Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, şeker fabrikalarının Türkiye’nin en önemli milli meselelerinden biri olduğunu söyleyerek “Bu fabrikaların özelleştirilmesini şeker işçisi, kamyoncusu, sendikası, pancar üreticisi istemiyor. Bu satışı Amerikan şirketleri istiyor. Amerikan şirketleri istiyor. Yerli ve milli söylemlerinin öne çıktığı bu günlerde bilinsin ki bu satış yerli ve milli değildir. Kim vatanını ve milletini seviyorsa yapacağı ilk şey şeker fabrikalarına sahip çıkmaktır. Şeker fabrikalarını savunmak vatanı savunmaktır” dedi.
CHP Bursa Milletvekili ve TBMM Tarım Komisyonu Üyesi Orhan Sarıbal ise, Cumhuriyetin ilk yatırımları olan Şeker fabrikalarının Türkiye için ‘Yaşam’ demek olduğunu belirterek , Ziraat Odalarına ve pancarla ilgili kuruluşlara seslendi. Sarıbal, “Ya kendi ülkemizde Diyarbakır’da, Urfa’da, Malatya’da, Tokat’ta ülkenin dört bir yanındaki fabrikalara sahip çıkacağız, ya da kendi ülkemizde köle toplumu olarak yaşayacağız. Ya Amerikan yankilerini, conilerini besleyip, Hasan’ı, Osman’ı, Hüseyin’i köle toplumu olarak yaşatacağız ya da omuz omuza beraber mücadele edeceğiz” dedi.
Şeker fabrikalarının özelleştirilmesine karşı kurulan ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba’nın koordinasyonunu yürüttüğü komisyonun son durağı Malatya ve Elbistan Şeker Fabrikaları oldu.
Sabah saatlerinde Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz, Kırklareli Milletvekili Turabi Kaya, Bursa Milletvekili ve TBMM Tarım Komisyonu Üyesi Orhan Sarıbal’dan oluşan CHP heyeti, partililer, sendikalar ve sivil toplum kuruluşları ile birlikte Malatya Şeker Fabrikasını ziyaret ederek burada bir açıklama yaptı. Şeker İş Sendikası Başkanı Nuri Murat ve işçilerle görüşen heyet, fabrikaların özelleştirilmesi kararından vazgeçilmesi gerektiğini belirtti.
Fabrika bahçesindeki ziyarette ilk olarak Şeker İş Sendikası Şube Başkanı Nuri Murat konuştu. Şeker Sanayinin yaklaşık 10 yıldır özelleştirme kapsamında olduğunu hatırlatarak “Ancak daha önce Tekel, Sümer, Et ve Balık kurumu Malatya’da özelleştirildi ve yerlerinde ne olduğunu hepimiz biliyoruz. 14 fabrikanın özelleştirilmesi veya satılması demek Türk Şekerin küçülmesi demektir. 80 milyonu ilgilendiren, geniş kitlelerin geçim kaynağı olan elimizde kalan son yerli ve milli kurumlarımızın satılması demek buraların kapatılması demek. AVM’ler veya rezidanslar yapılması demek. Bunun örneklerini daha önce yaşadık. Dünyadaki bu tür özelleştirmelerde şahıslara satılan tek bir şeker fabrikası dahi bulamazsınız. Biz, şeker İş Sendikası olarak yıllardır özelleştirmeye karşı verdiğimiz mücadeleyi yine sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
“ABD’ye Osmanlı tokadı atacaklardı, Şeker işçisine ABD tokadı yedirmek üzereler”
CHP heyeti adına ilk olarak Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba konuştu. “Amerika’ya Osmanlı tokadı atacaklardı, ABD’nin tokadını şimdi şeker işçisine yedirmek üzereler” diyen Ağbaba, yerli ve milli tartışmalarının çokça yaşandığı şu günlerde Amerikan şirketlerinin talebiyle Türkiye’nin en yerli ve milli kurumlarından olan Şeker Fabrikalarının satılması kararının çıktığını söyledi.
