SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Türk Sinema ve Televizyonunda Aile' Sempozyumu

0
Güncellendi - 2018-10-14 04:07:06
'Türk Sinema ve Televizyonunda Aile' Sempozyumu
A- A+ PAYLAŞ

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından, T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü ve Malatya Valiliği’nin katkılarıyla 9-15 Kasım 2018 tarihinde düzenlenen 8. Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında “Türk Sinema ve Televizyonunda Aile’ sempozyumu başladı.10 konuşmacının katıldığı sempozyum 2 oturum halinde tamamlandı.

Sempozyumun 12 Ekim Cuma sabahı gerçekleştirilen ilk oturumunun açılışına Malatya Uluslararası Film Festivali Başkanı ve Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat’ın yanı sıra, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Cemal Nogay, İl Kültür Turizm Müdürü Çetin Şişman, İnönü Üniversitesi Sinema Televizyon Bölüm Başkanı Gülbuğ Erol, İnönü Üniversitesi Sinema Tv Bölümü öğrencileri ve Malatyalı sinemaseverler katıldı.

Bu yıl 8.’si düzenlenecek Malatya Uluslararası Film Festivali çatısı altında Türk sinema ve televizyonunun temel meselesini tartışıyor olmanın önemine dikkat çeken Festival Direktörü Suat Köçer, bu tartışmayı çok sayıda değerli sinemacıyla Malatya’da yapıyor olmanın ayrı bir mutluluk olduğunu söyledi.

 Sinema yazarı Yıldız Ramazanoğlu ise Malatya’nın bu yıl sinema ile bir yıldız gibi parladığını ve her geçen yıl kendi kültürünü oluşturarak Türkiye’de bambaşka bir yer edinmesinden duyduğu mutluluğu dile getirdi.

 “Dünyaya baktığımızda baş döndürücü şekilde hızın arttığını görüyoruz” diye sözlerine başlayan Ramazanoğlu, dijital dünyaya doğru gidildiğini bu anlamda sinemanın araçlarını daha iyi değerlendirmek zorunda olduklarının altını çizdi. “Bu hızın içinde sinema, çok önemli bir araç” diyen Ramazanoğlu, Aile kavramı sinema ve dizilerde çok değişti. Bu da sanırım Lütfi Akad’ın Gelin, Düğün ve Diyet üçlemesiyle de başlamış olabilir.” Diye sözlerine devam etti.

“Sinemada kadın temsili yetersiz!”

Açılış konuşmalarından ardından yapılan ‘Türk Sinemasında Aile’ konulu ilk oturumun başkanlığını Tuba Deniz üstlendi. Deniz, giriş konuşmasının ardından sözü Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Oktan’a bıraktı. “Sinemanın Kahramanı; Babalar ve Oğullar” temalı konuşmasında Oktan; erkeklikle ilgili çalışmaların yetersiz olduğunu, daha çok kadın çalışmalarının olduğuna değindi. Oktan sözlerine şöyle devam etti; “Tabii kadın çalışmalarındaki artışın yanında sinemada kadın temsilinin yetersizliği de var. Erkeklik kendisi olmayan üzerine bir tasarım. Ne olmadığı üzerinden kendini sürekli kanıtlaması gerekiyor ve bunu başkalarının onaylaması gerekiyor. Bu genellikle de baba oluyor.” Oktan konuşmasında, sinemasının farklı dönemlerindeki erkek figürlerine de vurgu yaptı.

“Sinemada çocuklar birer araç!”

 Birinci oturum, Prof. Dr. Nilüfer Pembecioğlu’ın sunumu ile sona erdi. Pembecioğlu, çocuk merkezli film ve izleyicisi çocuk olan filmler üzerinde durdu. “Çocuklar genellikle araç olarak karşımıza çıkıyor.” diyen Pembecioğlu, uyarlama filmlere de değindi. 1914’lerden beri çocuk filmlerinin yüzdeleri hakkında da bilgiler veren Pembecioğlu, sembol olarak sinemamızda çocukların olduğunu ve dolaylısıyla sinemada gördüğümüz, annesi üzerinden, babası üzerinden ya da ailenin problemleri üzerinden çocukların sinemada veya ekranda varlık gösterdiklerine dikkat çekti.

