* Darbe girişimi gecesi 7. Ana Jet Üssü'ne pisti kapatmak için giden Büyükşehir Belediyesi’nin ilk ekibi anlattı..
15 Temmuz FETÖ/PDY silahlı terör örgütünün darbe girişiminde 2. Ordu Karargahı ve 7. Ana Jet Üssü nedeniyle buradaki kalkışmacı gruptan dolayı Malatya, darbe girişiminin ikinci dalgayı başlatacakları bölgeydi. O gece ve sonrasında yaşananlardan biri de 7. Ana Jet Üssü’ndeki savaş uçaklarının kalkışlarını engellemek ve buraya başka uçakların inişlerine müsaade etmeme çabalarıydı. Bu konuda Büyükşehir Belediyesi'nin, Valilik ve Emniyet'le sağladığı koordinasyon ve dayanışma sonucunda Büyükşehir Belediyesi'ne ait araç ve personel o gece kritik ve riskli görev üstlenmişlerdi.
“DOĞRULTULAN SİLAHA DAHİ ALDIRMADAN CANI PAHASINA DA OLSA ARAÇLARI PİSTE KOYMUŞLAR”
Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, darbe girişimi sonrasında yine Yeni Malatya Gazetesi ve malatyahaber.com'da yayımlanan açıklamasında, hava üssünde olanları, “Sayın Valimiz daha sonra aradı ve ‘Başkanım araçları acilen havaalanına yönlendirin, talimatımıza rağmen oraya uçak indirmişler, havaalanında ciddi sıkıntı var’ dedi. Malatya’da uçak inip kalkmayacak diye Vali Bey’in talimatına rağmen üç tane uçak inmiş. (ilk 3 uçaktan sonra 4 uçak daha indi ve toplam 7 askeri nakliye uçağı indi) Araçlarımızı oraya yönlendirdik. Çünkü Vali Bey, oranın çok acil olduğunu söyledi. Önce itfaiye araçları, sonra MOTAŞ otobüsleri ve peşinden iş makineleri havaalanına gitti. Darbeciler de havaalanında bizim araçların girmemesi için kendilerince tedbir almışlardı. Arkadaşlarımız, kendilerine doğrultulan silaha dahi aldırmadan canı pahasına da olsa araçları piste koymuşlar. Ben tekrar Vali Bey’i aradım ve havaalanı için Emniyetin desteğini istedim, emniyet güçleri var ama belki yeterli olmayacak. Yaklaşık 45-50 aracı pistlerin her tarafına yaydık. Artık uçakların iniş kalkış imkanı kalmadı. Tabi burada askeri, polisi tenzih ediyorum, ama içeriye sızmış hainler var. Kimin ne hesabı olduğunu bilmediğimiz için güvenemiyorsunuz. Arkadaşlarımıza, kim gelirse gelsin araçların çekilmemesini, kimseden emir alınmamasını söyledik.” sözleriyle anlatmıştı.
“TOPLAM 1 SAAT İÇERİSİNDE ORAYA 100’E YAKIN ARACI İNTİKAL ETTİRDİK”
15 Temmuz darbe girişimi sırasında aynı alanı kullanan Malatya Havalimanı'nın ve 7. Ana Jet Üssü’nün uçak iniş ve kalkışlarına kapatılmasının detaylarını anlatan Büyükşehir Belediyesi Yol ve Alt Yapı Koordinasyon Daire Başkanlığı Makine ve Tesisler Şube Müdürü Ömer Nejat Fırat, “15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle eylem yapan vatandaşların arasında meydanda, Vilayetin önünde beklerken, daire başkanımızdan bir talimat geldi. ‘Belediye başkanımızın talimatı gereği derhal havaalanına intikal etmemiz’ söylendi. Bunun üzerine bana bağlı ilk etap da 9 tane çekici TIR ile 30 kilometreyi 20 dakika gibi kısa bir sürede yol aldık. Havaalanına girişte sabah ezanı yeni okunmaktaydı. Direk piste araçları aldık. Biz piste girdiğimizde yedinci CASA uçağı daha yeni iniyordu. Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Kamalak’ın direk yönlendirmesi ile biz pisti 9 araç ve İtfaiye Şube Müdürü Ahmet Kılıç’ın yönetimindeki Organize Sanayi Bölgesi'nden oraya getirilen 4 araçla tertibat aldık. İlk etapta 13 araç ile kapatmayı yaptık, bilahare yarım saat içerisinde diğer birimlerden, MOTAŞ’tan otobüsler, MASKİ’den kanalizasyon araçları ve diğer iş makineleri, geldi. Toplam 1 saat içerisinde oraya 100’e yakın aracı intikal ettirdik. Bu bayağı kısa bir sürede oldu. Bir saat içerisinde organize olmak önemli bir işti. Biz, tam teçhizatlı silahlı askerlerin arasında kapatmayı yaptık. Orada Üs Komutanı ile Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Kamalak’ın bir konuşması vardı. Yani Mustafa Bey'in olgun davranışı belki orada silahlı çatışmayı önledi. Eğer orada Üs Komutanı tereddüt etmese, silahlı bir çatışma olsaydı, birçok arkadaşımız orada hayatını kaybedecekti. Biz oraya giderken doluyduk (duygusal anlamda), hemen hemen herkes hayatını ortaya koyma noktasında, o şekilde bir halet-i ruhiye ile gitmiştik. Yani her şey göze alınmıştı. Bilahare kapatma işlemi yapılırken, 2 tane F4 uçağı da hangardan çıkmış vaziyette idi, araçlar pisti kapattıktan sonra onlar geri hangarlara girmek zorunda kaldı.” dedi.
