TBMM'de 'Torba Yasa' görüşmeleri nedeniyle konuşan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, yerinde dönüşümle vatandaşın 1,5 milyon liraya ev yaptıracağının öngörülmesine tepki göstererek, "Ya, Allah aşkına, bu paralara; 1,5 milyona bir dairenin yapılması mümkün mü? Ama TOKİ müteahhitlerine 4 milyon liraya ihale edersiniz, fakir fukaraya “1,5 milyon liraya bu evi yap.” dersiniz. Bununla ilgili de bir şey yok." dedi.
Ağbaba'nın, CHP adına yaptığı konuşma meclis tutanaklarında şöyle yer aldı:
"BU TORBA YASAYI MECLİSİN HUZURUNA GETİRMEK BİRAZ UTANMA İSTER"
VELİ AĞBABA (Malatya) – AK PARTİ Grubunun da aslında yirmi dakika konuşması vardı ama konuşmuyorlar demek ki takdir onların, ne konuşacaklarını onlar da bilmiyor. Şimdi, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yoğun bir plan ve bütçe dönemini geçtik. Plan ve bütçe döneminde arkadaşlarımız geldiler, fikirlerini ifade ettiler, konuştular. Plan ve bütçeden sonra, hemen ardından, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet Muş bir 80 maddelik torba kanunu önümüze koydu. “Herhâlde Türkiye'nin çok ihtiyacı var, fakir fukaranın ihtiyacı var, milletin ihtiyacı var.” diye düşündük ama hakikaten bu torba yasayı bu Meclisin huzuruna getirmek biraz utanma ister. Bunun içinde ne var? Sayın Grup Başkan Vekili, Sayın Bakan duyuyor beni; acaba seçim döneminde taahhüt ettikleriniz mi var ya da söz verdikleriniz mi var? Yok. Ya da hepimizin yaşamış olduğu -Sayın Grup Başkan Vekilinin de yaşamış olduğu- depremle ilgili bir çözüm önerisi mi var? Maalesef o da yok. Değerli arkadaşlar, bakın, bu torba yasanın mucidisiniz, birçok alanda mucitsiniz ama bu alanda da mucitliğiniz var. Şimdi, seçimde birçok söz verdiniz; değerli arkadaşlar, örneğin, burada, 7.500 lirayla geçinmek zorunda kalan emeklilerin olmadığını görüyoruz ya da seçime bir hafta kala anketlerin sayesinde esnafa 7200 emeklilik prim sözü verdiniz, o da yok; stajyer ve çıraklar yok, taşerondan kadroya geçmeyi bekleyen -aynı işi yapan- işçiler yok, 3600 ek göstergeyi bekleyen memurlar yok, ücretli öğretmenler yok, atanamadığı için intihar edenler yok, söz verdiğiniz hâlde ev hanımlarına sigorta yok, deprem bölgesine dair herhangi bir şey yok.
Ki bu deprem bölgesi bizim de Malatya olarak yoğun yaşadığımız bir süreç ve maalesef, bugün olmuş, hâlâ enkazlar kaldırılamamış, hâlâ ağır hasarlı binalar yıkılamamış ve hâlâ millet maalesef konteynerde yaşamak zorunda. Sayın Bakan, konteyner bulanlar çok şanslı; hâlâ konteyner bulamayan insanlar var, hâlâ her gün yüzlerce telefon alıyoruz “konteyner, konteyner, konteyner” diyorlar. Millet evden vazgeçti, millet kalıcı konutlardan vazgeçti ama hâlâ, maalesef, konteyner problemi devam ediyor. Bununla ilgili bir çözüm var mı? Vallahi yok, billahi yok. Peki, hani meydanlara çıkıp Sayın Cumhurbaşkanı dedi ya “yerinde dönüşüm” diye. Yerinde dönüşümle ilgili bir şey var mı? Yok. Yerinde dönüşüm… Siz müteahhitleri iyi bilirsiniz, parayı iyi bilirsiniz. Ya, Allah aşkına, bu paralara; 1,5 milyona bir dairenin yapılması mümkün mü? Ama TOKİ müteahhitlerine 4 milyon liraya ihale edersiniz, fakir fukaraya “1,5 milyon liraya bu evi yap.” dersiniz. Bununla ilgili de bir şey yok. Değerli arkadaşlar, bu torbada bunlar yok ama bu torbada başka şeyler var. Ne var? Huzur hakları var, ihaleler var, yandaşlara vergi indirimleri var, peşkeşler var. Şimdi, bir önemli şey var ama onun hakkını verelim. Ne var? Çalışan emeklilere 5 bin TL ikramiye var. Bunu kim veriyor? Vallahi de billahi de CHP veriyor bunu. (CHP sıralarından alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi söylemeseydi, kamuoyu oluşmasaydı bu 5 bin lirayı verir miydiniz? Ya, vermeyen sizsiniz; yalvardık yakardık -Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanı Sayın Mehmet Muş nereye gitti, ona da laf atayım biraz- yapmayın dedik. Bak, ÇKS kaydı olan çiftçilere vermiyorsunuz, çalışan emekliye vermiyorsunuz. Allah aşkına, bir emekli niye çalışır? Bir emekli keyfinden çalışır mı? Yok. E, sonra kamuoyunun tepkisini gördünüz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu sayesinde verildi.
