SON DAKİKA
SON DEPREMLER

'Yemen Türküsü' İle Atatürk'ü Ağlatan Sanatçı: Safiye Ayla

'Yemen Türküsü' İle Atatürk'ü Ağlatan Sanatçı: Safiye Ayla
A- A+ PAYLAŞ

Sesiyle Atatürk'ü etkileyen sanatçı Safiye Ayla, vefatının 25. yılında yad ediliyor. Ünü yurt sınırlarını aşan, özgün sesiyle müzikseverlerin büyük beğenisini kazanan sanatçı, yaşamı boyunca 500'den fazla plak doldurdu.

Hicazizade Hafız Abdullah Bey ile Suudi Arabistan'dan gelerek küçük yaşta Osmanlı sarayına giren Seyyide Hanım'ın kızı olan Safiye Ayla, 13 Eylül 1917'de İstanbul Fatih'te dünyaya geldi.

Safiye Ayla doğmadan babası, üç yaşındayken ise annesi hayatını kaybetti.

Kimsesiz çocukların bakıldığı, İstanbul Bebek'teki Çağlayan Darüleytam'da büyüdü. Müzik çalışmalarına küçük yaşta piyano çalarak başlayan sanatçı, ilkokulu bitirdikten sonra Bursa Muallim Mektebi'ne girdi. Öğretmen okulunu 1920'de bitiren Ayla, İstanbul Beyoğlu'ndaki bir ilkokulda öğretmen oldu.

İlk kez 1931'de sahneye çıktı
Safiye Ayla, ilk plağını 1930'da doldurdu. Yesari Asım Bey'in "Sevda Yaratan Gözlerin" ile "Bekledim de Gelmedin" şarkılarını seslendirdi.

Mustafa Sunar’dan müzik dersleri alan Ayla, Yesari Asım Arsoy, Hafız Ahmet Irsoy, Selahattin Pınar, Saadettin Kaynak ve Udi Nevres Bey'den yararlandı. Sanatçı ilk kez 1931'de, Darüttalim-i Musiki Heyeti'nin konserinde sahneye çıktı. İstanbul ve Ankara radyoları ile İstanbul Konservatuvarı İcra Heyeti'nde çalıştı. Darüttalim-i Musiki Heyeti'nin konserlerine katıldıktan bir süre sonra öğretmenlikten ayrılarak, gazinolarda çalışmaya başladı.

Safiye Ayla henüz öğrenciyken sesinin güzelliğiyle dikkati çekmeye başladı. Sonraki yıllarda Cumhuriyet döneminin en tanınan kadın yorumcularından biri olan sanatçı, 1932'de İstanbul Vali Yardımcısı Nuri Bey’in evinde verilen bir davette, Mustafa Kemal Atatürk'ün huzurunda ilk kez şarkı söyledi. Usta sanatçı, Atatürk'ün en beğendiği seslerden biri oldu. Mustafa Kemal Atatürk adına düzenlenen bir konserde, "Ağam Olasan Ömer" adlı şarkısını yorumlayan sanatçıya büyük bir hayranlık duyan Atatürk, aynı şarkıyı tekrar tekrar okumasını istedi.

Sanatçı, TRT'de yayınlanan bir röportajında, "Yemen Türküsü" eserinin Atatürk'ü ağlattığını belirterek, "Onu Nevres Bey'den öğrenmiştim. Söylediğim zaman Atatürk'ün gözlerinden yaş geldiğini görmüştüm. Ağlamıştı. Dedi ki, 'İşte yok yere, Türk çocukları gidip Yemen ellerinde öldüler. Ne lüzum vardı buna.' dedi. Onu iyi hatırlıyorum." ifadelerini kullanmıştı.

Udi ve besteci Şerif Muhittin Targan ile evlendi
Udi ve besteci Şerif Muhittin Targan ile 1950'de evlenen sanatçının evliliği, eşinin 1967'de vefatına değin sürdü.

Açılışından itibaren İstanbul Radyosu olmak üzere Türkiye radyolarında sayısız konser verdi. Kariyeri boyunca 500'ün üzerinde plak doldurdu. Sanatçı, Ankara ve İstanbul radyolarının aranan sesi oldu, ünü yurt sınırlarını aştı.

"Seninle doğan gündür bu gönü" ve "Aşk yaprağına konarak koza öresim gelir" adlı iki de besteye de imza atan Ayla, 1942'de Rey kardeşlerin "Alabanda" revüsünde "Kraliçe Mimoza" rolünü başarıyla canlandırarak, oyunculuktaki yeteneğini de kanıtladı.

Safiye Ayla, dönemin diğer kadın okuyucularınkinden farklı, şarkıları kendine has bir okuyuş biçimine sahipti. Ölçüye uyarak, iyi bir diksiyonla, düzgün, aynı zamanda da coşkun, çekici bir tavırla okurdu. Sesindeki pürüzsüz akış, en tiz perdelerde bile kaybolmazdı. Zamanın gözde şarkılarıyla fantezilerini olduğu kadar, Rumeli türküleriyle klasik örnekleri de içine alan repertuvarıyla geniş bir dinleyici kesimince beğenilen sanatçı, özellikle "Çile Bülbülüm Çile", "Menekşelendi Sular", "Ben Seni Ellerin Olsun Diye mi Sevdim", "Bir İhtimal Daha Var" ve "Yanık Ömer" adlı şarkılara yorumlarıyla müzikseverlerin beğenisini kazandı.

En son sahne konserini Atatürk'ün anısına Türk Kültürüne Hizmet Vakfı yararına 1987'de İstanbul AKM'de veren Ayla, 14 Ocak 1998'de, 91 yaşındayken İstanbul'da yaşamını yitirdi.

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız