- Eski Vali Toprak, Darbe Girişimi ile ilgili tanık olarak dinlendi, tutuklu eski Ordu Komutanı tepki gösterdi
15 Temmuz Darbe Girişimi sırasında Malatya'da görev yapan Vali Mustafa Toprak, devam etmekte olan dava kapsamında tanık olarak dinlendi. Valinin ifadesini dinleyen tutuklu eski Ordu Komutanı Adem Huduti, kendisinden davacı olan Vali'yi yalancılıkla suçladı. (Yandaki arşiv fotoğrafta, ikili darbeden önceki bir dönemde birlikte görülüyor)
FETÖ’nün 15 Temmuz’daki darbeye kalkışması sırasında Malatya Valisi olarak görev yapan Mustafa Toprak, “2. Ordu'daki gelişmelerden hiçbir şekilde bilgi verilmedi, bilgi gizlendi. 2. Ordu Komutanlığına bir faks emri ve darbe, demiş olduğunuz hain kalkışma ile ilgili bir görevlendirme listesi 22.15 itibariyle geldiği ve ilgili kişi tarafından görülmesine rağmen bana bu manada hiçbir şekilde bilgi verilmemiştir” dedi ve tutuklu eski Ordu Komutanı Huduti'yi (aşağıdaki fotoğrafta) suçladı.
15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Malatya Valisi olarak görev yapan ve Temmuz 2017'daki kararnameyle merkeze alınan Mustafa Toprak’ın Malatya'dan gönderilen talimatla Ankara 27. Ağır Ceza Mahkemesi'nde alınan ifadeleri SEGBİS aracılığıyla davanın görüldüğü Malatya'daki 1. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma dosyasına girdi.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, dönemin valisi Mustafa Toprak’ın (aşağıdaki fotoğrafta megafonla halka hitabeden) tanık olarak beyanına başvurulması için ara karar almış, Ankara Adliyesi'ne bu konuda talimat yazısı göndermişti. Bu kapsamda verdiği ifadede 15 Temmuz darbe girişimi gecesi Malatya’da yaşananları, yaşadıklarını anlatan ve sanık avukatları ile sanıkların sorularını yanıtlayan Toprak, “Gerek kalkışmayı yapanlar gerek bana silah çekenlerden şikayetçiyim” dedi.
-“22.15’te gelen şeyi neden sorarlar anlamadım”
Toprak, ‘sıkıyönetim mesajının’ olduğunun kendisine söylenmediğini ifade ederek, “2. Ordu'daki gelişmelerden hiçbir şekilde bilgi verilmedi, bilgi gizlendi. Saat 22.15 itibariyle, daha sonra gördüm. 2. Ordu Komutanlığına bir faks emri ve darbe, demiş olduğunuz hain kalkışma ile ilgili bir görevlendirme listesi 22.15 itibariyle geldiği ve ilgili kişi tarafından görülmesine rağmen bana bu manada hiçbir şekilde bilgi verilmemiştir. Adem Huduti (tutuklu- eski Ordu Komutanı), Avni Angun'un (tutuklu- eski Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı) özellikle Cumhuriyet Başsavcısı'na, açık telefon olduğu için hepimiz duyuyoruz, ‘bir liste varmış, bir görevlendirme listesi varmış, o liste nedir?’ diye sorduklarına şahit oldum. Yani 22.15’te gelen şeyi neden sorarlar onu anlamadım yani. Bildikleri, gördükleri, görüldü diye üzerine kayıt düştükleri bir listeyi sabah 4'te, 5'te, kaçta ise tekrar ilgili Savcıya böyle bir liste varmış diye sormaları, mantıklı aslında” dedi.
