SON DAKİKA
SON DEPREMLER

"Tamamen Tesadüf!"

0
Güncellendi - 2017-03-17 23:16:12
A- A+ PAYLAŞ

FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün 15 Temmuz Darbe girişiminde Ankara ve İstanbul’dan sonra darbe girişimcilerinin en önemli noktalarından birisi olan Malatya’daki 28’i tutuklu 76 sanıklı darbe girişimine ilişkin davasının 8. duruşma yapıldı.

Duruşma salonuna dönüştürülen Yakınca Spor Salonu’nda Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen Malatya Darbe Girişimi Davasının duruşmasında 2. Ordu eski Komutanı Orgeneral Adem Huduti, 2. Ordu eski Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun, 2. Ordu eski İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş, 2. Ordu Eski Harekat Başkanı Albay Erkan Varol, 2.Ordu Plan Hareket Eski Şube Müdürü Albay Bahadır Erdemli ve 2. Ordu’da görev yapan Binbaşı İbrahim Dede ile birlikte tutuklu subay ve astsubaylardan 17 sanık hazır bulunurken, tutuksuz 2 sanık da duruşmada yerini aldı.

Duruşmaya, 2. Ordu İstihkam Alayı Eski Tabur Komutanı Yarbay Ahmet Üçbudak ise tutuklu bulundukları Rize Cezaevinden SEGBİS üzerinden katılıyor.

Duruşma salonunda hazır edilen 2. Ordu Eski Harekat Başkanı Albay Erkan Varol, 2.Ordu Plan Hareket Eski Şube Müdürü Albay Bahadır Erdemli ve 2. Ordu’da görev yapan Binbaşı İbrahim Dede tutuklu bulundukları Tokat Cezaevi’nden getirildiler.

2.Ordu Eski Harekat Başkanı Albay Erkan Varol (yandaki fotoğrafta) ile Binbaşı İbrahim Dede Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nde savunma yaptı.

2.Ordu Eski Harekat Başkanı Albay Erkan Varol’un darbe girişimi gecesi FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı imamı olduğu iddia edilen Kurmay Albay Bilal Akyüz ile 9 kez görüştüğü ortaya çıktı. Albay Varol, bu telefon görüşmelerini “Ben bir şeyler olup olmadığını öğrenmek için aradım.” şeklinde savundu.

Tutuklu sanık Varol, savunmasında, hakkındaki iddiaları kabul etmeyerek, harekat merkezinde beklerken İstanbul'da askerlerin köprüyü kapattığını duyduğunu , bunun terör saldırısı nedeniyle olduğunu düşündüğünü ve harekat merkezindeyken tüm uçuşların yasaklandığını duyduğunu söyledi.

Albay Erkan Varol savunmasında şunları  dile getirdi:

"Kara Kuvvetleri Harekat Merkezi'nden ismini hatırlayamıyorum birisi aradı ve 'acil mesaj gelecek' dedi. Kara Kuvvetleri Harekat Merkezi'nden arayan kişiye mesajın gelip gelmediğini sordum. Telefonla konuştuğum kişinin aramasının terörle ilgili olabileceğini söyledim. Sıkıyönetim emrinin önceden geleceğini bildiğim asılsızdır. Mesajlara kabaca baktım, çok şaşırdım, şok oldum. Evrakların Ordu kurmay başkanı vekiline ilettim. Mesaj içeriğiyle ilgili sorumluluğumuz yoktur. Kurmay başkan vekili Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili'yi emir subayı aracılığıyla arayıp 'mesaj geldi baksanız iyi olur' dedim. Mesaj Serdar Sevgili tarafından ordu komutanımıza arz edilmiş. Başbakan ve Cumhurbaşkanının açıklamalarıyla olayın ciddi bir boyutta olduğunu anladım."

"Sıkyönetim mesajında Tulga Kışlasında hazır olarak bekletilen B-350 uçağının isimleri müteakiben bildirilecek isimler ile Ankara'ya hareket edeceğine bildirir mesaj gönderdiği" iddialarına  Varol,  "B-350 Uçağı 6 kişilik silahsız pervaneli bir yolcu uçağıdır. Eğer ben ordu komutanımızın bu mesajdan haberi olduğunu bilmeseydim mesaja imza atmazdım." dedi.

