Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Menbiç başta olmak üzere PYD-YPG’nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı bir kez de burada tekrarlamakta fayda görüyorum” dedi.
Türkiye’nin ev sahipliğinde Rusya ve İran liderlerinin katılımı ile yapılan 3'lü Suriye Zirvesi sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Menbiç başta olmak üzere PYD-YPG’nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağını kaydetti. Suriye’de güvenliğin, huzurun ve barışın tesisi yönündeki çabaların bir ifadesi olan bu zirveye ev sahipliği yapıyor olmanın memnuniyeti içinde olduğunu kaydeden Erdoğan, “Geçen yıl Soçi’de Sayın Putin’in misafirperverliğinde gerçekleşen ilk zirveden bu yana Suriye’de önemli gelişmeler yaşandı. Bugün önümüzdeki döneme ışık tutacağına inandığımız istişareler gerçekleştirdik ve atılacak adımları belirledik. Gerginliği azaltma bölgeleri konusunda Türkiye olarak sorumluluklarımızın gereğini hassasiyetle yerine getiriyoruz. İdlib’te kısa süre önce tesis ettiğimiz sekizinci gözlem noktamızla bu konudaki kararlılığımızı gösterdiğimize inanıyorum. Suriye konusunda şu hususun tüm dünya tarafından dikkate alınmasını bekliyoruz, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanabilmesi tüm terör örgütlerine aynı mesafede olunmasına bağlıdır. Sadece Suriye ile kalmayıp Türkiye başta olmak üzere çevre ülkelere ve hatta tüm bölgeye yönelik tehdit oluşturan terör örgütlerinin ayrım yapılmadan dışlanması önemlidir. Türkiye, Fırat Kalkanı Harekatı ile yaklaşık 3 bin teröristini imha ettiği DEAŞ’a karşı en etkili mücadeleyi veren ülkedir. Aynı şekilde DEAŞ saldırılarında en büyük bedelleri ödemiş ülkelerden birisi biziz. Zeytin Dalı Harekatı ile de aynı mücadeleyi Suriye’nin bütünlüğünü ve geleceğini tehdit eden bir başka terör örgütü olan PYD-YPG’ye karşı veriyoruz. Her iki harekatta şuana kadar 4 bin kilometrekarelik bir alanı teröristlerden temizleyerek güvenli hale getirdik. Biz bu bölgelerde sadece güvenliği sağlamakla kalmıyoruz, kontrol altına aldığımız yerleri alt yapısı ve üst yapısıyla bölgenin asli sahipleri olan Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getiriyoruz. Ülkemizde 3,5 milyon Suriyeli sığınmacıya ev sahipliği yapıyoruz. Cerablus, El Bab bölgesine şuana kadar 160 bin Suriyeli kardeşimiz geri dönerek vatanlarında kendilerine yeni bir hayat kurdular. Afrin bölgesindeki patlayıcı madde taramasını bitirdikten, alt yapıyı ayağa kaldırdıktan sonra bu bölgeye de 100 binlerce Suriyeli misafirimizin dönmek için beklediğini biliyoruz. Tel Fırat bölgesini de oraya dönecek Suriyeli kardeşlerimiz için yaşanabilir hale getirmek için Rus ve İranlı dostlarımızla birlikte ortak çalışma yürütmeye hazırız. Menbiç başta olmak üzere PYD-YPG’nin kontrolündeki tüm bölgeleri güvenli hale getirene kadar durmayacağımızı bir kez de burada tekrarlamakta fayda görüyorum” diye konuştu.
