AKP Malatya Milletvekili ve TBMM İdare Amiri Ömer Faruk Öz, “Bazı şeyler eksik olmuşsa bilin ki AK Parti hükümetinin, Cumhurbaşkanımızın, Başbakanımızın değil, yereldeki bizlerin eksikliğinden olmuştur” dedi.
ERTV’de yayınlanan, Tutku Eren’in hazırlayıp sunduğu Gündem Siyaset Programına katılan Ömer Faruk Öz, gündeme ilişkin ve Malatya özelinde açıklamalarda bulundu.
“BU AK PARTİ’NİN DEĞİL, BİZ YEREL YÖNECİLERİN BECERİKSİZLİĞİDİR”
Malatya’ya hizmet etmekten ve Malatyalıların dertleriyle dertlenmekten zerre kadar üzgün olmadığını belirten Öz, “Sıkça karşılaştığım en büyük sorunlardan biri yeri geldiğinde kendi partimi eleştiriyor olmam. Bizden önceki dönemlerde yapılamayan çoğu şeyi yaptık Malatya’da. Fakat bunlar yeterli değil. Çoğu zaman bürokratik engellerle karşılaştık ama biz yerel yöneticiler olarak Malatya’da bir sinerji yakalayamıyoruz. Malatya’ya daha fazla hizmet yapılabilmesi için atanmış ve seçilmişlerin daha çok iç içe olması gerekiyor. Sivil toplum örgütlerinden tutunda, milletvekillerinden, belediyesinden, valisinden, üniversitesinden, meslek odalarına kadar her birinin ortaya ben değil biz diyebilmek, Malatya diyebilmek şartıyla ortaya bir yol haritası koymamız lazım. Bunu Malatya’da yapamıyoruz. Açıkça söylüyorum, en rahatsız olduğum konulardan birisi de budur. Bunu ilk defa söylüyorum. Ben bu rahatsızlıktan dolayı oldukça üzgünüm. Fakat, Malatya’ya hizmet etmekten Malatyalıların derdiyle dertlenmekten zerre kadar üzgün değilim. Malatya’da bir sinerji oluşturamadığımız için içimde bir isteksizlik oluştu. Hatta bu dönem milletvekili adayı olmamayı düşünmüyordum. Bu dönem dinlenmek istedim. Ama arkadaşlarımın ve milletvekili ağabeylerimin ısrarı üzerine aday oldum. Değerli arkadaşlarım ve ağabeylerim benim haberim olmadan sekreterime parayı yatırtmışlar. Beni zorla gönderdiler, milletvekilliği için müracaat ettirdiler. Ben Malatya’ya hizmet etmekten kaçmıyorum. Malatya’da bu sinerjiyi yakalayamadığımızdan dolayı üzgünüm. Bu durum sadece siyasetin kendi içerisindeki durumu değil. Sivil toplum örgütleriyle de bu durum böyle. Atanmışı, seçilmişi, üniversitesi, STK’sı bazen kendi kendimizi yiyoruz. Bir yol alamıyoruz. Bu yol alamamaktan dolayı da strese giriyorum. Bazı şeyler eksik olmuşsa bilin ki AK Parti hükümetinin değil, Başbakanımızın, Cumhurbaşkanımızın değil, yereldeki bizlerin eksikliğinden olmuştur. Çevreyolu ile ilgili konuda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan Başbakanlığı döneminde gerekli talimatları verdi. O zaman ki Ulaştırma Bakanımız talimat verdi. ‘Derhal yatırım programına alın’ dedi. Yatırım programına aldırdık. Ama kamulaştırma noktasında 18 uygulamasını beceremedik, toplulaştırmayı beceremedik, beceremediğimiz için bunlar gecikti. Vatandaş diyor ki; ‘Bütün illerin çevre yolu yapıldı Malatya’nın ki niye yapılmadı.’ Haklı, ‘Biz bu kadar destek veriyoruz, AK Parti’ye, AK Parti niye bunu yapmıyor’ diyor. AK Parti gereğini yaptı. Sayın Cumhurbaşkanımız ve Başbakanımız gereğini yaptı. Fakat biz yerel yöneticiler çoğu şeyi beceremedik. Beceremediğimiz için bu kadar geciktik” ifadelerini kaydetti.
