Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMO) İnşaat Mühendisleri Odası Malatya İl Temsilcisi İnşaat Mühendisi Bedir Özten imzasıyla kamuoyuna yapılan açıklamada, ilgili idarelerin denetim görevlerini gerektiği gibi yapmadıklarını, depremdeki yıkımların sorumluluğunu teknik elemanlara yükleyerek sorumluluklarını gizlemeye çalıştıklarını öne sürdü ve "Yıkımların gerçek sorumlularının gizlenmesi çabasına en yüksek sesle itiraz ediyoruz." dedi.
Özten, "Kamuoyunu Bilgilendirme" başlığı altındaki açıklamada şunları söyledi:
"Öncelikle Ülkemize geçmiş olsun. Bu afetin meydana getirmiş olduğu maddi ve manevi toplumsal tahribatın yaralarını bir an önce halk olarak hep birlikte bir an önce sarmayı umuyoruz.
İnşaat Mühendislerinin Meslek Odası olarak;6 Şubat depremleri sonrası meydana gelen yıkımların haksız olarak günah keçisi gösterilmeye çalışan serbest çalışan meslektaşlarımızın mağduriyetini açıklamak amacı ile bu bilgilendirme yazısı düzenlenmiştir.
Bina yapım sürecinde inşaat mühendisinin yeri ve sorumlulukları;
-Proje Aşamasında
Yürürlükte olan deprem yönetmeliğine ( Yönetmelikler;1947,1953,1961,1968,1975,1999,2007ve 2018 yıllarında olmak üzere 8 kez revize edilmiştir) uyarak geoteknik zemin etüdüne bağlı olarak yapının temelini ve projenin taşıyıcı sistemini modeller hesaplar ve projelendirir. Zemin etüdü 2000’li yılların başlarında uygulanmaya başlandı öncesinde yoktu. Yapılan proje; idarenin (şehir merkezinde belediye) inşaat mühendisi tarafından kontrol edilerek eksik ve/veya yanlışları varsa proje müellifine tamamlandıktan sonra proje onaylanır.2011 yılından sonra bu görevi idarenin yerine yapı denetim firmalarının inşaat mühendisleri yapmaya başladı.
-Bina Yapım Aşamasında
Şantiye Şefi; Binanın projesine uygun yapılmasına sağlamak için işleri idari ve teknik koordine etmekte yükümlüdür.
Yapı denetim uygulamasına kadar,Fenni mesul ( Teknik uygulama sorumlusu)binanın projesine uygun yapılmasından sorumlu.
Yapı denetim uygulamasının başlandığı 2011 yılına kadar idaredeki ( Belediye,OSB,İl Özel İdaresi gibi) İnşaat Mühendisi binanın temel onayı ve yapının her aşamasında bina bitimine kadar kalıp ve donatısının projesine uygun yapılıp yapılmadığını kontrol edip ( demir vizesi) beton dökümüne izin verme yetki ve sorumluluğuna sahiptir.
2011 yılında yapı denetim uygulaması ile birlikte yapı denetiminin inşaat mühendisi kontrolü; binanın taşıyıcı sisteminin proje uygun yapılıp yapılmadığını denetleyerek projeye uygun yapılmasından sorumludur.
Bina projesine uygun yapıldıktan sonra idare ilgili diğer kuruluşların onayı ile yapı kullanma izin belgesi verilmektedir.
-Statik Betonarme Proje Müellifi; Zemin etüdünden ve projenin hayata geçirilmesinden ve hayata geçirilirken yapılan hatalardan sorumlu değildir.
Statik Betonarme Proje Müellifi ( Projeyi yapan inşaat mühendisi )projenin onaylandığı tarihte yürürlükte olan yönetmeliklerden sorumludur.
Şantiye Şefi, yapı denetim, Fenni mesul ( teknik uygula sorumlusu)binanın projesine uygun yapılmasından, sorumludur. Malzeme kusurlarından sorumlu değildir. Özellikle betonarme betonu ve betonarme çeliğini imal etmekle ruhsatlandırılmış kuruluşların sorumluluğundadır.
Yapı kullanma izin belgesi verildikten sonra bütün sorumluluk belgeyi veren idareye ait olmalıdır. Proje Müellifi, şantiye şefi, fenni mesul ve teknik uygulama sorumlusu sorumlu tutulmamalıdır.
Yapı tamamlanıp kullanıma başladıktan sonra kullanıcılar tarafından çeşitli değişiklikler yapılıp ( Kullanım amacı değiştirme, kat artışı, kolon kesme, kolon kiriş delme, taşıyıcı sistemi zararlı etkilerden korumama, korozyon ve aşınma gibi)binanın taşıma kapasitesinin zorlandığı ve zayıflatılmasından proje ve yapım aşamasında görev almış inşaat mühendisleri sorumlu tutulmamalı. Bunun takibini yapacak olan yapıyı ruhsatlandıran idare olmalıdır. İdare kullanımda olan binaları periyotlar halinde kontrol etmelidir.
Malatya’da 1995 yılına kadar dere yataklarından getirilen tüvenan (Kum, çakıl, silt, toprak karışımı) malzeme ile betonarme betonu yapılıyordu. Granülometresi olmayan kirli mukavemeti belli olmayan malzeme ile beton yapılıyordu. Üretilen bu betonun kalitesini ( mukavemetini) ölçecek beton laboratuvar yoktu. Betonarme projelerde seçilen B160 betonu elde etmek mümkün değildi. İnşaat Mühendisleri Odası Malatya Temsilciliği olarak zamanın Malatya valisi ile görüştük, bize destek oldu çeşitli zorluklardan sonra özel sektörün işlettiği kum ocaklarına yıkama eleme tesisleri kurdurduk. En azından kum çakıl; silt, toprak ve iri malzemeden arındırılmış oldu.1997-98 yıllarında özel sektör tarafından hazır beton tesisi kuruldu, nispeten daha kaliteli beton üretilmeye başlandı. Fakat hala dökülen beton mukavemetinden emin değildik, beton ve betonarme denetimi yapılmıyordu çünkü idarelerin laboratuvarları yoktu. Kısacası yürürlükte olan yönetmeliğe uygun altyapı yoktu. Betonarme çeliği olarak BÇI düz demir üretiliyordu onunda mukavemetinden emin değildik. Şantiyede demiri işlerken çatlıyor kopuyordu. Piyasada bir denetleme yoktu.