Darbe girişimi gecesi halkın kışla dışında toplandığını belirten Varol, "Birkaç el silah sesi duydum. Sabah 6-7 civarı kendi odamdayken 2 nolu nizamiyeden silah sesleri duydum. Olayların farklı bir hal aldığını düşündüm. Ortalığın yatışmasını bekledim. Ancak çatışma yoğunlaşmaya başladı. 155 polis imdadı arayarak yardımcı olmalarını istedim. Sivil elbiselerimi giyip çıkmak istedim. Odamın arka camından tel örgülerden atladım. Taksiye binip lojmana gitmek istedim. Polisler vardı, lojmanlara giriş çıkış yasaklandığı için kentteki bir otelde kaldım. 17 Temmuz'da polislerin beni sorduğunu öğrendim lojmanlar bölgesine gittim kendimi tanıttım. Bir suçum olmadığı düşüncesiyle kaçma düşüncesinde olmadım, kendim teslim oldum."  dedi.

Darbe girişiminde hiçbir görev almadığını öne süren  Varol, "Ordu komutanlığı hareket merkezinde kimseden hiçbir kanunsuz emir almadım, kanunsuz emir de verdirmedim. Karargaha geleli 11 ay oldu kimin darbe yanlısı, kimin darbe karşıtı olduğunu bilemezdim. O nedenle hiçbir şeye karışmadım."  dedi.

SORU VE CEVAPLAR

Erkan Varol, Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un sorularını yanıtladı.

Varol,  kendisine yöneltilen   “Sıkıyönetim mesajından haberin oldu mu?” sorusuna “Hayır, kesinlikle” şeklinde; “Astın olup da darbe girişimi davasında yargılanan var mı?” sorusuna “Albay Bahadır Erdemli ve Yüzbaşı Kemal Keskin,” şeklinde; "O gün sana mesajın geleceğini kim söyledi, ismi neydi” sorusuna “İsmini hatırlamıyorum” şeklinde; “Görüşme ne üzerinde gerçekleştirildi?” sorusuna “Askeri hat üzerinden gerçekleştirildi” şeklinde; “Siz mesajın geleceğini kime sordunuz?” sorusuna  “Harekat merkezine mesajın gelip gelmediğini birkaç kez sordum” şeklinde; “Ankara’dan arayan kişi sizi kaç kez aradı” sorusuna  “4 kez aradı” şeklinde; “Mesajı okuduktan sonra ne yaptın” sorusuna “Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili’ye ilettim” şeklinde; “Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili mesaja bakmak için kimlerle geldi?” sorusuna, “Tuğgeneral Zeki Karataş ile birlikte 10 dakika sonra geldiler” şeklinde; “Ordu Komutanı kışlaya gelene kadar ne yaptın?” sorusuna “Biz oturup televizyon izledik, Ankara ve İstanbul’daki olaylara baktık, bizim bölgemizde olaylar yoktu” şeklinde; “Kemal Keskin’in nizamiyede görevlendirildiğine dair bir bilgin var mı?” sorusuna  “Hayır kesinlikle yoktur” şeklinde yanıtlar verdi.

“FETÖ'nün Kara Kuvvetleri Komutanlığı imamı olduğu iddia edilen Kurmay Albay Bilal Akyüz ile 9 kez görüştüğüne ilişkin” soru üzerine Albay Varol, “ Ben bir şeyler olup olmadığını öğrenmek için aradım.” cevabını verdi.

“Daha önce bir samimiyetin var mı?” sorusuna ise  “Kendisiyle samimiyetim yoktur kendisini tanıyorum. İlk görüşmede 15 saniyede kendimi tanıtıp, bir operasyon olup olmadığını sordum. Bir şey biliyor diye aradım, bana bir şey söylemedi.  O gece için bu görüşmeler makuldür” dedi.

Duruşma Savcısı İsmail Gökhan Orman “Hareket Merkezine sıkıyönetim mesaj formu saat kaçta geldi?” sorusuna  Varol, “21.00 ile 21.30 arasında geldi.” şeklinde¸ “Darbe teşebbüsü gecesi sürekli Şırnak ve Ankara ile sıkı bir irtibat halindesiniz” ifadesine ise, “Tamamen tesadüf” şeklinde karşılık verdi.

