SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Yeşilçam'ın Kural Dışı Yıldızı: Sadri Alışık

Yeşilçam'ın Kural Dışı Yıldızı: Sadri Alışık
A- A+ PAYLAŞ

Yeşilçam'da "Turist Ömer" karakteriyle izleyenlerin gönlünde yer edinen oyuncu, komedyen, yönetmen, şair ve ressam Sadri Alışık'ın vefatının ardından 27 yıl geçti.

Asıl adı Mehmet Sadrettin Alışık olan usta oyuncu, Saffet Hanım ve kaptan Rafet Bey'in ilk çocuğu olarak 5 Mart 1925'te İstanbul'da dünyaya geldi. Ailesinin "Sadri" diye hitap ettiği sanatçı, çocukluğundan itibaren duymaya alıştığı isimle sanat dünyasında kendini tanıttı.

Paşabahçe 39. İlkokulu'nda okurken bir sünnet töreninde izlediği Naşit Özcan Tiyatrosu'nun gösterisi sayesinde, tiyatro sanatıyla tanışan Alışık, verdiği bir söyleşide, "İşte bana ne olduysa o perde kapandıktan sonra oldu. Benim içimde müthiş bir heyecan ve merak başladı. Perde açıldığında, yalancıktan yaptıklarını biliyordum. Şimdi perde kapandı ve gerçek hayatları başladı. 'Acaba bu perdenin arkasında ne var?' İşte bu laf, ileriki yıllarda beni oyuncu yaptı." ifadelerini kullanmıştı.

Gözlemci bir karakteri olan Alışık, kendi piyeslerini hazırlayarak, mahalle arkadaşlarına gösteriler sunmaya başladı.

Alışık, ailesinin tiyatrocu olmasına karşı çıkmasına rağmen, oyunculuktan vazgeçmedi, henüz üçüncü sınıftayken "İstiklal" adlı piyesteki başrol "Adalı Halil"i canlandırdı.

Sonraki yıllarda Ziya Ünsel İlköğretim Okulu adını alan Beykoz Ortaokulu'nda okuyan usta oyuncu, İstanbul Erkek Lisesi'nde eğitimine devam etti.

Sanatçı, lise yıllarında Cağaloğlu Halk Evi'nde tiyatro eğitimine başladı, oyunculuk çalışmalarını bugünkü ismiyle Sadri Alışık Tiyatrosu olan Muhsin Ertuğrul yönetimindeki Küçük Sahne'de sürdürdü.

Çok sayıda yağlı boya ve kara kalem çalışması yaptı
Rolleri büyüdükçe dikkatleri üzerine çeken Alışık, 17 yaşında rol aldığı, "Zehirli Kucak" oyunundaki rahip rolünü başarıyla canlandırdığı için ilk kez basında yer aldı.

Usta sanatçı, bir süre Devlet Güzel Sanatlar Akademisi Resim Bölümü'nde eğitim gördü. Çeşitli dergilerde grafikerlik de yapan sanatçı, hayatı boyunca pek çok yağlı boya ve kara kalem çalışmasına imza attı.

Katıldığı bir televizyon programında Alışık, akademide aldığı resim eğitiminden sinemada canlandırdığı karakterlerin nasıl görüneceğini tasarlama ve çizme konusunda yararlandığını anlatmıştı.

Sadri Alışık, 1940'ta Eminönü Halkevi'nde amatör tiyatro çalışmalarına katıldı.

Profesyonel olarak ise ilk kez 1943'te, Raşit Rıza Topluluğu'nda sahneye çıkan sanatçı, ardından Karaca, Site, Oraloğlu, Çevre, Oda ve Kent tiyatrolarında çalışmalarını sürdürdü.

Başarılı oyuncu, kısa bir süre gazinolarda da sahne aldı. Halkevindeki bir oyunda Alışık'ı izleyen ve beğenen yönetmen Faruk Kenç, 1944'te "Günahsızlar" filminde başrol teklif edince, sanatçı sinema kariyerine başladı. Alışık, filmde kimsesiz zavallı bir kıza yardım eden ve ona aşık olan balıkçıyı canlandırdı.

Vatani görevini 1946-1949'da tamamlayan usta oyuncu, 1951'de ilk evliliğini yaptığı tiyatro sanatçısı Neriman Esen'den 1957'de ayrıldı.

Alışık, 1951'de bir film setinde tanıştığı ve çok sayıda filmde rol aldığı Ayhan Işık ile 1979'da sanatçının vefatına kadar yakın dostluk kurdu.

"Turist Ömer", "Ofsayt Osman" ve "Ali Baba" gibi karakterlerle unutulmazlar arasına giren sanatçı, 1959'da "Yalnızlar Rıhtımı" filminde canlandırdığı "Rıdvan Kaptan" rolüyle dikkati çekti. Alışık, hikayesi Attila İlhan'a ait filmde, başrolü paylaştığı sinema ve tiyatro oyuncusu Çolpan İlhan'la tanıştı.

Çolpan İlhan ile 20 Ağustos 1959'da evlenen Alışık'ın, kendisi gibi oyuncu olan oğlu Kerem Alışık 1960'ta dünyaya geldi.

Dram rolleriyle başladığı kariyeri, komedi oyunculuğuyla zirve yaptı
Usta oyuncu, dram rolleriyle başladığı oyunculuk kariyerini, canlandırdığı komedi karakterleriyle zirveye taşıdı.

