18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitler Günü nedeniyle Malatya’da çeşitli anma törenleri düzenlendi.
Şehitler Günü ve Çanakkale Zaferi’nin 103. Yıldönümü nedeniyle ilk tören Şehir Mezarlığı’ndaki Garnizon Şehitliğinde bulunan Şehitlik Anıtı önünde gerçekleştirildi.
Törene katılanlara Şehitlik girişinde Çanakkale Zaferi dönemini yansıtan giysi ve kamuflajlar giyerek bekleyen askerler tarafından ziyaretçilere kırık buğday çorbası ikram edildi. Şehitlikte bazı askerler kum torbalarından yapılmış siperlerde Çanakkale Zaferi döneminin askeri kamuflajlarını giyerek beklediler.
Malatya'da Şehir Mezarlığı'ndaki Şehitlik Anıtı önünde düzenlenen tören, saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. Vali Ali Kaban, 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Asım Kocaoğlu ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır anıta çelenk sundu.
-“ Karanlık emelleri mutlak hüsranla son bulacaktır”
Şehitlik özel defterine yazdıklarını okuyan Vali Kaban, şunları kaydetti: “Necip Türk Milleti'nin birlik ve beraberliği, Kutlu Vatan'ımızın bölünmez bütünlüğü uğruna inanç, cesaret ve teslimiyetle mücadele ederken şehadetle şereflenen Aziz Şehitlerimizin manevi huzurlarındayız. O Şehitler ki Malazgirt'ten Çanakkale'ye uzanan ve İstiklal Savaşı ile taçlanan kahramanlık destanları ile Türk'ün esir edilemeyeceğini, Al Bayrağın göklerden indirilemeyeceğini, Vatan toprağına uzanan ellerin kökünden kırılacağını şanlı tarihimiz boyunca tüm dünyaya ilan etmişlerdir. Aziz Şehitlerimiz ve ebediyete irtihal eden Kahraman Gazilerimizin Anadolu'yu Ebedi Türk Yurdu yaptığı zaferler, Milletimizin sarsılmaz iradesini tesis eden kodların en asil tezahürleridir. Çünkü bu zaferlerin mimarı olan Türk Milleti, hiçbir aidiyet gözetmeksizin bütün dinamikleriyle Sarıkamış’tan Gelibolu’ya kadar Anadolu coğrafyasında yekvücut olarak mücadele vermiş, kanını ve bedenini katık ettiği bu toprakları ebedi Türk Yurdu olarak bizlere miras bırakmıştır. Devletimiz ve Milletimiz üzerinde hesap ve plan yapanlar bilmelidir ki Necip Türk Milleti dün olduğu gibi bugün de ‘Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır; Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır.’ anlayışıyla kutsallarının yılmaz bekçisidir. Şerefli Ecdadımızın emanetleri, son nefer, son nefes ve son damla kana kadar, sarsılmaz bir iman ve iradeyle muhafaza ve müdafaa edilecek; birlik, beraberlik ve kardeşlik bağlarımızı koparmaya hiçbir güç muvaffak olamayacak, buna yeltenen herkesin karanlık emelleri mutlak hüsranla son bulacaktır. Bu gurur günümüzde, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere, ülkemizin varlığı ve bütünlüğü uğruna hayatını feda eden aziz şehitlerimizi ve sonsuzluğa yürüyen Şanlı gazilerimizi rahmet ve minnetle yâd ediyorum. Ruhları şad, makamları cennet olsun.”
Kaban ve protokol üyeleri, daha sonra şehit kabirlerini ziyaret ederek, karanfil bıraktı. Vali Kaban, , 2. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Asım Kocaoğlu ve Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, şehitlikteki mezarların ardından Gazilerinde mezarlarını ziyaret ederek karanfil bırakıp, dua ettiler.