15 Temmuz darbe girişimi günü Şırnak’ta darbeye destek vermek için birlikleri dışarı çıkartan Çakırsöğüt Jandarma Komando Tugay Komutanı Tuğgeneral  Ali Osman Gürcan ile darbe gecesi 5 kez görüşmesi ile ilgili olarak ise Albay Erkan Varol,  “Şırnak’ta olay olup olmadığını sordum.  O da bana komutanlara ulaşamadığını söyledi.” dediğini aktardı.

Varol, “Çakırsöğüt’te  o gece birliklerin dışarı çıkartılmasında bilgin var mıydı?” sorusuna da “Hayır, yoktu” dedi.

"EMİR VERİLSEYDİ.."

Tutuklu sanıklardan Binbaşı İbrahim Dede de (yandaki fotoğrafta), Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi heyeti karşısında savunma yaptı.

Darbe girişimi günü  saat 22:00 sıralarında Orduevi'nde bulunduğu sırada Albay Bahadır Erdemli'nin kendisini telefonla arayıp karargaha gelmesini istemesi üzerine 2. Ordu Karargahına gittiğini, askeri kıyafetlerini giyerek Hareket Merkezine geçtiğini, bu sırada Yurtta Sulh Konseyinin göndermiş olduğu sözde sıkıyönetim mesajlarını gördüğünü daha sonra mesajla ilgili Tuğgeneraller Serdar Sevgili ve Zeki Karataş'a bilgi verdiğini söyledi.

Sanık Binbaşı İbrahim Dede, Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, Tuğgeneral  Zeki Karataş ve Albay Bahadır Erdemli'nin kendisinden Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun'un konutuna gitmesini istediğini belirterek,  "Avni Angun'un konutundan çıkmasını engellemem söylendi. Angun'a, Ordu komutanının emri olduğunu konutta kalmasını söyledim. Dinlemeyince, sesimi yükselttim silahı kendisine doğrultmak zorunda kaldım. Sonra Bahadır Erdemli'ye konu hakkında bilgi verdim. Ordu komutanının emriyle tekrar karargaha davet ettim." dedi.

Sanık Binbaşı İbrahim  Dede, savunmasında şunları ifade etti:

"Albay Bahadır Erdemli, beni nizamiye bölgesine gönderdi. Ordu komutanının emniyetini almamı söyledi.   Sabah 06.00-06.30'a kadar bekledim. Sonra diğer nizamiyeye geçtim. Erdemli, sabah saat 7 gibi aradı Ani Müdahale Mangası'nda (AMM) olduğunu ve yorgun olduğunu söyledi. Erdemli'nin emriyle askerleri kışlanın emniyetini almaları için görevlendirdim. Kışlaya girmeye çalışanlar vardı. Önce askerler sözlü olarak uyardı. Havaya iki el ikaz ateşi yaptım. Yoğun ateş açıldı. 15 Temmuz olayı meydana geldiğinde göreve başlayalı 5 gün olmuştu. Bir anda olayların içinde kendimi buldum. Benim eylemlerim darbeyi engellemeye yöneliktir. TSK personelinin darbeye karışmaması için Ordu nizamiyesindekilere emir verdim. Yaptığımın darbe girişimiyle alakası yoktur. Askerlere sadece havaya ateş edin emri verdim, başka bir emir vermedim."

“ORDU KOMUTANIN EMRİNİ YERİNE GETİRDİM”

"Güvenlik kuvvetlerine ateş ettiğim kesinlikle doğru değildir" ifadesini kullanan Dede, "Ordu komutanının verdiği emir ve talimatları yerine getirdim. 1980 askeri darbesine benzetmeye çalışma gibi bir beyanım yoktur. Vatandaşın hangi sırada yaralandığını bilmiyorum. Aracın üzerinde birçok vatandaş vardı. Demirlere tırmanıp kışlaya girmek isteyenler vardı, bağırıp, çağırıp küfür ediyorlardı. Havaya ateş ettik. ZPT'nin gelmesiyle çatışma yoğunlaştı. Yarbay Ahmet Üçbudak yaralandı. Söz konusu vatandaşın nasıl vurulduğunu bilmiyorum. Söz konusu merminin askeriye mi, polisten mi atıldığının belirlenmesini istiyorum. Sadece havaya ikaz atışı yaptım, iddialar asılsızdır."ifadesiyle, karargah önünde açılan ateş sonucu vurulan üniversite öğrencisi Enes Gün'ü kendisinin vurmadığını öne sürdü.