“YEREL YÖNETİM OLUP DA SIKINTI OLMAMASI MÜMKÜN DEĞİL”
Her yerde ve her bölgede yerel yönetimlerin çeşitli sıkıntıları olduğunu ve bu sıkıntıların bilinci ile hareket ettiklerinin altını çizen Milletvekili Ömer Faruk Öz, “Yerel yönetim olup da sıkıntı olmaması mümkün değil. Önemli olan sıkıntıların tespitini doğru yapmak ve öncelikleri doğru belirlemek ve doğru usullerle, doğru metotlarla o sıkıntıların giderilmesine karar verip yola devam etmek. Bunu yapabiliyorsak bu sıkıntılar giderilir. Bunu yapamıyorsak bu sıkıntı olur. Yoksa yerel yönetimler bir insanın doğumundan ölümüne kadar her şeyiyle birebir ilgilenilen yönetimlerdir. Dolayısıyla yerel yönetimlerde sıkıntı yok dersek, mümkün değil , olur. Hiçbir zaman sorunsuz bir yerel yönetim olmaz. Çünkü insanlar var oldukça, insanların talepleri var oldukça yerel yönetimlerden de beklentiler artacaktır ve yerine getirilecektir. Bu çerçevede Malatya’nın büyükşehir olması, büyükşehir olmayla beraber il hudutlarının genişleyip büyükşehir alanına alınması ve bunların daha yeni olması bu süreç içerisinde sistemin oturma noktasında eksiklikler olabilir. Ama bunların doğru sağlıklı bir şekilde planlaması organizesi yapılırsa yoluna girer diye düşünüyorum” dedi.
“TECRÜBEME DAYANARAK UYGUN OLMADIĞINI SÖYLEDİM”
Trambüs ile ilgili söylenmesi gerekenleri defalarca söylediğini belirten Öz, “Eskilerimizin Kifayet-i müzakere diye bir sözü vardır. Bu konu ile ilgili birçok şey söylendi. Ben bu konu ile ilgili önceliklerimi söyledim dedim ve bu konuyu kapattım. Geçtiğimiz günlerde hizmete giren trambüs çalıştığı esnada talihsiz bir olay yaşanıyor. Bu talihsiz olayın yanında en sevindirici durum herhangi bir can kaybının olmaması. Bu tablodan, bu üzücü olaydan sonra tekrar basın kuruluşları bizimle irtibata geçerek, görüşlerimizi aldılar. Ben daha önce söylediğim noktadayım. Çünkü bu konu gündeme geldiğinde ben sayın başkana bu işin çok rantabıl bir proje olmadığını, Malatya gerçeklerine, Türkiye gerçeklerine hatta toplu taşımacılık hizmetleri ile ilgili benim kendi bilgim, tecrübeme dayanarak uygun olmadığını söyledim. Sayın başkan da tabi benim söylediklerimi yerine getirecek diye bir kural yok. Sadece benim görüşlerimi dinledi ve nezaket gösterdi. Ama bu konuda demek ki değişik danışman kesimi bunun doğru olduğu noktasında belediye başkanını ikna ettiler ve hep beraber bu projeyi gerçekleştirdiler. Ben o zaman kanaatlerimi söylemiştim. Böyle büyük bir yatırım yapıldıktan sonra da ‘İnşallah ben yanılırım’ dedim. Çünkü böyle büyük bir para harcandıktan sonra, böyle büyük bir yatırım yapıldıktan sonra bu proje kadük kalırsa, verimli olmazsa yazık-günah olur, bu milletin parasına. Veya Allah korusun birkaç kişinin hayatına mal olacak kazalara, arızalara sebebiyet verirse o da ayrı bir sıkıntı olur. İnşallah ben yanılırım ve proje randımanlı çalışır, verimli olur, diye dua ettim. Hala da dua ediyorum. Geçenlerde meydana gelen kazadan sonra da bana sorulduğunda ‘İnşallah lokal sadece bir cihaza, bir araca bağlı bir arızadır. Sistemin, projenin tümünü etkileyecek bir sorun olmaz’ diye dua ettim. Yine de temennim öyle olmasıdır” diye konuştu.
