Futbolun kulislerinde konuşulanlarla halkın bildiği gerçekler arasında o kadar büyük farklar var ki inanması güç...
Konuştukça bugün başlıyor...
Gazeteciler muhataplarının haklarına saygıları ve meslek ilkeleri gereği kendilerine yazılmaması kaydıyla söylenenleri yazmazlar, dolayısıyla okurlar da gerçeklerden haberdar olamazlar... Bundan sonra bu sayfada futbol dünyasında bilinen ancak okura inmeyen gerçekleri, dedikoduları yayanların, ya da acımasız düzenin kurbanları olanların ağzından öğreneceksiniz. Kötü giderken gaddarca yargılananların iç dünyalarına uzanacaksınız. Herkesin bir öyküsü olduğunu ve perde arkasında kalan insanların nasıl horlandıklarını anlayacaksınız. İlk konuk, 5 senelik başkanlığında kamuoyu tarafından çok sevilen ve toyluğu sebebiyle küme düşen Hikmet Tanrıverdi. O kibarlığını korumak ve yanlış anlaşılmamak için maskeleri düşürmedi, ancak bilenlerin anlayacağı mesajlar gönderdi. Devamı da her taraftan gelecek. Ve kimsenin yaptığı gayr-i ahlaki davranış yanına kalmayacak. Göreceksiniz...
Herkesi temiz zannettim
Bu işte hata benim... Çünkü temiz futbola inandım. Futbolun kirlenmemesini düşündüğüm için hata benim. Masa üstünde çalışmadığım, şantaj yapmadığım için, sadece sahada değil saha dışındaki futbolun temiz olması için etkin çalıştığım için hata benim.
Federasyonun yaptığı ileri sürülen açıklamanın doğruluğuna inandım. Federasyon her maçın aynı saatte başlayıp biteceğini söyledi. Bu konuda tedbir aldığını söyledi. Bu konuda Gaziantepli yöneticilerden destek sözü de aldım. Bizim de aynı şartlarda oynayabilmemiz için duraklamaları organize etmelerini istedim. İbrahim Kızıl ve Bülent Mamatoğlu Bizim taraftarımız da halleder dedi. Biz 1-0 önde olsaydık görecektik duraklamanın kaç dakika olacağını...
Biz Selami Özdemirle kimseye teşvik göndermedik. O, Denizlinin bir kaç maçında bulundu. Gençlerbirliği-Denizli, Ankaragücü-Gaziantep... Selami Beyin orada olma sebebi maç içerisinde bir sorun olup olmadığını görmekti.
Bize tezgah kurdular
Ali İpek hem iddialarını hem de son 6 haftada nasıl kazandığını açıklasın. Gençlerbirliği maçından başlayan süreç içerisinde, örneğin Ali Cansunun iki el pozisyonuyla 50. dakikada oyundan atılması. Tesadüf olabilir bir bilgim yok. Erciyesspor-Rizespor maçı... Ve Rize-Denizli maçının seyircisiz oynanması. Trabzonspor ve Rize seyircisiz cezası aldı, Rizespor cezasını çekti. Tesadüf Denizliye geldi. Bunlar satranç gibi. Ve o hafta bizim Samsunspor maçımız naklen yayınlandı. Rize-Denizli maçının yayınlanması için talepte bulunduk. Federasyon kabul etti, Rizespor kabul etti ve canlı yayın aracı gitti. Maçtan bir gece önce saat 23.00te gizli bir el, hukuk kurulunu harekete geçirdi. Ve hukuk kurulu, Yayıncı 4 taneden fazla maç yayınlanamaz dedi. Maç yayınlanmadı. Bunlar tesadüf. Bu maçlar dikkatle izlendiği ve üstüste konduğu zaman ortaya konan tezgahın neler olduğu ortaya çıkıyor. Denizli-Diyarbakır maçında yanlış bir penaltı maçın kaderini değiştirdi. Denizli Temiz bir şekilde ligde kaldım diyorsa, ben de kirli bir şekilde ligden düştüm! Son 6 haftada oynanan maçlar ve bu maçlardaki davranış şekilleri nasıl bir satranç oyununun sergilendiğini ortaya koydu. Burada bu işin üstadı olanlar arasında biz toy kaldık.
Ali İpek bu kadar bilgi belgeyle birlikte, kimlerle ne zaman oturup Malatyayı düşürme hesapları yaptığını açıklasın. Ankaragücü-Malatya maçından sonra Cemal Aydınla niye kavga ettiğini, telefonda niye dalaştığını açıklasın. Son 3 haftada Ulusoyun yanında kalıp, gelen giden misafirleri nasıl taciz ettiğini açıklasın! Ankaragücü maçımızdan sonra Samsunspor ve Denizlili yöneticilerinin Cemal Aydına kızdığını ve telefonda tartıştıklarını biliyorum.
Ali İpek bu iddiaları belgeleriyle açıklamazsa mert değildir. Zannediyorum Ankaragücünün 7 yabancı oyuncuyla oynaması da vardı. Menfaatler çakışınca açıklamaktan vazgeçti.
Ankaragücü-Antep maçının bir gün sonraya alınması yanlıştı. Bu konuda talepte bulunduk. Ligin kaderini de etkiledi. Antep başkanının ikinci yarıda protokolü terkettiğini duydum Nedense! Daha sonra gelip gelmediğini bilmiyorum.
Gaziantepspor niye kümede kalma primi olarak değil de maç primi olarak 30 bin dolar belirledi... Bize dostluk gösterileri yapıp birilerine de farklı sözler verdiler. Seyirci organizasyonu, maçın duraklaması... Tamam dediler yapmadılar. Tamamen tezgahın içine geldiğimizi düşünüyorum...
Biz bütün maçlar aynı saatte oynansın ve tüm maçların hepinde, tüm oyunculara doping kontrolünde bulunulsun istedik. Çünkü 2 oyuncu dopingli çıksa, sadece oyuncular ceza alıyor. Bütün oyuncular dopingliyse bunun hesabını kim verecek.
Böyle ceza verilmedi
Bunları konuşunca, Düştü, konuştu diye değerlendirecek diye de üzülüyorum. Ama bu gerçekler, legonun parçaları tamamlandıktan sonra daha net görünüyor. Ve daha sonraki yıllarda da takip edilmesi için söylemekte fayda var. Bu konularda birçok şey duymamıza rağmen sıcağı sıcağına kimseyi itham edecek açıklamalarda bulunmamaya çalıştım. Hakkımızda verilen bir çok olumsuz karara, hatadır diye tepki göstermedim. Ama geriye dönüp bakınca bazı şeylerin cevabını bulamıyorum. Örneğin Erciyes maçında 2 golümüz sayılmadı, son saniyede gol yedik ve hakeme iki yöneticimiz bağırdı diye saha kapatma cezası aldık. Daha sonra başka takımlar saha ortasında hakem dövmeye yeltendi, seyirciler girdi ama saha kapatılmadı. Bu sene liglerde Malatya gibi saha kapatma örneği kimse gösteremez...
Biz 2. yarı 3 Çek oyuncu aldığımızda 6. yabancıyı boşaltamadığımız için Maseke lisans verilmedi. Effanın anlaşmış olduğu diğer kulüpten lisans geldikten sonra tescil verildi. İlk hafta oynatamadık ve Sivassporla berabere kaldık. 2 puan da orada yitirdik.
Seçimden sonra fedarasyonun, ki bu Haluk Ulusoy değil, diğer birimlerinin belli bir müddet Sayın Ulusoyun açıklamalarına kadar olan kısımlarda Malatyasporu karşılarında görerek bazı kararları aldıklarını biliyorum. Veya Malatyaspora başkaları kadar esnek davranmadıklarını... Sayın Ulusoyun bu konuda tavırları netti. Malatyasporla ve şahsımla ilgili olumsuz düşüncelerde olmadığını bir çok ortamda beyan etti ama dost sohbetlerinde özellikle sonlara doğru Sayın İpek de dahil olmak üzere bir çok kişinin Haluk Ulusoya seçim için imza topladığımı ve bu seçimde yine karşısında olacağımı söylediğini duydum.
