Nemrut Dağı'na daha fazla turist gelmesi için kendi Pütürge'ye bağlı köyüne şelale üzerine otel yaparak asıl mesleği olan tekstil işini bırakan işadamı, yaptığı yatırıma ilgi gösterilmediğini belirtti.
Malatya'nın Pütürge ilçesine bağlı Yandere köyünde 2004 yılında Nemrut Dağı'nın eteğindeki Karapınar Şelalesi'nin üzerine otel ve alabalık tesisi kuran İşadamı Ahmet Kınay, "Ben 10 yaşında iken köyden İstanbul'a gittim. Okul okumadım. İstanbul'daki bütün tekstilciler beni tanıyor. Ben orada binlerce insan yetiştirdim. 2004 yılında sayın başbakanımız kalktı dediki, 'Bu ülkede taş üstüne taş koyanın yanındayız, karşı çıkanın karşısındayız' Bende işlerimi bırakıp, köyüme gelip otel yaptım. Buraya 2 milyon TL nakit para yatırdım. 1 lira da devletten para talep etmedim. Gel görkü, şimdi yolumuz yok, cep telefonlarımız çekmiyor, gelen turistler burada durmuyor. Ben özel sektör olarak burada bittim. Ben burada her şeyi yaptım ama kimseyi yanında bulamadım. Kimse turizmle ilgilenmiyor. Kimseyi yanımızda bulamıyoruz. Tesisimde şuanda 200 bin adet alabalık olması gerekirken, sel geldi balıklarımı götürdü. Kalan balıklarım aç, ben açım. Ben öbür dünyada güvendiğim insanlara da hakkımı helal etmiyorum.Ben burada medyatik değilim, mağdurum." diye konuştu.
Kınay, tek amacının doğup büyüdüğü yöreye hizmet ederek, bölgeye daha fazla turist gelmesini sağlamak olmasına karşın, özel sektöre bu konuda gereken desteğin verilmediğini dile getirerek, "Pütürge ilçesine özel sektör olarak tek yatırım yapan işadamı benim. Ancak, benimde bütün dünyamı yıktılar. Tesisimi daha da büyütme azmimi kırdılar. Bundan sonra buraya başka yatırımcı çok zor gelir. Benim tek suçum, memleketimi düşünmek oldu. Tek suçum Nemrut Dağı'na gelen turistlerin daha iyi şartlarda ağırlamak oldu" diye konuştu.
Yaşadığı sıkıntılar nedeniyle birde şiir yazan Ahmet Kınay'ın şiirinin son bölümü şu şekilde:
"Ben giderim, Nemrut Dağı'nın eteklerinde kalırım/ Karapınar'da yatırım. Sel geldi balıklarımı götürdü/ Atatürk barajını dolup taşıdı/ Kalan balıklarımda aç, bende açım / Biz buraya taşın üzerine de taş koyduk / baş da koyduk / Ama kimseyi yanımızda bulamadık, bulamadık / İşte haykırıyorum."