İsmet YALVAÇ Yazdı..
Kentin merkezinde, Valilik binasına 350-400 metre mesafede, Sağlık Ocağı ve bir okulun hemen yanıbaşında, çevresi apartmanlarla çevrili bir yer Malatya 0-6 Yaş Çocuk Yuvası.. Yani öyle, gözden ırak, diğer yurtlar gibi merkezden uzak, ıssız bir yerde değil..
Burada yaşanan vahşet; Türkiyenin her dönemde, her zaman yaşadığı birçok sorunu da gündeme taşıdı. Denetimsizlik, sorumsuzluk, aymazlık, işe adam değil, adama iş bulma alışkanlığı, devletin işlerine siyaseten yapılan atamaların kalitesi ya da kalitesizliği..
Türkiyenin, Malatyanın her daim yaşadığı bu sorunlar, bu kez insanları tam da yüreklerinden vuran, çocuklara zulüm görüntüleriyle yansıyınca, bu boyutta gündeme geldi..
Olayı ortaya çıkanların, duyuranların ellerine sağlık.. Bir yarayı deştiler..
...
Bize göre, bu olayın baş sorumluları, niteliksiz ve kalitesiz kadrolaşmanın mimarı olanlar ve de hepsinden ötesi, bu konuda devlet adına denetim ve gözetim görevini yerine getirmeyen Vali.. Sonra da, bu atamaları yapan, yaptıran siyasiler..
Öncelikle Valinin, bu konuda çok ciddi sorumluluğu olduğunu belirtmek gerekiyor.
Türkiyede yasalar vardır, ama bu yasalar, kurallar uygulayıcının kimliğine, kişiliğine, tarzına göre yorum bulur. Uygulanabilir veya uygulanamaz..
Malatya Valisi ve yardımcı kadrosunun; bu son örnekte çok bariz bir şekilde ortaya çıktığı gibi, denetim sorumluluğunu yerine getirdiğini söylemek mümkün değil. Skandalın patlamasının hemen ardından Malatyaya gelen Sağlık Bakanının da, makamında ifade ettiği gibi, Anlaşılan sayın Vali, bu yuvaya ancak bayramdan bayrama gitmiş....
Kendisi gidemediği gibi, bugün Malatyanın tarihinde en fazla sayıda muavinle (en son 7 kişiler) çalışan Vali olarak, bu muavinlerine de, çok geniş yetki tanımasına rağmen, kendi adına onların etkili denetimler yapmasını sağlamamış.. En azından onları denetlememiş.. Mesela, geçenlerde kendi istemi doğrultusundaki bir atamayla Ankarada görevlendirilen Vali Yardımcısı Mehmet Cilacı, bu yurt ve yuvaların bağlı olduğu Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünden sorumlu muavinmiş.. Anlaşılıyor ki, Valinin bu muavini de, hiçbir şekilde denetim görevini yerine getirmemiş.
Başında bir başka Vali muavininin olduğu, İl İnsan Hakları Kurulunun, şehrin çeşitli yerlerine koyduğu 13-14 tane şikayet kutusuna atılacak şikayetlerle, bu tür konulardan haberdar olmayı beklemişler, anlaşılan.. O da olmamış, kimse kutuya şikayet atmamış.. Zaten ayda bir toplanan bu kurulla ilgili haberlerde, o kutuların çoğunlukla boş çıktığı belirtiliyor.. Kutu boş, işler yolunda diye düşünülmüş zahir!..
Ayrıca, sayın Valinin ve yardımcılarının, Malatyada günlük olarak yayınlanan 10 gazeteyi, haftalık yayınları da takip ettiklerinden kuşkumuz var.. Valinin etmediğine dair neredeyse eminiz. Çünkü çoğu önemli konuda, geçmişte örneğini gördüğümüz süratte ve etkide, yazılanlara müdahale görmedik, duymadık. Yardımcılarından, yazılan haberler görev alanına girenlerden bazılarının, aynı davranışlarını izlediğimiz için, onlar hakkında da aynı şeyi söyleyebiliriz. Malatyayı yönetmekle görevliler ama, idare ederken Malatyadan ne kadar haberdarlar?!