DEVLETE VERMEDİĞİ VERGİYİ SEÇİL ERZAN'A VERİYOR
Değerli arkadaşlar, bakın, öyle şeyler var ki devletin kasasını kalpazanlara destek fonu hâline getirdiniz. Şimdi, sporcular için vergi indirimi, istisnası 2028’e kadar uzatılıyor, beş yıl daha. Normalde “iyi bir şey” diyebilirdik ama iyi bir şey değil. Bakın, arkadaşlar, Süper Lig’de oynayan bir futbolcunun 1,9 milyon liraya kadar olan geliri sadece yüzde 20 vergilendiriliyor. Herhangi bir çalışan 70 bin liranın üstünde yıllık geliri için yüzde 20; 1,9 milyonsa geliri tam yüzde 40 gelir vergisi vermek zorunda
Peki, bu futbolcular vergiyi vermiyor, ne yapıyor; vergiyi vermiyor, ne yapıyor? Devlete vermediği vergiyi Seçil Erzan’a veriyor, Seçil Erzan’a veriyor.
Değerli arkadaşlar, öyle skandallar var ki bunlarla ilgili rakamları bilmiyoruz. Milyon dolarlar, bizim hiç ömrümüzde görmediğimiz, sizin gördüğünüz ama bizim bilmediğimiz rakamlar havada uçuşuyor. Ancak burada dikkat çekilmesi gereken bir nokta var, ne Seçil Erzan ne futbolcu ne para; dikkat çekilmesi gereken bir nokta şu: Değerli arkadaşlar, dolandırılan bazı futbolcular Emre Belözoğlu, Arda Turan, Muslera nisan ayında Sayın Cumhurbaşkanıyla görüşüyorlar havaalanında. Sayın Cumhurbaşkanının yanında Sayın Murat Kurum var, Sayın Süleyman Soylu var, Sayın Mustafa Varank var. Onları dinleyen Erdoğan, Süleyman Soylu’ya talimat veriyor “Bunu çözün.” diyor. Peki, burada Cumhurbaşkanı konumunu ne olarak adlandırabiliriz? Bir dolandırıcılık var, bir kalpazanlık var, bir üçkâğıt var, Sayın Cumhurbaşkanının Allah aşkına buradaki konumu ne? Bakın, buraya gelelim, bakın, dünyanın hiçbir ülkesinde böyle bir olay göremezsiniz. Dünyanın hiçbir ülkesinde bir Cumhurbaşkanı gelip sahtekârlar arasında, kalpazanlar arasında ara buluculuk yapamaz, yapamaz, yapamaz değerli arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar) Ne yapıyor? Denizbanka talimat veriyor, “Bunu çözün.” diyor. Bakın, bir şey söyleyeyim: İyi ki Denizbankta olay olmuş, Vakıfbankta olsaydı, Ziraat Bankasında olsaydı, Cumhurbaşkanının talimatıyla bu paralar şakır şakır şakır ödenmiş olurdu.
MEMLEKETTE AHLAKI, UTANMAYI, ARI YOK ETTİNİZ
Şimdi, burada, değerli arkadaşlar, olacak iş mi Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyun; bakın, gelişmiş bir ülkede böyle şeyler yaşayamazsınız! Bakın, değerli arkadaşlar, gelişmiş ülkelerde niye yaşayamazsınız biliyor musunuz? Orada hukuk var, sistem var. Ne var? Ahlak var, ahlak ahlak; utanma var, ar var!
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) – Nerede?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Bakın, muhafazakârsınız ya Sayın Abdullah Güler; bu memlekette ekonomi çöker, işsizlik artar, dolar yükselir ama bu memlekette ahlakı yok ettiniz, ahlakı; utanmayı yok ettiniz, arı yok ettiniz! (CHP, İYİ Parti ve Saadet Partisi sıralarından alkışlar)
Birkaç örnek vereceğim: Şimdi, hep duyarız ya; Sülün Osman, Raki ya da Parsadan; vallahi bunlar iyi adamlarmış, namuslu adamlarmış bunları görünce, bunları görünce namuslu adamlarmış! Ya, memlekette, bakın, hatırlayın, ne vardı? Thodex vardı. Ne vardı? Çiftlikbank vardı. Peki, başka ne vardı? Seçil vardı. Başka, ne, o?
