CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Diyarbakır ziyaretine ilişkin, "Hem Batman'a hem Diyarbakır'a gidişi partinin bilgisi dahilinde. Ekrem Bey o tür şeylere zaten dikkat ediyor. Elbette Batman'a gitmişken, Diyarbakır'a uğraması gayet doğaldır. Uğramaması ayıp olurdu." dedi.
Kılıçdaroğlu, HaberTürk televizyonunun canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.
Yerel seçimlerde çok iyi adaylar çıkardıklarını, popüler isimler yerine yerel yönetimlerde deneyim kazanmış kişileri büyükşehirlerde aday gösterdiklerini ve başarılı olduklarını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığını kazanamamalarının içinde bir yara olduğunu, Bursa'da iyi aday göstermelerine rağmen süreci iyi yönetemediklerini söyledi.
Yenilenen İstanbul seçimlerinde parti içindeki "seçimlerin boykot edilmesi" tartışmalarına ilişkin Kılıçdaroğlu, bu tür görüşlerin gündeme geldiğini ancak sonuçta sağduyunun egemen olduğunu ve boykot yerine tekrar seçime girme kararını Ekrem İmamoğlu ile aldıklarını bildirdi.
Kılıçdaroğlu, İstanbul'da miting yapmadığını hatırlatarak, "Hiç CHP'lilerle gitmedim ama ulaşılmayan yerlere ulaştım. Parti örgütüne beni 'CHP'ye oy vermemiş kanaat önderleriyle yan yana getirin.' dedim. Erdoğan'ın 'CHP buralara giremez.' dediği her yere girdim." ifadesini kullandı.
İmamoğlu'nun sel sırasında tatil yapması
İstanbul'daki sağanak sonrası oluşan sel sırasında Ekrem İmamoğlu'nun tatil yapmasına yöneltilen eleştirilerin hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Oraya çocuğunu almaya, küçük kız çocuğu var onu almaya gidiyor. Alıp gelecek, onu tatil olarak görmemek lazım. Tatil değil zaten." dedi.
Belediye başkanlarının il dışına çıkarken mülkü amirden izin aldıklarına işaret eden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Merkezi otoriteye bilgi veriyorlar 'ben şuraya gideceğim' diye. O izin olarak algılanıyor. Kaldı ki tatil olsa, bir insanın tatil yapma hakkı yok mu? En doğal hakkı. Ekrem Bey ister İstanbul'da olsun, sadece Ekrem Bey için demiyorum diğer belediye başkanlarımız için de geçerli. Bunlar kentten ayrılınca kentle bağları kopmuyor, günlük her türlü bilgi veriliyor. Bugünkü teknolojik ortamda 'Kentin içinde niye durmadın?' diye eleştiri getirmek doğru değil ama tabii o gün yağmurun yağacağını, o tablonun yaşanacağını bilseydi elbette orada olurdu."
İmamoğlu'nun Diyarbakır ziyareti
Üç büyükşehire görevlendirme ve Ekrem İmamoğlu'nun Diyarbakır ile Batman ziyaretine ilişkin CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "(İmamoğlu'nun) Hem Batman'a hem Diyarbakır'a gidişi partinin bilgisi dahilinde. Ekrem Bey o tür şeylere zaten dikkat ediyor. Elbette Batman'a gitmişken, Diyarbakır'a uğraması gayet doğaldır. Uğramaması ayıp olurdu." ifadesini kullandı.
Kemal Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Hem demokrasiyi savunacaksınız hem yerine kayyum atanan ve haksız bir şekilde görevden el çektirilen kişiyi görmezlikten geleceksiniz, bu doğru değil. İnsani olarak da siyasi olarak da doğru değil. Oraya gitti. Neden doğru değil onu da söyleyeyim, HDP bizim siyaseten rakibimiz ama bir kişi haksızlığa uğruyorsa, demokrasi orada sonlandırılıyorsa, siz kalkıp demokrasiyi sadece kendiniz için değil, sizin gibi düşünmeyen insanlar için de isteyeceksiniz. Belediye başkanı başvuruyor. Savcılıktan temiz kağıdı alıyor. YSK'ya başvuruyor. YSK, 'seçime girebilir' diyor. Hiçbir mahkumiyeti yok. Seçime giriyor, kazanıyor, mazbatasını alıyor, 1 Nisan'da vali yazı yazıyor, 'Bunların hakkında soruşturma var bunları görevden alın.' diyor. Ne zamana ait? Milletvekili olduğu dönemlere ait. Belediye başkanlığıyla yaptığı faaliyetten ötürü değil. Zaten adam daha yeni oturmuş yerine. 1 Nisan'da yazı yazıyorsunuz. Bunun demokrasiyle, hukukla, hukukun üstünlüğü ile ne ilgisi var?"
