Türk edebiyatının "vatan şairi" Namık Kemal, vefatının 134'üncü senesinde anılıyor.
Asıl adı Mehmet Kemal olan, "Namık" adını ise Şair Eşref Paşa'dan alan Namık Kemal, 21 Aralık 1840'ta 2. Abdülhamid'in müneccimbaşısı ve yurtseverlik, hürriyet, millet kavramlarına bağlı Yenişehirli Mustafa Asım Bey ile Fatma Zehra Hanım'ın çocukları olarak Tekirdağ'da dünyaya geldi.
Annesi Fatma Zehra Hanım'ı 1848 yılında kaybedince çocukluğunu Tekirdağ Valisi dedesi Abdüllatif Paşa'nın yanında, Rumeli ve Anadolu'da geçiren Namık Kemal, Afyon Müftüsü Buharalı Hacı Velid Efendi'den gördüğü eğitimin yanı sıra özel derslerle Arapça ve Farsça öğrendi.
Afyon Mevlevi Tekkesi neyzenbaşı Coşkun Dede'den tarikat usullerini öğrenen Kemal, Mart 1853'te Kars Kaymakamlığına tayin edilen dedesiyle bu kente gitti.
Kemal, Kars'ta kaldığı 1,5 yılda Karslı şair ve müderris Vaizzade Seyid Mehmet Hamid Efendi'den tasavvuf ilmini, divan edebiyatını öğrendi, hocasının teşvik etmesiyle ilk şiir denemelerini kaleme aldı.
Vahdet-i vücut felsefesini ve Muhiddin Arabi'yi, Mevlana'yı inceleme fırsatı bulan şair, Kara Veli Ağa adındaki kır serdarından avcılık, atıcılık, cirit oyunu dersleri aldı.
Babasının 1855'te Filibe kentine mal müdürü ve dedesinin Sofya Kaymakamlığına atanması ile Sofya'ya giden Namık Kemal, 16 yaşındayken Niş kadısı Mustafa Ragıp Efendi'nin kızı Nesibe Hanım ile evlendi.
Sofya'da evlerine ziyarete gelen dedesinin arkadaşı şair Binbaşı Eşref Bey, şiirlerini okuduktan sonra bir mahlasname düzenleyerek asıl adı "Mehmet Kemal" olan usta edebiyatçıya "Namık" ismini verdi.
Edebiyatta Batılılaşmanın ilk adımlarını atan İbrahim Şinasi ile tanışan Namık Kemal, eserlerinde "hak, millet, vatan, hürriyet, millet meclisi" gibi kelimeleri daha sık kullanmaya başladı.
Şinasi'nin çıkardığı Tasvir-i Efkar gazetesinde fıkra ve tercüme yazıları kaleme alan Kemal, Şinasi'nin 1865'te Fransa'ya gitmesi üzerine, kendisine bıraktığı gazeteyi tek başına çıkarmaya başladı.
Namık Kemal, kuruluşu 1865'e dayanan ve daha sonra Yeni Osmanlılar Cemiyeti adıyla ortaya çıkan "İttifak-ı Hamiyet" adlı gizli derneğe katılmasının yanı sıra "Tasvir-i Efkar" gazetesinde hükumeti eleştiren yazılar yazdı. Gazete, Yeni Osmanlılar Cemiyetinin görüşleri doğrultusunda yaptığı yayın sonucu 1867'de kapatıldı.
Namık Kemal, İstanbul'dan uzaklaştırılmak için Erzurum'a vali yardımcısı olarak atandı fakat bu göreve gitmeyi erteleyerek Mustafa Fazıl Paşa'nın çağrısı üzerine Ziya Paşa ile Paris'e gitti.
"Muhbir" ve "Hürriyet" gazetelerini çıkardı
Fransız hükümetinin Genç Osmanlılara ülkeyi terk etmelerini söylemesi üzerine Londra'ya geçen Namık Kemal ve arkadaşları, 1868'de Mustafa Fazıl Paşa'nın maddi desteğiyle Ali Suavi ile "Muhbir" ve "Hürriyet" gazetelerini çıkardı.
