiri caizse riyasız kalmaktır. Bunlara karşı bütün bunların hepsinin bir zihniyet meselesi olduğunu görüyoruz. Bu zihniyet meselesinde Ahmet’in gidip Veli’nin gelmesinin hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini yıllardır ifade ediyoruz. Muhterem Erbakan hocamız 1969 yılında başladığı siyasi mücadelesinde kişilerle değil zihniyetlerle olan mücadelesini anlatıyordu. Burada da gördük ki Demirel’in gitmesiyle Mesut Yılmaz’ın gelmesiyle, Tansu Çiller’in gelmesiyle nasıl zihniyet değişmediyse ya da bu yönetim ile nasıl aynı zihniyet devam ettiyse, Malatya belediyesinde Ahmet beyin gidip Selahattin beyin gelmesi maalesef acılara reçete olmayacaktır. Bunun en büyük göstergesi kamu kaynaklarını hoyratça adaletsiz bir şekilde pervasızca kullanarak sizin cebinizden parti ayrımı gözetmeksizin tüm halkın cebinden yapmış oldukları billboard reklam ve afiş çalışmalarıdır. Malatya bünyesinde yaşayan 780 bin nüfusun tamamının kendilerine vermiş oldukları kaynakları maalesef yaklaşık 3 trilyon lira gibi müthiş bir kaynağı son 15 gün içerisinde panolara billboardlara astılar ve maalesef burada ne valiyi ne polisi ne jandarmayı ne de kaymakamları dinledirler. Burada en gelişmiş özelliğim adaletimdir diyen Malatya için bir lütuf olan sayın Selahattin beyin de kendisinden önceki belediye başkanlarıyla arasında hiçbir farkının olmadığını, onunda kamu kaynaklarını kendi malıymış gibi kullanacağını, bunun haram ya da günah olmasının umurunda olmayacağını bir kez daha görmüş olduk. Dolayısıyla isimlerin değil zihniyetlerin değişmesi gerekiyor, ben size Osman Marasalı’yı değil milli görüş belediyeciliğini milli görüş zihniyetini ifade ediyorum.” dedi.
Vaatlerini anlatan Marasalı, 94-99 ruhunu hissettirmek görevine talip olduğunu söyledi. Marasalı, “Milli görüş belediyeciliği ile rant merkezli değil, hak merkezli bir yönetim anlayışını vaat ediyorum. Haksızlıkla hukuksuzla torpille değil, adaletle ve liyakatle görevlendirmeler yapmayı vaat ediyorum. İşlerimizi planlı ve programlı yapıp harcadığımız her kuruşun tüyü bitmemiş yetiminde hakkı olduğu bilinci içerisinde israf edilmeden harcanmasını vaat ediyorum. Yolsuzluğu usulsüzlüğü ve israfı tarihe gömmeyi vaat ediyorum. Vatandaşlarımızın ihtiyaçlarını karşılamayı bir lütuf değil bir görev olarak görüyorum. Bu vesileyle 1994-1999 yılları arasında sadece kokusunu hissettiğiniz milli görüş belediyeciliğini ta ciğerlerinize çekercesine size hissettirmek için göreve talibim.” diye konuştu.
"CEVAP VERMEYİ BİLE DOĞRU BULMUYORUZ?"
Seçimlerin önemine değinen Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu ise, AKP’nin Saadet Partisi’ni karalamaya çalıştığını söyledi. Karamollaoğlu, “Yaklaşan seçimlerin hayra vesile olmasını, ülkemizin içinde bulunduğu problemlerden kurtulmasına vesile olmasını niyaz ediyorum. Biz kısır çekişmeler ile ülkemizin problemlerinin çözülemeyeceğini biliyoruz. Aynı şeyleri tekrar edip duruyoruz. Tencere dibin Kara Seninki benden kara. Bu politik üslup bizim için kesinlikle olamaz, olmamalıdır da. Biz Türkiye'de çok yaygın bir şekilde tevessül edilen, özellikle iktidar partisinin ve Cumhur ittifakının dilinden düşürmediği yalan ve iftiralara cevap vermeyi bile doğru bulmuyoruz. Biz o çukura, o çamurun içine onlarla birlikte bakamayız. Biz bir ayna gibiyiz, onlar bize baktıkları zaman farkında değiller kendilerini görüyorlar. Yaptıkları her iftira sadece ve sadece kendilerini tahrik ediyor. Bunu iyi bilsinler, bizim bunlara cevap vermek yerine ülkemizin içinde bulunduğu sıkıntıları, Ülkemizin ihtiyaçlarını dile getirmek, bunların nasıl çözüleceği konusunda fikirlerimizi sizlere arz etmek istiyoruz.” diye konuştu.