Bu kişilerin belediye başkanıyken belediyenin imkanlarını terör örgütüne yararlandırdığı yönündeki açıklamaların hatırlatılması üzerine Kılıçdaroğlu, "Onu birisi söylüyor. Görevden alanlar söylüyor. Bu devlete 27,5 yıl hizmet ettim. Pek çok başbakanla, pek çok bakanla da çalıştım. Bir belediye başkanı bir terör örgütüne parasal destek veriyorsa, siz devlet olarak onu saptayamıyorsanız siz devlet değilsiniz. Saptıyorsanız, suçüstü yapacaksınız. Kiminle götürdü, ne zaman götürdü, parayı nasıl götürdü?" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, bu konuda "Yeniden hendekler mi olsaydı?" yanıtının verildiğinin belirtilmesi üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Hangi hendekler? Sur'da olanlara hepimiz karşı çıktık. Ahmet Türk kendisi söyledi 'Ben hendeklere karşı çıktım.' diye. Şimdi kalkıp da bu insanlara milletvekilliği yaptığı dönemdeki daha soruşturma aşamasındaki olan şeyler hakkında kalkıp da 'Ben görevden aldım.' Hiç birisi belediye başkanlığı döneminde değil. Bunları almanız doğru değil. Vicdan sahibi olan herkes bunu doğru bulmaz. Bu en çok PKK'nın işine yarar, onun ekmeğine yağ sürer." karşılığını verdi.
"Teröre karşı ortak duruş sergilemek zorundayız"
"HDP'nin PKK' ile arasına mesafe koyma konusunda yıllardır başarılı olmadığını kabul etmiyor musunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Koymasını isteriz, kesinlikle. Demokrasiyi savunup teröre sıcak bakmak mümkün değildir. Bu ateşle su gibidir. Siz demokrasiye inanıyorsanız her türlü şiddete karşı çıkmak zorundasınız. Terör bir insanlık suçudur. İster kurum olsun ister parti olsun, ister şahıs olsun, kim olursa olsun, teröre karşı ortak mücadele, teröre karşı ortak duruş sergilemek zorundayız. Bu duruşu hepimizin sergilemesi lazım. Teröre karşı mücadele edeceğiz ama terörü sonlandırmak için de çaba harcayacağız."
CHP'nin Kürt sorununun çözümüne ilişkin yaptığı çalışmalara ilişkin bir soru üzerine de Kılıçdaroğlu, bu sorunun çözüm adresinin TBMM olduğunu söyledi. "Öcalan ile görüşmeye karşısınız yani" denmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "Meşru bir devlet, meşru bir organı muhatap alır. Meşru bir devlet gayrimeşru bir organı muhatap almaz. Yanlış da buradan başlıyor zaten. Erdoğan'ın getirdiği sonuç işte o hendekler oldu. Hendekler kazılırken neredeydi hükümet? Neredeydi bunlar? Kabahat kimde? Kabahati terör örgütüne bağlıyorlar, izin veren kim?" şeklinde konuştu.
Bu konuda biri Meclis'te, diğeri Meclis dışında iki komisyon kurulması önerileri bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, zaten daha önce de bu tekliflerini iktidar partisine götürdüklerini anlattı.