“2 TANE DE YAKIT TANKI GÖTÜRMÜŞTÜK, GEREKİRSE ONLARI PATLATACAKTIK”
Fırat sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ondan sonraki süreçte de o anda biz her hangi bir müdahale olmasın diye araçları çalıştırılamaz hale getirdik. Kiminin aküsünü söktük, kiminde sigortalar çıkartıldı, yani sadece şoförün bilebileceği şekilde çalıştıramaz duruma getirdik. Şoförleri de her hangi bir müdahaleye karşı minibüse bindirerek, araçlardan uzak bir noktaya gönderdik. İlk başta aklımıza gelen önlemlerden bir tanesi bu şekildeydi. Çünkü biz bilahare orada kaldığımız müddetçe kendimize göre alternatif çözümlerde üretmek durumunda kaldık. Bunlardan bir tanesi, 7-8 tane aracımıza mıcır yüklemiştik. Gerekirse acil durumlarda piste mıcırları serecektik. İş makinelerini getirmiştik, gerekirse pisti kazacaktık. Diğer alternatif çözümlerimizden biri de 2 tane yakıt tankımızı getirmiştik, gerekirse onları patlatma noktasını dahi göze almıştık. Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Kamalak’ı daha önceden tanıdığımızdan dolayı, onun haricinde orada bulunanlara hep soru işaretiyle baktığımız için o günkü durum nedeniyle, her şeyi sorgulamak ve mutlaka Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’a bilgi veriyorduk ve ondan talimat alıyorduk. İlk günler, orada Vali Yardımcısı (Daha sonra FETÖ’den dolayı tutuklandı ve ihraç edildi) olmasına rağmen biz direk bütün çalışmalarımızda Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ı bilgilendirip, O’nun verdiği talimatlara göre oradaki işlemlerimizi yaptık. Daha sonra biz pist açılmayacak diye biliyorduk, ama terörden dolayı veya başka şeyden dolayı 3 tane uçak hazır bekletilip, bazen pistin acil olarak açılması ve kapatılması gerekiyordu. Bu gibi durumları gece 02.00’de olsa, 03.00’de olsa mutlaka Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın ‘açın' ya da 'kapatın’ şeklindeki talimatlarına uyarak çalışma yaptık. Mesela bize deniliyordu ki, ‘saat 01.00’de uçaklar kalkacak, saat 03.00’de gelecek.’ Eğer saat 03.05 geçe uçak gelmediyse biz onu mutlaka gece yarısı Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’a söyleyip, ‘Durum böyledir, ne yapalım’ deyip, başkanımızdan gelen talimatı uyguluyorduk. O stresli günlerden bacağımda ciddi bir problem oldu. 4 ay yürüyemez duruma geldim. Oradaki stres ve sıkıntıyı belki şuan çok rahat konuşuyoruz ama o anki halet-i ruhiye çok farklıydı. O an çok farklı bir olaydı. O an her şeyi göze alabiliyorsunuz, ilk 9 tane TIR'ın şoförleri, her hangi bir şey olursa direk uçağın önüne sürebilecek pozisyondaydı arkadaşlar. Şimdi gayet normal, ‘olur mu böyle şey’ belki diyebilirsiniz ama, bizim araçlar zaman zaman orada uçaklarla burun buruna geldiği durumlarda oldu. O an çok farklı durumlardı. ‘Uçakları önlemek için neler yapabiliriz’ diye önlemler almıştık ve bunları da Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın bilgisi dahilinde almıştık. Mutlaka kendisini bilgilendiriyorduk. Kendimize göre bazı önlemler geliştirmiştik, hatta havaalanının yakıt tankları da vardı, onları dahi gözümüze kestirmiştik. “
Fırat, “Biz orada yaklaşık 18 gün kaldık. Ondan sonraki süreçte de bütün Büyükşehir Belediyesi olarak oradaki tüm personelin, Emniyet ve orada çalışan personelin 3 öğün yemeğini ve bir de gece yarısı yemeklerini karşıladık. Emniyet mensuplarının daha randımanlı çalışabilmesi için 8 tane binek araçlarını Büyükşehir Belediyesi olarak karşıladık.” dedi.
