SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Türk Edebiyatının Çok Yönlü Yazarı: Ahmet Rasim

Türk Edebiyatının Çok Yönlü Yazarı: Ahmet Rasim
A- A+ PAYLAŞ

Ardında birçok önemli eseri Türk edebiyatına miras bırakan yazar, gazeteci ve tarihçi Ahmet Rasim'in vefatının üzerinden 92 yıl geçti.

Yazı hayatı boyunca şiir, mensure, hikaye, roman, çeviri, hatıra, mektup, sohbet, fıkra, deneme, makale, eleştiri, tarih ve monografi gibi birçok türde esere imza atan Rasim, eğitim ve bilimsel gelişmelerle ilgili kitaplar da kaleme aldı.

Usta edebiyatçı, Nevber Hanım ile Kıbrıslı Menteşeoğulları'ndan Bahaeddin Efendi'nin oğlu olarak, 1865'te İstanbul Fatih'te dünyaya geldi.

Rasim henüz dünyaya gelmeden, posta ve telgraf memuru olan babası tarafından terkedildi. Nevber Hanım, oğlunu dikiş dikerek, zorluklar içinde büyüttü.

Eniştesi miralay Mehmed Bey’in konağında Yakub Hoca'dan yazı ve Arapça dersleri alan yazar, ilk okula Sofular’daki mahalle mektebinde başladı. Daha sonra sırasıyla Tezgahçılar, Çukurçeşme ve Hafız Paşa mekteplerinde okudu.

60'a yakın beste yaptı

Ahmet Rasim, 1875'te ortaöğrenime başladığı Darüşşafaka'da edebiyatla tanıştı. Usta kalem, okulda ünlü bestekar Mehmet Zekai Dede'den müzik dersleri aldı. Güftesi kendisine ait 60'a yakın şarkı besteleyen Rasim'in eserlerinden 40 kadarı bugüne ulaştı.

Pek çok şarkı sözü de kaleme alan yazarın, "Bu akşam gün batarken gel/ Sakın geç kalma, erken gel” dizeleriyle başlayan uşşak makamındaki unutulmaz eseri, yakın dostu müzisyen Tatyos Efendi tarafından bestelendi.

Fransızca öğrenerek Fransız yazar ve şairleri tanıyan Rasim, Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa, Ahmet Mithat Efendi ve Recaizade Mahmut Ekrem'in yanı sıra Fuzuli, Nefi, Nabi, Baki, Nedim ve Sururi'nin de eserlerini okudu.

Rasim, Elhac İbrahim Efendi ve Yakup Hoca gibi önemli hocalardan yazı ve Arapça dersi aldı, dönemin fikri ve edebi akımlarına ilgi duydu.

Darüşşafaka'yı 1883'te birincilikle bitiren usta edebiyatçı, Posta ve Telgraf Nezareti’ne memur olarak girdi.

Ahmet Rasim, memuriyetinin ilk aylarında Binbaşı Bilal Bey'in kızı Sadberk Hanım'la evlendi. Geçimini yazarlıkla sağlamak istediği için daha sonra memurluktan istifa etti.

Gazetecilik dünyasına Tercüman-ı Hakikat ile adım attı

Ahmet Rasim, kısa bir süre öğretmenlik de yaptı, 2. Meşrutiyet'ten sonra Hüseyin Rahmi Gürpınar ile "Boşboğaz" isimli bir mizah dergisi çıkardı.

Fransızcadan çevirdiği bazı yazıları Ahmet Mithat Efendi'ye götüren Rasim, çevirilerindeki başarıdan dolayı gazetecilik dünyasına Tercüman-ı Hakikat ile adım attı.

Rasim, 1885'ten sonra İkdam, Sabah, Basiret, Mecmua-i Ebuzziya, Şafak, Gülşen, Hamiyet, Sebat, Berk, Envar-ı Zeka, Maarif, Resimli Gazete, Musavver Fen ve Edeb, İrtika ve Servet-i Fünun'un arasında olduğu gazete ve dergilerde makale, fıkra, gezi mektubu ve anı gibi birçok türde yazı kaleme aldı.

İlk kitabı "Fonoğraf"ı 1885'te yayımlayan usta edebiyatçı, gazetecilik hayatında birçok yeri gezme fırsatı buldu, 1898'de Alman İmparatoru Wilhelm'in Suriye gezisi sırasında Malumat gazetesi muhabiri olarak Suriye'ye, 1916'da ise savaş muhabiri olarak Sabah gazetesi için Romanya Cephesi'ne gitti.

