SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Yazıklar Olsun!

0
Güncellendi - 2015-12-28 05:48:47
Yazıklar Olsun!
A- A+ PAYLAŞ

Mustafa Bahadır ALTAŞ

SM. Mali Müşavir

mba444@mynet.com

Malatya’nın sembolleri arasında yer alan türkülere konu olan ve adı Malatya ile özdeşleşen Kanalboyu..

Mekânların ruhu olur mu?  demeyin. 

Mekânlar her şeyden önce o yere  ait tarihi ve kültürel dokuyu yaşaması ve yaşatması ile işlevsel bir değer kazanır. Günümüzde modernleşme adına mekânlara yapılan en büyük kötülük,  tarihsel bağın koparılmasıyla birlikte yaşanmışlıkların izi silinerek, mekânın ruhundan soyutlanarak yapılmaktadır. Önce eski belediye binasında ,sonra Kernek’te, bugün Kanalboyun’da olduğu gibi sanki bir bedenden kalbi sökülüp alınırcasına ; ruhun bedeni terk etmesi gibi Malatya yüreğinden hançerleniyor.

Bir top ipek atlas acemi bir terzinin elinde rant için lime lime doğranıyor.

Peki, ama neden? Bu bilinçsizlik neden?  Geçmişle olan bu kavga neden? 

175 yıllık tarihsel bir geçmişi olan bugünkü Malatya yerleşim merkezinde halkın kentlilik bilinci ile oluşturduğu ve sahiplendiği değerler neden bir bir yok ediliyor. Malatya'daki her insanın yaşamında, bir anısı olan, bu yerlerin bizim gönlümüzde yeri çok farklıdır. Çünkü bizim için orada bir yaşanmışlık vardır. Şehirlerin tarihi ve kültürel  değerlerinin korunması, geçmişin geleceğe taşınması, nesillerin birbiri ile kucaklaşması, var olan sosyo-kültürel değerlerin ve tarihi eserlerin korunması, gelecek nesillere taşınması ile mümkünken, sürekli göç alan Malatya’da sahip olduğumuz değerleri bir bir yok ederek kentlilik bilincini ve kent kimliğini nasıl oluşturacağız? Bu yok oluşları engelleyemez isek göçle gelen kozmopolit yapıya nasıl dur diyeceğiz.? Bu eserler aslına uygun olarak yeniden düzenlenmek yerine neden yıkılıyor ve ne anlam ifade ettiği belirsiz ucube projelere kurban ediliyor bu projeleri kim ya da kimler çiziyor? 

Neden Restorasyon?

Oysaki geçmişten geleceğe tarihin yaşatılması için, tarihe tanıklık eden; onun belgesi niteliğinde olan eserlerin korunması gerekmektedir. Bunun için restorasyonun önemi ortaya çıkmaktadır. Restorasyon, (Fransızca kökenli) tarihi, otantik ve özgünlük değeri olan, önemli olaylara ev sahipliği yapmış eserin, tahrip olan bölümlerinin aslına uygun olarak, asli malzemeden, asli yapım tekniğinden ve özgünlüğünden ödün vermeden olabildiğince az müdahale ile ilk duruma getirilerek korunmasıdır. 

Restorasyondan, amaç, kültürel hazinelerin korunması ve geleceğe aktarılmasıdır. Yüz elli yıllık Malatya-Aspuzu yeni şehir merkezinde yetmiş-seksen yıllık eserler o şehrin tarihi için çok anlam ifade eder. Çünkü, kadim şehirlerde insan-mekân ilişkisinde fiziki çözümler aynı zamanda bir yaşam biçiminin de oluşmasına ve şekillenmesine katkı sağlar.

Dozer ve iş makinesiyle restorasyon yapanlar!

Geçtiğimiz Ağustos ayında belediye çalışmaları hakkında basına açıklamada bulunan Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır, “öncelikle mevcut Kanalboyunu, yol ve kaldırımları ıslah ederek, aslına uygun (?) bir şekilde yeniden düzenleyeceklerini, söylemişti. (Bizler de bu sözlere inandık) Daha sonra 2 Kasım 2015, Pazartesi günü ise Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından basına "Kanal ve ağaç dokusu korunacak. Kamuoyunda kanal kapatılacak diye bir söylenti var. Kesinlikle kanal kapatılmayacak." şeklinde bir bülten geçildi (Bizler bu sözlere de inandık) daha sonra çalışma alanına "Kanalboyundaki Ağaçlar  Yerlerinden Alınarak Tabiat Parkına Nakledilmektedir." yazılı tabela astılar. Restorasyonun amacı; tarihi eser ve dokuların özgün biçimleriyle korunarak, gelecek kuşaklara aktarılmasıdır. Asıl zor olanda budur. Bunu sağlayabilmek için profesyonel bir çalışma ve son teknik imkânları kullanmak gerekir. Bunlardan en çok kabul gören tanım aslını bozmadan onarmaktır. 

Malatya Büyükşehir Belediyesi tarafından yapılan bu çalışmalar zahmetli ve zor bir iş olmaktan çok bir restorasyon faciasıdır. Kullanılan teknik ile zücaciye mağazasına girmiş fil misali her yanı yıkıp dökmektedir.

Dün şahin bugün karga olanlar sus pus

Hemen her konuda fikir beyan eden, konuştukları zaman mangalda kül bırakmayan, gerçekte ise adı şahin kendisi karga olanlar sus pus olmuşlar.

Unutulmamalıdır ki, insanlar ve toplumlar yıkıp yok ettikleri değerler ile değil; geçmişten geleceğe taşıdıkları, tarihi ve kültürel değerleri ile yaşarlar. Bunun için Malatya'nın tarihi ve kültürel varlıkları ile gelenek ve göreneklerini içeren sosyal yapısının korunması gerekirken aksine Malatya’ya ait geçmişten gelen ne var ise sanki Malatya’dan intikam alınıyormuş gibi bir bir yok edilmektedir. Malatya’da kent kimliğini özümsemiş, değerlerini benimsemiş ‘gerçek’ Malatyalı, hiç bir zaman sahip olduğu kent kimliği ile sorunlu olmadı.

Kimlik bunalımı yaşayan birilerinin, Malatya'nın kimliğini değiştirme arayışına girmelerini anlamak mümkün değil.  Bir nevrozu ve psikozu tedavi etmek için Malatya’nın tüm yaşanmışlıklarının yıkmak veya şekillerini değiştirmek zorunda mıyız? Ya da siyasi rant uğruna Malatya ile dokusu uyuşmayan kültüre prim vererek buna kayıtsız mı kalacağız? 

Şehremini Teslim Alınmış mı?!..

Kernek ve Kanalboyu Malatyalı kimliğinde ve Malatyalılık ruhunda hep ön plana çıkan mekânlardır. 

Malatya’nın tarihinde ve kent kimliğinde kendine özgü yerleri olan sıra ile yıkılıyor. Yok olan Malatyalılık ruhu ve Malatya kimliğidir. Bu konuda en önemli sorumluluk, şehreminindir, yani belediye başkanınındır.

Peyzaj Mimarları Odası, Şehir Plancıları Odası,Mimarlar Odası gibi  bu konu hakkında  söz söylemesi gerek sivil toplum kuruluşlarının içinde Malatya kimliğini taşıyan değerlerine karşı yapılan bunca yamukluklara, çukurluklara ve yanlışlara teğet geçen bir doğru çıkmayacak mı?

Ve bunca yok edişlere sesiz kalınıyorsa eğer bir kez daha yazıklar olsun diyorum.

FOTO: Kanalboyu'ndaki yeni düzenleme (!) çalışmasından..

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız