Bitlis’in Tatvan ilçesinde düşen askeri helikopterde 10 askerle birlikte şehit olan 8. Kolordu Komutanı Korgeneral Osman Erbaş’ın, 15 Temmuz hain darbe girişimi nedeniyle tutuklanarak mahkum olan dönemin 2. Ordu Komutanı eski Orgeneral Adem Huduti'yi, daha önce, yanındaki FETÖ'ü subaylar konusunda uyardığı, buna ilişkin ifadelerinin, Huduti'nin Malatya'daki yargılaması sırasında dava dosyasına girdiği bildirildi.
Huduti'yi uyarmış..
Şehit Korgeneral Osman Erbaş, 15 Temmuz hain darbe girişimi sırasında 2. Ordu'ya bağlı olarak Adana'da bulunan 6. Mekanize Piyade Tümeninin komutanlığı görevinde bulunuyordu.. Şehit Korgeneral Osman Erbaş, 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrasında gördüklerini, bildiklerini ve düşüncelerini aktardığı 2 ayrı bilgi notunu hem askeri yetkililere, hem de bölgedeki adli makamlara gönderdi. Bu bilgi notları o dönem Malatya Cumhuriyet Başsavcılığına da geldi ve Malatya Darbe girişimi dosyasına kondu.
Şehit Korgeneral Osman Erbaş, bağlı olduğu dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti’nin 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde Adana’ya yaptığı ziyarette, 2. Ordu Komutanı Adem Huduti’ye emir subayı ve daha sonra itirafçı olan Binbaşı Sedat Kaya ile yine müebbet hapis cezası alan icra subayı Binbaşı Eyüp Kök’e dikkat etmesini söylediğini ve bu konuda daha önceden de uyarıda bulunduğunu da aktararak, “Ben kendisine yakın çevresine dikkat etmesini, emir subayına dikkat çekmekle birlikte icra subayına güvenmemesini söyledim. O da, ‘Çok endişeliyim. Kim soktuysa bu adamlara güvenmiyorum, ama yerine verdikleri de benzer.’ şeklinde cevap verdi." ifade etti.
Huduti'nin 15 yıllık cezası Yargıtay'ca onaylanmıştı
Darbe girişiminin ardından tutuklanan eski Orgeneral Huduti'ye verilen 15 yıl hapis cezası, Yargıtay tarafından da onanarak kesinleşmişti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin gerekçesinde, örgütsel bağı kesin şekilde ortaya konamayan Huduti'nin, icra hareketlerinden önce örgütsel organizasyon içinde yer alarak darbe girişiminden haberdar olduğunun, suç işleme karar ve iradesine katıldığının ispat edilemediği belirtilmişti.
Sanığın darbeye teşebbüs suçunun müşterek faili olmadığına ilişkin yerel mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik bulunmadığı aktarılan kararda, Huduti'nin, valiyle telefon görüşmesinde devletin yanında olduğunu belirtmesine rağmen adli ve idari makamlara karargahtaki kalkışmaya ilişkin fiil ve failler hakkında ayrıntılı bilgi vermediğine işaret edilmişti.
Gerekçede koruma subayının teklifine rağmen darbeci subayların etkisiz hale getirilmesi teklifini kabullenmeyen sanığın, darbe karşıtı subaylar aracılığıyla karargahın güvenliğini sağlama yoluna gitmediği kaydedilmişti.
Yargıtay 16. Ceza Dairesinin kararında Huduti ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunulmuştu:
"Komutan sorumluluğu çerçevesinde darbecilere karşı net tavır ortaya konulmaması ve bu tavrın vaktinde kamuoyu ile paylaşılmaması, valilik ve diğer güvenlik güçleri ile iş birliği yapmada gecikme, karargahta darbecilere karşı güç olarak üstün olmalarına, bir ara silahsızlandırılmalarına rağmen darbecilerin derdest edilmemesi neticesinde çatışma yaşanmasına, bu ihmali davranış sonucunda darbeye teşebbüs edenlerin fiiline doğrudan iştirak edilmemekle birlikte eylemleri kolaylaştırıldığından bahisle suça yardım eden olarak kabulünde isabetsizlik bulunmamaktadır."
"Hiçbir komutan arkadaşım milletine küfür ettirecek bir harekete kalkışmayacaktır”
Bu arada, Malatya'daki darbe girişimi dava dosyasında yer alan ifadelere göre, Korgeneral Erbaş, 15 Temmuz hain darbe girişimi günü Hatay’daki devir-teslim töreninde FETÖ’cüler tarafından sınırdaki birliklerin geri çekildiğini tespit ettiğini belirttiği 22 Temmuz 2015 tarihli 1 nolu bilgi notunda, Hatay’daki devir-teslim töreninde çok sayıda askeri araç gördüğünü belirterek, “Bu kadar asker/ zırhlı araca, hudutları neden boşalttınız? dedim. Hem de her zaman silah/ asker/ araç yetersiz, diyorsunuz, dedim. Bunlar cevap vermediler. 2 adet kobra zırhlı aracının bu tür törenler için neden getirdiklerini sordum, bayrak asılıyor dediler. Savaş, DEAŞ’ın Musul’u alması sonrasında kızıştı. Türkiye olanak direkt angajmanlara da 8 Ocak 2016 tarihinden sora başlandı ve tüm cephedeki mülteci yoğunluğu son aylarda yüzde 20-30’lara kadar bir artış da sağlandı, bunu her hafta raporlarında vurguluyorlar. Şuanda cephede olan savaşa ve iç karışıklığa rağmen her taburdan bir bölüm getirmelerinin de risk olduğunu tekraren vurguladım” diyor.
Hatay’a gidişi sırasında daha sonra darbe girişimi davasında ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan dönemin Hatay 39. Mekanize Piyade Tugay Komutanı Hasan Polat’ın kendisini karşılamadığını da notunda aktaran Şehit Korgeneral Osman Erbaş, darbeci general Hasan Polat’ın kendisine bilgi vermeden dönemin 2. Ordu komutanını o gece araması ile ilgili olarak da, “Ben yerimdeyim, sakın ha sakın böyle bir şeye alet olma, kellen gider’ dedim ve bağırdım. Hasan dedim, sen beni tanırsın döner gelirim ve senin vururum’ dedim. Bağırmasam bu adam kışladan tanklarla çıkartabilirdi.” ifadelerini kaydetti..
Gaziantep’teki 5. Zırhlı Tugay Komutanı olan ve 15 Temmuz hain darbe girişiminde ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan Tuğgeneral Murat Soysal’ı da kışladan dışarı araç çıkartmaması konusunda uyardığını da belirten Şehit Korgeneral Osman Erbaş, darbe girişimi gecesi saat 02.26 ile 02.30 arasındaki emrindeki tüm birlik komutanlarına Whapsaap üzerinden şu bildiriyi yayınladı:
“Fason darbe girişimi fiyaskodur. Emir komuta silsilesi eskisi gibi sürecektir. Hiçbir komutan arkadaşım milletine küfür ettirecek bir harekete kalkışmayacaktır. İkinci bir emre kadar mesaide olanlar dışarı çıkmayacaktır. Benim emrim alınmadan kimse bir yere ayrılmayacaktır. Vatandaşı karşımıza alan bu hain girişim sona ermiş ve fiyaskoyla sonuçlanmıştır. Allah bu millete bu günleri bir kez daha yaşatmasın. Hiçbir komutan arkadaşım milletine küfrettirecek bir harekete kalkışmadı ve kalkışmayacaktır.”
Şehit Korgeneral Osman Erbaş’ın 2 nolu bilgi notunu şu cümlelerle tamamlamıştı:
“Bu süreçte personelimizin çok önemli bir kısmının bu hain emelleri hiç dikkate almaması da bu milletin Peygamber Ocağı dediği Ordumuzun milleti ile bir olduğunun göstergesi olduğunu değerlendiriyorum. Allah bu millete ve ordumuza zeval vermesin diye bir söz vardır. Gerçekten de Ordu-millet geleneğinin ne kadar sağlam olduğu da daha ilk şehitlerimizin geldiği şehitler diyarı Adana’da halkımızın bizleri kucaklaması/ sarılması bizimle birlikte duygu seline kapılması, üzüntüsünü/ acısını bastırıp ‘Ağlamayın, o hainleri/ katil sürülerini sevindirmeyin, dik durun’ komutumuza bile uyarak Ordu-Millet geleneğinin sağlamlığını bizlere göstermişlerdir. Nu mutlu ki böyle bir millete sahibiz.”
Burhan KARADUMAN, SG- malatyahaber.com