Kılıçdaroğlu, başka bir soruyu yanıtlarken, Türkiye'nin sorunlarını çözmeye talip siyasi parti liderlerinin zaman zaman bir araya gelip konuşması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin gerçeklerinden kopuk bir siyaset anlayışının olmaması gerektiğinin altını çizen Kılıçdaroğlu, "Oturup tartışılması lazım. Bunların hiçbirisinin olmadığı bir ülke yaşıyoruz. Şu anda Türkiye'de iki devlet var. Bir saray devleti, bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti var." dedi.
Sokakta bir vatandaşa "5 tane bakan ismi say" dense sayamayacağını belirten Kılıçdaroğlu, "Böyle devlet yönetilmez. Bu bakanların hiçbirisi Meclis'e gelmiyor. Daha komik olan, kanun geliyor. Kanunu kim veriyor, AK Parti'den iki-üç milletvekili veriyor. Komisyonlarda soru soruluyor, teklifi veren milletvekili içinde ne olduğunu bilmiyor. Çünkü teklif sarayda hazırlanmış. Düşündüğünüzden çok daha derin sorunlarla Türkiye karşı karşıya." değerlendirmesini yaptı.
"Geçmişten gelen personelin tedirgin olmasına gerek yok"
CHP'li belediyelerde işten çıkarılmaların" sorulduğu Kılıçdaroğlu, ilk İstanbul seçiminden ikinci seçime kadar geçen sürede İstanbul Büyükşehir Belediyesinde ilan verilmeden 2 bin 500 kişinin işe alındığını söyledi.
Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun bu kişilerin işine son verdiğini belirten Kılıçdaroğlu, diğer belediyelerde de benzer şeylerin olduğunu dile getirdi.
Aşırı politize olma, sosyal medyada belediye başkanına hakaret etmeleri gibi başka nedenlerden de işine son verilenlerin olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Haksız yere işine son verilenlerden bana ulaşanlar da var. İade ettiklerimiz var." ifadesini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Adana'da bir şehit yakınının sosyal medyadan hakaret ettiği gerekçesiyle işten çıkarıldığını ancak şehit yakını olduğu için yeniden işe alındığını aktardı.
Şu anda İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalışan 80 bininin üstünde kişi olduğunu ve bunların büyük bir bölümünün AK Parti döneminde alındığını vurgulayarak, "İşine son verilenler var ama haksız yere eğer birisinin işine son verilmişse biz ona müdahale ediyoruz. Geçmişten gelen personelin tedirgin olmasına gerek yok." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, işten çıkarmalarla ilgili kendisinin namus anlayışını sorgulayan ifadeler kullandığını belirten Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Benim düşüncelerimi, sözlerimi ve namus anlayışımı yargılayacak olan en son kişi odur. Tarafsızlığı üzerine, namusu ve şerefi üzerine TBMM'de bütün milletvekillerinin önünde yemin eden bir kişinin bugün tarafsız olduğunu hiç kimse söylemiyor. Çünkü zaten bir partinin genel başkanı. O zaman namus konusunda bana en son soruyu o sorabilir, hatta onun soru sormaya hakkı bile yoktur namus konusunda."
"Gelip ikimizi de tutuklayabilirler"
"İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, İmamoğlu'na yönelik 'pejmürde ederiz' ifadelerini kullandı. Ne demek istedi? İstanbul ve diğer CHP'li belediyelere kayyum atanması gibi bir risk görüyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Her şeyi yapabilirler. Çünkü ortada hukuk, adalet yok. Bu akşam gelip ikimizi de tutuklayabilirler." yanıtını verdi.
CHP olarak hukuk mücadelesini her alanda ve ortamda verdiklerini dile getiren Kılıçdaroğlu, dünya siyaset tarihine bir şey armağan ettiklerini, tek adam rejiminde demokratik yollarla yerel yönetimlerde başarı kazandıklarını, bunun dünyada bir örneğinin olmadığını söyledi.
Kemal Kılıçdaroğlu, "CHP'nin yerel seçimlerde kazandığı bir başarı yok' eleştirilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu, "Zaten zafer falan değil. Seçim yapıldı, seçimde bizim gösterdiğimiz adaylar kazandı, bu. Doğru bir ittifak kurduk. Çünkü demokrasiden yana olanlar bir araya geldi." diye yanıtladı.
