12 Eylül davasında önemli bir gelişme yaşandı. Başta Erdal Eren'i yaşını büyütüp asanlar olmak üzere, hakkında şikayet olan tüm görevliler için 47 ilin savcısına "Soruşturma açın" yazısı gitti. Böylece dava Evren ve Şahinkaya'yla sınırlı kalmayacak.
Vatan gazetesinde yer alan habere göre Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, Ankara Başsavcılığı'na Gürkan Mumgan, Nurettin Öztürk'ün gözaltında kaybedilmesi, Erdal Eren'in asılması ile 39 müştekinin işkence iddialarının soruşturulması için "görevsizlik" kararını gönderdi.
12 Eylül soruşturması için savcılığa gelen suç duyurularıyla ilgili Ankara ile birlikte 47 il başsavcılığına 12 Eylül dönemindeki işkence ve yaşam hakkı ihlalleri ile ilgili soruşturma açılması için görevsizlik kararı gönderen Savcı Çetin'in dün gün ışığına çıkan görevsizlik kararında çarpıcı değerlendirmelerin yer aldığı ortaya çıktı.
Çetin'in Ankara Başsavcılığı'na gönderdiği kararında "kamu görevlilerinin faili olduğu yaşama hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele suçlamalarında hiçbir durumda zaman aşımı uygulanamaz; söz konusu kişilerle ilgili af düzenlemesi yapılamaz" denildi.
9 AİHM İçtihadı
AİHM'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin yaşam hakkı ve işkence yasağını düzenleyen maddelerini ihlal eden kamu görevlileri ile ilgili soruşturmalarda af ve zaman aşımının söz konusu olmayacağını belirten 8'i Türkiye, 1'i de İtalya devleti aleyhine açılan 9 davada verdiği kararları emsal gösterdi.
1982 ve 1961 Anayasaları
1982 Anayasası'nın 90. maddesi ile 12 Eylül döneminde yürürlükte olan 1961 Anayasası'nın 65. maddesi hükümlerine göre, uluslararası sözleşmelerin Türkiye Cumhuriyeti açısından kanun hükmünde ve bağlayıcı olduğu hatırlatılan kararda "1954'te yürürlüğe konulan AİHS'nin (Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi) koruduğu hak ve özgürlükler AİHM'nin anladığı anlamda anlaşılmalıdır. Dolayısıyla, AİHM'nin etkin soruşturma yapılması hususu ile sözleşmenin 2. ve 3. madde ihlallerine ilişkin yerleşmiş içtihatları Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni bağlamaktadır. Yani, AİHS'de korunan temel hak ve hürriyetlere ilişkin hükümler, iç hukukta doğrudan uygulanma özelliğine sahip hukuk normları olup, ulusal yargıç, Sözleşme'nin bu hükümlerini AİHM'nin anladığı anlamda anlamalı ve uygulamalıdır" denildi.
Anayasa'nın 90. maddesine göre AİHS'nin iç hukuktaki yasaların üzerinde olduğu ve yasalarımızdaki zamanaşımına ilişkin hükümlerin de buna dahil olduğu kaydedilen kararda "Dolayısıyla, soruşturma konusu olayda zaman aşımına ilişkin iç hukukumuzdaki yasa hükümleri değil, doğrudan AİHS'nin yaşama hakkı ve işkence yasağına ilişkin 2. ve 3. maddeleri AİHM'nin anladığı anlamda uygulanarak kovuşturma yapılması gerekmektedir" vurgusu yapıldı.
Anayasa ve AİHS
Savcı Çetin, Türkiye Birleşik Komünist Partisi'nin AİHM'de Türkiye aleyhine açtığı davada verilen karara göre anayasal ve yasal düzenlemelerin AİHS'ye uygun olması gerektiğini belirterek şunları kaydetti:
"Uluslararası hukuk, Türkiye Cumhuriyeti devletine, AİHS'nin 2. ve 3. maddelerinin ihlali durumunda, eğer kamu görevlileri suçlanmakta ise, sanıkları zamanaşımı ve aftan yararlandırmadan yargılama yükümlülüğü yüklemiştir. 1982 ve 1961 Anayasalarındaki düzenlemeler, AİHS, AİHM'nin yerleşmiş içtihatları kamu görevlilerinin faili olduğu yaşama hakkının ihlali, işkence ve kötü muamele suçlamalarında hiçbir durumda zamanaşımı uygulanamaz; söz konusu kişilerle ilgili af düzenlemesi yapılamaz."