Hüseyin Rahmi ile 1908'de yayın hayatına başlayan 37 sayı süren "Boşboğaz ile Güllabi" adlı mizah gazetesini çıkaran yazar, tarih, dil bilgisi, imla ve aritmetik gibi çeşitli konulardaki eserlerini de kitap halinde bastırdı.

Sofya'da bir süre muhabir olarak bulunan Rasim, 1927'de İstanbul milletvekili oldu. Bu görevi ölümüne kadar sürdürdü.

Daha çok Ahmet Mithat Efendi'nin edebi çizgisini izleyen, dönemin güçlü akımı Servet-i Fünun içinde yer almayan Rasim, öğrencilik yıllarında saltanata karşı çıkan şair ve yazarlara özenerek şiirler de yazdı. Daha sonra yazıya yöneldi.

Elli yıla yaklaşan yazı hayatında, hiç durmadan yazdı

Rasim, Muallim Naci etkisindeki şiirlerini "Leyla Feride" takma ismiyle kadın dergisi Musavver Malumat'ta yayınlattı. Dönemin tüm edebi ve siyasi tartışmalarına uzak duran yazar, 50 yılı bulan edebi kariyerinde, yazmayı hiç bırakmadı.

Yazılarında ansiklopedist tavrıyla bilinen Rasim, fıkra türünün Türk edebiyatındaki ilk önemli isimlerinden biri olarak görüldü.

Tarih merakı olan ve tarih üzerine araştırmalar yapan Rasim, yaptığı bir açıklamada şunları söylemişti:

"Mektepte tarih okudum, anladım. Mektepten çıktıktan sonra baktım adamakıllı bir tarih kitabı yoktu ve İkinci Abdülhamit devrinde tarih okumak adeta bir cürümdü. O zaman tarihleri okur, bu kitaplardan bana lazım olan parçaları da kopararak, tavanın içine saklardım. İkinci Meşrutiyet'ten sonra bu koparıp sakladığım parçaları meydana çıkardım."

Toplumsal, kültürel ve sosyal olayları, sebep-sonuç ilişkisiyle ele aldı

Ahmet Rasim, milletlerin kimliklerini ortaya koyabilmenin ve medeni bir millet olabilmenin, ancak tarihlerine verecekleri önemle gerçekleşebileceğine inandı. Bu nedenle de tarihin iyi anlaşılabilmesi ve ilmi metotlarla araştırılıp toplanarak okutulması gerektiğini ifade etmişti.

Eserlerinde toplumsal, kültürel ve sosyal olayları, tarafsız olarak, sebep-sonuç ilişkisiyle ele alan Rasim, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminin toplumsal hayatını bütün yönleriyle kaleme aldı.

Sadberk Hanım'ın 1902'deki vefatına kadar yaklaşık 17 yıl evli kalan Rasim'in, Rasime, Mazhar, Mazlum, Sadiye, Sırrı ve Şeyda ismini verdiği 6 çocuğu oldu.

Eşinin vefatından sonra bir daha evlenmeyen yazar, 21 Eylül 1932'de Heybeliada'daki evinde hayatını kaybetti ve Abbaspaşa Mezarlığı'na defnedildi.

Ahmet Rasim'in eserlerinden bazıları şöyle

Roman, öykü: "İlk Sevgili", "Afife", "Güzel Eleni", "Meyl-i Dil", "Bir Sefilenin Evrak-ı Metrukesi", "Sevda-yı Sermedi", "Gam-ı Hicran", "Ülfet, "Hamamcı Ülfet"

Anı, fıkra, biyografi, mektup: "Eşkal-i Zaman", "Gülüp Ağladıklarım", "Muharrir, Şair, Edip", "Cidd-ü Mizah", "Şehir Mektupları", "Falaka", "Gecelerim", "Ramazan Sohbetleri", "Ömr-i Edebi,", "Romanya Mektupları", "İlk Büyük Muharrirlerden Şinasi"

Tarih: "Küçük Tarih-i İslam", "Küçük Tarih-i Osmani", "Resimli ve Haritalı Osmanlı Tarihi" (4 cilt), "İki Hatıra Üç Şahsiyet", "İstibdattan Hakimiyet-i Milliyeye" (2 cilt)

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız