Tarihçi- Araştırmacı- Yazar Orhan Tuğrulca, bir süre önce malatyahaber.com'da yayınlanan “Malatya, Kentin Serüveni-1 Arkeolojik Kazıların Başlaması” başlıklı makalesi nedeniyle TRT GAP Diyarbakır Radyosu'nun ‘Hayatın İçinden’ programına konuk oldu.
TRT GAP radyosunun Doğu ve Güneydoğu kültürüne önemli katkılar sağladığını belirterek sözlerine başlayan Tarihçi- Yazar Orhan Tuğrulca, radyo ekibine teşekkür etti.
Sıradan bir coğrafyada yaşamadığımızı Anadolu’nun kadim bir geçmişi olduğuna dikkat çeken Tuğrulca sözlerine şöyle devam etti:
“Anadolu Ajansının paylaştığı bir habere göre Diyarbakır Çayönü Höyükte yapılan kazılarda MÖ 12.000 yıllarına ait bir takım verilere ulaşıldığı ifade edilmiştir. Urfa Göbeklitepe’ den sonra Diyarbakır Çayönü höyükte ortaya çıkan verilerin Neolitik dönemler ile ilgili tarihsel bilgilerin revize edilmesini gerektirecek önemli bir gelişmedir"
Tuğrulca, “Anadolu’nun zengin bir tarihi geçmişe sahip olduğunu, bir çok devlet ve medeniyetin bu bölgede ortaya çıktığını” belirttikten sonra "Anadolu coğrafyasının hemen yanı başında Yahudilik Hristiyanlık ve İslam gibi büyük dinlerin ortaya çıkmış olması bu coğrafyayı daha dikkatli okumamızı zorunlu hale getiriyor. Coğrafyamız sadece siyasi olarak stratejik bir yer değil aynı zamanda tarihi ve kültürel olarak da stratejik bir tarafı olduğunu unutmamamız gerekir”dedi.
“Arkeolojik araştırmaların yüzey araştırmaları ile başladığını” hatırlatan Tuğrulca, “bu bağlamda Batılı araştırmacıların Küçük Asya dedikleri Anadolu’ya daha İstanbul’un fethinden önce geldikleri ve bölge ile ilgili veriler topladıklarını görüyoruz. Avrupa’da bilhassa Fransa’da başlayan Rönesans hareketinden sonra ortaya çıkan kültürel atmosferinde etkisi ile Anadolu’ya karşı daha da merak sardıkları anlaşılıyor. İtiraf etmek gerekir ki bugün hala arkeoloji bilimine batılı bilim adamları öncülük etmektedir. Bu durumun mutlaka değişmesi gerektiğini düşünüyorum” diyen Tuğrulca, “Türk ve İslam bilim adamlarının arkeoloji bilimine daha çok ilgi göstermesi gerektiğine” dikkat çekti.
Sunucu Yunus Yıldırım’ın sorusu üzerine Malatya’nın dünya tarihi açısından önemine dikkat çeken Tuğrulca, Malatya’nın yaklaşık on bin yıllık tarihi geçmişini anlamak için farklı dönemlere ayırdıklarını belirterek, “Fırat vadisinde kurtarma kazılarında ortaya çıkan Cafer Höyük ve Değirmentepe höyük ’ün Neolitik dönem Malatya’sı ile ilgili önemli veriler elde edilmiştir. Cafer Höyükte MÖ 7. bin yıllarında İlk İnsan yerleşiminin ve ilk köylerin teşekkül etmesi, ardından Değirmentepe Höyükte “kent öncüsü” diyebileceğimiz yeni bir evrenin tespit edilmiş olması Mezopotamya merkezli ilk yerleşimler ile ilgili dikkatleri Anadolu ve bilhassa Malatya yöresine doğru çekmiştir.”diye konuştu.
Malatya’nın ikinci evresinin MÖ 5 bin li yıllardan sonra Aslantepe’de yoğunlaştığına” dikkat çeken Tuğrulca, “Malatya’nın üçüncü evresinin ise Romalıların MÖ 100 yıllarında bölgeye gelmeleri ve Eski Malatya’nın kurulması ile başladığını” ifade etti ve “Dördüncü evrenin 1839 dan sonra Osmanlılar döneminde Aspuzu olarak adı geçen Modern Malatya evresi olduğunu” hatırlattı.
“Bu evrenin çok kısa sürdüğünü önce 1999 yılında yaşanan Marmara depremi ardından 6 şubat 2023 yılında yaşanan asrın felaketi deprem ile yeni bir arayışın başladığını, bu bağlamda şehrin Beydağlarının eteklerinde doğu batı ekseni üzerinde yeniden konumlandığını” kaydeden Tuğrulca “bu yeni bir evredir. Beydağ’ı evresi olarak isimlendirdiğimiz bu dönemde TOKİ konutlarının neredeyse yüzde doksanın Beydağlarının eteklerinde doğu batı ekseni üzerinde yapılmış olması Malatya’da son on bin yıllık sürecin yeni bir aşaması-evresi olarak görülebilir.
malatyahaber.com'da dizi halinde yayınlamaya başladığımız araştırmalarımızın asıl nedeni de tam olarak bu bağlamda görülmelidir. Malatya’da 6 Şubat 2023 te şehir merkezinin tamamen yıkılmış olması, kentin Beydağ’ı eteklerinde doğu batı ekseni üzerinde yeniden konumlanması kentin son on bin yıllık serüvenin yeni bir aşaması olarak tarihe geçecektir.” dedi.
malatyahaber.com