“Suriye’de yaşananların anlamı bizim için çok ayrı bir yere sahiptir”
Türkiye’nin PYD-YPG ile mücadelesinin Suriye’de DEAŞ ile mücadeleyi engelleyen değil, tam aksine tamamlayan bir mahiyete sahip olduğunun altını çizen Erdoğan, “DEAŞ ile PYD-YPG’nin aynı amaca hizmet etmediğini kabul etmeyen hiçbir anlayışın Suriye’de kalıcı barışa ve istikrara hizmet etmesi mümkün değildir. Bu iki örgüt sahada birbiri ile çatışıyor gibi görünen ama aslında birbirini destekleyen, besleyen, önünü açan bir anlayışla hareket etmektedir. Suriye’de kaos çıkartılmak istenen yerlere önce DEAŞ’ın yerleşmesinin önü açılmakta, sonra onunla mücadele bahanesi ile PYD-YPG sokulmakta ve böylece terör döngüsü tamamlanmaktadır. Bu arada ülkenin geleceği için mücadele eden Suriye’nin gerçek kahramanları sürekli ezilmekte, örselenmek, katledilmektedir. Biz kendi sınırlarımızı da tüm Suriye’yi de bu cendereden çıkartmakta kararlıyız. Suriye huzur bulmadan Türkiye huzur bulamaz. 911 kilometre sınırımız var ve akrabalık bağları olan bir yapıya sahibiz. Bu bakımdan Suriye’de yaşananların anlamı bizim için çok ayrı bir yere sahiptir. Türkiye olarak Suriye’de yürüttüğümüz tüm operasyonlarda gereken her fedakarlığı yaparak sivil kayıpların yaşanmasının önüne geçtik. Bizim operasyon yürüttüğümüz şehirlerde benzer müdahalelerle kontrol altına alınan diğer şehirlerin görüntüleri yan yana konulduğunda ne demek istediğimiz daha iyi anlaşılacaktır. DEAŞ ve YPG’li teröristlerden temizlediğimiz bölgelerdeki Suriyeli kardeşlerimiz şuanda hayatlarına huzur içinde devam ediyor. Buna karşılık terör örgütünün etkinlik yürüttüğü bölgelerde sürekli bir çatışma potansiyeli olduğu açıkça görülebiliyor. Burada bulunan garantör ülke olarak Suriye’nin toprak bütünlüğünün temin edilmesi, yaşanan kanlı çatışmaların önüne geçilmesi ve ülkenin geleceğinin yeniden inşası konusunda anlayış birliği içindeyiz. Yaşanan krizin ve çatışmaların kaybedeni Suriye halkıdır. Kazanının kimler olduğunu hepimiz iyi biliyoruz. Önümüzde zor ama başarı ışığı giderek kuvvetlenen bir yol var. Ne Suriye’nin ne de bölgemizin geleceğinin üç beş terör örgütünün tasallutu altında kararmasına izin vermeyeceğiz. Garantör ülkeler olarak tuzaklara, tezgahlara, oyunlara, provakasyonlara itibar etmeden mutabık kaldığımız hedeflere doğru kararlı bir şekilde yürümeyi sürdüreceğiz. Bu konuda bizimle birlikte tüm uluslararası topluma önemli görevler düşüyor. Burada bir kez daha uluslararası toplumu Suriye’deki sorunun adil ve uygulanabilir bir siyasi çözüme kavuşturulması gayretlerine destek olmaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
Erdoğan'dan Yeni Teklif
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “Gerek değerli dostum Sayın Putin’e, gerekse değerli dostum Ruhani’ye şöyle bir teklifim var, ben bu teklifi daha önce uluslararası camiaya da yaptım, güvenli bölgede konut inşası temin edelim diyorum. Bu konut inşasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan kurtaralım, oraların güvenli bölge haline getirilmesini bizler birlikte sağlayalım” dedi.
Türkiye’nin ev sahipliğinde yapılan Türkiye-Rusya-İran liderleri Suriye zirvesi sonrasında düzenlenen ortak basın toplantısında gazetecilerin sorularına cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan, Putin ve Ruhani’ye yeni bir teklifte bulundu.