“SİYASİ GELECEĞİMİ KURTARMAK İÇİN KENDİ VİCDANIMI KARARTAMAM”
Trambüs ile ilgili eleştirilerinden dolayı kendisinin de eleştirildiğini hatta kendi partisini eleştirdiği söylemelerine maruz kaldığını ifade eden Ömer Faruk Öz, hiç pişman olmadığını belirterek, sözlerine şöyle devam etti; “Ben bu konudaki görüşlerimi söylerken, günü geldiğinde birilerinin bunu siyaseten benim aleyhime kullanacaklarını bilerek konuştum. Bu konuda da kesinlikle korkum yok. Ben önce Allah’a ve milletime vereceğim hesaba dikkat ederim. Ben buradaki milletin hakkı, hukukunun yenilip yenilmediği noktasında hakikatleri konuşmak zorunda olduğumu hissederim. Siyasi geleceğimi kurtarmak için kendi vicdanımı kesinlikle karartamam. Vicdanımın sesine kulak veririm. Benim vicdanımda Adalet ve Kalkınma Partisi’nin bu ülkede başarılı olması. Çünkü bu milletin, Adalet ve Kalkınma Partisi’ne olan inancı kurulduğu günkünden daha da fazla devam ediyor. Adalet ve Kalkınma Partisi’nin de iktidara geldiği nokta yerel yönetimlerdi. Bizim geçmişimize baktığımızda Cumhurbaşkanımız başta olmak üzere belediyelerdeki başarımızla bu millet bizi bu ülkede iktidara getirdi, hükümeti, devleti bize teslim etti. Dolayısıyla belediyelerdeki yaptığımız ve yapacağımız işleri de olabildiğince milletin vicdanıyla, gönlüyle örtüşecek işler yapmamız gerekiyor. Bu noktada benim ortaya koyduğum bu eleştiri kesinlikle belediyeye, belediye başkanına, partime karşı yapılan bir eleştiri değildir. Özellikle ben partimin seçmeninin hassasiyetlerini dile getirerek, partimin oyuna da, partimin tabanına da sahip çıkmışımdır. Bu sahip çıkma çabamı zamanı geldiğinde benim aleyhime kullanılacağını da biliyordum. Şu anda da bunu yapıyorlar ve benim aleyhime kullanıyorlar. Pişman mıyım? Kesinlikle pişman değilim. Ben doğru yaptım. Bu milletin, Malatya’nın kaderi benim kaderimden daha önemlidir. En fazla ben bir dönem daha vekil olmam. Çok da bir şey kaybetmem. Ama Malatya’da bazı yanlış işlerin yapılmasını engelleyebilmişsem veya bazı doğru işlerin yapılmasına vesile olabilmişsem hamd olsun bana bu yeterli derim. O yüzden hiç pişman değilim. Herkes kendine yakışanı yapar.”
7 HAZİRAN GENEL SEÇİMLERİ
Milletvekili Öz, 7 Haziran Genel Seçimleri ile ilgili değerlendirmelerde de bulunarak, STK’ların katıldığı temayül yoklaması ile ilgili olarak, “AK Parti yaptığı seçimleri seçmeniyle tabanıyla, kamuoyuyla istişare ederek yapmak istiyor. Bu doğru bir uygulama fakat daha önce yapılabilirdi. Ama en azından Sivil Toplum Kuruluşlarının bu konuda görüş ve kanaatlerinin alınması doğru bir yaklaşımdır. Ama bu belki farklı metotlarla da yapılabilirdi. Sonuçta bu yapıldı ve AK Parti’nin temayül yoklamaları sırasında nezaket gösterip, gelip, katılan STK’lara teşekkür ediyorum. Temayül yoklamasının ardından 50’den fazla STK başkanı beni arayıp da benim ile ilgili kanaatlerini ifade ettiler. Bunun için ayrıca kendilerine çok teşekkür ediyorum. Hiçbir yönetim kurulu ve hiçbir başkanımızdan da böyle bir talebim olmadı. Şahsım ile ilgili teveccühlerine de teşekkür ediyorum. Gelmeyenlerde nezaketsiz demiyorum. Çünkü bazıları da kamu kuruluşu niteliğinde. Örneğin esnaf odalarımızın buna tepkisi vardı. Buna saygı gösterdik. Çünkü onların aynı zamanda bir kamu görevi de var. Yani STK’ların haricinde kamu görevi de ifa ediyorlar. Onların çekincelerine saygı duymak lazım. Onun haricinde gelip katılıp, kanaatlerini belirten bütün Sivil Toplum Kuruluşlarına ve yöneticilerine teşekkür ediyorum” ifadelerini kaydetti.
7 HAZİRAN AKŞAMI VE 8 HAZİRAN SABAHI MALATYA’DA NASIL BİR TABLO OLUR?
“Yaptıklarımız yapacaklarımızın teminatıdır” diyen Öz, yapılan hizmetleri anlatarak, 7 Haziran’dan sonra Malatya’da nasıl bir tablo yaşanacağını şu sözlerle ifade etti:
“Bu konudaki düşüncelerimi ifade etmekten hiçbir zaman çekinmem. Bu konuda muhalefete de saygı göstereceğiz. Muhalefet partileri olacak ki demokrasi olsun. Tek parti sistemini isteyen bir parti değiliz, zaten. AK Parti seçmeni başta olmak üzere seçmenin nabzını tutabilecek adaylarla yola çıkmamız halinde Malatya’da skorumuz 5-1’dir. Net söylüyorum, bu durum değişmez. Bu listede ben olurum olmam hiç önemli değil. Çünkü aday adayı arkadaşlarımızın içerisinde 5 değil de çok sayıda arkadaşımız aday olabilecek özelliklere sahip. Önemli olan halkın kendinden birisi olarak görebileceği ekiple yola çıkmamız. Malatya ile ilgili en büyük temennim. Öyle güzel bir liste oluşsun ki hem kendi aralarında hem yerel yöneticilerle, hem STK’larla, üniversite ile bütün kamu kuruluşlarıyla hakikaten yekvücut bir şekilde hizmet etme sinerjisini, enerjisini oluşturacak bir ekip olsun diye dua ediyorum. Yoksa ben şunu yapacağım, bunu yapacağım deme noktasında değilim. Zaten 8 yıldır bu ilde milletvekiliyiz. Yapmak istediklerimiz, yapmaya çalıştıklarımız ortadadır. Şu anda devam eden birçok projelerimiz var. 1 hafta sonra liste açıklanacak, belki listede varım, belki listede yokum. Bu hiç önemli değil. Ben Malatya’nın Demir Yolları ile ilgili projesini takip ettim. Bu benim adaylığımla falan alakası yok. Çünkü 7 Haziran’a kadar aday olmazsam bile ben bu ilin milletvekiliyim. Emanetim devam ediyor. Son ana kadar Malatya’ya yatırımların gelmesi noktasında neler koparabilirim onun gayreti içerisinde olacağım. Kayısı ile ilgili çok önemli bir tanıtım grubu oluşturmuştuk. Şu anda o tanıtım grubunun bütçesinde biriken paralar var. O para ile geçtiğimiz günlerde İhracatçılar Birliği bir araya geldi. Ben de telekonferans yöntemi ile katıldım. Burada bir karar alındı. Bir uluslararası ajans ile anlaştılar. 