- CHP'li Ağbaba'dan şehit aileleri vakfı şubesine ziyarette konuştu..
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Biz, şehitler arasında ayrım yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Terörle mücadele ederken gözünü kırpmadan, göz göre göre şehit olan insanlarla, diğer şehit olan insanlar arasında ayrım yapılmasını ne vicdanen ne hukuken ne de insani anlamda doğru buluyoruz. Bu, şehitlerimizin ruhunu incitir” dedi.
Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz ile birlikte Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Malatya Şubesi'ni ziyaret etti.
Ziyarette konuşan Ağbaba, “Tabi ki biz sizlerin yanınızda olacağız. Sizler çocuklarınızı bu vatan, bizler için feda ettiniz. Çocuklarınız her türlü övgünün üzerindedir. Sizin yakınlarınız, evlatlarınız, çocuklarınız, sizler bizim huzur içerisinde yaşamamızı, bayrağımızın ve vatanımızın devamlılığını sağlamak için çalışan ve şehit olan insanlarsınız. İl teşkilatımızla birlikte sizlerle birlikte olmaya ve sorunlarınızı dile getirmeye çalışıyoruz. Sizler hem bizler hem vatan hem de millet hem de bayrağımız için evlatlarınızı, kendinizi feda ettiniz. Biz, şehitler arasında ayrım yapılmasını asla kabul etmiyoruz. Terörle mücadele ederken gözünü kırpmadan, göz göre göre şehit olan insanlarla, diğer şehit olan insanlar arasında ayrım yapılmasını ne vicdanen ne hukuken ne de insani anlamda doğru bulmuyoruz. Bu, şehitlerimizin ruhunu incitir. Şehitlerimize karşı saygısızlık yapmış oluruz. Bunu gündeme getirdik, önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gündeme getireceğiz. Bunu siyasi bir malzeme olarak düşünmüyoruz. 15 Temmuz’da 249 şehidimiz oldu, 2 binin üzerinde gazimiz var. Onları da şükranlar anıyoruz, onlarda bizim şehitlerimiz. 15 Temmuz’daki sivil şehidimize ne veriyorsan, nasıl bakıyorsan, Doğu’da teröre karşı mücadele ederken şehit olan askerimize, polisimize de aynı hakkı tereddütsüz vermen lazım. Bunun dışında bir şey düşünülürse yanlış olur. Bir milletvekili sağlık olarak hangi haktan faydalanıyorsa, gazi ve şehit yakınları da aynı haktan faydalanmalıdır. Bununla ilgili genel başkanımızın imzasıyla da bir kanun teklifi verdik. Önümüzdeki günlerde yenileyeceğiz” ifadelerini kullandı.
Emniyet Teşkilatı Vazife Malulü ve Şehit Aileleri Vakfı Malatya Şube Başkanı Sıddık Selçuk ise ziyaretten dolayı duyduğu memnuniyeti dile getirerek, “Gönül ister ki milletvekillerimiz şehit ailelerine sahip çıksınlar, devamlı hal ve hatırlarını sorsunlar, bunu da vekilimizde görüyoruz. Bizi ziyaret ettiklerinden dolayı kendisine çok teşekkür ediyoruz” diye konuştu.
“12 EYLÜL RUHU HORTLADI”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Türkiye’nin bir daha 12 Eylül askeri darbelerini, bir daha 12 Eylül 2010’u yaşamaması için herkesin biraz daha sorumluluk içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Türkiye’de darbelerin panzehiri gerçek anlamda demokrasidir. Demokrasi, sivil toplum örgütleri ne kadar güçlü olursa darbeler o kadar geri plana atılır” dedi.
12 Eylül 1980 askeri darbesinin yıldönümü dolayısıyla açıklama yapan Ağbaba, “12 Eylül’ün siyasi yaşamımızda ve Türkiye tarihinde iki önemli anlamı var. Bunlardan birisi Türkiye’de demokrasinin askıya alınmasını sağlayan binlerce insanın mağdur edildiği 12 Eylül 1980 askeri darbesi. 50 kişi idam edildi, 650 bin kişi gözaltına alındı, 3 bin 854 öğretmen ile 120 üniversite öğretim görevlisinin işine son verildi. Bir milyon 683 bin kişi fişlendi. Gazetecilere 3 bin 315 yıl hapis cezası verildi. 937 film sakıncalı bulunarak yasaklandı. 30 ton gazete ve dergi imha edildi. 23 bin 677 derneğin faaliyetleri durduruldu. Siyasi partiler ve sendikalar kapatıldı” diye konuştu.
Ağbaba, darbelerin panzehirinin demokrasi olduğunu ifade ederek, “15 Temmuz hain darbe girişimiyle Türkiye karşı karşıya kaldı. 15 Temmuz bertaraf edildi ama 20 Temmuz Olağanüstü Hal (OHAL) süreciyle birlikte yeni bir sivil darbeyle yüzbinlerce insan mağdur edildi. Gazeteler kapatıldı, FETÖ’yle hiç ilgisi olmayan öğretim üyeleri ihraç edildi. 12 Eylül 1980’deki gibi öğretmenler sürgün edilmeye başlanıldı. 12 Eylül 2010’daki yapılan referandumunda yıldönümü. O referandum Türkiye’yi 15 Temmuz sürecine getirdi. Sandığa atılan ‘evet’ oyları, uçaklar tarafından meclise bombalar atıldı. Boğaz köprüsünde sivil insanların üzerine ateş edilen silahların içerisine konulan mermi, 12 Eylül 2010 akşamı konuldu. FETÖ’yle ilgili her alana girildi. FETÖ baklavacıda, börekçide, topçuda, popçuda var siyaset kurumunda maalesef bir ayıklanma yapılmadı. Türkiye’nin bir daha 12 Eylül askeri darbelerini, bir daha 12 Eylül 2010’u yaşamaması için herkesin biraz daha sorumluluk içerisinde hareket etmesi gerekiyor. Türkiye’de darbelerin panzehiri gerçek anlamda demokrasidir. Demokrasi, sivil toplum örgütleri ne kadar güçlü olursa darbeler o kadar geri plana atılır” iddialarında bulundu.
Ağbaba, Cumhuriyet Gazetesi yazar ve yöneticilerinin yargılandığı davayla ilgili olarak, "Bylock kullandığı tespit edilen kulüp başkanları serbest bırakılıyor. FETÖ’nün köşe yazarları serbest bırakılıyor. FETÖ’ye yıllarca yandaşlık yapmış insanlara dokunulmuyor. Bylock kullanan insanlar serbestçe geziyor. Cumhuriyet Davası hukukun çöktüğü, adaletin yok edildiği, yargının siyasetin emrinde olduğunu gösteren en önemli kanıttır. Cumhuriyet yazarlarının cezaevinde bir gün bile tutulması Türkiye’deki demokrasi ve adaletin ne anlama geldiğini gösteriyor. Bu durum, 12 Eylül 1980 ruhuna ait bir durumdur. 12 Eylül ruhu hortlamıştır” görüşünü savundu.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com