Kariyeri boyunca 200'ü aşkın yapımda rol alan sanatçının Ayhan Işık ve Belgin Doruk ile 1961-1962 arasında rol aldığı "Küçük Hanımefendi" serisiyle Türk sinemasının ilk güldürü karakteri olarak gösterilen "Turist Ömer" filmleri ve "Ayşecik" serisi izleyicinin gönlünde yer edindi.

Sadri Alışık, ilk kez 1961'de çekilen "Küçük Hanımefendi" filminde canlandırdığı "Bülent Soysal" karakterine ilişkin yaptığı bir açıklamada, "Sinema yaşamımın ilk yıllarında hep ciddi roller ve dramlar oynadım ta ki Küçük Hanımefendi'ye kadar. Bu filmde beni komedi oynatmaya karar verdiler. Doğrusunu isterseniz ben de şaşırmıştım niye böyle düşündüler diye. Ancak daha sonra dedim ki, 'Bir oyuncunun komedi, dram gibi birtakım ayrıcalıklar yapması gerek.' Nasıl ki bir müzisyen önüne hangi notayı koyarsan koy çalar, oyuncu da her oyunu oynayabilmelidir. Yalnız burada bütün mesele, notayı iyi bilmeye bağlıdır. Yani rolünü… " değerlendirmesinde bulunmuştu.

Rol aldığı yapımlarda, güzelliğe tutkun, umutlu, yaşama sevinciyle dolu, dürüstlüğü ve doğruluğu özleyen karakterler sergileyen usta oyuncu, 1964'te "Avare- Dalgamıza Bakalım" ile "Tophane Rıhtımında -Turist Ömer" ve 1970'de "Turist Ömer Arabistan'da" adlı 45'lik plaklar da doldurdu.

Unutulmaz repliklere imza attı
"Şaka ile Karışık", "Fıstık Gibi Maşallah", "Helal Olsun Ali Abi" ve "Ah Güzel İstanbul" adlı önemli filmlerde rol alan oyuncu, "Yalvarmaktansa kaybetmeyi tercih ederim. Prensip meselesi...", "Hayat demek, ölümü beklemek demektir. Az çok hepimiz denizi, yıldızları, ağaçları, işte falanları, filanları göreceğiz. Birçok şeyin tadına bakacağız sonra da ister istemez, 'Gidiyorum Elveda' şarkısını söyleyeceğiz. Öyle ise gidenin de kalanın da gönlü hoş olsun.", "Şu hayatın falanları filanları malum..." ve "Ama kabahat bende değil, şarkıdaki o kızda." gibi unutulmaz birçok repliğe de imza attı.

Sadri Alışık, 44 yıllık sanat hayatında birçok ödüle de değer görüldü. "Afacan Küçük Serseri" filmindeki "Hüsnü" karakteriyle 1971 Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde "En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü"nü, 1994'te oynadığı son film "Yengeç Sepeti" ile de yine "Antalya Altın Portakal Film Festivali"nde, Mehmet Aslantuğ ile "En İyi Erkek Oyuncu Ödülü"nü aldı.

Yaşamı boyunca aile yaşantısından ve karakterinden taviz vermeyen Alışık, yakın dostu Ayhan Işık'ı 16 Haziran 1979'da kaybettikten sonra büyük bir sarsıntı geçirdi. O yıllarda "Seyahatname" adlı dizide rol alan sanatçı, 1983'te "Kartallar Yüksekten Uçar", 1986'da "Çalıkuşu" ve 1987'de "Saat Sabahın Dokuzu" adlı dizide oynadı.

Sadri Alışık, Yeşilçam'da belirli bir karakter ya da film türüyle sınırlı kalmayan karakter oyuncularından biri oldu. Farklı niteliklerdeki rolleri canlandıran Alışık, her yıldızın rol sınırlarının belli ve personalarının dışına çıkmasının imkansız olduğu Yeşilçam sinemasında yıldız kurallarını esneten isim olarak öne çıktı.

İstanbul'a olan sevdasını kaleme aldı
Kendine özgü üslubu ve selamıyla halen Türk izleyicisinin seyretmekten keyif aldığı isimlerden olan sanatçı, "Bir Ömürlük İstanbul" adlı şiir kitabıyla da İstanbul'a sevdasını kaleme aldı.

Alışık, karaciğer yetmezliği nedeniyle dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal'ın desteğiyle 1990'da ABD'ye giderek, Prof. Dr. Münci Kalayoğlu tarafından organ nakli oldu. Karaciğer, böbrek ve solunum yetmezliği ile kemik iliği hastalığı için tedavi gören Alışık, 18 Mart 1995'te İstanbul'da yaşama veda etti.

Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verilen sanatçının anısına eşi Çolpan İlhan tarafından kurulan Sadri Alışık Kültür Merkezince her yıl "Sadri Alışık Sinema ve Tiyatro Ödülleri" veriliyor.

Usta oyuncunun rol aldığı bazı filmler şöyle:

"Fato-Ya İstiklal Ya Ölüm", "İstanbul Geceleri", "Çakırcalı Mehmet Efe", "İstanbul Çiçekleri", "Hürriyet Şarkısı", "Allah'a Ismarladık", "Kendini Kurtaran Şehir - Şanlı Maraş", "Tanrı Şahidimdir" "Vatan ve Namık Kemal", "Yavuz Sultan Selim Ağlıyor", "İki Süngü Arasında", "Suçlu Benim", "Soygun", "Halıcı Kız", "Daima Kalbimdesin", "Çalınan Aşk", "Korkusuz Kabadayı", "İlk Göz Ağrısı"

İstanbul, AA

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız