- CHP'li Ağbaba, “Malatya Şeker Fabrikası, Malatya’nın tek kalmış devlet fabrikasıdır. Tekel ve Sümer Fabrikaları yıkıldı gitti. Oralar Türkiye’nin ve Malatya’nın en kıymetli yerleriydi, hiçbirimizin gıkı, sesi çıkmadı. Sümerbank, Tekel satıldı yerine alış veriş mağazası yapıldı. Malatya’nın hafızası yok edilerek, oralar birilerine verildi. Şimdi aynı şeyi Şeker Fabrikasıyla ilgili görüyoruz” dedi.
Ağbaba, CHP Malatya İl Başkanı Enver Kiraz ve partililer ile birlikte Şeker-İş Malatya Şubesi’ni ziyaret etti.
“BİR GARANTİ FONU KURULMALIDIR”
CHP’nin düzenlediği ‘Kıdem Tazminatı Çalıştayı’na ilişkin değerlendirmede bulunan Ağbaba, “Kıdem tazminatı işçinin her şeyi, iş güvencesi, sigortasıdır. Eğer kıdem tazminat olmazsa işçinin hiçbir güvencesi kalmayacak. 1936’da Mustafa Kemal Atatürk’ün işçilere hediyesi olan kıdem tazminatının geriye götürülmesinin kabul edilemeyeceğini hem sendika başkanları hem de biz ifade ettik. Muhalefet olarak her türlü katkıyı vereceğimizi belirtmek istiyoruz. Bu tartışma kapanmalı ve kıdem tazimatı alamayan işçiler nasıl alabilir diye bir tartışma açılmalıdır. Bizim bu konuyla ilgili bir kanun teklifimizde var. Mutlaka kıdem tazminatı alamayan insanların kıdem tazminatı garanti altına alınmalıdır. Bir garanti fonunun kurulmasını talep ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Ağbaba, çalıştaya ilişkin yaptığı değerlendirmede şunları söyledi: “Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı’nın da açıklaması bizim açımızdan memnuniyet verici. ‘Eğer tarafların hiçbiri ‘evet’ demiyorsa bizde değiştirmeyiz’ dediler. Öncelikle fona devredilmesi, geçmişteki fon uygulamalarından dolayı çok sıkıntılı. Türkiye’de iyi işleyen bir fon uygulaması yok. Deprem, işsizlik fonunu hatırlayın nereye kullanıldığını biliyorsunuz. Hiçbir zaman amacında kullanılmadı. Bu nedenle bunu kabul edemeyeceğimiz söyledik. Sayın bakanın açıklaması olumludur. ‘Tarafların onayı olmadan, taraflar ikna edilmeden buna geçmeyiz’ diyorlar. Keşke başında bu tartışmayla Türkiye meşgul edilmeseydi. Türkiye’de çok daha kötü, kanser olmuş problemler varken, kıdem tazminatının tartışılmasının doğru olmadığını belirtmek istiyoruz. Bu iş mutlaka muhataplarıyla görüşülerek karar verilmeli. Muhatabı işverendir, onunda görüşü alınmalıdır. İşçilerin tam mutabakatı sağlanmalıdır. Muhalefet olarak her türlü katkıyı vereceğimizi belirtmek istiyoruz.”
“SENDİKALI İŞÇİDEN ÇOK TAŞERON İŞÇİ VAR”
Ağbaba, işçilerin sorunlarını her zaman dinledikleri ve takipçisi olduklarını kaydederek, “İşçinin ‘hayır’ dediği hiçbir şeye ‘evet’ demeyiz. Siyasi düşüncesi ne olursa olsun işçinin ‘evet’ dediği şeye de ‘hayır’ demeyiz. 1 Kasım seçimlerinde hükümetin en büyük vaadi, billboardlara ne yazmıştı, ‘taşerona kadro.’ ‘Taşerona kadro’ vereceğiz diyorlardı. Sayın Ahmet Davutoğlu bununla Başbakan oldu. Yüzde 49 oy aldı Ardından 22 Mart 2016’da Salı günü grup toplantısında müjde verdi, ‘bütün kamuda çalışan işçilere kadro sözümüzü yerine getiriyoruz, müjdeler olsun’ dedi. Ama maalesef bir gelişme yok. Bununda takipçisi olacağız. İşçi arkadaşlarımızın da takipçisi olması gerekiyor. Maalesef Türkiye’de sendikalı sayısından çok taşeron işçi var. Bir milyon 600-bir milyon 700 bin sendikalı, 2 milyona yakın kamuda taşeron işçi var. Bu Türkiye’nin kaderi değildir. İşçileri de bu haklarını korumaya, haklarını savunmaya davet ediyorum” diye konuştu.