-“‘Geri döneriz’ diye gitmiyor bu insanlar, ölmek için gidiyorlar”
Şehitler Günü nedeniyle ikinci anma töreni Kongre ve Kültür Merkezinde düzenlenen program ile devam etti. Buradaki törende konuşan Vali Ali Kaban, “Zor bir topraktayız. Anadolu toprağı tarihin bütün zamanlarında bir geçiş noktası olarak, medeniyetlerin başladığı bir yer olarak, zorlu bir toprak olarak, zor ve yorulmuş bir toprak olarak bin yıl önce bize emanet edildi. Bu emanet içerisinde şanlı Türk’ün İslam’la yoğrulduğu bir sentez olarak, bu topraklar bin yıldır bizim elimizde duruyor. Buna istinaden merhum Özal’ın vefatından kısa bir süre önce yaptığı beyanatında ifade ettiği gibi ‘Buralar sıcak topraklar, her zaman sıcak kalır.’ Göreceli olarak Cumhuriyetin başlangıcından itibaren bir barış dönemi yaşandı. O barış dönemi isterdik ki, hep böyle devam etsin, ama gerek çevremizdeki gelişmeler, gerek dünyadaki gelişmeler her türden gelişmeler tekrar buraları hareketlendirdi. Bugün yine bir yayımlamacılık, bir merak, başkasının toprağında gözü olmak anlamında değil, ama bir çaresizlik, oradan toprağından sürgün edilmiş insanların yeniden toprağını vermek, kendi güvenliğimizi sağlamak, çünkü ciddi manada güvenlik ihmalleri yaşadık geçtiğimiz dönemde ve kendi toprak bütünlüğümüzü vatanın bütünlüğünü korumak adına tekrar bir hareketin içerisine girdik. Bu anlamda bu toprakları değerli kılan en büyük öğe aslında şehadet kavramı, bugün 18 Mart Çanakkale Zaferi dolayısıyla şehitlerimizi anarken bundan bahsetmeden geçmek mümkün değil. Çünkü şehadet bu toprağı cennet vatan yapan şeydir, unutmayalı ki bu topraklar şehit kanları ile bir cennete dönmüştür. Yoksa ruhsuz hiçbir karşılığı olmayan topraklar değildir bu topraklar. Bu anlamda inancımız gereği şehitlerimizin de ölmediğini, yaşamaya, bir başka boyutta yaşamaya devam ettiklerini biliyoruz. Daha geçen bir gazimizi ziyarete gittik, orada çok duygulandıran bir şey ile karşılaştık, gebe genç gazimiz dedi ki; ‘Ben İstanbul’da görevliydim, bu olaylar başlayınca, ben dedim ki, ‘Beni oraya gönderin. Birçok arkadaşımızla birlikte talepte bulunduk, bende gönderilenlerden birisiydim.’ Önce Şırnak hattına gönderilmiş, buradan da operasyona katılmak üzere cepheye gitmiş ve orada yaralanmış. Yani bıraksanız hemen yine gidecek., öyle bir ruh. Sonrasında bir şehit babamızı ve şehit annemizi ziyaret ettik. Ta 1995’te şehit olmuş bir kardeşimizin babası, dediki, ‘O zaman kabullenmekte zorlandık. Sonra rüyamda evladım evimizde bizi ziyarete gelmiş, ben onu artık ölü bulmuyorum, bende heyecanla indim. Evimizin bahçesi bir gül bahçesine dönmüş, sonra dedim; ’Hoş geldin oğlum’, ‘hoş bulduk baba’ dedi. Tabi bir taraftan da yukarı çıkmasını istiyorum, o kadar canlı ki, yani sanki hiç başına bir şey şehadet gelmemiş, ölmemiş.’ dedi; ‘Yok baba benim biraz işim var, seni üzgün görüyorum, benden dolayı kaygı çekme, ben gitmek durumundayım’. ‘Oğlum anneni de ziyaret et.’ ‘Ben onu ayrıca ziyarete geleceğim’. ‘Oğlum burası çok güzel, görüyorsun her taraf gül bahçesi, şahane bir yer.’ ‘Baba burası ne ki, benim yaşadığım yer buradan çok güzel.’” Sonra çekip gitmiş. Sonra annemize sordum. ‘Geldi’ dedi. Hakikaten bir başka boyutta yaşıyorlar. Bizi de duygulandıran bir şey. Bir taraftan da gazilerimize bakıyorum, onlara da ben yaşayan şehitler diyorum. Çünkü ölmek için gidiyor, ‘Geri döneriz’ diye gitmiyor bu insanlar, ölmek için gidiyorlar. ‘Geri dönmeyi düşünmediler’ diyorduk ya Çanakkale için, hakikaten geri dönmeyi düşünmediler. Ama hasbelkader nasiplerinde eğer onlara yaşamak yükü yüklenmişse geri dönüyorlar, bizimle birlikte yaşamaya devam edecekler. Onlarda bir gün aramızda ayrıldıklarında İnşallah o niyetleriyle bir şehit gibi aramızdan gidiyorlar. İşte bu cennet vatan dediğimiz bu vatanı gerçekten cennet yapan bütün şehitlerimize rahmet olsun, gazi olarak gelip aramızda yaşayıp, sonra bir gün aramızdan ayrılan gazilerimizin ruhları şad olsun, aramızda halen yaşayanlara Allah hayırlı uzun ömür versin, Şehit ailelerimize Allah sabır, dayanma gücü, metanet ve hakikaten o şehidimizin şerefli hatırasını aynı şekilde devam ettirme gücü versin. Bu toplumun bu şehadet ruhu ile bugünlerde yaşadığımız gibi ilelebet kıyamete kadar bu ruhu hiç yok etmeden devam ettirmeyi nasip etsin. Hepimiz için, hepiniz için daha güzel günler, daha huzurlu günler olması dileği ile hepinizi sevgi ile saygı ile selamlıyorum.” ifadelerini kaydetti.
Törende Abdulkadir Eriş Güzel Sanatlar Lisesi’nce günün anlam ve önemini ifade eden müzik dinletisi de yapıldı.
Malatya Valiliği tarafından Şehit Aileleri ve Gazilerin onuruna Orduevi’nde öğle yemeği ikramı yapılırken, İl Müftülüğünce ise Yeni Camiinde, İkindi namazı öncesi şehitlerin anısına Mevlid-i Şerif okutuldu.
Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com