İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde kapalı yöntemle gerçekleştirilen akciğer kanseri ameliyatı sayısı 500’e ulaştı. Akciğer kanserinde erken tanının hayat kurtardığını belirten Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakkı Ulutaş, bu konuda farkındalığın arttırılması gerektiğini söyledi.
Dünya’da ve Türkiye’de ölüm oranlarında ön sıralarda yer alan Akciğer kanserinde erken tanı hayat kurtarıyor. Hastalığın 1 ve 2. evrelerindeki tanılar sayesinde hayatta kalma şansı artıyor. Türkiye’nin en önemli sağlık merkezinden biri konumunda olan ve uluslararası başarılarla adından sıkça söz ettiren İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde de akciğer kanserinin erken tanısında önemli işlere imza atılıyor. Hastanenin Göğüs Cerrahisinde şu ana kadar gerçekleştirilen 500 endoskopik (kapalı yöntem) ameliyatı ile akciğer kanseri hastaları erken teşhis ile sağlıklarına kavuştu.
Turgut Özal Tıp Merkezi Göğüs Cerrahisi Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Hakkı Ulutaş, akciğer kanserinde en etkin tedavinin cerrahi yöntem olduğunu ancak sinsi seyreden bu hastalık nedeniyle hastaların sadece yüzde 25’inin ameliyat şansı yakaladığını belirtti. Türkiye’de 2020 verilerine göre yılda 44 bin akciğer kanserinin tespit edildiğini ve yaklaşık 37 bin hastanın kaybedildiğini belirten Ulutaş, “Bu nedenle erken tanıda farkındalığı biraz arttırmamız lazım.” dedi.
Yurt dışından da hastalar tedavi için Malatya’ya geliyorlar
Göğüs Cerrahisi olarak 500’üncü endoskopik ameliyatı geride bıraktıklarını ifade eden Ulutaş, “Akciğer kanseri ameliyatı etkin bir şekilde yapan deneyimli bir kliniğiz. Yaklaşık 12 yıldır bu işle uğraşıyoruz. Türkiye içinde de etkin bir şekilde yaptık. Sadece bu bölge değil tüm Türkiye’nin değişik bölgelerinden hatta yurtdışından, gurbetçilerimiz, yine Orta Doğu’dan hastalarımız bize tedavi için müracaat etmektedir" ifadelerine yer verdi.
Açık yapılan ameliyatlarda bazı sorunlarla karşılaştıklarını bu nedenle kapalı ameliyata geçtiklerini ifade eden Prof. Dr. Ulutaş, “Buradaki kriter şu. Açık ya da kapalı olması önemli olan akciğer kanserinin onkolojik prensiplere uygun yapılması. Onkolojik prensiplere uygun demek, tamamen tümörün ortadan kaldırılması ve buna bağlı tümörün tamamen yayılma yollarını kapatmak. Lenf nodu diseksiyon bunlar çok önemlidir. Bu tecrübeli klinikler tarafından yapılabilen bir operasyon şeklidir. Biz de bunu etkin bir şekilde yapmaktayız" ifadelerini kullandı.
En büyük faktör sigara kullanımı
Akciğer kanserini tetikleyen en öneli unsurun sigara kullanımı olduğunu da belirten Ulutaş, şöyle devam etti:
“Akciğer kanserinde en büyük nedenlerden biri yüzde 85 ile sigara. Ülkemizde çok fazla karşılaşmıyoruz ama radon gazı dediğimiz kayalardan topraktan çıkan gazı da ikinci sırada. Bunun dışında aspes, beyaz topraklar, kimyasallar, genetik geçişler, bu bölgede özellikle tandır ve kapalı ortamlarda duman içinde kalma akciğer kanseri için risk oluşturuyor. Burada en önemli tedavi ise erken tanı. 1 veya 2. Evrede tanılarda, endoskopik olarak tedavi ediyoruz. Endoskopikteki amaç sadece kapalı yapmak değil hastayı daha az ağrı, daha erken hastaneden taburcu etmek, daha az doku kaybına neden olmak ama bunun yanında bütün onkolojik prensipleri de uygulamak olmaktır”
Bu konuda kendilerine destek olan Rektör Prof. Dr. Ahmet Kızılay’a da teşekkür eden Ulutaş, kliniklerinin endoskopik cerrahide başarılı olmasında emekleri olan Prof. Dr. Akın Kuzucu ve Doç. Dr. Reha Çelik’e de minnettar olduklarını söyledi.
Erken teşhis ile sağlıklarına kavuştular
Merkezde gerçekleştirilen kapalı yöntem operasyonu ile akciğer kanserinden kurtulan hasta Ali Polat, erken tanı ile sağlığına kavuşan hastalar arasında.
10 yıl önce akciğer kanseri teşhisi konulan 66 yaşındaki Polat, yaklaşık 40 yıl sigara kullandıktan sonra yaptırdığı tahlillerinde kansere yakalandığını öğrendi. İlk önce tedirginlik yaşadığını ifade eden Polat, “İnsan her haliyle korkuyor sonuçta. Ancak buraya geldiğimde hocam bana öyle bir güvence verdi. Dedi ki ‘buradan eve gideceğin risk ne kadarsa ameliyatın riski de o kadar’ sonrasında ameliyata aldılar sonraki haftalarda diğer akciğerimdeki kitleyi de aldılar. O gün, bugündür her 6 ayda bir kontrole gelirim. Hiçbir sıkıntım yok. Yürürken de giderken de otururken de nefes darlığım da yok. Hocalarıma da her gün dua ediyorum. 10 yıl oldu. Sigarayı da o gün bıraktım. “diye konuştu.
Turgut Özal Tıp Merkezi’nde endoskopik (kapalı yöntemle) ameliyat olan 500’üncü hasta 69 yaşındaki Kıbrıs Gazisi Erdal Demir de erken tanı sayesinde hastalığı atlattı. Özel bir hastanede çektirdiği röntgen ile kanser olabileceği şüphesi üzerin Turgut Özal Tıp Merkezi’ne başvurduğunu anlatan Demir, “Buraya geldim ve sonrasında ameliyat oldum. Şimdi Allah’a şükür iyiyim. Daha önce hiçbir şikayetim yoktu sağlığım yerindeydi" dedi.
iha