Binbaşı İbrahim Dede, Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un, “Malatya’da ne zaman göreve başladın?” sorusuna, “10 Temmuz'da göreve başladım” şeklinde¸

“Görevine ilişkin yaptığın tanım ile o gece yaptıkların bir biri ile çelişiyor” sorusuna, “O gün olağan üstü bir durum vardı” şeklinde; “Bu işleri yapacak onlarca subay varken seni niye görevlendirdiler” sorusuna,  “Ordu komutanın emriyle veriliyor. Ben öyle düşündüm yeni katılmış bir personelsiniz. Olağanüstü bir durum var. Sıkıyönetim mesajı gelmiş, buna ne işlem yapılacak. Bunu verene sormak lazım. Emir verildi yaptım.” şeklinde; “Albay Bahadır Erdemli seni aradığında saat kaçtı?” sorusuna  “Saat 22 sıralarıydı. Ve bana karargaha gel dedi. Hiçbir şey söylemedi. Acil olarak gel dedi.” şeklinde;“Görevi kurmay başkanının evini bile bilmeyen bir kişiye niye verildi?” sorusuna “Emir verildi, yaptım” şeklinde,  “Kışlaya girerken Yüzbaşı Kemal Keskin sana zorluk çıkardı mı?” sorusuna “Önce çıkardı, Bahadır Albay beni çağırdığı için içeri aldı” şeklinde; “Mesaj emrini gördün mü?” sorusuna “Hayır önce görmedim, iddianamede gördüm” şeklinde yanıtlar verdi.

“2. Ordu Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun’un konutundan çıkmasını engellemesini emrini Bahadır Erdemli’den mi aldın” sorusuna “Evet Bahadır Erdemli’den aldım” şeklinde,

“Böyle bir emir verilmesi doğru mu” sorusuna, “Ordu Komutanın emri olduğunu söyledi. Olağanüstü bir durum var. Kanunsuz bir emir olduğunu olağanüstü bir durum olduğu için düşünmedim. Avni Paşa’ya ‘Ordu komutanın emri, konuttan çıkmayacaksın’ dedim. Avni Angun’a ‘Buraya yanlış gelmişiz’ diye bir beyanım olmadı. Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili ile Avni Angun’u görüştürmedim, böyle bir talep gelmedi.” dedi.

Binbaşı İbrahim Dede; “Birçok asker, senin içeriye giren olursa vurun emrini verdiğini söylüyorlar, böyle bir emir verdin mi?” sorusuna  “Hayır vermedim. Emir geldi, kışlamı korudum. Kışla dışına ne yansımış, hangi kurum kuruluş ele geçirilmiş” şeklinde,  “Kışla içerisinden dışarıya doğru ateş açıldı mı?” sorusuna “Ben askerlere havaya ateş etmelerini söyledim. Nereye sıkacağını bilmeyen askerler vardı. Ben sadece havaya ateş ettim” şeklinde yanıt verdi.

Mahkeme Başkanı Vedat Koç’un “Bahadır Erdemli sana Kara Kuvvetleri Komutanının emri var, Ordu komutanını evden çıkartmayacaksın deseydi yapar mıydın?” sorusuna ise Binbaşı İbrahim Dede;  “O günkü şartlarda aynen yerine getirirdim” karşılığını verdi.

Burhan Karaduman - Ferdi Durdu / Yeni Malatya Gazetesi - Malatyahaber.com

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

2 yorum yapılmış

  • Mehmet malatya (7 yıl önce)
    sizde hiç mi zerre kadar gurur ve onur yok muydu.?
    0
    0
    Yanıtla
  • ömer (7 yıl önce)
    Yazık o resimdeki şahıslara kolundan götüren ASKER lerimiz bi zaman dan kendilerine saygı duyuyorlardı..... ama şuan kapıdaki ....... bile saygı duymuyor yazıkkkkkkk. Yerin kat kat dibine gireler inşallah. Sivil halka silah sıkılmaz.... ama bu beyinsiz grup sıkkı. Kahrolsunlar mahşer günü rabbim onları inşallah azabına ugratacak.Dünya ahiret hakkım HARAM olsun
    0
    0
    Yanıtla