Ağbaba konuşmasında, “Yerli ve milli tartışmalarının olduğu bugünlerde bir şeyin altını her şekilde çizmemiz gerekiyor. Şeker Fabrikası’nın her şeyi millidir. Çiftçisiyle, işçisiyle, nakliyesini yapan kamyoncusuyla yerli ve milli bir kuruluştur. Şeker fabrikası sadece fabrikada çalışan 10 bin işçiyi ilgilendiren kuruluş, bir yer değildir. Şeker fabrikası sadece burada çalışan işçiler demek değil. Tabii ki onların hakkı çok ama şeker fabrikası denilince akla yüzbinlerce üretici geliyor, besiciler geliyor. Peki burası satılınca ne olacak Malatya'da daha önce satılan Fabrikalar ne olduysa burası da aynı olacak. Tekel Sigara Fabrikası satılınca Malatyalıların sesi çıkmadı. Ne oldu? AVM oldu. Sümerbank ne oldu? AVM oldu. Balık Kurumu ne oldu? İnşaat oldu, Yurt yapılıyor. Şeker fabrikası da satılırsa Malatya'nın en kıymetli arazisi birilerine ya rezidans olacak ya AVM olacak” dedi.
“Şeker fabrikalarını savunmak vatanı savunmaktır”
Satış talebinin i Amerikan firmalarından geldiğini savunan Ağbaba, şeker fabrikalarını savunmanın bir vatan savunması olduğunu ifade ederek şunları söyledi:
“Bu talep pancar üreticilerinden mi geldi. Bu talep kamyoncudan mı geldi. Bu talep, Türkiye'de uzunca bir süredir lobi yapan Amerikan şirketlerinden geldi. Bu satış talebi bizden değil ABD den geldi. O nedenle bu satış yeri ve bir milli bir satış değildir. Diyorlar ya Amerika'ya Osmanlı Tokadı atmayı öğreteceğiz. Amerika'ya Osmanlı tokadı atamadı ama şeker işçisine Amerikan tokadı yedirmek üzereler. Bu tokadı yememek için hep beraber kendi emeğinize kendi fabrikamıza sahip çıkmak zorundayız. Burası Türkiye'nin son kurumlarından bir tanesi. Ayrıca Cumhuriyetin kurumu. Cumhuriyetin kurumu diyorum çünkü Cumhuriyet 3 yaşındayken okuma yazma bilmeyen, savaştan çıkmış bir ülke, 3 yıl sonra bir fabrika kuruyor. Hem Alpullu’da hem Uşak'taki şeker fabrikası hayata geçiriliyor. Bu önemli bir şey. Okuma yazmanın sıfır olduğu, mühendisinin isminin olmadığı bir dönemde Şeker Fabrikaları kuruluyor. Şeker fabrikalarının kapatılması sadece fabrikalarının kapatılması değildir. Cumhuriyetin değerlerini de yok edilmesidir. Buna hepimizin sahip çıkması gerekiyor. Şeker fabrikasının savunmak vatanı savunmaktır. Şeker fabrikasına sahip çıkmak vatana sahip çıkmaktır. Bilin ki bu satıştan halkımızın cebine bir tek kuruş girmeyecek. Burada üretim yapanlar üretim yapacaklarını iddia edenler bu fabrikayı kapatacaklar. Başta üretici arkadaşlarımız olmak üzere vatan severim diyorsan milliyetçiyim diyorsan Türkiye'yi seviyorum diyorsa yapacağı ilk şey bu fabrikaya sahip çıkmaktır.”
Tokat Milletvekili Kadim Durmaz: Fabrika kurulsun diye dedelerimiz arazi bağışladı
CHP Tokat Milletvekili Kadim Durmaz ise, milletvekili oluğu Tokat’ın Turhal ilçesindeki şeker fabrikasının da özelleştirme kapsamına alındığını hatırlatarak, “Turhal'daki şeker fabrikasının bin dönüm arazisi var. Buraya şeker fabrikası yapılması için o günün insanı bağışta bulunmuş. Demişler ki, “İlimize fabrika kuruluyorsa, biz de görevimizi yapıp o fabrikaya arazi başlayacağız. Ve dedelerimiz fabrika yapılması için arazi bağışlamışlar. Biz ise yabancı kartellerin ülkemizde insanların kanını emmesi için, işinden ekmeğinden olması için buraları satma kararı alıyoruz. Malatya'nın haritasından biraz daha büyük Sırbistan'dan et alıyorsak, köylüden çiftçiden, üreticiden, kendi yerli ve milli üreticimizden esirgediğimiz desteklerin sonucudur. Malatya'nın akciğer olan bu güzel yerde bir AVM, bir iş merkezi kurularak, mahallelerde, kenarlarda, köşelerde ki bakkalları ve küçük esnafı bitirecek alışveriş meydanları kurulmasına müsaade etmeyeceğiz. Bunun yolu da üretmeden, milli olmaktan, şeker pancarına sahip çıkmaktan geçer” diye konuştu.
Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan: İnsan gibi yaşamak istiyorsak bu satışa ‘hayır’ dememiz gerekiyor
Daha sonra konuşan CHP Kırklareli Milletvekili Turabi Kayan da, 1923’te kurulan Cumhuriyet’in, kuruluşundan 3 yıl sonra Şeker fabrikaları ile sanayileşme hamlesi başlattığını kaydetti. Atatürk’ün özellikle “Sanayi Bir toplumun kalesidir. O kaleleri yıktığınız zaman toplumun ayakta kalması mümkün değildir’ dediğini hatırlatan Turabi Kayan, hükümetin iktidara geldikten bu yana 114 milyar dolarlık özelleştirme yaptığını ancak bütün bu özelleştirmelerin toplumun refah düzeyini artırmadığını söyledi. Satılması durumunda fabrikaların akıbetinin ne olacağının toplum tarafından iyi bilindiğini hatırlatan Kayan, “114 milyar liralık satışta halkımızın durumunda bir iyileşme oldu mu? Olmadı. Çünkü hesap başka. Hesap bizi daha fakirleştirmek, daha muhtaç hale getirmek. Onurlu bir ülkenin onurlu bir toplumun onurlu insanları gibi yaşamak istiyorsak bu satışa hayır dememiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Bursa Milletvekili Sarıbal: Ya Conileri-Yankileri besleriz ya da Hüseyinleri -Osmanları onurlu yaşatırız
Son olarak konuşan CHP Bursa Milletvekili ve TBMM Tarım Komisyonu Üyesi Orhan Sarıbal’da nişasta bazlı şekerlerin yol açtığı hastalıklara değindi. Sarıbal, “Şeker pancarı ne demek köylü için yaşam demek. Şeker pancarı bittiğinde ne olacak köylüler kente gidilecek kentte ne var. Yoksulluk var işsizlik var açlık var sefalet var tehlike var. Dolayısıyla Şeker fabrikalarının satılmasından kim etkilenecek halkımız etkilenecek ama birilerinin de buradan kazanması gerekiyor her kaybedenin karşısında mutlaka bir kazanan var. 80 milyon insan sağlığını kaybedecek. Sentetik şeker yani nişasta bazlı şeker, mısırdan, buğdaydan ve patatesten elde ediliyor. Bazı kimyasallar ile elde ediliyor. Nişasta bazlı sentetik şeker şuruplarının çok önemli iki tane özelliği var. Onun yediğinizde beyninize tokluk hissi gitmiyor. Yedikçe yiyorsunuz. Çünkü bu şekeri aldığınızda direk kana karışıyor. Bunun sonu ne oluyor? Kanser başta olmak üzere, obezite, şişmanlık ve buna bağlı birçok sindirim hastalıkları yaşıyorsunuz. Dolayısıyla bol bol hastane demek, hasta demek. Kısacası şeker pancarı bağımsızlıktır. Şeker pancarı demokrasidir bizim için. Şeker pancarı köylünün ayakta durmasıdır” dedi.
Ziraat Odalarına, Pankobirlik yetkililerine ve bu işten ekmek yiyen toplumun tüm katmanlarına mücadele çağrısında bulunan Sarıbal sözlerini şöyle tamamladı:
“Ya, Malatya'da, Diyarbakır'da, Maraş'ta, Karacabey'de, Urfa'da fabrikalarımızda sahip çıkıp insanca üretip insanca yaşayacağız, ya da köle toplumu olarak yaşayacağız. Ya Conileri-Yankiler besleyip köle toplumu oluruz ya da Hasanları-Hüseyinleri-Osmanları yüceltip onurlu bir şekilde yaşarız. Bunun için omuz omuza, beraberce fabrikalarımıza sahip çıkmaya çağırıyorum.”
Güler HAZAR, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com