ABDURRAHMAN TUTDERE (Adıyaman) – Tosuncuklar vardı.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Tosuncuklar var. Bir de şey var ya, yeni çıktı, Polat ailesi. Peki, bunların ortak özelliği ne? Hepsinin ortak özelliği, Sayın Bakanın Kabine arkadaşlarıyla resminin olması. Şimdi, peki, bunlara ne oluyor, bunlara ne oluyor?
Vallahi, bunlara bir şey olmuyor. Örneğin, bir gazeteci çıkıyor: “Sayın Bakan, bu Amerika tarafından mal varlığına el konulan bir iş adamıyla ilgili çözelim, 10 milyon euro verelim.” diyor. Ne oluyor? Gazeteci işinden istifa ediyor. Utanma var mı? Hâlâ geziyorlar, kimisi hâlâ siyasetin göbeğinde.
Değerli arkadaşlar, bu muhafazakâr iktidar “Yerliyim ve millîyim.” diyen iktidar bu memlekette ahlakı yok etti, hayâyı yok etti, utanma duygusunu yok etti. Şimdi birkaç örnek daha verelim, İçişleri Bakanı -araştırıldı mı bilmiyorum- “Bir milletvekili mafyadan 10 bin dolar maaş alıyor.” dedi ya; ne oldu, ne oldu Allah aşkına? Ya da bakın, bu memlekette nerede namussuz varsa, nerede sahtekâr varsa, nerede hırsız varsa, nerede kokocu varsa bir bakanınızla resmi var; ne oluyor, bir şey oluyor mu? Olmuyor.
UTANMASALAR BUNU DA CHP'YE BAĞLARLAR..
Şimdi, Sayın İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya göğsünü gere gere, böbüre böbüre övünüyor, diyor ki: “Bu ülke suç örgütlerinin cenneti olmuştu, suç örgütleriyle mücadele ediyoruz, suç örgütlerinin üzerine operasyon yapıyoruz.” Adama sorarlar Ali Yerlikaya “Bundan bir yıl önce İçişleri Bakanı Gökhan Günaydın mıydı, Abdurrahman Tutdere miydi, Cavit Arı mıydı?” diye sorarlar adama, sorarlar! (CHP sıralarından alkışlar) Yahu, İçişleri Bakanı AK PARTİ’den, bu memleketi yirmi iki yıldan beri yöneten siz; suç örgütleriyle ne yapıyorlar? Mücadele ediyorlarmış. Utanmasalar bunu da CHP’ye bağlarlar, utanmasalar bunu da CHP’ye bağlarlar.
Değerli arkadaşlar, maalesef -ben içinizde çok namuslu milletvekili arkadaşlarımın olduğunu biliyorum, siz de dâhil Sayın Başkan, bu işlerle hiçbir elinizin olmadığını biliyorum ama- bakın, suç ortaklarıyla oturuyorsunuz, suç ortaklarıyla! Suç örgütlerini koruyanlarla oturuyorsunuz!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Yahu, memlekette Ankara’da operasyon yapılıyor, yurt dışına kaçarken… İsmini unuttum, siz daha iyi bilirsiniz, ben ismini hatırlayamıyorum.
İNAN AKGÜN ALP (Kars) – Kaplan, Kaplan.
VELİ AĞBABA (Devamla) – E, kimin arkadaşı? Sizin bakanınızın arkadaşı ya da siyasetçinizin arkadaşı.
Bir şeyi daha söyleyeyim: Hani, millîyi, yerliyi düşürmeyen muhafazakâr, işte, dindar nesil yetiştirmek isteyen iktidar ne yaptı biliyor musunuz yirmi iki yılda? Memleketi kumarhane, vatandaşı da kumarbaz yaptı. Bakın, memleket kumarhane oldu, millet de kumarbaz oldu. Niye? Arkadaşlar, kimisi yasal kimisi yasa dışı, bahisten milyonlarca dolar kazanılıyor. Bununla ilgili bir tedbir var mı? Bununla ilgili de bir tedbir yok. 2023 yılının sadece ilk on ayında şans oyunlarından elde edilen gelir 19,4 milyar lira, 2024’te şans oyunlarından toplanması beklenen para 55 milyar lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Devamla) – Sayın Başkan, hemen bitiyorum.
BAŞKAN – Selamlayın Sayın Ağbaba."
İNSANLAR SÜLÜN OSMAN'A, RAKİ'YE, BANKER BİLO'YA RAHMET OKUYOR
VELİ AĞBABA (Devamla) – Hemen selamlıyorum.