Valinin bu yardımcı kadrosundaki bazı isimler ve mesleklerini icradaki yorum anlayışlarını, çoğu zaman anlayamadık. Mesela, gördüğümüz karar nitelikli bir özel evraktaki, ...karar verdim.. ifadesinin altındaki Vali Yardımcısı imzası bizi şaşırtmıştı. Bir hukuk devletinde, devlet adına hukuku uygulama durumunda olan hem de müdürlerin amiri konumundaki birinin, karar verdim.. diye evrak imzalaması!.. Çok ilginç bir örnekti.. Bazı gazete haberlerinin tahkikatı ve basının bilgilendirilmesi konusunda, sadece evrak havale memurluğu görevi yapanlar, yazılanı eleştirilen daireye, oradan geleni de basına göndermekle, aslında denetim görevini yaptığını zannedenlerin imzasını taşıyan işler, başka örneklerdi.. Bu tarz da sık sık yazıldı ve hiç değişmedi!..
Böyle olunca, çoğu zaman eleştirilere muhatap olan, örneğin bazı daire müdürlerinin, daha üst dereceli amirlerini, kendi istedikleri doğrultusunda yönlendirdikleri ve dolayısıyla, denetlenmedikleri gibi, neredeyse amirlerini yönetir duruma geldiklerini düşünür olduğumuzu belirtelim.. (Katıldığı bir seminerde duyduğunu, Malatya'ya gelip yazılı bir duyuruyla uygulamaya dönüştümeye çalışan, bunu Vali adına yapan daire müdürünün yaptığının yanlışlığı bizzat Valinin önünde ve Valinin de kabul ettiği şekilde ortaya çıkmasına rağmen, sonrası hiç birşey olmamış gibiydi)..
Görevini yapma girişiminde bulunanlara ne kadar sahip çıkıldı? Veya onların yaşadıklarından haberdar olundu mu? O da ayrı bir konu..
Ne mi demek istiyoruz?
Yıllar önce, görev yaptığı kurumda mesaiye uymazlığını alışkanlık haline getiren biri, ölümle sonuçlanan bir olayın ardından, "ihmali" nedeniyle dönemin valisi Saffet Arıkan Bedük tarafından anında görevinden alınmış, müfettiş istenmiş, soruşturmalar sonunda bu kişinin, Malatyada görev yapamayacağı kararıyla tayini çıkarılmıştı.. Olayı tüm detaylarıyla biliyoruz.. O dönemde yazdık da.. Seneler sonra bu kişi siyasi destekle, tekrar Malatyaya dönmüştü.. Geçtiğimiz aylarda, Vali yardımcılarından biri bu kuruma gider ve mesaiye uyma konusunda denetim yapmaya kalkar.. Siyaseten de kendilerinde güç bulan bazı kurum mensupları bundan hoşlanmazlar. Ve hoşnutsuzluklarını, Vali Yardımcısına ileten kimdir, biliyor musunuz? Seneler önce görevden alınıp da tekrar siyaseten aynı kuruma dönen vatandaş.. Üstelik, hakkında yine bir başka soruşturma konusu var, şu günlerde.. Vali yardımcısı, denetime gittiğine neredeyse pişman olmuştur.. Bir valinin görevden aldığı memur, bu dönemde ne güçte? Bu Vali Yardımcısının geçtiğimiz haftalarda, doğudaki bir ilçeye tayini çıktı.. İddia o ki, tayininin çıkarılması için, bugün Çocuk Yuvasındaki olaylar karşısında gözyaşı dökenlerin de aralarında yeraldığı, üç yerel siyasinin isteği var..
Eski Valilerden Bedükten bahsettik. Şimdi siyaset yapan Bedük, Malatyadaki son olayla çok yakından ilgili ve partisinin adına tepkileri dile getiriyor..
