MİMDER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, her deprem felaketinde kamuoyu baskısı ile müteahhitlerin hedef gösterilmesinin doğru olmadığını belirterek, "Tek suçlu müteahhitler algısı doğru değil" dedi.
Malatya İnşaat Müteahhitleri Konfederasyonu (İMKON) Genel Başkan Yardımcısı ve MİMDER Başkanı Mehmet Bülbüloğlu, basın açıklamasında bulunarak depremlerden sonra yaşananları değerlendirdi. Bülbüloğlu, “ Ülke olarak yaşadığımız deprem felaketinden sonra vatandaşlarımızın içinde bulunduğu durum, can kayıplarımız ve acılarımız henüz tazeyken, “Kusurlu kim, ihmal eden kim, suçlu kim?’’ tartışmalarının içerisinde olmak istemedik. Ancak, kamuoyunda farklı provokasyonlarla gerçekleştirilmek istenen ve linç kampanyasına dönüştürülen “Tek suçlu müteahhit’’ algısının doğru olmadığını, meselenin yerinde tespit, yetki ve sorumluluk başlıklarında değerlendirilmesi gerekliliğinin önemine binaen kamuoyunu bilgilendirme sorumluluğu içerisinde açıklama yapma gereği duyduk” dedi.
Müteahhitlerin tek başına suçlu ilan etmenin doğru ve adil olmadığını vurgulayan Bülbüloğlu, “ Yaşanan can kayıplarının, kaybolan hayatların ve çekilen acıların sorumlularının elbette bir cezası olmalıdır. Devletine ve milletine hizmet etmiş ve işini yasaların öngördüğü şartlarda yapan günümüz şartlarında yasal düzenleme ile mesleki yeterliliklerine göre sınıflandırılan ve belgelendirilen Müteahhitlerin her deprem felaketinde olduğu gibi; bazı kesimlerin provokasyonel yaklaşımları ve kamuoyu baskısı ile tek başlarına sorumlu olarak hedef göstermek, suçlu ilan etmek doğru ve adil değildir” ifadelerini kullandı.
Bülbüloğlu, “ Maalesef neredeyse son beş yüz yılın en şiddetli iki depremini 9 saat arayla yaşadık. Çevre Şehircilik Bakanımız Murat Kurum’un da ulusal bir haber kanalında ifade ettiği gibi 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde iki şiddetli deprem geçirmesine rağmen binalarımız ayakta kalarak görevini yapmış vatandaşlarımızın can ve mal güvenliğini sağlamıştır. Binalarımız bu depremler neticesinde ağır veya orta hasar alabilir. Bakanımızın bu ifadelerinden ve değerli bilim adamlarımızın tespitlerinden de anlaşıldığı üzere hasar alan binalardan müteahhitleri suçlu ilan etmek ve hedef göstermek, sağlıklı tespit ve teşhisi saptırmaktır. Ayrıca, bu binaların hasar almasındaki sorumluluk alanlarının ve nedenlerinin tespitini doğru analiz ederek, yeni ve kalıcı tedbirler almamız ancak bilim ve ortak akıl ile mümkün olacaktır. Gerçekleşen deprem ivme katsayıları ve yönetmeliğimizdeki değerler göz önüne alındığında yaşadığımız felaketin büyüklüğü gözler önüne serilmektedir” diye konuştu.
Depremin gerçekleştiği andan itibaren vatandaşlara destek olmak için sahada çalışmalar yürüttüklerinin de altını çizen Bülbüloğlu, “ Depremin gerçekleştiği ilk andan itibaren günlerdir vatandaşlarımıza destek olmak yaralarımızı birlikte sarmak adına sahada çalışmalarımızı yürütüyoruz. Binalarımızda ki hasar tespit sürecini de birebir yakından takip ediyoruz. Tespitler yapılırken özellikle natamam veya tamamlanmış yapı denetimli binalarımızın daha detaylı ve teknik inceleme sonucunda alanında uzman mühendislerimiz tarafından nihai kararlar verilmesi gerekmektedir. Hızlı ve yüzeysel yapılan tespitler sonucu bu binaların yıkım kararı alınması hem vatandaşımıza hem de kamuya ciddi bir yük getirecektir. Ayrıca bu süreçte yapı denetimli binalarımızın hasar görmesindeki en önemli etkenlerin gerçekleşen deprem ivme katsayı değerleri ve deprem periyodunun mevcut deprem yönetmeliğine göre tasarlanan ve uygulanan statik projedeki alınan değerlerin yaklaşık 4-5 kat büyüklüğünde olduğu ve imar alanlarının yanlış zeminlerde yüksek katlı belirlenmesinden kaynaklı oluştuğunu görüyoruz.
Bu minvalde yaşadığımız bu büyük felaketten ve acılardan hepimiz üzerimize düşen sorumluluğu daha fazla hissetmeli ve buna göre hareket etmeliyiz. Bir an önce deprem sonrası yaralarımızın sarılması şehrimizin yeniden ayağa kalkması için bütün gücümüzle milletimizin, devletimizin yanında ve emrinde olduğumuzu saygıyla kamuoyuna duyururuz” dedi.
İha