Türkiye’nin Suriye’de yaptığı terörle mücadelenin inşa ve ihya harekatı olduğunun altını çizen Erdoğan, “Birilerinin Suriye dışında kendilerine göre yapmış olduğu parselosyanlar bizim için geçerli değildir. Biz bu toprak ameliyatlarına sıcak bakmıyoruz. Bu bölge bunların geçmişte çok bedelini ödedi. Bütün bunlarla beraber terörizmin bunu bir fırsata dönüştürüp Suriye’den ülkemize tacizde bulunmasına da fırsat vermeyi asla kabul etmemiz mümkün değil. Burada bizim durumumuzda olan ikinci bir ülke yok. Biz 911 kilometre ile sınır bir ülkeyiz. Bütün tacizler ülkemize yapılmıştır. Bunda durmak bilmediler. 100’ü aşkın roket atışları yapıldı, 100’ü aşkın vatandaşımız şehit oldu, biz hep sabrettik, artık ‘yetti’ dedik ve ondan sonra bu teröristlere karşı önce Cerablus, ondan sonra da Zeytin Dalı Harekatı ile bu harekatı gerçekleştirmek zorunda kaldık. Şuan itibariyle sadece Cerablus, El Bab, Rai, bu aradaki 2 bin kilometrekarelik alana 160 bin kişi geri döndü. Oradaki alt yapı çalışmalarını yine bizler yapıyoruz. Çadır kentlerde kalan o bölgenin halkı geri dönmeye başladı. Benzer durum Afrin’de olacaktır. Şunun bilinmesini istiyoruz, bu bir inşa ve ihya hareketidir. Bunu hareketi yaparken bölgede gerek Rusya gerek İran, Astana sürecinin garantörleri olarak Soçi’de başlayan bu süreci de emin adımlarla yürüteceğiz. Biz Astana’yı hiçbir zaman Cenevre’ye alternatif olarak ileri sürmedik, tamamlayıcısıdır dedik. Birileri illa buna ‘Cenevre’nin alternatifidir’ diyorsa ona diyecek sözümüz yok, bizim için asıl olan netice almaktır. Bu neticeyi nerede alacaksak bunun için adım atacağız. Netice alma mecburiyetimiz var, oyalanmaya tahammülümüz yok. Burada insanlar ölüyor, en son Doğu Guta’da meydana gelenleri gördük, o yavruların acımasızca öldürüldüklerini gördük. Bütün bunları gördükten sonra kimse kusura bakmasın, ben kucağıma 6 aylık çocuğu aldığım zaman bizim yüreklerimiz parçalanıyor, biz babayız, bunun yanında Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Cumhurbaşkanıyız. Bunlara dayanabilmek için insan olmamak gerekir diye düşünüyorum” diye konuştu.
“Gerek değerli dostum Sayın Putin’e, gerekse değerli dostum Ruhani’ye şöyle bir teklifim var”
Putin ve Ruhani’ye yeni bir teklif sunan Erdoğan, “Şuanda Telabyat tarafında, yani Doğu Guta’dan gelen yaralılara yönelik bir adım atılması hususunda burada bizler sür'atle gerek Silahlı Kuvvetlerimiz Rus Silahlı Kuvvetleri ile birlikte dayanışma içinde orada bir sahra hastanesi kurmak suretiyle bu yaralılara ilk müdahalenin yapılmasını temin edelim istiyoruz. Bütün bunların yanında büyük fırınlar kurup bölgenin ekmek ihtiyacını karşılamak istiyoruz. Bu fırınlar şuanda kurulmuş olabilir. Benim asıl üzerinde durmam gereken, gerek değerli dostum Sayın Putin’e, gerekse değerli dostum Ruhani’ye şöyle bir teklifim var, ben bu teklifi daha önce uluslararası camiaya da yaptım, güvenli bölgede konut inşası temin edelim diyorum. Bu konut inşasını yapmak suretiyle bu insanları çadırlardan kurtaralım, oraların güvenli bölge haline getirilmesini bizler birlikte sağlayalım ve bu insanlar bu koşullardan kurtulsun ve kendilerine hazırladığımız o yerlerde, 500’er metrekarelik bir arsa içinde kendilerine yerel mimari ile yapacağımız konutlar, konutun dışındaki yerde eksin, biçsin, oradan kendisine imkanlar sağlasın. Böyle bir adım atmak suretiyle onları normal yaşamına kavuşturalım diyorum. Bu konuda bazı ülkelerin bazı taahhütleri var. Böyle bir adımı birlikte atabilirsek öyle zannediyorum ki bu Suriye halkına ciddi bir sinerji meydana getirmek suretiyle faydalı olacaktır” şeklinde konuştu.