Şimdi, yine kahramanı Bedük olan ve bugünkü olaylarla çok direkt bağlantısını kuracağınız bir olayı daha aktaralım. Aynı makamın, sorumluluklarını ve yetkilerini bir başka kişinin nasıl kullandığının anlaşılmasına çok önemli bir örnek bu çünkü..
Yıl, 1993 olmalı.. Malatya Valisi Bedük.. Bir ilçede görevli sicili bozuk bir öğretmen, Malatya Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü bünyesindeki yetiştirme yurtlarından birine müdür olarak atanır. Atamayı yapan, o dönemin koalisyon hükümetinin sol parti kanadına mensup bir milletvekilidir ve atamanın yapıldığı bakanlık da o partinin bakanı tarafından yönetilmektedir. Atananın sicilini gören Bedük, bu atamaya karşı çıkar ve göreve başlatmaz. Yurt müdürlüğüne atanan ve Vali tarafından göreve başlatılmayan öğretmen, sol partili Malatya milletvekilini devreye sokar, Valiye baskı yapmaya kalkar, ama Vali hiçbir şekilde kararından geri dönmez ve Bu kişinin bu yerde görev yapması asla uygun değildir der, direnir.. Sonuçta, o öğretmen, o yurdun müdürlüğü görevine hiçbir zaman başlayamaz. Kurum içerisinde öğretmen olarak görev kabul etmek zorunda kalır. Tüm bunları detayıyla biliyoruz, çünkü o dönem Görüş Gazetesinde bu haberi yazan kişiyiz..
2005 Ekim ayı.. Skandal patlamış, sorumlular konuşuluyor.. İl Müdürünün, Yuva Müdürünün sicilleri konuşuluyor.. Özellikle İl Müdürünün memuriyet sicili ile ilgili iddialar var.. Olayın benzerliklerini ve sonuçlarını bir karşılaştırın..
...
Buraya kadar, devletin memurunu yazdık..
Bir de hükümetin memurları vardır, gerçekte.. Bahsettiğimiz, devlet memuru olup da, iktidardaki siyasi partilere yakın olanlar değil.. Yerel siyasilerdir bunlar.. Hükümetin en üst düzey memuru gibi hareket ederler.. Devlet kadrolarına atamaları yönlendirirler, adama iş bulurlar.. Devletin, kendi içerisindeki işleyiş ve denetim mekanizmasına müdahale ederler.. Partileri iktidara gelene kadar, çoğunluğu sıradan vatandaşlardır.. Ortaokul, lise, bazıları da yüksek tahsillidir.. Ama parti iktidara gelince, ortaokul mezunu partili, kendini gölge Vali zannetmeye başlar.. Yutturursa, bunu uygulamaya da koyar!.. Bu durum sadece, bugünün değil, dünün de, siyasi yelpazeye göre sağın ve solun her tarafındaki yerel siyasetin alışkanlığıdır..
Ve, devletin karşısında kendi dönemlerinde çok güçlüdürler.
Arıza çıktığında, hesap sorulacak olan, devlet memuru olandır. Malatyada da muhtemelen fatura devlette memur olanlara çıkacaktır.. Gelişmelere, siyasilerin tavırlarından anlaşıldığına ve en son çok eleştirilen bakanın tavırlarına bakılırsa, Vali başta olmak üzere..
Ben referans oldum.. Yanlış yapmışım.. diyeni, kimse Nasıl yaparsın? diye partisi içerisinde sorgulamaz, müeyyidesi yoktur.. İşine son verilemez, tayini çıkarılamaz.. Kamuoyu tepkisi ile vicdanı arasındadır, cezası.. 4 arkadaşın daha imzası var.. der, 4 arkadaşından üstüne alan dahi olmaz.. Arkadaşlarının düştüğü bu durumdan siyaseten mutlu olan bile vardır, kim bilir?
Devletin memuru gider, hükümetin memuru kalır.. Hükümetin memurunun da süresi vardır ve o "iktidar" olma süresidir..
Bu da, işin en gerçek gerçeğidir..