“EMİR GELDİ, YARIM SAATTE ARAÇLARLA BULUŞTUK”
Havaalanına giden Büyükşehir Belediyesi’nin ilk ekibinde yer alan Saha Sorumlusu Nevzat Başaran da; “15 Temmuz darbe girişimi gecesi saat 03.15’de Şube müdürümüz Nejat Fırat beni aradı ve bütün araçları Aksaray Köyüne (Havaalanı yolu üzerinde) intikal ettirmemizi söyledi. Biz yaklaşık yarım saattan az sürede Aksaray köyünde buluştuk. Daha sonra pisti kapattık. Piste girerken Emniyet zaten gereken önlemleri almıştı, bize yolu açmışlardı. Beraberimizde Sıtkı Şeker de vardı, biz piste girerek kapattık. Askerler silahlıydı, araçların üzerinde makineli tüfekler vardı. Emniyet Müdür Yardımcısı Mustafa Kamalak’ın emirleri doğrultusunda pisti kapattık. Sabah olduğunda da bütün silahlıları da orada gördük.” diye konuştu.
“EKİP ORAYA ÖLMEYE GİTTİ.”
Havaalanına giden Büyükşehir Belediyesi’nin ilk ekibinde yer alan Çavuş Vahap Kılıç, “Ben şube müdürümüz Nejat Fırat ile birlikteydim. Havaalanı kapıları açıktı, Emniyet tedbir almıştı, biz direk piste girdik, TIR'larla, araçlarla. Bir tane uçak yeni iniyordu, diğerleri inmişti. Hemen TIR'larımızı yanaştırdık. 2 tane F4 hangarın önüne çıkmıştı, onların da önünü kapattı TIR'larımız. Askerler silahlarını çevirmişti. Sıtkı Bey ise en öndeydi, bereket versin silahları kullanım olmadı. Olsaydı her halde başka türlü olurdu” ifadelerini kaydetti.
Yine havaalanına giden ilk ekip içerisinde yer alan İşçi Mehmet Akdağ, “Daha doğrusu ekip oraya ölmeye gitti. Uçakları kaldırmamak içtin ölüme gitti. Yakıt tankerini emir geldiğinde kendimiz de dahil havaya uçuracaktık. Uçakların üstüne sürecektik.” dedi.
Büyükşehir Belediyesi’nin havaalanına giden ilk ekibinde yer alan TIR şoförü Furkan Bozdemir ise, “Darbe girişimi gecesi saat 03.00 civarıydı, arandık Havaalanına gideceksiniz diye. Oraya kısa sürede gittik. Orada gereken neyse yaptık. Pisti kapattık, araçlarımızın sigortalarını kapattık, anahtarlarımızı alıp çıktık.” dedi.
“ASKERLER SİLAH ÇEKİYOR’ DEDİM, ÇAKIR’IN ‘GEREKİRSE ŞEHİT OLSUNLAR’ TALİMATINI ALDIM”
Darbe girişimi gecesi pisti kapatmak için havaalanına giden Büyükşehir Belediyesi’nin ilk ekibinde yer alan Malatya Büyükşehir Belediye İtfaiyesi Arama-Kurtarma Amiri Bahattin Yıldırım “Darbe girişimi gecesi benim istirahat günümdü. Darbe girişimini haberlerde duyar duymaz direk itfaiyeye geldim. İtfaiyeye geldiğimde, zaten tüm personelimiz Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın emri ile itfaiyeye çağrılmıştı. 2. Ordu Karargahı'nın yanına, çatışma bölgesine 2-3 tane itfaiye aracı göndermiştik. O esnada Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın ivedi emri ile havaalanını trafiğe kapatmamız gerektiğini bize Daire Başkanımız Hanifi Acar söyledi. Cengiz Akay, ben ve şube Müdürümüz Ahmet Kılıç ile birlikte direk havaalanına intikal ettik. Havaalanını girişinde havaalanına yakın bölgelerdeki şubelerden istediğimiz itfaiye araçları zaten gelmişlerdi.
