Atatürkçü Düşünce Derneği (ADD) Malatya Şube Başkanı Ali Ekber Tunçdemir, Kubilay'ın şehit edilişinin yıldönümünde yaptığı açıklamada, Cumhuriyete karşı güçlerin temel hedefinin, cumhuriyetin geleceği olan gençlerin akıl ve mantıklarını ele geçirmek olduğunu öne sürdü.
ADD Başkan ve yöneticilerinden bir grup, Kubilay'ın şehit edilişinin yıl dönümü dolayısıyla Atatürk Anıtı'na çelenk koydu. Tunçdemir daha sonra bir basın açıklaması yaparak, özetle şöyle dedi:
"..Ulusal uyanış ve kurtuluşun en temel gereği, özgürlük ve hukuk üstünlüğünün simgesi olan laik cumhuriyet düzenine düşman tarikat şeyhleri, 76 yıl önce bugün (23 Aralık 1930), çağdaş bir ulus için yüz karası sayılacak bir eylemde bulunmuş, Cumhuriyeti korumakla ve onu yaşatıp yükseltecek kuşakları yetiştirmekle görevli yedek-subay öğretmen Mustafa Fehmi Kubilay'ı Menemende şehit etmişlerdi.
23 Aralık 1930 günü sabahın erken saatlerinde İzmirin Menemen İlçesini basan bir yobaz güruhu tekbirler getirerek gösteri yapmaya başladı. Biz şeriat ordusuyuz diye çığlıklar atan yobazlar önce, kendilerini önlemeye çalışan iki bekçiyi şehit etti. Bağırıyorlardı: Ey ahali din elden gidiyor. Şapka giyen káfirdir. Yakında yine şeriata dönülecektir. Bize kurşun işlemez. Yedek subay Mustafa Fehmi Kubilay, bir manga silahsız askeriyle olay yerine gelip bunları uyardı. Derviş Mehmet ve adamları, üzerlerine gönderilen Kubilay a önce ateş ettiler. Daha sonra ise yerde yaralı yatmakta olan Kubilayın üzerine üşüşüp başını kıtır kıtır, oracıkta kestiler. Gövdeden koparılan Kubilayın kesik başını Müftü Camiinden aldıkları yeşil bayrağın sopasına geçiren yobazlar yine tekbir getirerek ortalıkta dolanmayı sürdürdüler. Kesik baş ellerindeydi. Akan kanı avuçlarına akıtıp içtiler.
Gerici bir grubun 23 Aralık 1930'da Menemen'de başlattığı ve asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay ın katledilmesiyle sonuçlanan olay, laik ve demokratik Cumhuriyet'in varlığına yönelen başarısız girişimlerden biri olarak tarihteki yerini aldı. Devrim şehidi Kubilay, Cumhuriyet'in hayatiyetini tazeleyen ve kuvvetlendiren bir simge olarak yurttaşlarımızın gönlünde ölümsüzleşmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti, kurulduğu günden itibaren, irticai ve bölücü kesimlerin sürekli saldırılarına hedef olmuştur. Unutulmamalıdır ki, bu karanlık güçlerin temel hedefi Cumhuriyetimizin geleceği gençlerimizin akıl ve mantıklarını ele geçirmektir. Ne acıdır ki II. Dünya Savaşından hemen sonra, saklandıkları yerlerden çıkmaya başlayan bu CUMHURİYET DÜŞMANLARI ile onları destekleyen cahillik sömürücüsü karanlık düşünceliler ve hepsini kullanan yabancı sömürgeciler, Atatürkün yokluğundan yararlanarak el ele verebildiler.
Pek büyük çoğunluğuyla Cumhuriyet devrimlerine bağlı olan ulusumuzun güvendiği siyasal kadroların ise aymazlığa varan yetersizlikleri yüzünden, Muammer Aksoyları, Cavit Orhan Tütengilleri, Bahriye Üçokları, Uğur Mumcuları, Ahmet Taner Kışlalıları ve daha nice nice seçkin değerlerimizi öldürerek, Danıştay gibi en yüksek bir yargı kurumumuzu bile çalışması sırasında basıp yargıçlarını öldürüp yaralayarak, her biri bir Kubilay cinayeti önemindeki gerici kalkışmalarını sürdürebildiler.
Cumhuriyete gönülden bağlı Türk ulusunun iyi niyetle güvendiği siyasal kadroların da, artık bu güvene layık olma bilinciyle davranması, bundan sonra hiçbir yeni Kubilayın toprağa düşürülmesine en küçük fırsat bırakmayacak her türden önlemleri eksiksiz yerine getirmesi, yani hiçbir saldırganın cezasını en kısa zamanda ve en ağır biçimde çekmekten asla kurtulamayacağını kanıtlaması, kendi meşruluklarının en başta gelen gereği olmuş bulunmaktadır.
Mustafa Fehmi Kubilay'ın anısı önünde saygıyla eğilirken, kendisinden sonraki Kubilayların da anısını yüceltiyor ve Cumhuriyetin güvenlik ve yargı kuruluşlarını, onların da katillerini bulup 1930da olduğu gibi en etkin ve ibret verici biçimde cezalandırmaya çağırıyoruz.
Kubilay ile birlikte şehit edilen iki bekçi; Atatürk gençliğinin birer örneği olarak tarihe geçmiştir. Gönüllerimizde yaşıyorlar, yaşayacaklar..."..