Memleketin hâli bu. Dedim ya, memlekette insanlar artık Sülün Osman’a, Raki’ye, Banker Bilo’ya rahmet okuyor, “Bunlar temiz insanlarmış, temiz insanlar.” diyor. Memlekette bunların sebebi… Bakın, bu sebepsiz zenginleşme, emeksiz zenginleşme, ter akıtmadan zenginleşme maalesef memlekette itibar kazandırıyor. Hırsızlık yapan, namussuzluk yapan, dolandırıcılık yapan bir insanın utandığını ya da ceza aldığını hiç duydunuz mu? Duymadınız. Dolayısıyla yapılması gereken -bu torba morba hikâye- bu memlekete tekrar ahlakı, tekrar utanmayı getirmektir.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP ve İYİ Parti sıralarından alkışlar)"
AKP'DEN AĞBABA'NIN TERÖRİSTLE OLAN FOTOĞRAFIYLA SAVUNMA..
Ağbaba'nın konuşmasının ardından, AKP Grup Başkan Vekili Abdulhamit Gül söz aldı. İktidara mensup bazı siyasetcilerin suça karışanlarla olan fotoğraflarıyla ilgili savunma yaparken, Veli Ağbaba'nın yıllar önce TBMM'de çektirdiği bir kişinin daha sonra öldürülen bir terörist olduğunu belirtti.
Gül'ün konuşması da tutanaklara şöyle geçti:
"ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; burada bazı eleştiriler yapıldı, elbette eleştiriler yapılabilir ancak hepimiz siyasetçiyiz ve siyasetçi olarak da -seçimden yeni çıktık- bütün vatandaşlarımızla sokakta, çarşıda, pazarda tüm siyasetçiler fotoğraf çeker, resim çeker, bir arada olur. Bu bir kare üzerinden, bir fotoğraflar üzerinden kimsenin suçunu hiç kimse üstlenemez, suç ve ceza şahsidir, bir kişinin biriyle olan fotoğrafından dolayı… Hepimiz için olabilir, yani bir vatandaşımız bize “Bir resim çekelim.” diyor, hep beraber resim çekiyoruz. Buradan kalkıp da bir genelleme yapmak ya da özdeşleştirmek çok doğru bir yaklaşım değil.
Bakın, burada itiraz ediyorsunuz ama Sayın Ağbaba daha önce Mecliste beraber yaptığı bir basın toplantısında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Onu da siz söyleyin Sayın Bakan.
Sizde fotoğraf yok, albüm var, albüm; hırsızlarla, namussuzlarla, dolandırıcılarla. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
ABDULHAMİT GÜL (Gaziantep) – Mecliste basın toplantısı yaptı, sonradan bir terör örgütü mensubu olduğunu öğrendi ve “Ben bilmiyordum, öğrenci olduğunu biliyordum.” diyor. Bu anlamda, kimseyi o fotoğrafla, o resimle beraber özdeşleştirmemek lazım. AK PARTİ hem maddi hem manevi kalkınmayı öncelemiştir, AK PARTİ çetelerle, suç örgütleriyle kim olursa olsun hukuk çerçevesinde mücadeleye öncelemiştir. Bu, Hükûmetimiz kurulduğu günden beri yapılmaktadır, bu dönem de yapılmaktadır, gelecekte dönemde de bu mücadeleyi sürdüreceğiz, milletimizin hukukunu, milletimizin emanetini en güzel şekilde korumaya devam edeceğiz.
(AK PARTİ sıralarından alkışlar)"
AĞBABA'NIN FOTOĞRAF SAVUNMASI..
Gül'ün konuşmasının ardından Ağbaba, sataşma olduğu gerekçesiyle söz aldı ve konuşması da tutanaklara şöyle geçti:
"VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, sataşma var, müsaade ederseniz cevap vermek istiyorum kürsüden.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, keşke Sayın Grup Başkan Vekilinin söylediği gibi bir karelik resim olsaydı, maalesef albüm var, albüm. Bakın, memlekette dolandırıcılık yapan, kaçakçılık yapan, suç örgütü lideri olup da resmi olmayan kimse var mı? Vallahi, olmayanlar suçlu gibi gözüküyor; herkesin resmi var, keşke bir fotoğraf olsa. Maalesef, cezasızlık bir kültür oldu.
O terörist meselesine gelelim. Ben yedi yıl önce Mecliste basın toplantısı yapıyorum, yedi dakika görüyorum, yedi yıl sonra örgüte katılıyor, orada öldürülüyor. Ya, yedi yıl önce yedi dakika gördüğüm birinin terörist olduğunu nereden bileceğim? Siz yirmi yedi yıl aynı yatakta göz göze baktığınız Fethullah’ın terörist olacağını anlamıyorsunuz da ben yedi dakika gördüğümün terörist olacağını nereden bileceğim? (CHP sıralarından alkışlar)"
malatyahaber.com