Soylu'nun "pejmürde ederiz" sözlerine ilişkin Kılıçdaroğlu, şu değerlendirmede bulundu.
"Pejmürde durumda olan bir adama ne söyleyim ben? Düne kadar Erdoğan hakkında söylediği laflara bir bakın, bugün Erdoğan'a yaptıklarına bakın. Bu ne demektir? Kişiliği olan bir insan, dün söylediklerini bugün yalamaz. Kişiliği olan bir insan söylediği sözlerin arkasında durur. Kişiliği olmayan bir insana ben ne söyleyebilirim? Benim bir şey söylemem doğru mudur? Düne kadar en ağır lafları ediyordunuz, bugün ayaklarının dibinden ayrılmıyorsunuz. Allah kimseyi kişiliksiz bir konuma düşürmesin. Bunun dışında bir şey söylemek istemem."
"Kürt sorununa çözüm üretmek istiyoruz"
"CHP'li belediyelerde görevden alınma gibi bir risk görüyor musunuz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "Alsınlar, ne olacak? Hangi gerekçeyle alacaklar? Bulsunlar bir gerekçe, 'Ekrem İmamoğlu çok konuşuyor' desinler, alsınlar. 'Ekrem İmamoğlu'nu alıyoruz çünkü bizim hortumları kesti.' Alabilirler. Görevden alma gerekçelerinin başı onlara giden hortumların kesilmiş olması." karşılığını verdi.
"İstanbul Büyükşehir Belediyesinin belli vakıfların kaynaklarını kesmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "sadece siyasal iktidara hizmet eden, vakıf yöneticilerine özel imkanlar sağlayan, topluma hizmet etmeyip paraları hortumlayanların ilişiğinin kesileceğini" söyledi.
Kılıçdaroğlu, "CHP'nin Kürt meselesine bakışı parti içinde rahatsızlık yaratır mı? Partinin sağa kayma iddialarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna, "Herkesin inancına, kimliğine saygı, yaşam tarzı ekseninden çıkmayacağız. Bu eksen, insanlık ekseni. Bu eksende durduğumuz için eleştiri alabiliyoruz zaman zaman." cevabını verdi.
Türkiye'nin en temel sorunlarından birinin Kürt sorunu olduğunu vurgulayan Kılıçdaroğlu, bu soruna çözüm üretmek istediklerinin altını çizdi.
Kılıçdaroğlu, CHP'nin halkın partisi olma yolunda kararlılıkla yoluna devam ettiğini, her kesimin partisi olduğunu bildirdi.
"Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı"
"Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 'Türkiye İttifakı' söylemi oldu. Böyle bir ittifaka nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı'nda TBMM'de yaptığı konuşmada 6 maddeden bahsettiğini hatırlattı.
Cumhurbaşkanının tarafsızlığının önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Bu maddelerin gerçekleşmesi için bir ittifak olursa biz hazırız. Cumhurbaşkanı tarafsız olacak, yargı bağımsız olacak, bürokraside liyakat olacak, liyakatin kuralları belirlenecek, devlet yönetiminde saydamlık olacak... Bunlar olursa elbette kim istemez bunu? Rakibimiz olan bir parti 'ben bunları yapacağım' dediği zaman biz karşı mı çıkacağız? Hayır, biz de elimizi kaldıracağız, keşke olsa ama bunlarla AK Parti'nin bir ilgisi yok. Cumhurbaşkanının tarafsızlığını istemiyor. Her tarafa gidiyor, 'ben Cumhurbaşkanıyım' diye konuşuyor, başlıyor CHP'ye saydırmaya. Sen nasıl cumhurbaşkanısın kardeşim? Sen, 'cumhur' sözünü kullanamazsın. Sen tamam AK Parti'nin Genel Başkanı olarak her şeyi söyleyebilirsin, bizi eleştirebilirsin, ona hiçbir itirazım yok."
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı ile partisinin ayrılması gerektiğine işaret ederek, böyle bir anayasa değişikliğine destek vereceklerini dile getirdi.
