DSP destekli DYP-ANAP Hükümeti’nin Adalet Bakanı Mehmet Ağar tarafından 6 Mayıs 1996’da yayınlanan ve bugünkü F Tipi Cezaevi ve tecrit uygulamasının temelini oluşturan ‘Mayıs Genelgesi’ne karşı cezaevlerinde başlatılan ölüm oruçları eylemi sonrasında sağlıklarını kaybeden 6 siyasi tutuklunun 2000 yılındaki ölüm oruçları nedeniyle yeniden biraraya gelmelerini konu edinen Simurg Malatya’da gösterime girdi.
Gazeteci kökenli Ruhi Karadağ’ın (fotoğrafta) yönetmenliğini yaptığı Simurg, 12 tutuklunun ölümü, çok sayıda tutuklunun sakat kalmasıyla sonuçlanan 1996 yılındaki ölüm oruçlarında yaşanan trajediyi, 2000 yılındaki ölüm oruçlarını ve ölüm oruçları bahane edilerek cezaevlerinde girişilen, ironik biçimde 'Hayata Dönüş' adı verilen operasyonla 32’si tutuklu 34 kişinin öldürülmesi sürecini paralel öyküler olarak kurguluyor.
Film 1996 yılındaki ölüm oruçlarında, uzun süre beslenmemeye bağlı olarak ortaya çıkan ve yaşamsal önem taşıyan birçok bedensel fonksiyonun yok olmasına yol açan Wernicke Korsakoff hastalığına yakalanan, ama tüm bunlara karşın dışarıda da mücadelesinden vazgeçmeyen sol görüşlü siyasi tutuklular; Refik Ünal, Cafer Gürbüz, Çiğdem Kazan, Hüseyin Gündüz, Ali Ekber Akkaya, Delil İldan ve bu insanların yakınlarının gözünden insan hakları ihlallerinin cezaevi boyutunu insanlığın hafızasına kazımanın çabasını veriyor.
Yönetmen Ruhi Karadağ Seyircilerin Sorularını Yanıtladı
Belgesel tadındaki filmin yönetmeni Ruhi Karadağ’ın da katılımı ile Malatya Yeşil Sinemaları’nda seyirciyle buluşan Simurg’un gösterimi sonrasında, yönetmen Karadağ seyircilerin filme dair yorumlarını dinledi ve sorularını yanıtladı.
“Bu filmde ölen de öldüren de gerçek. Bu filmde her şey o kadar gerçek ki; ölenler gerçekten ölüyor, yaralananlar hala yaralı. Hasta olanlar hâlâ hasta… Öldüren de ölen de gerçek” diyen yönetmen Ruhi Karadağ, filmin birkaç ayın ya da bir yılın değil 104 dakikada uzun yılların birikimi, gözlemleri, birliktelikleri ve çekimleri ile ortaya çıkan bir emeğin ürünü olduğunu söyledi.
Filmin oluşturulması süresince 1996 yılındaki ölüm oruçlarında sakatlanarak şartlı tahliye edilen Refik Ünal, Cafer Gürbüz, Çiğdem Kazan, Hüseyin Gündüz, Ali Ekber Akkaya ve Delil İldan ile adeta ortak bir yaşam kurduklarını ifade eden Karadağ ‘Bu insanların mücadele azmi bana yaşama daha derin bir anlamla ve daha sıkı sarılmamı sağladı. Gördükleri işkenceler, ölüm oruçlarının bedenlerinde yarattığı kalıcı tahribatlar onların devrime olan umudunu sarsmış değil. Zaten devrim dediğimiz biraz da umut ve umudu her koşulda canlı tutmak değil midir?’ diye konuştu.
‘Mazlum-Der’ciler O Dönem Sustuğumuz İçin Kendimizden Utandık Dedi’
Şiddetin ideoloji tanımayan bir özelliği olduğuna dikkat çeken Simurg Yönetmeni Ruhi Karadağ “Bu nedenle şiddet nereden gelirse gelsin, şiddet kime yönelirse yönelsin karşı çıkmak zorundayız. Simurg’un toplu gösterimleri yapılıyor. Bu gösterimlerden biri de İslamcı kimliği ile bilinen Mazlum-Der yönetici ve üyeleri için yapıldı. Filmin sonunda Mazlum-Der mensupları ile yaptığımız söyleşide bana ‘Simurg’u izledikten sonra bu operasyonlar yapılırken sustuğumuz için kendimizden utandık’ dediler. Sosyalist felsefeyle ilgisi olmayan, tersine çizgide siyasi duruşu olan bu insanların Simurg sayesinde böyle bir kanıya varmaları bile büyük kazanımdır” şeklinde konuştu.
Karadağ filmin adının Simurg olmasını ise şöyle açıklıyor: “Simurg, küllerinden yeniden doğmanın hikâyesidir. Efsaneye göre Simurg, öleceği zaman, bir tür ateş olup kendi kendini yakan ve küllerinden yeniden doğan bir kuştur. Buradaki insanların hareket biçimlerine baktığınızda, cezaevinde ölmek yerine, kendini yok ederek var olmak istemişlerdir. Bu nedenle Simurg adı benim açımdan bu işin ruhunu en iyi anlatan şeydi”.
Ölüm oruçlarının sonucu ortaya çıkan Korsakoff Hastalığı’na da vurgu yapmak istediğini belirten Karadağ, şunları söyledi: “Biz topluma Korsakoff hastalığının ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu da göstermek istiyoruz. Toplum olarak ne kadar tehlikeli bir şey yarattığımızı anlatmaya çalıştım. Herkes suçlu olabilir, herkes içeri girebilir, ama insanları bu hale getirmek çok farklı bir durum. Türkiye’de son 16 yılın 8 yılı ölüm oruçlarıyla geçmiş. İnsanları süresiz açlık grevine yatıracak politikalar üretmenin kimseye bir faydası yok”.
Gösterimi Yeşil Sinema'da Devam Ediyor
12. Uluslararası İzmir Film Festivali Uzun Metraj Film Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü ve SİYAD En İyi Film Ödülü sahibi olan Simurg’un gösterimi Malatya Yeşil Sinemaları’nda devam ediyor.
Haber: Niyazi DOĞAN