2001-2002 ve 2005-2006 sezonlarında Malatyaspor’u çalıştıran ve sarı kırmızılı takımı UEFA’ya taşıyan Ziya Doğan, bu dönemlerini anlattı.
Spor yorumcusu ve köşe yazarı Volkan Arıkan’a konuşan Doğan, Malatya halkının kendisi için çok şey ifade ettiğini söyledi.
Doğan, çok iltifat etmeyi seven bir insan olmadığını kaydederek, “Yüreğimden ve içimden geçenleri de hep dışa vururum” dedi.
O sezon Malatyaspor’un başına geçtiğinde 7.hafta olduğunu ve sarı kırmızılı takımın oynadığı 6 maçta puanının olmadığını hatırlatan Doğan, “Başkanımızın bir görüşme talepleri oldu. Kimin söylediğini bilmiyorum ama o ara yöneticilerden bir tanesi ‘Hocam yalnız biz çok transfer yapamayız, zaten bu takım düştü’ dedi. Bende, ‘Ben sizinle çalışmak istemiyorum’ dedim. ‘Düştü diye kabul ediyorsanız neden bana geldiniz ki bende tecrübesiz bir hocayım.’ 2.Lig’de çalıştım ama İstanbulspor’dan sonra ilk defa bir Süper Lig’de bir şehir takımına gideceğim. ‘Bu takım düşmeyecek, siz sadece sözünüzde durun yeter’ dedim. Ne kadar bütçe vereceksiniz, 500 bin. Dedim ki ‘Siz futbolcuların ödemelerini, maç primlerini kuruşu kuruşuna hallederseniz bu takım düşmeyecek. Sözünüzde durursanız, ben size daha ucuz bir takım kuracağım ve bu takımla biz ligde kalacağız” dedim.
İnanan bir kişi vardı o da ben, futbolcu bile inanmıyor. 18 gol yemiş, 1 gol atmış ve sıfır puanlı bir takım. Sekizinci hafta yanılmıyorsam Rize maçıydı. Anlaştık, ‘Yarın gideriz’ dediler, ‘Hayır, hemen gideceğim’ dedim. Çünkü maça kadar bir gün bile futbolcuları daha iyi tanır, elimdeki malzemeyi görürsem daha iyi olacaktı. ‘Malatya’ya uçak yok’ dediler bende Elazığ üzerinden hemen gittim. Tesislere vardık, futbolcularla tanıştık ve işimize başladık. O hafta Rize galibiyetiyle başladık. Hesap ettim, eğer ilk yarıyı 12 puanla bitirirsek, bu takım ligde kalır. Futbolculara devamlı söyledim, ‘inanın’ dedim ama bana bakışları çok olumlu değildi. Çok böyle inanarak bakmıyorlardı. ‘Bakın siz bile inanmıyorsunuz. Ben inanıyorum, sizi de inandıracağım’ dedim. İnanılmaz bir tempoyla başladık. Her maçı final havasında oynadık” dedi.
Doğan, o sezon ligin ilk yarısını 12 puanda tamamladıklarını anımsatarak, şunları anlattı:
“Ligin bitimine 3 hafta kala çok enteresan olaylar oldu. Futbolcuların kafasını bazı kesimler karıştırdı. 12 puanı gördüler ve bir hesap yaptılar. ‘Ziya Doğan’ı göndermemiz lazım’ dediler. Son 3 maçı futbolcunun bir tanesine kızıyorum, o dönemin görevli menajeri o futbolcu olumsuz Mapeza… Çok önemli bir oyuncu. Son 3 maçta Mapeza kademelerde yok, gollerde hep hata var. İlk yarıda alınan puanlar sonrası ikinci yarıda bir şey yapabiliriz diye başkalarının iştahını kabarttı. ‘Ziya Doğan’ı biz istediğimiz gibi yönlendiremiyoruz’ diyen bazı kesimler vardı. İki tane yönetici isimlerini vermeyeceğim, yenilmişiz ligin son maçı, Diyarbakır’a içeride 3-1 yenildik ama baktım ki takımda sıkıntı var. Bizim takım gerektiği gibi oynamıyor. Otelde lobideyim ve üzgünüm, iki tane yönetici geldi ve ‘Hoca şu şahıstan memnun musun?’ diye sordular, bende memnun olmadığım inanın yüzüne kendim söylerim ama arkasından ‘memnun değilim’ demem. ‘Memnunum’ dedim. ‘Bunları bunları yapıyor, sen hala memnunsun’ dediler, ‘Siz bunları nereden biliyorsunuz?’ diye sordum. ‘Sen bizi ne sanıyorsun? Şuanda İstanbul’da yönetim toplantı halinde, yüzde 60 senle, yüzde 40 başkasıyla..’ O sorgulanıyor. Ben tabi öyle olunca Hikmet (Tanrıverdi) başkanı aradım. ‘Başkan acele şu ekiple beraber İstanbul’da bir toplantı yapmamız lazım’ dedim ve durumu izah ettim, herkesi topladık. İstanbul’da konuştuk. Dedim ki ‘Ben kimsenin ekmeğiyle oynamadım, bu arkadaş bunları yapıyor.’ Mapeza’ya diyor ki ‘2-3 haftayı daha kaybedersek biz yeni hoca getireceğiz.’ Mapeza’dan bunu bir şekilde yardımcı hocalarımdan birisini kullanarak aldım. Mapeza oynamıyor, darmadağın, morali bozuk. Kafasına eklemişler, ‘Ziya Doğan’ı göndereceğiz sabırlı ol.’ O da maşallah kademelerin hiçbirinde yok. Bunların hepsini yakaladık, orada her şeyi anlattık. Yöneticiler, ‘hocam yola devam’ dediler, öbür arkadaşı gönderdiler. Oynatmadığımız futbolcuların bir bölümünü kışkırtanlar vardı. Biz bunların hepsinin üstesinden geldik. Sonra Mapeza ligin ilk maçında sakatlandı, sezonu kapattı. Lig bittikçe ‘hocam ben geliyorum’ dedi. ‘Mapeza kalabilirsin, gelmeyebilirsin artık’ dedim, ligde kaldıktan sonra. Öyle enteresan şeyler ki şuan onu yaşıyorum.”