Namık Kemal, çeşitli anlaşmazlıklar sonucu Avrupa'da desteksiz kalınca, 1870'te Zaptiye Nazırı (Güvenlik Bakanı) Hüsnü Paşa'nın çağrısı üzerine İstanbul'a döndü.
Sadrazam Ali Paşa'nın ölümünden sonra Ebüzziya Tevfik Bey ile 1872'de çıkardığı İbret gazetesi muhalif yazılar yazdığı için kapatılan Namık Kemal, mutasarrıf olarak Gelibolu'ya atandı. Usta yazar burada "Vatan Yahut Silistre" oyunu ile "Evrak-ı Perişan" adlı eserini tamamladı.
Namık Kemal, kaymakamlık görevinden azledilince 1873'te İstanbul'a döndü ve tiyatroyla ilgilenmeye başladı.
"Vatan Yahut Silistre" oyununu Gedikpaşa Tiyatrosunda 1 Nisan 1873 gecesi sahneleyen şair, oyunu izleyenlerin galeyana gelip olay çıkarması üzerine birçok arkadaşıyla birlikte tutuklandı ve Magosa'ya sürgün edildi.
Tanzimat döneminin en önemli düşünce, sanat ve siyaset adamlarından Namık Kemal, "toplum için sanat" anlayışını benimseyerek, sanatı toplumun Batılılaşması için bir araç olarak kullandı.
Sırasıyla, 1879'da Midilli, 1884'te Rodos ve 1887'de Sakız Adası kaymakamlığı yapan şair, yakalandığı zatürreden kurtulamayarak, 2 Aralık 1888'de vefat etti. Vefatının ardından Sakız Adası'ndaki bir caminin haziresine defnedilen Namık Kemal'in cenazesi, vasiyetine uyularak Ebüzziya Tevfik'in padişaha müracaatı üzerine Gelibolu'ya nakledildi.
"Eşitlik", "hürriyet", "milliyet" ve "vatan" gibi kavramları kullanmıştır
Namık Kemal Üniversitesi (NKÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Doç. Dr. Sezai Öztaş, AA muhabirine, Tekirdağ'ın Mustafa Kemal Atatürk, Namık Kemal ve Yahya Kemal Beyatlı'dan dolayı "Üç Kemaller Diyarı" olarak bilindiğini söyledi.
Öztaş, Atatürk'ün, 13 Ocak 1920'de TBMM'de Namık Kemal'in "Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini, yok mudur kurtaracak baht-ı kara maderini" sözlerini kullandığını, ardından da "Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini, bulunur kurtaracak baht-ı kara maderini." dediğini dile getirdi.
Bu esnada yurdun birçok yerinin işgal edilmiş durumda olduğunu anlatan Öztaş, "Burada Mustafa Kemal Atatürk'ün Milli Mücadele'nin başarılı bir şekilde tamamlanacağına inancını bu sözlerle ifade ettiğini söyleyebiliriz. Atatürk 'Benim bedenimin babası Ali Rıza Efendi, fikirlerimin babası Ziya Gökalp, duygularımın babası ise Namık Kemal'dir' demiştir." ifadelerini kullandı.
Namık Kemal'in şair, devlet adamı, edebiyatçı, gazeteci, tarihçi, romancı ve tiyatro yazarlığından dolayı çok yönlü bir mütefekkir de olduğunu belirten Öztaş, şunları kaydetti:
"Namık Kemal eşitlik, hürriyet, milliyet, vatan gibi kavramların anlam kazanmasında etkili olan bir Osmanlı aydınıdır. Daha çok edebiyatçı kişiliğiyle tanınan Namık Kemal'in tarihle ilgili de önemli eserleri bulunmaktadır. Barika-i Zafer, Devr-i İstila gibi eserler Tanzimat Dönemi Osmanlı'nın en önemli eserlerindendir. Tarihin yalnız devleti idare edenler için değil herkes için lazım olduğunu ifade etmişti. Namık Kemal eserlerini yazarken hem Batılı kaynakları hem de yerli kaynakları kullanmıştır. Namık Kemal'in eserlerinde geçmişten hareketle geleceğin gidişatına çalıştığı da görülmüştür. Namık Kemal tarih vasıtasıyla değerlerimizi benimsetmek, vatan topraklarının korunması şuurunu kazandırmak istemiştir."