-“Kulenin ışık ve sistemin kapatılmasını istedik”
Toprak, 15 Temmuz gecesi emniyet müdürünün darbe kalkışması olduğunu bilgisini kendisine ilettiğini ifade ederek, “Bunun üzerine Jet Ana Üssü ve havalimanına hiç bir hava aracı, kara hava araçları dahil hiç biri inmeyecek ve kalkmayacak talimatı verdik. Bu talimatı vermemizin sebebi jet üssünde bombardıman uçakları, ilaveten F 16'larında hava limanında bulunmasından kaynaklıydı. Bu sebeple hiçbir uçağın kalkmaması gerekiyordu. Aynı zamanda Devlet Hava Meydanları İşletme Müdürüne kulenin ışık ve sistemin kapatılması talimatı verdik. Bu saatleri takiben belediyeden ve hava işletmesinden araçların hazır edilmesini istedik. Olası bir olumsuzluğa karşı kamyon ve benzeri büyük iş makinelerinin hazır edilmesini istedik” dedi.
-“O uçaklar, terörle mücadeledeki önemli ekipleri Akıncılar’a götürecekti”
Vali Toprak, Malatya’ya inen 7 uçağın Denizli Çardak'tan 550 Sat komandosu ya da özel yetişmiş ekibi Akıncılar'a götürmeyi amaçladıklarını ancak iniş yapamadıklarını anlatarak, şöyle devam etti:
“F16 ya da F4 uçakları pist başı yapmıştır ve pist başı yapmasında bizim hava alanını uçuşa kapatmamız ve araçlarla tümden işlevsiz hale getirmemiz karşısında Jet Ana Üs Komutanının oraya açma noktasındaki zorlamaları olduğunu da görüyoruz. Daha sonra öğreniyoruz ki; kaçırılan 7 tane uçak, Denizli Çardak'tan 550 Sat komandosu ya da özel yetişmiş ekibi Akıncılar'a götürmek üzere inemeyince, bu defa Malatya. Malatya'da eğer yakıt ikmali yapılsaydı o uçaklara, bir başka doğuda terörle mücadeledeki önemli ekipleri de oraya götüreceklerine ilişkin bir takım ifadelerde bulundu. Jet Ana Üs komutanının bana uçaklar yukarıda olmasına rağmen "burada bir uçak yok" demesi, indikten sonra da pisti kapatmamız üzerine açılması için yoğun baskı kurması ve kendi aracı ile gelerek pist başında arkadaşlarla bir takım münakaşa ve silah çekme olaylarının bana aktarılmasıdır. Uçakların pist başı yaptığı ve ciddi manada İl Emniyet Müdür yardımcısı ve kuvveti ile Hava Meydan İşletmesi müdürüne gönderilen ekipler vasıtasıyla etkisiz hale getirmek üzere baskı kurulduğu, ama başaramadıklarını aynen ifade ediyorum. Daha sonra bir takım indirme amaçlı spekülasyonlar yapmak üzere, bunların Amerika'dan alındığı, çok pahalı uçaklar olduğu, düşerse çok kayba uğranırmış. Ben de dedim ki ‘Kesinlikle indirilmeyecek ve gerekirse atış menzili içinde indirilecek.’ dedim. Çünkü burada devletimizin bekası sorgulanıyor ve dolayısı ile bunu sorgulatmayız. Benim talimatım budur.”
-“Darbe girişimi olmuşsa üs komutanına da talimat verebilirim”
“Valinin 7. Ana Jet Üs Komutanına emir verme yetkisi var mıdır?” sorusuna ise Vali Toprak, “Kanunları biliyorsunuz. Bir darbe kalkışması olmuş. İhanet. İhanet çerçevesinde Sayın Cumhurbaşkanımızın temsilcisi olarak her türlü talimatı verebilirim. Karşıdaki bu talimatı alıp uygulayacak eğer ihanetin içinde değilse. Ama normal ölçüler içinde Jet Ana Üs Komutanlığı benim sivil Vali olarak talimatım orada askeri kurallar geçerli olduğu için askeri şeyden emir alır. Ama orada bir darbe kalkışması var ve her türlü olağanüstü durum içerisinde talimat vermeye o anda yetkiliyim.” Şeklinde cevap verdi.