Malatya’daki seçim çalışmalarına dikkat çeken Karamollaoğlu, AKP'nin politikalarını eleştirdi. Karamollaoğlu, “Malatya'da bir seçim mi var, yoksa tayin mi var pek anlayamadım. Çünkü nereye baksan Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Partili belediye başkan adaylarının fotoğrafları var. Adalet bir kere bunları kalbinde yer etmiyor. Adaletin ne olduğunu da bilmiyorlar. Adalet mülkün temelidir, Adaletin olmadığı yerde huzur, sükunet olmaz. Seçime girerken kendileri çevre kirliliği falan diyorlardı. Bugün bunları en çok yapan kendileri. Yalanı hiç dillerinden bırakmıyorlar, sürekli olarak başkalarından öğrendikleri bizim inancımıza hiç alakası olmayan kesimlerin metotları var. Özellikle Amerika'da da siyonistler tarafından geliştirilmiş bazı metotlar, onun yanında Hitler'in meşhur propagandası vardı. Onların metodu şu; seçime giderken ne olursa olsun tutarlı olsun, olmasın yapabilecek ol, olma mutlaka vaatlerde bulun ortada bir olumsuzluk varsa mutlaka bunu rakiplerine mal et, onları itham et. Ve yeri geldiği zaman da bu yalanlardan tereddüt etme, onları itham ederken her türlü yalana sürekli olarak başvurabilirsin. Yalanla yatıp yalanla kalkacaksın. Şu yalan söyleyenlerin dili kurusun demekten alamayacağım kendimi. Siz Almanya'da Hitler'in Propaganda organında görev almıyorsunuz. Müslüman bir ülkedesiniz. Hem Müslüman olacaksın, hem de Yalan söyleyeceksin, Hem Müslüman olacaksın, hem iftira edeceksin. Bu bizim kitabımızda yazmaz. Bir seçime gidiyoruz, bu seçim mahalli bir seçim. Hükümet değişmeyecek. Daha doğrusu Cumhurbaşkanı değişmeyecek, hükümet diye bir şey yok. Yeni dönemde sadece ve sadece Cumhurbaşkanı var ve onun kendisinin kuracağı birtakım görevler vereceği insanlar var. Adına ister bakan deyin, ister başka bir şey. Türkiye'de sadece Cumhurbaşkanı var, bütün sevap da vebali onun omuzlarında. Bundan dolayı Türkiye şu anda tek adam tarafından yönetiliyor. Yetkili herhangi bir kurum veya kurul yok. Eğer bir memlekette ekonomi kötüye gidiyorsa bunun temel sebebi Cumhurbaşkanın bizzat kendisi adına bu işi yürüten görevlisidir, sekreteridir. Eğitimde bir bozukluk varsa aynı şekilde kendisi mesuldür, dış politika rayında değilse bu tamamen kendisinin omuzlarındadır. Trenden inenler bir daha binemez diyorlar ya bir kısmına kendileri tekmeyi vurdu indirdiler kendi gönlü ile inmediler.” şeklinde konuştu.