Namık Kemal Evi'inde vatan şairinin hatırası yaşatılıyor
Namık Kemal Derneği Başkanı ve Namık Kemal Evi Sorumlusu Sezai Kurt da vatan şairi Namık Kemal'in Tekirdağ'da doğmasının kendileri için büyük bahtiyarlık olduğunu dile getirdi.
Evde Namık Kemal'in hatırasını yaşatmaya çalıştıklarını aktaran Kurt, şöyle konuştu:
"Namık Kemal'in bütün eserlerini, onunla ilgili kitapları, fotoğraflarını burada topladık. Evin girişindeki iki salonda bu eserleri sergiliyoruz. Diğer odalarda da o dönemle ilgili birçok ev eşyaları, mutfak eşyaları, yazar ve şairlerle ilgili resimler toplayarak burayı bir müze evi olarak oluşturduk. Burası Tekirdağ'ın önemli bir kültür merkezi konumunda. Özellikle Trakya, Kırklareli ve Namık Kemal üniversitelerinden gelen öğrenciler var. Bunların yanı sıra ilkokul ve lise öğrencileri de gruplar halinde evi sürekli ziyaret ediyor. Burada hem Namık Kemal'i hem de Tekirdağ'ın kültürünü yaşatmaya çalışıyoruz. Bazı okullar özel derslerini Namık Kemal evinde yapıyor."
Tekirdağ İl Kültür ve Turizm Müdürü Ahmet Hacıoğlu da Namık Kemal'in adının şehirde yaşatıldığını anımsatarak, şunları kaydetti:
"Namık Kemal bu şehirde doğduğu için kent onu bağrına basmıştır. Tekirdağ 'Üç Kemaller' diyarı olarak bilinir. 19. Fırka'yı burada kuran Gazi Mustafa Kemal, Namık Kemal ve Yahya Kemal Beyatlı... Namık Kemal ilimizle o kadar özdeş olmuştur ki üniversitenin, il halk kütüphanesinin, en güzel lisenin adı Namık Kemal'dir. Namık Kemal her zaman ilimizde sempozyum ve etkinliklerle anılıyor. Onun vatan sevgisi Atatürk'e de örnek olmuştur. Bu vatan sevgisinin şu anda yaşayanlara ve gelecek kuşaklara aktarılmasıyla ilgili hem üniversitemiz hem valiliğimiz hem de müdürlüğümüz çalışmalar yürütmektedir. Biz her yıl Namık Kemal'in doğum günü olan 21 Aralık'ta kendisini anacağız."
Eserleri
"Vatan yahut Silistre", "Gülnihal", "Akif Bey", "Zavallı Çocuk", "Kara Bela", "Celaleddin Harzemşah", "İntibah", "Cezmi", "Barika-i Zafer", "Devr-i İstila", "Evrak-ı Perişan", "Silistre Muhasarası", "Kanije", "Osmanlı Tarihi Medhali", "Bahar-ı Daniş", "Terceme-i Hal-i Nevruz Bey", "Mukaddeme-i Celal", "Tahrib-i Harabat", "Takip", "İrfan Paşa'ya Mektup", "Hürriyet Kasidesi", "Vaveyla", "Murabba", "Vatan Mersiyesi", "Renan Müdafaanamesi", "Barika-i Zafer", "Osmanlı Tarihi" ve "Büyük İslam Tarihi."
Tekirdağ, AA