Çetin mahkemelerin bu türden suçlamalarla ilgili sanıkları yargılarken zamanaşımı kuralını işletmeyerek makul sürede yargılamayı tamamlamaları ve suçları sabit olanları cezalandırması gerektiğini vurguladı.
Karanlıkta Kalan Dosyalar
Savcılıklar ve mahkemelerin de Çetin'in belirttiği görüş doğrultusunda karar vermeleri halinde sadece 12 Eylül dönemi değil, Cumhuriyet tarihi boyunca failleri kamu görevlileri olan işkence, öldürme ve kaybetme suçlarıyla ilgili soruşturmalar ve davalar açılabilecek.
Buna göre 1 Mayıs 1977 Taksim olayı ile 12 Eylül 1980 öncesi yaşanan Maraş, Çorum ve Malatya katliamlarının yanısıra Güneydoğu'daki yargısız infazlar gibi çok sayıda önemli olaya karışan hayattaki kamu görevlileri de yargılanabilecek. Bu karar, failleri hayatta olmayan Dersim katliamında ise soruşturma açılmasını sağlayabilecek ve tazminat taleplerinde etkili olabilecek.
Karardaki yorum, zaman aşımı tartışmalarının yaşandığı Sivas katliamı davasında da etkili olabilir.
"Erdal Eren Hukuka Aykırı Ceza İnfazı"
Savcı Çetin, görevsizlik kararında dönemin kamu görevlileri ile ilgili "işkence ve kötü muamele, gözaltında veya cezaevinde kaybolma iddiası, işkence sonucu adam öldürme" suçlarının yanı sıra 17 yaşında olduğu halde kemik yaşının 18'den büyük olduğu iddiası ile Sıkıyönetim Mahkemesi tarafından idam cezası verilerek asılan Erdal Eren'le ilgili olarak da "hukuka aykırı cezanın infazı" suçundan soruşturma açılmasını istedi.
ODTÜ öğrencisi Sinan Suner'in öldürülmesini protesto gösterisinde gözaltına alınan 1964 doğumlu Erdal Eren, gösteride çıkan çatışmada er Zekeriya Önge'yi öldürdüğü iddiasıyla tutuklandı. Eren sadece bir ay süren dava sonunda, idama mahkum edildi. Erin ölümüne neden olan kurşunun G-3 piyade tüfeğinden çıktığına dair otopsi raporları dikkate alınmadı. MGK tarafından onaylanan karar, 13 Aralık 1980'de infaz edildi.
Darbe Davası 4 Nisan'da Başlıyor
Darbenin 30. yılında, 12 Eylül 2010'da kabul edilen anayasa değişiklikleri ile darbe dönemi yöneticilerini koruyan geçici 15. maddenin kaldırılmasından sonra savcılıklara 12 Eylül mağdurlarından suç duyurusu yağmıştı. Özel yetkili savcılık dosyayı önce adli başsavcılığa göndermiş ancak başsavcılığın da görevsizlik kararı vermesi üzerine Türkiye çapındaki bütün dosyalar Ankara özel yetkili savcılığında toplanmıştı.
Özel yetkili Ankara Cumhuriyet Savcısı Kemal Çetin, devlet görevlileri tarafından işlenen işkence, gözaltında kayıp ve yargısız infaz suçları için de görevsizlik kararı vermiş, 12 Eylül darbesini yapan Milli Güvenlik Konseyi'nin hayatta olan üyeleri Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya hakkında ise "anayasal düzeni zorla değiştirme" suçlamasıyla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istemiyle dava açmıştı.
İddianame Özel Yetkili Ankara 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kabul edilmişti. Duruşma tarihini 4 Nisan olarak belirleyen mahkeme, Evren ve Şahinkaya'ya yurtdışı çıkış yasağı koymuştu.
Evren ve Şahinkaya'nın işlediği suçu görev alanında gören Savcı Çetin, suç duyurularındaki işkence, yargısız infaz ve gözaltında kaybetme iddiaları ile ilgili olarak görevsizlik kararı vererek dosyaları suçun işlendiği 47 ilin başsavcılığına göndermişti.
(Kaynak: Vatan Gazetesi)
UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.