CHP Genel Başkan Yardımcısı, Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şubesi’nin 4. Olağan Genel Kurulu sonucunda yeniden başkan seçilen Fevzi Çiçek ve yönetimine tebrik ziyareti gerçekleştirdi.
Ağbaba ve beraberindeki heyetin ziyareti için teşekkür eden Çiçek, “Malatya Milletvekilimiz Sayın Veli Ağbaba’nın desteğini ve yardımlarını geçmişten bugüne her an yakından hissettiğimizi belirtmek istiyor ve bu vesileyle sayın Ağbaba’ya ayrıca teşekkür ediyorum.” ifadelerini kullandı.
Ziyaret sırasında açıklama yapan Ağbaba ise meslek örgütlerinin etkisini azaltan hükümet politikalarını eleştirdi. Ağbaba şöyle konuştu:
“Kendi alanlarında meslek örgütlerinin görüşleri son derece önemlidir. Fakat ne yazıktır ki hem sendikaların hem meslek örgütlerinin gücünü kırmaya çalışan bir siyasi anlayışla karşı karşıyayız. Sendikalarımızın da meslek örgütlerimizin de arkalarında olduğumuzu ve onların ‘Hayır’ dediği herhangi bir şeye ‘Evet’; ‘Evet dediği bir şeye de ‘Hayır’ demeyeceğimizi bir kez daha belirtmek istiyorum. Politikalarımızı da bu anlayışla oluşturuyoruz.” İfadelerini kullandı.
"ÜRETMEK YERİNE AVMLERİ ve GRİ BİNALARI TERCİH ETTİK!"
Malatya’nın Türkiye’nin en önemli tarım kentlerinden biri olduğunu hatırlatan Ağbaba, “Sadece kayısıdan ibaret olmayan çok önemli bir tarımsal üretim kenti olan Malatya’mızda, tarımla ilgili sorunlar ne yazık ki her geçen gün daha da büyüyor. Bu sorunların kaynağının üretememe olduğunu görüyoruz. Üretmek yerine rezidansları, AVM’leri ve gri binaları tercih ettik. Bu vahim durumun bir örneğinin de Malatya olduğunu söylememiz gerekiyor. Malatya’nın en büyük meyve-sebze ambarının olduğu Tecde şu anda bir taş yığını halini aldı. Baktığı zaman insanın içi acıyor. Ekonomik olarak yaşadığımız sorunların büyük bölümü de hep üretememekten kaynaklanıyor.” ifadelerini kullandı.
"TARIMIN SORUNLARI ÇIĞ GİBİ BÜYÜYOR"
Ağbaba, üreticinin zamlar karşısında her geçen gün daha da perişan hale geldiğini söyleyerek, zamları da sert biçimde eleştirdi ve “Tarımsal üretimi etkileyen zamlara bakıyoruz, sulama suyunda kullanılan elektriğe %108 gibi olağandışı bir zam geldiğini görüyoruz. Hala sulama suyu meselesini çözebilmiş değiliz. Hala elektrikle ilgili problemleri çözebilmiş değiliz. İnsanların kendilerinin yaptığı sondajlardan da artık para alınıyor. İnsanlar da haklı olarak ‘Sondajın parasını ben vermişim, toprağı ben kazmışım, suyu ben bulmuşum, kuyu benim. Niye o kuyudaki suyun parasını devlete ödüyorum?’ diye soruyorlar. Bunun mantığını anlamak gerçekten de mümkün değil.” dedi.
"SULAMA KANALİZASYONLA YAPILIRKEN MİLLETVEKİLLERİNİN DERDİ KANAL İSTANBUL!"
Türkiye’nin Kanal İstanbul’dan önce çözüm bekleyen pek çok öncelikli sorunu olduğunun altını çizen Ağbaba, “Alişar mahallesinde ve Battalgazi ilçesinin büyük bölümünde sulama suyu yok ama orada milletvekilleri hala Kanal İstanbul’u konuşuyor. Ne diyelim; Kanal İstanbul inşallah Alişar mahallesini kanalizasyondan kurtarır, inşallah Türkiye’yi tarımla ilgili yaşadığı sorunlardan kurtarır.” Dedi.
"İTHAL ETMEDİĞİMİZ ÜRÜN YOK!"
Konuşmasının sonunda Ağbaba, tarımsal üretim konusunda Türkiye’nin geçmişe göre çok daha geriye gittiğini belirtti:
“1980’lerde, 1990’larda Türkiye kendi kendine yetecek üretimi yapabiliyorken bugün geldiğimiz noktada kendi kendimize yetemiyoruz, kendimize yetecek kadar bile üretemiyoruz. Artık her şeyi ithal ediyoruz. Biz ilkokulda, ortaokuldayken kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olduğumuz söyleniyordu; şimdi ise ithal etmediğimiz hiçbir ürün yok. Buğdayından samanına, arpasından fasulyesine gerçekten de ithal etmediğimiz hiçbir şey yok. Sürgü’nün, Kurucaova’nın, Doğanşehir’in fasulyesi artık üretilemiyor. Şeker pancarı artık üretilemiyor. Türkiye’nin tekrar ayağa kalkabilmesi için atılacak ilk adım, ranta değil üretime dayalı bir ekonomik modeli hayata geçirmektir.”