“Bu sorun bitene kadar mücadeleye devam edeceğiz”
Terörle mücadelenin terörü sonlandırana kadar süreceğini kaydeden Erdoğan, “Teröristle mücadele, terörle mücadele zamanlaması yapılan bir süreç değildir. Terör her zaman var olduğu yerde ezilmelidir, yok olduğu anda siz de huzura erersiniz. Huzurlu bir toplum içinde yolunuza devam edersiniz. Terörün ve teröristin olduğu bölgede bunlara karşı mücadeleyi sürdürmektir. Türkiye’nin hem içeride hem sınır ötesinde terörle mücadele sorunu vardır. Bu sorun bitene kadar mücadeleye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani
İran Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani, bölgenin son senelerde büyük ve çok önemli bir sorun olan terörizmle karşılaştığına dikkati çekerek, bu teröristlerin bazı ülkeler tarafından eğitildiğini, finansal kaynak sağlandığını ve modern silahların temin edildiğini kaydetti.
Ruhani, "Bu teröristler Suriye halkına ait petrolü satabiliyor, Suriye halkına ait tarihi eserleri götürüp pazarlarda satabilen teröristler. Bazı büyük dünya güçleri ve Amerika gibi, DEAŞ ve El Nusra gibi terör örgütlerinin bizim bölgemizde uzun yıllar aracı olarak kalsın ve değerlendirilsin istiyorlar." dedi.
Suriye ve Irak gibi büyük halkların, dost ülke ve milletlerin yardımıyla bu büyük komployu yıktığını belirten Ruhani, terörizmle mücadele doğrultusunda yaklaşık 15 ay önce Astana'da bir toplantının yapıldığını ve bu süreçte Suriye'de ateşkesin sağlandığını ve böylelikle Suriye'de 4 bölgede krizin azalmasının sağlandığını ifade etti.
Ruhani, Rusya, İran ve Türkiye'nin burada temel rol oynadığını anlatarak, uzmanlar ve bakanlar seviyesinde toplantıların yapıldığını hatırlattı.
İlk toplantının geçen yıl Rusya'nın Soçi kentinde yapıldığını, daha sonra muhalifler ve Suriye hükümeti temsilcilerinin de katıldığı Suriye Ulusal Diyalog Kongresi'nin düzenlediğini anımsatan Ruhani, "Bu da gerçekten umut verici bir süreçti ve bu süreci devam ettirmemiz lazım." dedi.
Ruhani, süreç içinde çeşitli acı ve umut verici gelişmelerin yaşandığına dikkati çekerek, "Ben bugün Suriye halkının umudunun düne nazaran bugün daha çok olduğunu, barışa kavuşma ümitlerinin daha çok olduğunu görmekten çok memnunum. Suriyeli mülteciler de bugün geçmişe nazaran evlerine dönmek için daha çok umutlular." ifadelerini kullandı.
Ruhani, şunları kaydetti:
"Benim için bugünkü en mutlu anlar, üç ülkenin Suriye'deki mazlum halka yardım ve yaralıları kurtarmak için mutabık kaldığı an oldu. Her üç ülke de geçmişe nazaran bu konudaki yardımları daha da geliştirmek istiyor. Ben istiyorum ki pratikte de öyle davranalım ki Suriye'nin mazlum halkı ve özellikle yaralı olanlara, tedaviye ihtiyacı olanlara daha çok yardım edelim."
Suriye sorununa askeri çözüm seçeneğinin olmadığını vurgulayan Ruhani, hep birlikte Suriye'deki savaşın durması için yardımcı olunması ve barışçıl çözüm yolunun takip edilmesi gerektiğini belirtti.
Ruhani, Suriye halkının bir an önce evine geri dönmesi için yardımcı olunması gerektiğini belirtti.
Terörizmle mücadele edilmesinin elzem olduğunun altını çizen Ruhani, "Suriye halkı, seçime katılarak, anayasa reformu isteyerek ve özgür bir seçime katılarak kendi geleceklerine karar verebilirler" diye konuştu.
İran Cumhurbaşkanı Ruhani, "Hiçbir ülke Suriye'nin geleceği için karar verme hakkına sahip değildir. Suriye'nin geleceği sadece Suriye halkını ilgilendiriyor ve sadece Suriye halkına aittir"ifadelerini kullandı.
Ruhani, Türkiye, Rusya ve İran'ın iş birliğini sabote etmeye çalışanlara karşı bu üç ülkenin sergileyeceği tutumun sorulması üzerine, bugüne kadar Amerikalı ve İsraillilerin başarılı olamadıklarını, Şam yönetimini yıkmak ve güvensizlik yaratmak istediklerini söyledi.
