Bakan olduğu dönemdeki yakın çalışma arkadaşı, danışmanı Star Gazetesi Yazarı Cumali Ünaldı, 5 yıl önce vefat eden, Malatya eski milletvekili merhum Yusuf Bozkurt Özal'ı yazdı.
Ünaldı'nın, 8 Ocak 2006 tarihli Star Gazetesi'nde yayınlanan yazısı şöyle:
...
"Yusuf Bozkurt Özalı anlamak
Sevdiğiniz insanları, ölüm yıldönümünde hatırlamak üzücü. Ancak, birlikte geçen günleri, konuşmaları, anıları yeniden yaşamak da ayrı bir tad.
Yarın, Yusuf B.Özalı uğurlamamızın yıldönümü. 9 Ocak 2001de öldü, her canlının bir gün öleceği gibi.
Üstün nitelikli bir beyin, sağlam bir kişilik, yetenekli bir yurtsever, vefalı bir dost; bir mümin, bir dervişti. Onu tanıyanlar, bu yönlerinden biri ya da birkaçıyla anacaklardır.
Batı ile doğunun, teknoloji ile felsefenin, kıvamlı irilikte karışımı; senteziydi.
Ben, bambaşka bir yönünü, Türkiye üzerine düşüncelerini sizlerle paylaşmak istiyorum. Bana, uzun uzun yazdırdı bir vasiyet gibi.
Öncelikle 26 yağış havzasına büyük il denilerek, Türkiyenin yerinden yönetilmesi gerektiğini düşünüyordu. Bu ekonomistleri ve çevrecilerin de yaklaşımıydı. Hatta, havzaların, bir bakıma merkezi yönetimin, hizmete ve yatırımlara dair karar verici sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğini de düşünürdü.
Dar bölge sistemiyle birlikte, uzmanlardan oluşan 100 kişilik Türkiye Milletvekilliğini savunurdu. Bakanların, parlamento dışından seçilip, tek tek parlamento onayı alarak görev yapmasını önerirdi. Buna bağlı olarak, başkanlık sistemini bizim yapımıza uygun görürdü.
Türkiyenin, dışarıdan askeri ağırlıklı bir yönetim gibi göründüğünü, bunu önlemek için, Genelkurmayın M.Savunma Bakanlığına bağlanmasını, ilk yıllarda, eski bir Genelkurmay Başkanının Bakan yapılarak, yumuşak geçiş sağlanmasını önerirdi.
Bu ülkenin, kendi kendisiyle ve komşularıyla kavgayı bırakması gerektiğini, enerjisini, yeniliklere ayırmasının önemini vurgulardı.
Daha neler, neler...
Tümünü yazmak isterdim.
Yaz akşamları, Beysukentteki evinin bahçesinde, ne entelektüel toplantılar, ne siyasi tartışmalar, sohbetler olurdu...
Dostları hatırlayacaktır Yusuf Beyi... Özlemle, saygıyla, sevgiyle...
Türkiye de, bu evladını, düşünceleriyle hep canlı tutacaktır.
Söyledikleri, sadece o güne ait değil, bugüne ve çoğunlukla yarına dair şeylerdi çünkü.
Üç konu, üç sorun
BEDELLİ ASKERLİK, KREDİ
KARTI, YURT DIŞINDA
YÜKSEK LİSANS YAPANLAR...
Bu üç konuda aldığım iletinin haddi, hesabı yok. Başka yazarlara ve bu ülkeyi yönetme sorumluluğu olanlara da gidiyordur.
Bir yerde, sızlayan bir yara varsa, orada yanlış bir düzenleme, insani olmayan bir boyut da aramak gerekir.
Kimin haklı, kimin haksız olduğuna bakılmaksızın, sorunu, en az hasarla ve kimseyi incitmeyecek bir yöntemle, çözmek zorunda değil midir, siyasi karar konumunda olanlar?
Ancak, öyle önlemler de alınmalı ki, bir daha böylesine geniş çaplı bir birikim olmamalı.
Çok sayıda insan, sevdiği ülkesinde, bir kaçak gibi yaşamaya zorunlu olmamalı. Makul bir çözümle ve uzun sayılmayacak bir zaman aralığında, bu birikim sıfırlanmalı.
Kredi kartları için, nedeni ne olursa olsun, bir çözüm düşünülmelidir. Çok yüksek ve haksız bir faize, devlet, bana ne diyebilir mi?
Yurt dışında eğitim yapanların, sorunlarını anlamayanlarla öyle bir kavgası var ki, anlatılmaz. Maliye Bakanlığı yetkililerini ve TBMMyi, onları anlamaya çağırıyorum.
Lütfen, bu cenazeleri ortada koymayalım.
Hepimizin gözü önünde kokar yoksa.
En iyisi,usulünce gömelim.
Tarım, ah tarım
Erzurum Ziraatten üç sınıf arkadaşı, Tarım Bakanı (E.) Prof. Hüsnü Y.Gökalp, TSE Başkanı (E.) Bekir Öztürk ve ben, birlikte Tarım Sempozyumuna gittik.
Bakanlık adına, söylediklerine inanmayan bir sesle ve yapılmalı, edilmeli üslubuyla müsteşar konuştu. İki partinin Genel Başkanı, iki partinin de üst düzey yöneticisi söz aldı.
Hiç kimsenin, sorunun özüne, toprağın yeniden düzenlenmesine inmemesi, şaşırtıcıydı.
Anlaşıldı ki, tarım, ümitsiz hasta!
Bu gidişle de kesin ölür.
Yazık!.."