"Terör örgütüne silahları kim verdi"
"Suriye'de güvenli bölge çalışmalarının ve çözüm önerilerinin" sorulduğu Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Bu konuda yapacağınız ilk iş şu, Esad ile ilişkiye geçeceksiniz, oturup konuşacaksınız. Niye Rusya ile Amerika ile konuşuyorsunuz da Esad ile konuşmuyorsunuz? Siz, Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmuyor musunuz? Esad, Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunmuyor mu? Suriye'nin parçalanmasını isteyen kim? Siz niye onları muhatap alıyorsunuz? Siz de Suriye'nin parçalanmasını mı istiyorsunuz? Niye Esad ile iş birliği yapmıyorsunuz? Dış politikada düşmanlık olmaz."
Kılıçdaroğlu, "İdlib'de o terör örgütlerine silahı kim verdi? Şimdi 'verin silahları' diyor bizimkiler. Kim söz verdi Putin'e 'bu terör örgütlerinden silahları alacağım' diye? Türkiye. Niye söz verdi. 'Silahları ben verdim, şimdi ben o silahları geri alırım.' diyor." iddiasında bulunarak, buradakilerin silahları vermediğini söyledi.
Burada dağıtılan silahların Suudi Arabistan ve Katar üzerinden ABD'nin isteğiyle uçakla Türkiye'ye geldiğini ileri süren Kılıçdaroğlu, "Buradan da gitti oraya. Oradaki terör örgütlerine her türlü destek yapıldı. Şimdi terör örgütleri temizlenecek buradan." dedi.
"Nereye gidecek bu teröristler"
Kılıçdaroğlu, bugün emekliye ayrılmış, o bölgede görev yapan bir komutanla görüştüğünü, kendisine insanların nasıl katledildiğini anlattığını belirterek, "O bölge patlamaya hazır olan bir bomba. Bombanın garantörü de Erdoğan. Astana'da söz verdi. 'Temizle' diyor, temizleyemiyor. Nereye gidecek bu teröristler? Erdoğan'ın buna cevap vermesi lazım." değerlendirmesinde bulundu.
CHP iktidara geldiğinde dış politikayı 180 derece değiştireceklerini anlatan Kılıçdaroğlu, her ülkeyle barış içinde yaşanacağını vurguladı.
"Ne yapacaksınız mesela? S-400'leri Rusya'ya geri mi vereceğiz?" sorusuna Kılıçdaroğlu, şu yanıtı verdi:
"Alındı bir sefer, tabii niye alındı onu kimse bilmiyor. Kim bize saldıracak? Suriye'de de S-200 var, başında da Rus askerleri var. Suriye hava savunma sistemi Orta Doğu'daki en güçlü hava savunma sistemi. Herkes biliyor bunu. Irak mı, İran mı bize saldıracak? Kasr-ı Şirin'den bu yana İran'la hiçbir sorunumuz olmamış. Rusya mı bize saldıracak? Silahlar zaten onların. Yunanistan'la mı kavga edeceğiz? Yunanistan NATO'da."
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin bir hava savunma sistemine ihtiyacı yok mu?" sorusu üzerine, "Olsun, o ayrı bir şey ama topluma neyi, niçin, nasıl yaptığınızı oturup anlatmak zorundasınız. F-35'lerden çıkıyoruz, Amerikalılar diyorlar ki 'vermeyeceğiz size', F-16'lar da bir kuşak kaldı. Eğer yenileyemezsek bu bölgede uçak olarak en geri teknolojiye sahip ülke Türkiye olacak. Adamlar bırakıyor F-16'yı, F-35'e geçiyorlar." diye konuştu.
"Hiç kimsenin Suriyelilere kızma hakkı yok"
Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Suriye bataklığına saplanmasıyla Rusya'nın ve İsrail'in galip geldiğini, Türkmenlerin ve Türkiye'nin mağdur olduğunu dile getirdi.
"Hiç kimsenin Suriyelilere kızma hakkı yoktur. Kızılacak olan Suriyelileri buraya getiren politikaya sebep olanlardır." görüşünü savunan Kılıçdaroğlu, bu konuda dönemin Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun suçlu olmadığını, Erdoğan olmadan Davutoğlu'nun tek başına karar alamayacağını söyledi.