Bu ülkelerin kendi menfaatlerini güttüklerini fakat başarılı olamadıklarını ifade eden Ruhani, "Bölgemizin haritası hiçbir şekilde değişmemeli." ifadesini kullandı.
Ruhani, yakın zamanda Suriye'nin ve bölgenin güvenliğinin sağlandığını görmek istediklerini belirterek, üç ülkenin de öncelikli hedefinin barış ve güvenliğin sağlanması olduğunu yineledi.
ABD'li yetkililerin Suriye'den çıkacakları yönünde yaptığı açıklamalarının hatırlatılması üzerine Ruhani, "ABD'liler her gün bir şey söylüyor. Mevcut Amerikan hükümetinin ne sözlerine ne de vaatlerine güvenebiliriz." dedi.
ABD Başkanı Trump'ın, Suriye'de kalmak için Arap ülkelerinden para istediğini belirten Ruhani, "Bu şu anlama geliyor: Suriye'de kalacaklar ve Arap ülkelerinden de istedikleri parayı alacaklar." diye konuştu.
Ruhani ayrıca, zor durumda olan Suriyeli mültecileri desteklemenin insani bir durum olduğunu kaydetti. Başta Türkiye olmak üzere Suriyeli mültecilere yardım eden tüm ülkelere teşekkür eden Ruhani, ülkesinin yaklaşık 39 yıldır 3 milyon Afgan mülteciyi ağırladığını hatırlattı.
Ruhani, sığınmacılara yardım sözü veren Avrupalıların da verdikleri sözü yerine getirmesi gerektiğinin altını çizdi.
Rusya Devlet Başkanı Putin
Putin, ortak basın toplantısında yaptığı açıklamada, Suriye'deki durumun temel yönlerini ele aldıklarını ve bu ülkede kalıcı normalleşmenin tesisine yönelik görüş alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Mevkidaşlarıyla önemli mutabakatlar sağladıklarını ifade eden Putin, bunların ortak bildiride yer aldığını vurguladı. Putin, "Türkiye, Rusya ve İran'ın ortak kararı Suriye'nin egemenliği ve toprak bütünlüğünün sağlanmasından yanadır." diye konuştu.
Putin, Suriye'nin ekonomik yapısına ilişkin bir çalışma yürütülüp yürütülmediği sorusu üzerine, ülkede siyasi çözümün yanı sıra insanlara normal yaşam koşullarının da sağlanması gerektiğini ifade etti. Dışarıdan yatırım olmadan bunu yapamadıklarını belirten Putin, bu konuda bütün ülkeleri somut bir şekilde katkıda bulunmaya çağırdı. Ancak Türkiye, Rusya ve İran dışında hiçbir ülkenin adım atmadığının altını çizen Putin, BM çerçevesinde çok kısıtlı ve yetersiz bir insani yardım yapıldığını bildirdi.
Rus Lider, "İnanıyoruz ki bu siyasi süreçten sonra Suriye'nin ekonomik kalkınması daha da etkin ve kapsamlı olacaktır." dedi.
Türkiye’nin Suriye krizi dolayısıyla çok sayıda göçmene ev sahipliği yaptığı anımsatılan Putin, Türk hükümetinin eşsiz olan bu tutumunun yanı sıra Filistin konusunda yük aldığını söyledi. Kendilerinin de Ukrayna’dan gelen mültecilerin yükünü aldığına dikkati çeken Putin, "Bizim, mülteciler, göçmenler olmasın diye sorunları çözmemiz lazım. Bunun için bugün üçlü olarak bir araya geldik. Başarılı neticeler alacağımızı düşünüyorum." ifadelerini kullandı.
Putin, şöyle devam etti:
"Sayın Erdoğan (Suriye'de) acil insani yardım yapılması teklifinde bulundu. Bizim özellikle insani yardım konusunda etkin bir çalışma yapmamız gerekiyor. İhtiyaç duyulan gerek çatışmasızlık bölgelerinde gerekse Suriye genelinde acil, tıbbi yardım konusunda neler yapabileceğimizi somut şekilde değerlendireceğiz. Bence bu teklif çok isabetli oldu. Sayın Ruhani de bunu destekliyor. Bunun üzerinde bir çalışma yapacağız ve buna yönelik somut adım sonra atacağız."
Ankara, iha- AA