Sadece temiz futbol için
5 yıllık süreç içerisinde temiz futbol içinde leke almadan kalmaya çalıştım, ama zaman zaman ne kadar beyaz olursanız olun üstünüz lekeleniyor... Ve bu yüzden de ligde kalsaydık, bir daha geri dönmemek üzere kulüp başkanlığından ayrılacaktım. Yakın çevremle fikrimi paylaşıtım, ama maalesef ligden düşünce tekrar takımıma sahip çıkıp şehrime sahip çıkıp 2.Ligden Süper Lige çıkana kadar takımın başında olmayı düşünüyorum... Bir gün geri geleceğim, sadece Malatya için değil futbol camiası için de... Temiz futbol için mücadele edeceğim... Başkanlık süresi içinde hiçbir şekilde devletle bir işim olmadı. Koltuktan değer almadım koltuğa değer vermeye çalıştım. Tüm olumsuzluklara rağmen Malatya camiasının en işi şekilde temsil etmeye çalıştım... Cebimden para harcadım. 5 yıldır ailemden uzak kaldım. Göreve başladığımda 3 yaşında olan oğlum, şu an 8 yaşında. Bu oğlumla geçirmem gereken 5 yıllık süreci, bulunduğum konum ve ye yaptıklarımla karşılaştırdığım zaman tereddüt içerisindeyim... Ben İstanbulda yaşayıp, Malatyaya başkanlık yaptım. 34 hafta deplasmandaydım. Hem futbol camiasının dengeleriyle, hem yerel dengelerle mücadele etmenin zorluğunu, iş hayatındaki zorluklardan fazla olduğunu gördüm.
En büyük eksiklerden birisi siyasi bir destek... Güçlü bir bakanımızın olmayışı. Maalesef... Öyle olması gerekmiyor normalde ama maalesef Türkiyede siyasi destek şart.
Oyuncuların yanına gitmedim, çünkü...
Çok üzüldüm. Bunu haketmediğimizi düşündüm. Ağlamamak için kendimi zor tuttum. Oyuncuların yanına gitmedim. Gitseydim, dayanamayacağımı biliyordum. Her mücadelenin iyi bir sonuçla bitmeyebileceğini bilen bi insanım. İyi bir şekilde mücadele ettiğimiz, hatalarımızın da insani hatalar olduğunu düşündüm.
Düşmeyi hakedenler düşmedi. Hem sportif olarak, hem insani olarak...
Rekabetin bu kadar zor olduğu bir ligde Ankara, Konya, Kayseri, Manisadan zengin değilim. Ama buna rağmen mücadelemizi sürdürdük. Şehirler için bu takımlar çok önemli. Ya belediyeler aynı desteği vermeli, ya da hiçbiri bu işin içinde olmamalı. Ankara Belediyesi 30 milyon dolar ayırıp benimle aynı puanda mücadele ediyorsa, bunu sorgulamak lazım... Ekonomik yönden büyük sıkıntı çekeceğimiz ortada. Belediye ve şehrin desteğine ciddi oranda ihtiyacımız var. Herşey olumlu gelişirse gelecek sezon Süper Lige döneriz...
İyiler mutlaka kazanır
Ben iyilerin her zaman kazanacağına inanıyorum. Doğru yaptığına inanan insanların bir gün ilahi adaletle gerçek yerini geç de olsa bulacağına inanıyorum. İhaneti gördüm, dost kazıklarını gördüm, satanları gördüm, erken terkedenleri gördüm. Arkandayız deyip kaçanları gördüm ama hepsine bir şekilde hoşgörüyle bakmasını da öğrendim. Benim insanları değiştirmem mümkün değil ama örnek olmam mümkün. Ben kendi doğrularımla örnek olmaya çalıştım, kim ne kadar örnek alırsa... Kızgınım, kırgınım, ama kimseye küskün değilim.
Ben hiçbir futbolcuma çifte sözleşme imzalatmadım, hiç bir futbolcuma 5 liralık makbuz kesip 55 lira göstermedim ve bugüne kadar ayrılan tüm futbolcularımla helalleştim. Yiğit düştüğü yerden kalkmasını bilir...