2015 yılı içerisinde Çin’de iki vilayette, Güney Kore’de ve Rusya’da yeni pazar ağları oluşturmak, kayısı tanıtmak ve tüketim alışkanlığını yaymak için tanıtım faaliyetleri başlattık. En büyük hedeflerimizden biri de kayısıya alan bazlı destek. Yani Malatya’da kayısıda dönüm başına verilebilecek bir parayı sağlamak. Bunu da 2014 yılı içerisinde uzun Gayretlerle Hazine, Maliye, Kalkınma Bakanlığı’ndan geçirdik. Ama son anda teknik bir şekilde kaldı. Sembolik bir rakamdı, yüksek bir rakam değildi ama olmadı. Yoksa 2015 yılı içerisinde kayısı bahçelerine alan bazlı destek verilecekti olmadı. Önümüzdeki süreçte oluruz veya olmayız, biz olmazsak bile gelecek milletvekili arkadaşlarımıza bunu takip etme noktasında yine destek ve ricacı olacağız. Kayısıya alan bazlı desteğin konulması için gerekli gayretleri sarf edeceğiz. Kuru kayısı lisanlı depoculuğu çıkardık. Çok önemli bir mesele idi. Onun yönetmeliğini çıkardık, her şeyini tamamladık, yapılamadı, yapamadık, bizi üzenlerden biriside bu. Bunun da mutlaka yoluna girmesi lazım. Geçen yıl kayısı yoktu. Ama kayısı bol olduğunda para etmesi ve bu paranın Malatya’ya katma değerinin tam olarak kalması için bir şeyler yapmak gerekiyor. Bunlar önemli konular.”
“ADAY GÖSTERİRLERSE BİR KURBAN KES, GÖSTERMEZLERSE DE İKİ KURBAN KES”
Aday gösterilip gösterilmeyeceği ile ilgili bir soruya da Öz, “Bundan 30 yıl önce konuşulan bir konu vardı. Bir alim zata sormuş biri; ‘ Efendim müsaadeniz olursa ben milletvekilliğine müracaat edeceğim’ demiş. Alim ise “Müracaat et, ama aday gösterirlerse bir kurban kes, göstermezlerse de iki kurban kes’ demiş. Yani biz müracaat ettik. Bu sorumluluğa giriyoruz. Sorumluluk bize verilirse bu bir manevi sorumluluktur, bir vebaldir. Bunu yerine getirme noktasında gayret sarf edeceğiz. Bu sorumluluktan bağışlanırsak, ‘sınavımız imtihanımız bitti’ diyeceğiz. Rabbim gönlümüzden geçenlerin hakkımızda hayırlı olanlarını nasip etsin” cevabını verdi.
TAŞERON İŞÇİLER VE ŞEKER FABRİKASINDA GEÇİCİ OLARAK ÇALIŞAN İŞÇİLERİN SIKINTILARI
Taşeron işçiler ve şeker fabrikasında geçici olarak çalışan işçilerin sıkıntıları ile ilgili açıklamalarda da bulunan Öz, “Burada bir işçi alımı ve bir sınav söz konusuydu. Bu iptal edildi, eskiler devam etsin diye. Taşeron işçilerimizin konusu mutlaka çözülmeli. Ama birden çözülmez bu konular. 8 yıl önce sorulduğunda taşeron işçilere kadro verilmeyecek dedim. Hatta millet bu sözlerime çok kızdı. O günden bugüne çok şey değişti. Taşeron işçilerle ilgili yıllık izinler, kıdem tazminatı gibi birçok alanda epeyce değişiklikler yaptık. Gönül şunu arzu ediyor; taşeron işçilerin hukuki bağlantılarının daha iyi bir zemine oturtulması gerekiyor. Karayollarında çalışan arkadaşlarımız mahkeme kararıyla da olsa bir hak kazandılar. Asli iş yaptıkları için kadroya geçirilmesi gibi bir konu gündem geldi. Asli iş denince de Türkiye’de çalışan taşeronların yüzde 10-15’i ancak asli iş yapıyor olarak değerlendirilebilecektir. Bu konuda bir çalışma yapılıyor. Taşeron işçilerimizin sıkıntılarının iyileştirilmeler yapılıyor” şeklinde konuştu.