“SİYASETÇİNİN GÖREVİ ÇİVİ SÖKMEK OLMAMALI”
Malatya Şeker Fabrikası’nın başka bir yere taşınması tartışmalarına değinen Ağbaba, “Malatya Şeker Fabrikası, Malatya’nın tek kalmış devlet fabrikasıdır. Tekel ve Sümer Fabrikaları yıkıldı gitti. Oralar Türkiye’nin ve Malatya’nın en kıymetli yerleriydi, hiçbirimizin gıkı, sesi çıkmadı. Sümerbank, Tekel satıldı yerine alış veriş mağazası yapıldı. Malatya’nın hafızası yok edilerek, oralar birilerine verildi. Şimdi aynı şeyi Şeker Fabrikasıyla ilgili görüyoruz. Maalesef Malatya’daki sadece işçiler değil kamuoyu da buraya ses çıkarmıyor. Burası sadece Nuri Murat’ın ya da çalışan işçilerin değil ki bu fabrika kentin hafızası. Şehrin içinde kalıyor diye ‘burayı taşıyalım’ diye hele de Malatyalı bir siyasetçinin bu tartışmayı açması kabul edilebilir bir şey değil. Siyasetçinin görevi bir çivi çakmak gerekirken, hele de iktidarın görevi birkaç çivi çakmak gerekirken o çivileri sökmek hiç olmamalı. Şeker Fabrikası’nın arazisi taşınınca ne olacak? 3 tane rezidans, 1 tane AVM üretim mi yapacak? Maalesef kentte üreten doğru dürüst kurum kalmadı. Şeker Fabrikasının durumu belli, çok zor şartlarda üretim yapıyor. Bu tartışmayı doğru bulmuyoruz. Bunun akla getirilmesi bile çok yanlış bir şey. Malatya Şeker Fabrikasının her türlü donanımı var. Çevreye zarar vermiyor, arıtması bitmiş. Organize sanayideki yapışan şeyi siz yapsanız sizi yurt dışına gönderirler. 2. Organize’nin bütün suyu Dilek’ten başlayarak, Topsöğüt, Battalgazi’ye kadar gidiyor. Her türlü tesis, imkan var. Kimseye yükü yok, kar ediyor. 60 bin kişiye ekmek veriyor. Nakliyecisi, işçici, memuru ekmek yiyor. Malatya Şeker Fabrikası, Türkiye’nin en kaliteli şekerini üretiyor. Son derece başarılı ve kar ediyor. Her türlü engellemeye rağmen kar ediyor. İşçi sayısı yeterli değil, birçok kangren olmuş problemler var ona rağmen fabrikamız başarılı. Türkiye’nin önünde çok daha büyük problemler varken bu konunun ısıtılıp gündeme getirilmesi doğru değil” değerlendirmesinde bulundu.
“TARTIŞILMASI BİLE ABES”
Ağbaba, bir gazetecinin ‘Sivas İl Meclisi’nde Malatya Şeker Fabrikası’nın Sivas’a taşınması görüşüldü, böyle bir şey mümkün mü?’ sorusuna, “Birileri açısından mümkün olabilir ama bizim açımızdan mümkün değil. Kimse kusura bakmasın, burası kimsenin babasının çiftliği değil. Hiç kimsenin malı da değil. Böyle bir şeyin konuşulup, tartışılması bile abes. Herkes haddini bilsin, kusura bakmasın. Meclis kararıyla Malatya’da bir çivi söktürmeyiz. Öyle şey mi olur. Kurulacaksa Sivas’a bir başka fabrika kurulsun. Buradaki fabrikanın taşınması, oraya götürülmesi doğru değil. Sivas bizim düşmanımız değil ama böyle bir şey olamaz” cevabını verdi.