“Televizyon ve Türk Dizilerinde Aile” konulu ikinci oturumuna Abdulhamit Güler başkanlık etti. İlk söz olan Dr. Öğr. Üyesi Sertaç Timur Demir oldu. Toplumda dünyevileşme sürecinin yaşandığını belirten Demir, ekran kültüründen hareketle kendini ve ailesini inşa etmeye çalışan insanın en önemli argümanı özgürlük olması gerektiğini ve hayatını buna göre şekillendirmesi gerektiğinin altını çizdi.

Oturumun ikinci konuşmacısı oyuncu Rasim Öztekin gittikçe daralan çekirdek aileye değindi. Öztekin, aile açısından baktığımızda film ve dizileri birbirinden ayırmak gerektiğini dile getirdi. Film profili ile dizi profilinin aynı olmadığını belirten Öztekin, hatta bu iki profilin birbirine düşman olduğunu belirtti.  Çekirdek ailenin kaloriferin icadıyla bittiğini dile getiren Öztekin, aile bireylerinin birer birer kendi odalarına çekildiğini herkes kendi odasına geçince çekirdek aile de dağıldı, diye konuştu.

 Oturumun diğer bir konuşmacısı oyuncu Özlem Türkad ise “Dizilerde Anne” konulu konuşmasında; “Ben anne değilim, çocuğum yok ama bana 3 çocuklu, kendimden 15 yaş büyük bir kadını oynamam teklif edildiğinde bir duraksadım” dedi. Türkad sözlerine şöyle devam etti;

“Çünkü bir oyuncu olarak, oynadığınız karakteri kıymetli kılmak için kendinizden bir parça yakalamanız şart. Ben de oynarken annemi rol model aldım. Ama annem tanıdığım annelerden farklıydı ve benim bu malzemeleri alıp orijinal bir şey yaratmam gerekiyordu ve bu formül başarılı oldu.

Son olarak söz alan yönetmen Ayhan Özen ise “TRT, 90’lar ve Yeni Dönem Dizilerinde Dönüşen Aile” başlıklı konuşmasında, tüketim toplumunun gereğinin yaşandığını, hem birey olarak hem aile olarak hem de sinema ve televizyon piyasasındaki insanlar olarak hiç bir zaman kendi ihtiyaçlarına göre yaşanmadığını dile getirdi. Dizi ve sinema filmlerinde de bir şekilde ihtiyaçlardan ilerleniyor diyen Ayhan Özen, mutlu mesut yaşarken tüketim toplumu haline geldiğimizi belirtti. Özen, son olarak sinema ve televizyonu birbirinde ayırmak gerektiğini ve bu dönemde Türk Sineması’nda erkek karakterinin çok zayıf olduğunu ve onu güçlendirmek gerektiğini, belirtti.

Bülten

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız

2 yorum yapılmış

  • pırasa (6 yıl önce)
    Boş beleş işlere harcanan binlerce lira Allah sormayacakmı hesabını.
    0
    0
    Yanıtla
  • Alaaddin (6 yıl önce)
    Farkındamısınız son zamanlarda sempozyumlar, festivaller,(kayısı festivali hariç),paneller vb.biraz bilgi biraz eğlence içerikli etkinlikler hem şehrimizde hemde ülke genelinde hayli çoğaldı. Mutlaka sosyal ve kültürel açıdan faydalı.Bu etkinliklerin çoğu halkın her kesimine hitap edecek içerikte. Yani çocuk,genç, yaşlı, kadın erkek bu etkinliklerin çoğuna katılabiliyor.Fakat şu başlıklar altında panel, sempozyum,toplantı vesaire niye yok.Birkaç örnek yazmaya çalışayım,isterseniz siz bu başlıklara ekleme yapınız. 'Ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumun müsebbibleri kimlerdir' ' Eğitim sistemimizin son 20 yılı ve sonuçları'.'Türkiyede'ki yönetim şeklinin adı ve işleyişi'.'Asgari ücrete tabii olanlara uygun geçinme modelleri'.Bu konularla ilgili etkinlikler olsunmu?
    0
    0
    Yanıtla