-“Bilgi verilmedi”
Toprak, dönemin 2.Ordu Kurmay Başkanı tutuklu Avni Angun’un avukatının ‘Avni Angun'un o gece sıkıyönetim emrinden haberdar olup olmadığını biliyor musunuz?’ sorusuna, “Bildirmiş olduğunuz hususlarla ilgili de bilgi verilmedi, ‘Bir sıkıyönetim mesajı var, ben sıkıyönetim komutanı olarak gösteriliyorum.’ diye de bir şey bana söylenmedi. Bilemiyorum. Çünkü sabaha karşı bize silah çekilmesi olayından sonra kriz merkezini bir başka yere taşıdık” cevabını verdi.
-“Huduti, ‘Hiçbir sorun yoktur’ dedi.”
Huduti'nin darbe gecesi kendisini aradığını ifade eden Toprak, “2. Ordu'nun da diğer birimler de olmak üzere içeri girişleri ve içeriden de dışarı çıkışları yasakladık. O arada talimatlarımızı, kontrollerimizi yapmakla birlikte Valiliğin önünde 20 bin- 30 bin bilemem, çok sayıda insan orada galeyana gelmiş, televizyonda bir takım Külliye, Meclis ve ilgili yerler nerelerse oraların bombalandığına dair bilgiler var. Vatandaşın ciddi manada hissiyatı yükselmişti. Saat 12 (24.00) civarında Adem Huduti beni aradı; ‘Sayın Vali ben Ankara'dan komutanlarımla irtibat kuramıyorum, bir şeyler oluyor, ben devletimin yanındayım.’ gibi bana bir şeyler söyledi. ‘O zaman irtibatımızı kaybetmeyelim, bir sorun var mı?’ dedim, ‘Hiçbir sorun yoktur.’ dedi. Saat 22.15’de orada bir takım darbe komisyonunun belgeleri oraya intikal ettiği görülmüş ise 2.Ordu komutanı olarak bana, il Valisine ‘Böyle bir emir geldi, kanunsuzdur, geçersiz sayıyorum.’ deseydi bir sorun yok. Demediğine göre durumu, vaziyeti idare ediyor. Bir taraftan eski darbeler gibi gerçekleşecek mi, öbür tarafta da televizyonlarda ciddi bir darbeye karşı vatandaşın takibi var. Gidip geliyor. İki tarafı idare olmaz diye düşünüyorum. 24.00’de yapılan görüşmede Adem Huduti hiçbir şekilde bir olumsuzluk olduğuna dair bir bilgi bana vermemiştir. Ama daha sonra içeride silahlı kişiler olduğunu, bir takım gelişmeler yaşandığını Şahin yarbayın (dönemin İl Jandarma Komutan Vekili) bana aktarması ve üzerine gitmemizle anlamış olduk” dedi.
-“Gece 02.00’ye kadar irtibat kuramadım”
Huduti ile ilk görüşmeyi yaptıktan sonra gece 02.00’ye kadar hiçbir şekilde irtibat kuramadığını anlatan Toprak, ifadesini şöyle sürdürdü:
“2.Ordu komutanı ile de saat 24.00'de konuştuğumuzda herhangi bir problem yok diyor. Saat 02.00'de, 1,5 saat sonra yaptığımız görüşmede ‘Ufak bir problem var ama ben onu çözüyorum.’ dedi. Aynen bu şekilde söyledi Adem Huduti. İlk görüşmede hiçbir şey söylemedi. Saat 24.00’dü biraz gece ya da kala, yani gece 01,00'den önce bu anlamda beni aradığında herhangi bir problem olmadığını söyledi. Ondan sonra 02.00'ye kadar hiçbir şekilde irtibat kuramadım Adem Huduti ile. 1,5 saat süre ile irtibat yok. Onun üzerine Şahin Yarbay ‘Benim irtibatım var, orada biraz karışıklıklar var.’ demesi üzerine. Kendisi Avni Angun ile irtibatı olduğunu ve biraz önce görüştüğünü bana söyledi.