"ÜZÜLMEMEK MÜMKÜN DEĞİL"
Karamollaoğlu, ekonomik sıkıntılara ve işsizliğe de vurgu yaptı, Malatya kayısısının önemine dikkat çekti, Karamollaoğlu, “Bu seçimlerde Türkiye'nin yönetimi değişmeyecek, belediyeler değişecek. Belediyeler aslında genel meselelerle değil, her ilin ilçenin, beldenin kendi meseleleri ile ilgilenirler, Halkın günlük hayatı ile ilgili konularla ilgilenirler. Bir şehirde bir numaralı mesele imardır. Eğer siz imarı bir rant meselesi olarak görürseniz kendi yanlışınızı İhya eder öbürünü de çukurun dibine itersiniz. Adil olmak ilk adımdır. Beldenin tamamını düşünürseniz burada bir rant adil olarak dağılır. Biz cepsiz ceketi boşuna çıkarmadık. Cepsiz ceket ne demek dürüst belediyecilik demek. Biz yönetime geldiğimiz zaman ne yeriz ne yediririz demek. Onun için bizim anlayışımız çok farklı. Biz eğer iktidarda olmuş olsaydık bugün şehre giderken gördüğümüz manzarayı görmezdiniz. Bizim belediye başkan adayımızın yanında Cumhurbaşkanımızın da fotoğraflarını gördüğünüz gibi muhalefetin de adaylarının fotoğraflarını görürdünüz. Bu bir erdemdir. Siz Adil değilseniz başka bir noktada da Adil olamazsınız. Bu bir huydur bu bir karakterdir. Zannediyorlar ki boğazlarından geçmediği zaman haram olmaktan çıkar. O haram insanın gıdasını da karışır. İnsanın gıdasına haram lokma karıştığı zaman kanına işler. Ülkenin bugünkü haline baktığımız zaman hakikaten Üzülmemek mümkün değil. Ekonomik yönden çok ciddi bir noktaya geldik. Artık bizim problemlerimizi çözüm üretemiyor bugünkü iktidar. Ekonomide bakkal dükkanları açarak, adına tanzim mağazaları diyerek ülkenin problemin çözemezsiniz. Yani yaklaşımdaki yanlışlığı belirtmek için söylüyorum. Siz mağazalarda mal satarsınız ekonomi bununla düzelmez veya kötüye gitmez. Bugün ekonomi öyle bir noktaya geldi ki işsizlik 4 milyon. Cebine 400-500 lira sosyal yardım fonundan para konulduğu için iş talebinde bulunmayan en az 2 milyon insan daha var, eder 6 milyon. Fiili işsiz sayısı şu anda ülkemizde 6 milyon. Sayın bakanımız geçenlerde iki buçuk milyon insana iş bulacağız dedi. Üstelikte 26 milyar dolarlık yatırım yapacağız dedi. Türkiye'de 2 milyon insana iş bulabilmek için 1 trilyon liralık yatırım yapmanız lazım. Nasıl yapacak, yapamaz. Aslında bu imkan Türkiye'de var mı, Emin olun var. Ülkenin problemi işsizlik. Bu işsizlik sizin söylediğiniz rakamlarla çözülemez. Eğer çözmek istiyorsanız işte ben size bir de kopya veriyorum, yolsuzluktan vazgeçecek israfı durduracaksınız. Buna yanaşamıyorlar, alışmışlar. Bunların israf anlayışıyla bizim israf anlayışımız birbirinden çok farklı. Esas israf itibar kazanmak için yapılan harcamadır. Bu mantıkla Türkiye'nin ayağa kalkması mümkün değil Bu mantıkla bizim borçlarımızı ödememiz mümkün değil. Onun için biz yepyeni bir yola girmek mecburiyetindeyiz. Malatya dediğiniz zaman kayısı ilk akla gelen ürün. Kayısı Malatya'nın standart bir geliri. Kuru kayısı da biz sadece dünya birincisiyiz. Yaş kayısı da başka ülkeler bizim çok önümüzde. Biz o sistemleri de kurup her ürün bazında politika geliştirmemiz gerek. Sadece kayısı için değil, buğday içinde, tütün içinde, mısır içinde aklınıza ne gelirse bir politikamızın olması icap eder. Politika geliştirmezsek ihtiyaçlarımızı karşılayamayız, üretim yapan insanımız zarar görür. Tarım bir numaralı sektördür, sanayiden önce gelir ama bu sanayi ihmal edilsin anlamına gelecek bir şey değil. Tarıma devletin en büyük desteği vermesi icap eder.” dedi.
Eğitim sistemini de eleştiren Saadet Partisi lideri, birlik ve beraberliğin önemine vurgu yaparak, “4 milyon insan kendi memleketini terk etti, o insanları nasıl geri getireceksiniz? Eğer istihdam yoksa adam buraya geri gelmez. Eğitimi çözmekte bile nereden başlayacaklarını bilmiyorlar Eğitimin ne olduğundan emin olun haberleri yok. Çocuklarımız bir manevi değerlerin ihyasını öğrenecek bunun yanında da meslek edinecek. 2 tane temel kural bizde ne var iktidara geldiler. 2003 yılında verdikleri tek karar bütün okullarda akıllı tahtalar açılacak, sonra her talebeye bir tane laptop vereceğiz. Kaç kere değiştirdiler, bu eğitim değil ki bunlarla uğraşmayı bu arkadaşlar eğitim zannettikleri için eğitim problemini çözemezler. Bina eğitimin kendisi değil bu sadece bir mekan. Eski binalarda emin olun bugünkü yeni binalarda çok daha başarılı eğitim yapılabilirdi. Eğitim böyle düzelmez, üniversite böyle ayağa kalkmaz.