1999 Marmara depremlerinden sonra toplum ve kuruluşlar olarak bu konuda biraz daha hassaslaştık. Belediye donatı ( Betonarme çeliği) denetimi ( donatılar; projeye uygun çap, sayı ve şekilde mi diye kontrol edilip uygunsa beton dökümüne izin verilir) yapmaya başladı. Fakat betonarme çeliği etiket standartlarına uygun olup olmadığı test edilemiyordu. Hazır beton da kullanılan agrega ( kum-çakıl) hala dere malzemesiydi ( Dere kum çakılı eşit mukavemetlere sahip olmayan tanelere sahiptir). Bunu gidermek için hazır beton firmaları çakıl ve kumu taş ocaklarından temin ederek betonda kullanılan kum-çakılın (mıcır) homojen olmasını sağladılar.
2007 yılında odamızın ısrarları sonucu Malatya Belediyesi ‘ne yapı laboratuvarı kurdurduk en azından beton ve betonarme çeliği testlerini yaptırıp malzemeden emin olmaya başladık.
2007 yılında oda olarak eski yapı stoğunun sorgulanması gerektiğini ilgili idareler ve kamuoyu ile paylaştık. Bunun için yapı stoğu envanterinin çıkarılıp yapıların yeni deprem yönetmeliğine uyup uymadığına bakılıp güçlendirilebilecekleri güçlendirilip güçlendirmeye elverişsiz olanların yıkılıp yeniden yapılmasını ( dönüştürülmesini) önerdik ve günümüze kadar bunu sürekli tekrarladık.
24 Ocak 2020 Elazığ-Sivrice –Çevrimtaş merkezli 6,8 büyüklüğündeki depremden etkilenen Malatya’da yapıların bir çoğunun hasar tespiti ya hiç yapılmadı yada yeterince yapılmadı. Orta hasar tespiti yapılan bir çok bina kullanılmaya devam edildi.
24 Ocak depreminden önce 2007 ve öncesi yönetmeliklerle yapılan tüm yapılardan ilgili bakanlık ve belediyeler sorumludur.
6 Şubat depremlerinden önce çeşitli zamanlarda Doğu Anadolu Fay Hattı 7,8 büyüklüğünde bir deprem üretebilir,mezarlık ve enkaz yığını olan eski yapı stoğunu bir an önce dönüştürmemiz gerekir açıklamaları yapıp kamuoyu ve ilgili kurum ve kuruluşları uyarmamıza rağmen dönüştürme ile ilgili hiçbir çalışma yapılmadı. Aksine hiçbir teknik çalışma yapılmadan imar afları çıkarıldı.
Şimdide günah keçisi olarak; Serbest çalışan proje müellifi, şantiye şefi, fenni mesul, teknik uygulama sorumlusu inşaat mühendisi meslektaşlarımız görülüyor ve bir çoğu tutuklu yargılanıyor.
Odamızın yasal görevlerinden biri olan; üyelerimizin disiplin hükümleri çerçevesinde mesleki yasaklığının bulunup bulunmadığını belirten vize görevini yerine getiren yönetim kurulu üyesi meslektaşlarımızın haksız yere tutuklanmıştır.
Yıkımın en çok olduğu binalar 1999 yönetmeliğinden önceki 1975 yönetmeliği ile yapılanlardır.
1999 Marmara depremlerinden sonra kamu kuruluşları riskli gördüğü kendi binalarını ya güçlendirdi yada dönüştürdü Malatya da özel yapılardan sorumlu olan belediyeler ve diğer idareler bu sorumluluğunu yerine getirmemişlerdir.
Her yeni çıkan yönetmelikten sonra önceki yönetmelikle yapılan yapıların yeniden analizlerinin yapılması gerekir. Bunun yapılmasını sağlamayan sorumlu ve yetkili kamu kuruluşları suçu kendilerinde aramalıdır.
6 şubat depremlerinin yaratmış olduğu yıkımda sorumluluğu bulunan herkesin yargı önüne çıkarılarak hukuk nezdinde hesap sorulması oda olarak bizlerinde öncelikli talepleri içerisindedir.
Çok sayıda meslektaşımız depremzede olmalarına ve suçlulukları kesinleşmemiş olmasına rağmen tutuklu olmaları mağduriyetlerini arttırmaktadır. Henüz sorumlulukları ortaya konmamış pek çok meslektaşımız tutuklanmaktadır.
Yıkılan binaların hangi sebepten kimlerin sorumluluklarını yerine getirmediğinden kaynaklandığını anlamadan gerçek failler tespit edilmeden tutuklanan meslektaşlarımız evrensel ceza yargılamasının temel ilkelerinden masumiyet karinesi; anayasanın 38. ve Avrupa İnsan Hakları sözleşmesinin 6.maddesinde ‘’Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar hiç kimse suçlu sayılmaz’’ şeklinde somutlaşmıştır.
Yıkımların gerçek sorumlularının gizlenmesi çabasına en yüksek sesle itiraz ediyoruz."
Bülten- malatyahaber.com