Kamyonun ışıklarıyla antrenman yaptıklarını anlatan tecrübeli teknik adam, “İnanılmaz çalıştık. Bazen sahamızın her tarafı buz tuttu, spor salonlarında çalıştık. Çocuklara inandırdık ve tüm maçları final havasında oynadık. Ligin ikinci yarısına başladığımızda İlkan’ı maç başı bin liraya, Mithat’ı 20 bin liraya, Sertan’ı 20 bin liraya aldık. Dörtte dörtle başladık. Sonra Galatasaray İstanbul’da son dakikalarda bize bir gol attı ve zorla yendi. Sonra bir dörtte dört daha yaptık. Ankaragücü’nü 4-1 yendiğimizde zirvedeydiler. O dönem kulüp başkanı Cemal Aydın, ‘Bu takım Malatya’dan nasıl 4 gol yediğini anlayamadım’ dedi. Bende ‘diğer takımlarda bunu söyleyecek sayın başkan merak etme’ diye cevap verdim. O seneyi inceledim. Türk futbol tarihinde 8.haftaya sıfır puanda girip de ligde kalan bir takım yok. Bütçe olarak da 2-3 tane yüksek paraya alınmış ama verimi düşük oyuncuları bıraktık. İlkan’a ‘gel maç başı bin liraya oynayacaksın’ dedim ve geldi oynadı. O takım inanılmaz bir birliktelik yakaladı. Tabi yönetim kurulunun hakkını yemeyelim, bana vermiş oldukları sözlerin hepsini tuttular. Bir maç galipse öbür maçtan önce o prim ödendi. Bin liraya gelen oyuncu primle onun 10-20 misli para kazandı. Orada güç olarak da Hikmet Tanrıverdi ve o dönemki yöneticilerimizin hepsi sözünde durdu. Çok iyi ilişkilerle, sıkıntılarımızı çözdüler ve kimsenin inanmadığı takım ligde kaldı” dedi.
Doğan, Hikmet Tanrıverdi’nin istifasının ardından kendisinin de istifa ettiğini kaydederek, şunları söyledi:
“Başkan iki hafta sonra bana telefon açtı ‘Hocam çok baskı var. Sende dönersen ben döneceğim’ dedi. ‘Başkan dön ama biz futbolcuların her birini bıraktık, yeniden bir çalışma yapmamız lazım’ dedim. Başkan döndü, bizde döndük ve yeniden bir çalışma yaptık. Türkiye liglerinin en düşük parasıyla oyuncu aldık. O sene Sertan’ı, Hasan Özer’i aldık. Türkiye liginin en çok gol atan üçüncü takımı, en az gol yiyen ikinci takımı konumundayız. Fenerbahçe altıncı, biz beşinci olduk ve UEFA kupasına katıldık. O dönem biz takımı kurarken yönetim kurulu bizden ‘hocam düşme korkusu yaşamayalım’ isteğinde bulundu. Çünkü bir önceki senenin düşme korkusu herkesi çok yıprattı. ‘Sadece düşmeyelim ortalarda kalalım’ dediler. Ben, ‘ekonomik olarak çok düşük bir kadro kuruyorum ama göreceksiniz, bunu kamuoyuna fazla bildirmeyin, futbolcu üzerinde baskı kurmayalım’ dedim. Oyuncularımıza bir şekilde Avrupa kupalarına katılacağımızın hazırlığını yaptık. Herkes ‘düşmemeye oynuyor’ derken, ben ‘bu takım UEFA kupasına gidecek’ dedik ve Trabzon’da Trabzonspor’u yendik ve UEFA kupasına gittik. Hikmet Tanrıverdi ile üç sene iyi anlaştık ve her şeyi beraber paylaştık. Sonuçta kendisi de büyük sükse yaptı. ‘Ziya Doğan-Hikmet Tanrıverdi çok iyi ikili oldu’ denildi.”
Ziya Doğan, 2001-2002 sezonunda ligin son sırasındaki Malatyaspor'un kümede kalmasını, sonraki sezon da ise UEFA Kupası'na katılmasını sağlamıştı. Bugün Malatya 1. Amatör Büyükler Futbol Ligi'nde mücadele eden Malatyaspor, UEFA kupasında İsviçre'nin Basel takımıyla eşleşmiş, Malatya'da 2-0 yenildiği rakibini İsviçre'de 2-1 yenmesine rağmen gol averajıyla elenmişti.
Ferdi DURDU, Yeni Malatya Gazetesi