Hürriyet Gazetesi yazarı Tolga Tanış'ın yazısı şöyle;
"Hürriyet Gazetesi-14 Mart 2013
Geçen hafta Malatya Kürecik’teki radar ve Gaziantep’teki Patriot üssüyle ilgili bir yazı yazmıştım. Ve Washington merkezli Füze Savunma Yanlısı Birlik’in başkanı Riki Ellison’ın bu iki üssü ziyaret ederek benimle izlenimlerini paylaştığını haber vermiştim.
Ben de “Şimdilik Ellison’ın notlarıyla yetinmek zorundayız” demiştim.
İki şey oldu…
Yazıdan sonra bir grup gazeteci önce Gaziantep’teki üsse davet edildi.
Çekimler yapıldı…
Amerikan askerleri arasında tercümanlık da yapan bir Türk asıllıyla görüşüldü vesaire…
İşin Kürecik faslında da…
Hayır Gaziantep’teki gibi bir şey olmadı…
Ama Kürecik işinin başından beri peşini bırakmayan Malatya Milletvekili Veli Ağbaba yazıyı okuyup konuyu hem Meclis gündemine getirdi hem de bununla ilgili bir soru önergesi verdi.
“Ben milletveklili olarak giremiyorken bir silah lobicisi içeri nasıl alınır…”
“Başbakan cevap versin” diye…
Meclis kürsüsündeki konuşmasından sonra Ağbaba’yla konuştum.
Meseleyi nasıl takip ettiğini sordum.
*Önce soru önergesindeki sorular… Sonra konuşmamıza ve olayın vahim yanlarına geçeceğim…
1) ABD vatandaşı Riki Ellison hangi tarihte Türkiye’ye giriş yapmış, hangi tarihte Türkiye’den ayrılmıştır?
2) Lobi faaliyetleri yürüten Riki Ellison hangi tarihlerde Kürecik Füze Kalkanı’nı ziyaret etmiştir?
3) Ellison üslere hangi sıfatla girmiştir?
4) Ellison, Kürecik’teki kalkana kimin izniyle girebilmiştir?
5) Başbakan olarak belirtilen tesislere milletvekillerinin girmesine izin verilmemesine rağmen, bir ABD’linin girmesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
6) Başbakan olarak belirtilen üsleri ziyaret ederek, içeride gerçekleştirilen çalışmalar hakkında siz de bilgi almayı planlıyor musunuz?
Kürecik, Ağbaba için artık rutin uğraş halini almış.
Radarın Kürecik’e getirileceğinin duyulduğu 2011 Eylülü’nden beri uğraşıyor.
Ama her seferinde kapıdan dönüyor.
Başvurmadığı yer yok.
Bana bütün izin talep yazıları ve bunlara aldığı cevapları gönderdi.
Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Dışişleri Bakanlığı, NATO Daimi Temsilciliği, ABD Büyükelçiliği, ABD Savunma Bakanlığı, NATO Genel Sekreterliği…
Kim var kim yok hepsine sormuş…
Hiçbiri de “Tamam, girebilirsiniz” dememiş.
“Ne yapacaksınız bu soru önergesinden sonra” dedim.
“Eğer Başbakan bu sorulara cevap vermezse yine başvuracağım” dedi.
Yine yanıt vermezse…
“Gerekirse Meclis gündemine tekrar getireceğim. Bu Amerikalı’nın girip benim içeri giremememi büyüteceğim” dedi.
“Bunun dışında yeni bir gelişme oldu mu üsle ilgili” dedim.
“Malatya İl Özel İdaresi burayı köy yolu kapsamına aldı geçenlerde. Köy olmadığı halde... Bunun için para ayırdı. Onu da Meclis gündemine getirdim” dedi.
“Peşini bırakmıyorsunuz” dedim.
“Bu iş ilk ortaya çıktığından beri peşindeyim, bundan sonra da bırakmayacağım” dedi.
Radar iyidir kötüdür…
NATO şöyledir NATO böyledir…
Bunların hespi bir yana, bu olaydaki asıl vahim olan yan şu.
Başından beri bu radar meselesi Türk halkına hiçbir zaman açıkça anlatılmadı.
Ve hiçbir zaman şeffaf bir şekilde… Olması gerektiği gibi açıklanmadı..."
Hürriyet'teki yazının tamamına aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz:
http://hurarsiv.hurriyet.com.tr/goster/ShowNew.aspx?id=22808950