Kılıçdaroğlu, Doğu Akdeniz'e ilişkin bir soru üzerine, "Mısırla ilişkileri düzeltin." ifadesini Doğu Akdeniz'deki çıkarları korumak için söylediklerini bildirerek, "Ama anlamıyorlar." dedi.
Mısır'ın bölgenin en egemen gücü olduğunu ve Doğu Akdeniz'de çıkarılacak olan doğal gaz ya da petrol konusunda Türkiye ile ortak hareket ettiğinde Yunanistan ya da Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nin rolünün çok azalacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Türkiye ve Mısır bölgenin iki dominant ülkesi olarak ortaya çıkıyor. İsrail'de buna destek verir. İsrail'in de çıkarları var. Dolayısıyla biz bunu sağlayabilirdik." değerlendirmesinde bulundu.
İzlenen yanlış politika nedeniyle Doğu Akdeniz'de yalnız kalındığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"(Ben yalnız kaldık) deyince, 'Vay Kılıçdaroğlu sen işte orada gemilerimiz var' vesaire. 'Gemi yok' demedim ki ben zaten. Gemi var, ben de biliyorum. Doğu Akdeniz Gaz Forumu'nu kurdular. Kim? Kıbrıs Rum Kesimi, Yunanistan, İsrail, İtalya, Ürdün, Filistin, Mısır. Türkiye yok, bir de Suriye yok. Suriye ile aynı pozisyondayız. Niye, hangi gerekçeyle yokuz? Şimdi, 'Biz oraya gemileri gönderdik. Biz de yapacağız.' vesaire. Türkiye'nin bu bölgede egemenliğini, gücünü gösterebilmesi için Mısırla ortak hareket etmesi lazım. Çünkü Akdeniz en büyük sınır karşımızda olan. Kıbrıs iki ülkenin ortasında. Siz güçbirliği yaptığınız zaman ve İsrail'de bizim yanımızda yer alıyordu zaten. Filistinliler en çok Türkiye ve İsrail'in ilişkilerinin düzelmesini istiyorlar. Çünkü en azından dertlerini anlatabilecekleri bir organ, devlet, birim lazım."
"Mısırla ilişkilerimiz çok iyiydi"
Türkiye'nin izlenen dış politika nedeniyle Doğu Akdeniz'de olmadığını savunan Kılıçdaroğlu, "Bizim Mısırla ilişkilerimiz çok iyiydi. İş adamlarımız yatırım yapıyordu. Dostluğumuz vardı. Ortak kültürümüz, tarihimiz var. Libya, Suriye ile de öyleydi. Niçin bu hale geldi Türkiye? Türkiye yalnız kaldı. Ben 'yalnız kaldı' deyince kıyamet koparıyorlar." diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, "Bu yalnızlığı değerli bulmuyor musunuz?" sorusuna, "Hayır efendim. 'Değerli yalnızlık' diyen onlar. Hangi değerli? Nasıl değerli bulacağız. Kaybeden ülke Türkiye." yanıtını verdi.
"Ne kaybediyoruz?" sorusu üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Doğu Akdeniz'de büyük haklar kaybedeceğiz biz. Onlar şimdi orada bulacaklar. Türkiye'nin tek güvendiği şu, 'bulsalar dahi Türkiye üzerinden geçirmek zorundalar, maliyeti en düşük." açıklamasında bulundu.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Türkiye'nin hayır dediği bir şey Ortadoğu da olabilir mi?" sorusu üzerine, "Oluyor. Ne olmadı ki? Her şey oldu. Ortadoğu'da Suriye'de, Rusya ile Amerika arasında Türkiye'nin rolü ne? Türkiye'nin dış politikasını kim belirliyor? Amerika mı, Rusya mı belirliyor? Astana'ya gidiyorsunuz başka konuşuyorsunuz, Trump ile başka konuşuyorsunuz. Sizin politikanız ne? Şu anda Türkiye başka ülkelerin çıkarlarına hizmet ediyor." değerlendirmesinde bulundu.