Ben devamlı mikrofon açık, Emniyet müdürü, Komisyon Başkanı, MİT Başkanı da orada. Diyorum ki sekretere; ‘Hemen bağlayın, 2.Ordu Komutanı ile görüşeceğim.’ , 1,5 saat geçiyor. 1 saat geçti, biraz daha geçti, nerede kaldı ‘Efendim müsait değilmiş, dönecekler.’. Biz bu arada diğer işleri toparlıyoruz, görüşmemiz lazım, çünkü bilgi geldi. 2. Ordu'nun içinde bir yapılanma var, bir problem var ve 2.Ordu komutanına maalesef ulaşamıyorum. Avni Angun, 2.Ordu komutanının yanında olmadığını söyledi o anda. Ya da öyle demek durumunda kaldı, ya da aradan zaman geçti, bilemiyorum. Avni Paşa telefonu Adem Huduti'yi vermedi yani. Öyle bir şey olsaydı yani ben ulaşamadığımı söylediğimde ‘Buyrun benim yanımda.’ demez miydi yani. Dolayısı ile ben sekreter hanıma kızdım; ‘Artık bağlayacaksan, bağla, ne demek ya ilin Valisi böyle hassas bir durumda ulaşmak istiyor ve müsait değil.’ müsait olunca arayacak demesi üzerine. Bu 5 kere, 10 kere devam etti. Bunun üzerine ‘İlgili telefona kim çıkıyorsa bana bağlayın.’ dedim, ‘Efendim sizi mi bağlayayım.’ dediler, bağlamalarını söyledim. Ondan sonra emir subayı, ya da yanındaki kişilerden biri, ‘Kardeşim niye bağlamıyorsunuz.’ dedim, ‘Efendim müsait değil, biraz sonra biz döneceğiz.’ diye ifade ettiler. ‘Hayır, derhal bağlayacaksınız,’ dedim.
‘Efendim biz daha sonra dönelim.’ dediler. ‘Kardeşim onu bunu bilmiyorum, bakınız 2. Ordu'da bir takım başkaldırı var, onun içinde olanlar da var, senin de kim olduğunu bilmiyorum, tanımıyorum.’ dedim. ‘Efendim nasıl tanımazsınız ben paşanın yanındaki kişiyim.’ dedi. ‘Ben seni beni bilmem, senin kiminle hareket ettiğini bilmem, aynen şunu söyleyin, Adem Huduti'ye iletiniz telefona çıkarsa çıksın, yoksa 15 dakika içinde 2.Ordu komutanlığına operasyonu başlatıyorum.’ dedim. Karşıdaki kişinin Sedat isimli emir subayı olduğunu biliyorum. Ben kendisini tanımam ama ‘Ben Sedat.’ dediğini biliyorum. Böyle 15 dakika sonra operasyonu başlatacağımı söyleyince; ‘1 saniye.’ diyerek telefonu paşaya, Adem Huduti'ye verdi. Ben orada ‘Ben size bu kadar zamandan beri ulaşamıyorum, nedir durum, orada bir problem mi var.’ dedim. ‘Ufak bir problem var, ben onu çözmeye çalışıyorum.’ dedi. Bu kadar. Ama orada o kadar olay oluyor, hiçbir şey yok. Aynen böyle olmuştur.”
-“İHA hazırlattırılmış”
Darbe girişimi gecesi ‘Hakkari'de bir terör olayı, köy basıldı denilerek’ İHA hazırlatılması için talimat verildiğini ifade eden Toprak, “Gece saat 24.00’de, Hakkari'de bir terör olayı, köy basıldı denilerek, İHA (Vali ifadesinde İHA diyor ancak, hazırlatılan İKA yani İnsanlı Keşif Uçağı) hazırlattırıyor. 6 kişi taşıyor. Talimat veriliyor, onu tahkikte bakarlar. İnsanlı hava aracı, oranın albayı ‘kesinlikle ben onu kaldıramam, asla ve asla hazırlattıramam.’ diyor. Sabah tanklar, ZPT'ler çıkmadan önce yine hazırlattırıyorlar” dedi.