“ŞEKER FABRİKASI’NDA YENİ BİR REKOR OLACAK”
Şeker-İş Malatya Şube Başkanı Nuri Murat, Malatya Şeker Fabrikası’nın yeni bir rekor hedeflediğini kaydederek, “Malatya Şeker Fabrikası bu sene 62’nci kampanyasını yapacağız. Bu sene yaklaşık 520 bin ton pancar kotamız vardı ve kotamızın tamamını doldurduk. Yağışın ve mevsim dolayısıyla bu yıl pancar yılı oldu. Bu sene kotamızı doldurduk, rekoltenin fazla çıkacağını ümit ediyoruz. 520 bin kotamız var ama tahminlerimize göre yaklaşık 600 bin tona yakın bir pancarımız olacak. Buda yaklaşık 60 bin ton şekere tekabül edecek. 200 bin ton yaş küspe üretmeyi hedefliyoruz. Malatya Şeker Fabrikası tarihinden bugüne yeni bir rekor olacak diye düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.
“KAR EDEN BİR FABRİKAYIZ”
Murat, Malatya Şeker Fabrikası’nın kar eden bir fabrika olduğuna dikkat çekerek, şunları söyledi: “Malatya Şeker Fabrikası olarak hiçbir sıkıntı ya da sorunumuz yok. Bizim tek sıkıntımız eleman yetersizliği. Maliye Bakanımız Naci Ağbal’a da fabrikamızı ziyaret ettiğinde bu sıkıntıyı dile getirdim. Şeker sektörü olarak tek sıkıntımız kalifiye eleman ve mevcut geçici işçilerimizin kadro sorunu. Geçici arkadaşlarımız kadro aldıktan ve yerine de sıfırdan eleman aldıktan sonra bu sektörün önünde hiçbir şey duramaz. Gerçekten de büyük bir kitleyi ilgilendiren, geniş bir altyapısı olan, 1956 yılından beri Malatya ekonomisinde ve sosyal hayatında lokomotif olan bir kurum. Malatya Şeker Fabrikası geçmişte yaklaşık 150 bin tona kadar pancarımız, 15 bin tona kadar da şeker üretimimiz düştü. Fabrika adeta kapanmayla yüz yüze kaldı. Ama gelinen noktada çok iyi bir noktaya getirdik. Zarar eden fabrika şuanda kar eden bir fabrika konumuna geldi.”
“SÖYLENTİLER BİZİ ÜZÜYOR”
Malatya Şeker Fabrikası’nın çevreye zarar vermediğini dile getiren Murat, “Son günlerde bizi rahatsız eden ‘fabrika şehrin içerisinde kaldı’ söylentisi, bu ister istemez bizi üzüyor, rahatsız ediyor. Türk şeker fabrikaları ve kamuya ait 25 fabrikamız var. Bunların 15 tanesi kurulduğu yıllar itibariyle şehrin içerisinde kalmışlar. Kaldı ki Malatya’nın 345 dönüm kendine ait arsası var. Kayseri’ye baktığımızda şehrin içerisinde 4 bin dönüm arsası, Ankara başkent olmasına rağmen 4 bin arsası var. Maliye Bakanımız Eskişehir fabrikasını gezmişti, bin 800 dönüm arsası var. Bizim yetkililerimizin ikide bir bu konuyu ısıtıp ısıtıp gündeme getirmeleri hoş değil. Bu fabrikaya ve memlekete zarar verir. Sadece Malatya Şeker Fabrikası şehrin içinde değil, Türkiye’de hemen hemen kamuya ait 15 fabrika şehrin içerisinde kalmış. Bizim fabrikamızın doğalgaz dönüşümü gerçekleşmiş, biyolojik arıtma tesisi yapılmış, 8 daireli bir apartmanın verdiği zararı dahi biz çevreye vermiyoruz. Çevreye duyarlı bir konumumuz var. Son