Bir adam bulunduğu makamı millet için kullanacak, kendi sahasında faydalı olmak için kullanacak. İlk atacağımız adım bu memlekette herkesi kucaklayacağız. Eğer siz bir ülkeyi bize oy verenler vatansever, diğerleri haindir diye kandırmaya kalkarsanız sizin işiniz bitti. Siz bu ülkeye faydalı olamazsınız. Biz bu ülkede bize oy vermeyen bize husumet besleyen hatta yeri geldiği zaman sınırları aşıp hakaret edeni bile yeri geldiği zaman kucaklamak mecburiyetinde olduğumuzun idrakindeyiz. Dışarıdan bize bir tehdit olduğunda bir saldırı geldiğinde bize oy verenleri mi çağıracağız cepheye? Herkes ayağa kalkacak, herkes bu mücadelenin içinde yer alacak. İstiklal harbi parti bazında mı yapıldı? Çanakkale'de biz tek yürek olarak savaştık. Türkiye elbette tehdit altında. Sen güçlü olacaksın ki dışarıdaki insanlar sana sataşamasın. Zaten ekonomik yönden güçlü olmayan hiçbir ülke kendi başına dış politika oluşturamaz.
Herkesi kucaklayacağız ve bu ülkenin derdine derman olacak noktaya hep beraber geleceğiz. İnşallah o gün bayram günü olacak. Yapacaklarımızı sokak sokak, kahvehane kahvehane anlatacağız ve mutlaka insanlara dokunacağız. Nüfusun yarısı hanımlardan oluşuyor, hanım kardeşlerimiz her eve girecek, her gönülle dokunacaklar. Herkese davamızın ne olduğunu, ülkemizin huzura, barışa kavuşmasını ancak bu yolla olacağını anlatacaklar. Zor bir iş, yeri gelecek tersleyecekler, hakaret edecekler. Biz bu seçimlerde inşallah bir patlama yapacağız. Halkımızın büyük bir kısmının teveccühü bizden yana olacak." şeklinde konuştu.
Konuşmaların ardından Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu, Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Osman Cemali Marasalı’ya cepsiz ceket giydirdi.
Programın sonunda ise Saadet Partisi’nin Malatya adayları kamuoyuna tanıtıldı.
TSO ZİYARETİ..
Bu arada, toplantıdan önce Ticaret ve Sanayi Odası'nı da ziyaret eden Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu burada yaptığı açıklamada Malatya’yı kendi memleketi gibi gördüğünü belirterek, Türkiye’nin merkezinde sanayileşme denilince ilk merkezlerden birinin Malatya olduğunu söyledi. Karamollaoğlu, “Yerel Seçim çalışmaları münasebetiyle Malatya’mıza geldik. Malatya benim kendi memleketim gibi. Hem çocukluğumun burada geçmiş olması hem de Malatya ile irtibatımızın devam etmesinden dolayı Malatya’nın benim için ayrı bir yeri var. Malatya’yı seviyorum, güzel bir şehir. Türkiye’nin merkezinde sanayileşme denilince ilk hamlelerin yapıldığı vilayetlerden bir tanesidir Malatya. Sümer Bank’ın ve Tekel’in Malatya’da olması tarım ve istihdam için önemli bir görev üstleniyordu. Ama daha sonra nedense bunların hepsi ortadan kalktı. Organize Sanayi Bölgesi Malatya’nın önemli bir özelliği. Allah rahmet eylesin Necmettin Erbakan Recai Kutan ve Oğuzhan Asiltürk’ün Malatyalı olması bize ayrı bir yakınlık doğuruyor. Biz Malatya’nın çok daha ileri bir seviyeye gelmesini arzu ederdik. Hem sanayi yönünden hem de Malatya ne olursa olsun bir tarım vilayeti. ” Diye konuştu.