-“Her şeyin pert olduğunu gördük”
Toprak, Avni Angun’un (alttaki fotoğrafta) avukatının ‘Darbenin uzatılıp, darbe sürecinin bastırılmasının uzayıp uzamadığını düşünüyor musunuz?’ sorusuna Vali Toprak şu yanıtı verdi:
“Şunu düşünüyorum: benim operasyonu yaptırmamak adına, ‘Bekle, bekle, bizi şehit edecekler.’ bir taraftan Adem Huduti'nin emir astsubayı olabilir, subayı olur, bilemem, arıyor, ‘Efendim paşamı şehit edecekler.’ diyor. Öbür taraftan paşa arıyor ‘Aman dışarıdan içeriye yoğun bir ateş varmış, kestirin.’ diyor. Arkadaşlara soruyorum, ‘Efendim bizim öyle hiçbir içeriye yaptığımız atış yoktur,’ diyorlar. Diyorum ki: böyle bir atış yok, ‘Yok yok atış geliyormuş.’ diyor. Ben karşılıklı ifadeleri söylüyorum. Ama daha sonra şeyin pert olduğunu da gördük, gazinin arabanın üzerinde vurulduğunu da gördük.”
-“İçerideki olayları net olarak bana aktarmadı”
İfadeyi dinleyen Adem Huduti, Vali Toprak’a, ‘Devamlı operasyonu oyaladığımı ifade ediyorsunuz, benim kararım oydu, evet baştan beri de öyle davrandım. Operasyonu erteleme nedenimin kan dökülmemesi olduğunu baştan beri açıklamıştım. Ben de soruyorum kendisine. Madem hazırlardı, benim canımı kurtarmak istiyorlardı neden beklediler o kadar saat. Söyledikleri tamamen yalandır. Tanık beyanlarının hiçbirini kabul etmiyorum. Siz bana içeride kimler var, kimler darbeci diye bir soru yönelttiniz mi ?” şeklindeki soru yöneltti. Toprak ise “Hiçbir şekilde içeride büyük bir problem olduğunu da yansıtmadı, ‘ufak bir bir şey var Sayın Vali, onu çözüyoruz’ dedi. Soru yöneltmedim çünkü içerideki olayları net olarak bana aktarmadı. Ben bilemem ki” şeklinde cevap verdi.
-“Kalabalık 2. Ordu’nun önüne gitseydi kan gövdeyi götürürdü”
Darbe girişiminin ortaya çıkması üzerine Malatya Valilik binasında Emniyet ve Jandarma ile toplantı yaptığını ve Valilik önüne toplanan binlerce Malatyalının 2. Ordu’nun önüne gitmesini engellemeye çalıştıklarını belirten Vali Toprak, “2. Ordu dahil, tüm askeri kesim de dahil, hassas olan yerlerin çevresini elimizde az kuvvet olmasına rağmen çevirdik. 2. Ordu'nun da diğer birimler de olmak üzere içeri girişleri ve içeriden de dışarı çıkışları yasakladık. O arada talimatlarımızı, kontrollerimizi yapmakla birlikte Valiliğin önünde 20.000-30.000 bilemem, çok sayıda insan orada galeyana gelmiş, televizyonda bir takım Külliye, Meclis ve ilgili yerler nerelerse oraların bombalandığına dair bilgiler var. Vatandaşın ciddi manada hissiyatı yükselmişti. Vatandaş galeyana geldi, 2. Ordu Komutanlığına bu kadar insan yürüyecek. Kan gövdeyi götürecek ve içeriden bir ateş edildiğinde bu kadar insan Genelkurmayın önündeki gibi, Boğaz köprüsündeki gibi olaylar olacak. Ve onun üzerine biz teskin etmek üzere ciddi manada vatandaşın bir hezeyanı vardı, orada (toplanan vatandaşlara) 'biraz önce 2.Ordu Komutanı ile görüştüm', Jet Ana Üssünü de kendim ilave ettim, o saate kadar bir görüşmem yok. 'Devletimizin yanındalar' diyince basıncı düşürdük ve 2.Ordu'ya gidişi engelledik.” ifadelerini kaydetti.