yıllarda Türk şeker büyük yatırımların tamamını çevreye yönelik yapıyor. Çevreye en ufak bir kimyasal atık atmıyoruz. Kaldı ki küspe kokusundan bahsedildi. Küspe burada tabiri caizse karaborsada satılıyor. Malatya’da samanın tonu bin lira iken biz 25 liradan Malatya çiftçisine küspe verdik. Bizim küspemizin gramı yere düşmüyor ki kalsın da burada çürüyerek koksun. Malatya Şeker Fabrikası öyle bir pozisyonda değil. Malatya Şeker Fabrikasının bir diğer özelliği de ürettiği ürününü tamamını pazarlayabiliyor. Biz bu sene yaklaşık 46 bin ton şeker ürettik. Türk şekerin birçok fabrikası şeker satamazken, biz tamamına yakınını peşin parayla sattık. Hemen hemen 7 bin ton şekerimiz kalmıştı. Bölgede birde Malatya şekeri çok tutuluyor. Bu bir markadır. Ondan dolayı atılacak ya da kokacak hiçbir şeyimiz yok. Yeter ki bu fabrikaya karışmasınlar” dedi.
“1392 KİŞİYDİK, 310 KİŞİ KALDIK”
Murat, en büyük sorunlarının geçici işçilere kadro verilmemesi olduğunu kaydederek, “Bu çalışanlar, büyük bir özveriyle, gayretle çalışıyorlar. Üretimde çalışan 100 insan kaldı. Maliye Bakanımız ‘100 adam ne iş yapıyor?’ diye sordu. Türk şekerin şöyle bir özelliği var, kampanya bittiğinde bu makinelerin tamamı sökülür, yeniden modernize edilir, yeniden son teknoloji uygulanıp bir sonraki üretim aşamasına kadar tamamen elden geçirilir. Tek sıkıntımız yıllarını, ömrünü,
Gençliğini buraya veren 25-30 yılını veren geçici işçilerimizin bir an önce kadroya alınması ve yerine de eleman alınması. Maliye Bakanımız Naci Ağbal bir rakam telaffuz etti. Bu da gerçekten bizi memnun etti. 1998 yılından beri şirkete yeni eleman alınmamış. Ben, 1983 yılında işe girdim bin 392 kişiydik, şuanda 310 kişi kalmış. Çok zor şartlarda Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devleti olmamıza rağmen eleman yetersizliğinden dolayı hafta tatilinde kampanya süresince 100 gün hafta tatili kullandırmadan biz insanları çalıştırıyoruz. Buradaki insanlar büyük bir fedakârlık ve özveriyle herkes fabrikasına, işine, ekmeğine sahip çıkıyor. Fabrikamızı karlı bir hale getirdik. Bu yıl daha da kar edeceğiz” diye konuştu.
“27 AĞUSTOS’TA ŞEKER ÜRETMEYE BAŞLAYACAĞIZ”
Malatya Şeker Fabrikası’nın iki yıldır piyasaya ilk şekeri üreten fabrika olduğuna işaret eden Murat, “Geçen sene piyasada şeker kıtlığı başladı. Şeker ithalatı söz konusuydu, Malatya Şeker Fabrikası üretime başladı ve psikolojik olarak piyasayı rahatlattı. Şekerin torbası 50 kilogramı 170 liraya çıkmıştı, Malatya Şeker Fabrikası şekeri piyasaya sürünce otomatik olarak kendi fiyatına düştü. Son iki yıldır da piyasaya sezonda ilk şekeri biz üretiyoruz. 24 Ağustos’ta pancar alımı yapacağız, 27 Ağustos’ta da şekeri üretmeye başlayacağız” dedi.
Güler HAZAR, Ferdi DURDU- Yeni Malatya Gazetesi, malatyahaber.com