31 Mart Yerel Seçimlerinin önemine de değinen Karamollaoğlu, “Ne iktidar, ne de muhalefet bizim düşmanımız değil” diyerek şu ifadeleri kaydetti; “Mahalli İdareler Seçimlerine giderken biz bu seçimlere kazanmak niyeti ile girdik, bu niyetle de çalışıyoruz. Açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz Ne iktidar, ne de muhalefet bizim düşmanımız değil. Biz farklı fikirlere sahip siyasi görüş mensuplarıyız, bu kadar. Bu bizim ülkemizin zenginliği olmalı. Seçimlere giderken biz bu zenginliği, zenginlik olarak gördüğümüzü de ifade etmeliyiz. Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Osman Marasalı da Ticaret ve Sanayi Odası’nın bir üyesi. Tanınan bir iş adamımız. Babasını da Allah rahmet eylesin. Rahmet ile yad ediyoruz. Hem dürüst, hem çalışkan hem de bizim davamıza inanan bir kardeşimizdi. Oğlunun da aynı istikametten yürümesi, kendisine tevdi edilen bu görevi kabul etmesi çok büyük bir önem taşıyor. İnşallah bu seçimler barış ve huzur içerisinde geçer. Bu seçim neticesinde milletimiz bir tercihte bulunacak. Bu tercihe de hepimizin saygılı olması icap eder. Çünkü huzur ve barış başka türlü sağlanmaz. Biz doğru bildiklerimizi söyleriz ama tek doğru bizim bildiklerimiz olmayabilir. Yönetimde olacak olanlar halkın tercihidir. Bu bir Mahalli İdareler Seçimi. Mahalli İdareler Seçimleri, genel seçimler gibi değil.”
Türkiye’nin kalkınmasında ekonominin önemine de değinen Karamollaoğlu, tarım ve sanayi olmadan ekonominin olmayacağına vurgu yaptı. Karamollaoğlu, Biz ülkemizin kalkınmasında ekonominin çok ama çok önemli olduğu kanaatindeyiz. Bir numaralı sektörü de tarım olarak görüyoruz. Çünkü insanız, karnımız doymazsa yaşayamayız. Tarım mutlaka bir ülkede her türlü desteğe nail olmalı. Ama dünyada kendi varlığımızı devam ettirebilmek, problemlerimizi çözmek, ihtiyaçlarımızı gidermek istiyorsak sanayisiz de olmaz. Sanayi dediğimiz zaman iğneden ipliğe, tanktan, toptan, tüfekten, ilaca kadar her sektörde ülkemizin kendine yeterli olmasını arzu ediyoruz. Bu ayrı bir anlayış. Bu bize Allah rahmet eylesin Erbakan Hocamızdan varis kaldı. Bunun için de biz o yolda gücümüz yettiğince çalışacağız. Üç hedefi vardı Erbakan Hocamızın. Bir ülkede ayağa kalkmanın, güçlü olmanın, huzur ve barışı sağlamanın ilk adımı ahlaki ve manevi değerlerin ihyası ile başlar. Bu değerler bir ülkede, toplumda benimsenmemişse o toplumda huzurun olması mümkün olmaz. Elbette adaleti de hakkaniyeti de, edebi, hayayı da birlikte görüyoruz. Kamu malına sahip çıkmayı, yememeyi, bunların başkaları tarafından istismar edilmemesini sağlamak mecburiyetindeyiz. Sanayileşmeyi biz her zaman iki numaralı meselemiz olarak gördük. Çünkü sanayileşme olmadan bir ülkenin güçlü olması mümkün değil. Üçüncü temel hedefimiz de şahsiyetli bir dış politika izlemektir. Şahsiyetli dış politika derken, başka ülkelerin etkisinde kalmadan, hem kendi güvenliğimizi temin edeceğiz. Aynı zamanda bölgede uluslar arası sahada da adaleti tesis edecek bir politika izlemektir. Bu üç prensip üzerinde çalışıyoruz. Biz bu ülkede yaşayan bütün insanlarımızı kardeş biliyoruz. Hele böyle badireli bir dönemde herkesi kucaklamayı bir numaralı mesele olarak görüyoruz. Tekraren söylüyorum bütün siyasiler bu toplumun bir parçası, bizim hasımlarımız değil, sadece bir yarışta rakiplerimiz olarak görüyoruz. Bir kişi kazanır, mağlup olanda galip geleni tebrik eder. Çünkü hayat beraber devam edecek. Ülkemize dışarıdan baskılar var iken huzur ve barış başka türlü sağlanmaz.” İfadelerini kaydetti.
Bülten- AA- malatyahaber.com