“Angun diş macununu aldırırken, saat 22.00 karargah kapılarının kapandığını bana bildirmedi”
Angun’un avukatının “Avni Angun'u o gece kriz merkezine çağırmayı hiç düşünmediniz mi?,” sorusuna ise Vali Toprak, “Çağırmaya gerek yok. Çünkü kişinin güveni, orada bir takım şeyler oluyor, 2. Ordu'da bir takım gelişmeler var. Kendisini benim çağırmama gerek yok ki. Kendisi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin bir görevlisi olarak, her zaman düşmez, bir kere olur bu işler, kendisi çıkıp gelebilirdi.” cevabını verdi.
Angun’un avukatının, “Kriz merkezinin toplandığını bilmeyen bir insan nasıl gelebilirdi?” sorusu üzerine Toprak şunları söyledi:
“Unuttuğu diş macununu aldırmak için kapıyı denemekten öte İl Valisine ‘Bu kapılar saat 22.00 itibariyle, 23.00 itibariyle kapanmıştır.’ içeriye girmeden Valiyi bilgilendirsin. Böyle bir şey yok. Bu olayın bilgilendirilmemesi bir taraftan acaba, darbeciler başarılı mı olacak, geçmişte olduğu gibi. Gelen havadisler de karışık, acaba neresi gibi. Ben kişilerle ilgili söylemiyorum. Durumunu net olarak ortaya koymayanlar, bir taraftan devletin temsilcisini onaylarken, diğer taraftan da durum nereye gidecek gibi. Problem bundan oluşmuştur, gerisini ben bilmem. İki tarafı da idare etme. Ben size soruyorum. Siz soruyorsunuz. Benim doğru bilgilendirmem lazım. 2.Ordu komutanı ile o zamanki kurmay başkanının beni saat o zaman 22:15'te bir liste geldi ise ya da daha sonra içeriye girmek için, diş macununu almak ya da elemanını göndermek, ya da arka kapıdan. İl Valisine, birinci derecede bu gibi olaylarda sorumlu-mesul kişidir, bilgi vermiş mi? Ben kişilerin güveni ile ilgili şimdi bir şey söylersem diyeceksiniz ki ‘Efendim yönlendirme yapıyorsunuz’. Kriz merkezine ben olabilecekleri çağırdım, diğer endişe olabilecek yerleri de kayıt altında tuttum. Çağırılabilecek mahiyet ve hissiyatta olduklarını görmediğim için çağırmadım. Avni Angun ilgili mesai bitmeden önce veya saatini bilemiyorum. Beni aradılar. Birlikte çalıştığım için. Yani temsil görevi manasında söylüyorum ‘Ben izne ayrılıyorum, şu kadar zaman sonra döneceğim.’ diye gitti, ben onu izne ayrıldı biliyorum. Ama gece kendisi 2.Ordu'dan çıkıyor, ben anlamış değilim,”
Vali Toprak’ın bu ifadelerinin ardından Angun’un avukatının, “Bir garnizon komutanının garnizonu terk etmediği durumda askeri mevzuat gereği halen orada olması hasebi ile sorumluluğu bakımından karargaha gitmesi gerekip gerekmediği biliyor musunuz, askeri mevzuat bakımından.” ifadelerini kullanması ise dikkat çekti.
-“Gündüz görevi devredenlere gece görev verilmiş”
Vali Toprak, 15 Temmuz günü Malatya’da gündüz saatlerinde görevini devreden komutanların gece tekrar görevlerine gönderildiğini de aktararak, “İstikam alayında, MEBS'te, 2.Orduya bağlı komutanlıklar var, Kara Havacılık var, onların devir teslim törenleri var. Ama gece devir teslim alan kişiler etkisiz hale getiriliyor. 2.Ordu Komutanı ve komutanlığına rağmen, yani kim yetkili ise, askeri bağlamda ben bir şey söyleyemem. Ama gündüz görevi devreden kişi, sen burada görevlisin deniliyor. Bunun izahını kim yapacaksa onlar yapacaktır.” dedi.