Şube Müdürümüz 7. Ana Jet Üssü’nün arka nizamiyelerine, batı kısmındaki nizamiyelerine araçları yönlendirirken, biz ise VİP girişinden direk ana piste çıktık. İtfaiye araçlarını konuşlandırırken zaten son kargo uçağı da inmişti. Araçları konuşlandırırken, rütbesini tam hatırlamıyorum, sanırım bir yüzbaşı ve silahlı askerler koşarak yanımıza geldi, sürekli ayaklarını botlarını yere vurarak bizi ikaz ediyorlardı, geri çekilmemizi, askeri alan olduğunu ve gitmemizi söylüyorlardı. G-3 piyade tüfekleri bize doğru tutuluyordu. O esnada bir kişinin boynunda kelepçelerle bize doğru koştuğunu gördüm. Tanımadığım havaalanı sivil personeli ile askerler arasında tartışma yaşanırken, ben özel kalemi arayıp bilgi verdim. Özel kalemi aradım, ‘Burada bir direniş var, askerler silahlarla geldi, ne yapmamız lazım’ dedim. Özel kalemde Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın yanında olduğunu ve 'Gerekirse şehit olun, ama o havaalanından hiçbir uçak inip kalkmayacak’ şeklinde bize talimatını verince, tekrar biz askerlerin yanına giderek, ‘Şuan Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın talimatıyla en az 200-300 tane aracın Beylerderesi yanında olduğunu ve havaalanına doğru geldiğini ve havaalanını kesinlikle kapatacağımızı’ söyledik. Burada biraz tereddüde düştüler. Askerler çekip gittikten sonra araçlarımızı pistin üzerine konuşlandırıp aküleri sökmeye başladık. Bu esnada itfaiye şubelerindeki arkadaşlarımızdan da telefonlar geldi. İtfaiye şubelerinden gelip nizamiye önlerine konuşlandırdıkları araçlardan aküleri söken arkadaşlarımız, ‘Kulelerden ateş açarız’ şeklinde tehditlerin geldiğini söylediler. Şube Müdürümüz Ahmet Kılıç, Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır’ın talimatını yeniledi, ‘Kesinlikle o araçlar orayı kapatacak’ dedi.
Bir ara pistin tamamen önlemini aldıktan sonra F4 uçağı kalkmaya meyillendi, fakat o şekilde kaldı. Havaalanını tamamen kapatıldıktan sonra tekrar biz tekrar şehir merkezine geldik. Çünkü tanklar (ZPT’lerin 2. Ordu Karargahına doğru hareket etmesi) şehir merkezindeydi ve itfaiye araçları ile onları önlemeye çalıştık. Çok şükür o gece vatanımızın bölünmez bütünlüğünü bir kere daha ispat etmiş olduk. Yaklaşık 3-4 gün itfaiye araçlarımız havaalanında pistte kaldı. Darbe girişimi sonrasında yaklaşık 72 saat İtfaiye dairesi personeli olarak uyumadan nöbetimizi tuttuk. Öyle bir gecede yapmış olduğumuz bu çalışma ve gayret bizim için tamamen bir onur vericiydi.” ifadelerini kaydetti.
Yine havaalanına giden ilk ekipte yer alan Malatya Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi Dalgıcı Cengiz Akay, “Büyükşehir Belediye Başkanımız Ahmet Çakır bize şehit olmamızı söyledi. Bizde gerekirse milletimiz ve vatanımız için şehit olacaktık. Ama Allah bize şehitlik mertebesini nasip etmedi. Fakat bu hain kalkışmaya karşı yüzümüzün akıyla çıktığımız için gururlu ve mutluyuz, ülkemiz adına sevinçliyiz.” şeklinde konuştu.
Burhan KARADUMAN, Yeni Malatya Gazetesi- malatyahaber.com