Saadet Partisi Malatya Gençlik Kolları Başkanı Yunus Savaş bir basın açıklaması yaptı. Savaş," Bugün, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin kabul edilişinin 70., Peygamber Efendimiz (a.s) Veda hutbesinde insanların temel hak ve hürriyetlerini ilan edişinin yani ilk insan hakları beyannamesinin açıklanmasının 1387. Yılı" dedi.
"10 Aralık 1948 yılında İnsan Hakları Evrensel Beyannamesini kabul eden Birleşmiş Milletler, o tarihten bugüne kadar yeryüzünde yapılan hiçbir zulmün engelleyicisi olamamıştır." diyen Savaş, "Hürriyetin, adaletin ve barışın savunulduğu bu beyannamede, zulüm ve baskıların son bulmasından bahsedilmiş, kişi emniyetinden, adaletten dem vurulmuştur.
Ancak bugün yeryüzünde yaşanan zulümlerin en büyük müsebbibi bu birleşmiş milletler çatısı altında bulunan Amerika Birleşik Devletleri, Fransa, Çin, İngiltere, Rusya gibi Dünyaya en çok silah satan ülkeler olurken, yeryüzüne ve özellikle de İslam coğrafyasına kan ve gözyaşı getirmekten başka ne yapmışlardır. Hangi İnsan hakkı ihlalinin önüne geçmişlerdir. Hangi zulmü engellemişlerdir. Bizler tarihin en şerefli milletinin evlatları olarak, Saadet Partisi Malatya Gençlik Kolları olarak; Yeryüzüne bin yıl boyunca Huzur, adalet, barış ve saadet dağıtmış bir milletin fertleri olarak, derin endişeler ve acılar içerisindeyiz. Bugün paramparça olmuş İslam aleminin, kukla liderlerle batının ve özellikle Amerika Birleşik Devletlerinin oyuncağı haline gelmesi, İslam aleminin farklı mezhep, ırk, görüş ayrılıkları fırsat bilinerek topraklarına fitne tohumları ekilmesi, Müslüman kalplerde tarif edilemez endişelere yol açmıştır. "dedi.
"Arakan’da Budist vampirlerin müslümanlara yaptığı zulüm karşısında, Çin’in Uygur Türklerine karşı uyguladığı zulüm karşısında, İsrail terör devletinin Filistinlilere yaptığı zulüm karşısında, Amerika Birleşik Devletlerinin Irak işgalinde milyonlarca müslümanın hayatını perişan eden zulüm karşısında Birleşmiş Milletler, bu zulümleri önleyecek hangi kararı alıp hayata geçirmiştir." diyen Savaş daha sonra şu ifadeleri kullandı;
"ABD başta olmak üzere Batı dünyasından gelen bu zulümler, özgürlüğü yalnızca kendileri için istemeleri ve diğerlerini de köleliğe uygun görmelerinden kaynaklı olduğu ortadadır.
Kimin silahı daha üstün, öldürücü ve yıkıcı ise onların veto hakkına sahip olduğu Birleşmiş Milletler’de bu veto hakkının dayanağı nedir? Dünya Devletleri mi bu beş ülkenin veto hakkına sahip olması için oy verdi. Yoksa bunların toplumları mı dikte ettirdi. Yoksa bu ülkelerin medeniyet geçmişi mi onlara onların veto hakkına sahip olmalarını gerektiriyor?
Yeryüzünde artan insan hakkı ihlalleri ve zulümler karşısında gerek Saadet Partisi’nin bir mensubu ve gerekse de bir insan olarak artan tarihi sorumluluğumuzun farkındayız. 1997 yılında Muhterem Erbakan Hocamız tarafından temelleri atılan D-8 İslam Birliği’nin işlevsiz halde bulunması, İslam Birliğini yeniden tesis etmek yerine Avrupa Birliği peşinden koşan basiretsiz yöneticelerimize de buradan seslenmek istiyoruz. Sorumluluğunuzun farkında mısınız? İslam işbirliği Teşkilatı Dönem Başkanlığı ülkemizde iken, D-8 ler gibi bir birlik oluşturulmuş ve yeniden canlandırılmayı beklerken, yeryüzünde yaşanan bunca insan hakkı ihlalleri karşısında siz ne yapmaktasınız? 16 yıllık iktidarınız boyunca bu yönde hiçbir adım atmadığınız gibi; Amerika’nın Irak işgali sırasında onlarla aynı safta yer aldınız. Yemen’in Suudi Arabistan tarafından uğradığı saldırılar karşısında, binlerce çocuğun öldürülmesine, milyonlarca insanın açlığa, susuzluğa, ölüme mahkum edilmesi karşısında bu operasyonları destekleyen açıklamalar yaptınız. Artık kendinize gelin ve bir adım atın…!Burdan tekrar en gür seda ile haykırmak istiyoruz ki; Zulüm ebedi olamaz, kötülük mutlaka hüsrana uğrayacaktır. Adaletin tam ve kamil manada uygulandığı, zulümlerin son bulduğu Yeni Bir Dünyanın kurulmasının karşısında hiçbir güç duramayacaktır." dedi.
Bülten