-“O kanaat gökten zembille inmiyor”
Vali Toprak;, “Biz oraya müdahaleyi yapacaktık erken bir saatte. Ama ‘Bekleyin, aman bekleyin, bekleyin, bekleyin’. Tanklar istikam alayından çıktı, halen bekleyin deniliyor. Adem Huduti Paşa bunu söylüyor” ifadesini de kaydetti.
Toprak, Adem Huduti’nin avukatına verdiği cevapta ise, “Bir insan devleti için çalışır, devletine hizmet eder. Ama bir gün gelir ki orada canını ortaya koyması gerekir. İnsana bir gün yaşamında bir olay düşer, orada gerçek kahramanlığını ya çıkarır ya çıkarmaz. Ben de orada ölebilirdim.” şeklinde cevap verdi.
Huduti’nin avukatının “Kanaatinizi söylüyorsunuz” çıkışına ise Toprak, “O kanaat gökten zembille inmiyor” cevabını verdi.
-Huduti: “3-5 yıl sonra nerede olacağımızı Allah biliyor”
Bu arada, tutuklu sanık Huduti'nin, Vali Toprak'ın ifadesi esnasında, “Herkes şu anda bulunduğu konumu baz alarak konuşsun. 3 yıl sonra, 5 yıl sonra nerede olacağımızı Allah biliyor” diye konuştuğu tutanaklarda yeraldı.
Vali Toprak’ın ifadelerine tepki gösteren Huduti, “..Aynı mekanda bulunup gözünün içine bakarak Mustafa Toprak ile konuşmayı arzu ederdim. Maalesef yargı bana bunu sağlamadı, çok üzgünüm. Birinci konu bu. İkinci konu; gecenin saat 12'sinde ben bütün ana has birlik komutanlarıma 16 ilde darbenin durdurulması emrini veren bir komutanım ve içinde bulunmamalarını emreden bir komutanım. 17 il olarak sadece Malatya'damı darbeciyim. Bir üzüldüğüm konuyu da belirterek sorularıma başlıyorum. Ben 2 yıldır ordu komutanlığı görevimde 250 değil, benim bölgemde 520 tane şehidim var, onların da kanı yerde kalmayacaktır diye çalıştık, çabaladık ve sonuç almaya çalıştık. Şu an itibariyle söylemek istediğim sadece 250 tane şehidi yok bu ülkenin, bu ülkenin onbirlerce şehidi var. Onun için duygusal boyutlara girmeyin, herkes şu anda bulunduğu konumu baz alarak konuşsun. 3 yıl sonra, 5 yıl sonra nerede olacağımızı Allah biliyor. Ben kesin olarak şunu söylüyorum. Bir Valinin saat 12'de 17 ilden sorumlu ordu komutanını aramamasını devletin bir ayıbı olarak kabul ediyorum ve bunu da ifade etmek istiyorum. Vali'ye hicab duyduğumu izah ettim. Çünkü doğruları söylemiyor. Kişisel ..yapar gibi konuşuyor. Ben onun karşısında 17 ilden sorumlu bir ordu komutanıyım ve gece 12'ye kadar gece beni aramıyor. Kendisinin saat 22:00'de haberi var. Ben hain değilim. Benim de bölgemde 520 tane şehidim var iki yılda ve o bahsettiği....operasyonlarını yöneten ordu komutanıyım ve kendi ifadelerinde orada olmadığımı söyledi 1 ayda. Kaç kez bir araya geldik Sayın Vali? ..
...Yani 2 kez bir araya geldiğiniz devletin 17 tane ili teslim ettiği bir ordu komutanı hakkında nasıl böyle vicdansızca konuşabiliyorsunuz, şahsen üzülüyorum...
..Devamlı operasyonu oyaladığımı ifade ediyorsunuz, benim kararım oydu, evet baştan beri de öyle davrandım. Operasyonu erteleme nedenimin kan dökülmemesi olduğunu baştan beri açıklamıştım. Ben de soruyorum kendisine. Madem hazırlardı, benim canımı kurtarmak istiyorlardı neden beklediler o kadar saat. Söyledikleri tamamen yalandır. Tanık beyanlarının hiçbirini kabul etmiyorum. Siz bana içeride kimler var, kimler darbeci diye bir soru yönelttiniz mi ?..