"Hiç kimse endişeye kapılmasın"
S-400'lere ilişkin bir soruya karşılık Kılıçdaroğlu, "Bak göreceğiz, alınan füzeler hangarlara konulacak. Orada duracak. 'Yaparım, ederim,' hepsi hikaye, göreceğiz hep beraber. Niçin alındı? Onu da göreceğiz. Tarih bunların hepsini yazacak." dedi.
Dış politikada devlet düşmanlığı olmayacağını vurgulayan Kılıçdaroğlu, Türkiye'nin Orta Doğu'nun en güçlü ülkesi olduğunu ifade etti. Kılıçdaroğlu, "Asla dik duruşundan vazgeçmez ama savrulmaz da... Şu anda Türkiye savruluyor. Zaten sorun da orada. Kendi politikasını oluşturamıyor. Başka ülkelerin politikalarını yapmak üzere görevlendirilmiş bir ülke konumunda. Şu anda acı olan, bizim itiraz ettiğimiz bu zaten." şeklinde konuştu.
"Amerika'nın mı, Rusya'nın mı?" sorusuna Kılıçdaroğlu, "İkisinin de" yanıtını verdi.
Kılıçdaroğlu, İstanbul'daki işten çıkarmalara ilişkin sorunun yinelenmesi üzerine, şunları kaydetti:
"Hiç kimse endişeye kapılmasın. Hakkı olan, çalışan, bankamatik memuru olmayan herkes görevini yapıyor. Erdoğan bağırdı, çağırdı, işçi hakları falan. Sanki Erdoğan döneminde Tekel işçileri dövülmedi. Şeker fabrikalarından dünya kadar işçi atıldı. Erdoğan neredeydi? Onların hakkını niye savunmadı? Bunları eleştiriyor. Ama bunlar haklarıyla giren insanlar değil ki, emekleriyle, alın terleriyle giren insanlar değil ki. Alın 2 bin 500 kişiyi 15 günde... Zaten diğerlerine dokunmuyor Ekrem Bey. İşçilerin burnundan getiren, işçilere hakkını vermeyen, asgari ücreti düşük tutan, işçiyi perişan eden bir kişi kalkmış işçi haklarını savunuyor da zaten garibime giden o."
TÜİK'in enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığını ileri süren Kılıçdaroğlu, faturayı yine halkın çektiğini söyledi. Kılıçdaroğlu, CHP'nin ekonomi alanındaki önerilerini aktarırken, dört ayaklı bir strateji üzerine üreten Türkiye'yi hayata geçireceklerini dile getirdi.
"Niye halkın duygularıyla oynuyorsun"
Bir soru üzerine, kadına şiddeti önlemenin bir kültür işi olduğuna dikkati çeken Kemal Kılıçdaroğlu, idam konusunda da büyük bir aldatmaca yapıldığını iddia etti. Türkiye'nin uluslararası anlaşmalarda imzası bulunduğunu hatırlatan Kılıçdaroğlu, "Tamamen kandırmaca. Halkın duygularını sömürme. 'İdam gelsin, idam gelsin.' Getir bakalım. Getiremez. O zaman niye halkın duygularıyla oynuyorsun. Oy için bu yapılır mı?" dedi.
Kemal Kılıçdaroğlu, bir başka soru üzerine, CHP'nin Suriye Konferansı düzenlediğini, Suriye dahil çevre ülkelerden katılımcıların yer aldığı konferansın sonuçlarını kitap haline getirip bütün dünyayla paylaşacaklarını açıkladı.
"Türkiye'nin NATO'dan çıkması tartışmalarına nasıl bakıyorsunuz?" sorusu üzerine Kılıçdaroğlu, "Türkiye yönünü Batı'ya çevirmiş bir ülkedir, bu varlığını korumak zorundadır. Totaliter rejimlerin Türkiye'ye vereceği hiçbir şey yoktur. NATO ittifakı içinde yer alması lazım. Bu Rusya'yı dışlayalım anlamına gelmesin. Çin'le de Rusya'yla da İran'la sosyal, ticari ilişkilerimizi geliştirelim." ifadelerini kullandı.
Ankara, AA