...Ama söylediğiniz yalanlar ile, iftiralar ile ben 16 aydır içerideyim. Şimdiye kadar..üzerinde kişi dinlendi, hiçkimse sizin itham ettiğiniz gibi itham etmedi. Saat 12'de darbeci olmadığımı kendisine bildirmiş olmama rağmen neden bunu ciddiyetle kabul etmiyor. Ben 64 yaşındayım, benim yalan söyleyecek bir şeyim yok...
...Gece saat 00:30'da hakkında gözaltı kararı verdikleri geçiyor belgelerde ve ondan sonra benimle ilgili konuşmaları bir hainle konuşur gibi gerçekleşmiş. Ben olmadan, bir Ordu komutanı olarak bir orgeneral olarak hitap edin ve saygı içinde davranın. Kendisine teessüf ediyorum. Bütün söylediklerini yalanlıyorum ve hiçbir söylediğini kabul etmiyorum. Ben devlet kademelerinde böyle Valilerin olmasından hicab duyduğumun kayıtlara geçmesini istiyorum. İfadelerin tamamı yanlıştır ve hiçbirini kabul etmiyorum ” dedi.
Huduti’nin bu sözleri üzerine, Vali Toprak ise, “Son söylemiş olduğu kelime var, onu reddediyorum, kendisine veriyorum. Bugün TSK'nın, memleketin ekmeğini yemiş insanların, buradakiler için söylemiyorum, hangi ihanetler içine girdiklerini, TSK'nın hangi üniformasını nasıl lekelediklerini, insanların güvenini, ülkenin ..herkes biliyor........hicab duyuyorum demesi, böyle bir Vali görmedim demesi kabul edilemez.” şeklinde cevap verdi.
-Duruşma 28 Şubat’ta
Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine Malatya’dan destek veren 2. Ordu Komutanlığı ve 7. Ana Jet Üssü’nde yaşananlara ilişkin 24’ü tutuklu 76 sanıklı davanın 9. duruşması 28 Şubat Çarşamba günü yapılacak.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından, duruşma salonuna dönüştürülen Yakınca Spor Salonu’nda görülen davada 2. Ordu eski komutanı eski Orgeneral Adem Huduti, 2. Ordu eski Kurmay Başkanı Tümgeneral Avni Angun, 2. Ordu eski İdari Kurmay Yarbaşkanı Tuğgeneral Mustafa Serdar Sevgili, 2. Ordu eski Harekat Destek Yarbaşkanı Tuğgeneral Zeki Karataş ve 7. Ana Jet Üssü’nün eski Komutanı Tuğgeneral Emin Ayık ile birlikte 24 sanık tutuklu yargılanıyor.
Malatya 1. Ağır Ceza Mahkemesindeki davanın iddianamesinde, dönemin 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti "bir numaralı şüpheli" olarak yer alıyor.
İddianamede, sanıkların, "Cebir Ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Anayasası´Nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırmaya Veya Bu Düzen Yerine Başka Bir Düzen Getirmeye Veya Bu Düzenin Fiilen Uygulanmasını Önlemeye Teşebbüs Etmek", "Cebir Ve Şiddet Kullanarak TBMM´Yi Ortadan Kaldırmaya Veya TBMM´Yi Görevlerini Kısmen Veya Tamamen Yapmasını Engellemeye Teşebbüs Etme", "Cebir Ve Şiddet Kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini Ortadan Kaldırmaya Veya Görevlerini Kısmen Veya Tamamen Engellemeye Teşebbüs Etme" suçlarından 3’er kez ağırlaştırılmış müebbet hapis ve "FETÖ Üyesi Olmak" suçundan da 15´er yıl hapisle cezalandırılmaları isteniyor.
Burhan KARADUMAN, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com (ÖZEL)
ARŞİV FOTOĞRAFLAR: Darbe girişimi sırasında Valilik Önü, 2. Ordu Karargahı, 7. Üs'te yaşananlar ve gözaltı, mahkeme görüntüleri..