Mustafa Bahadır ALTAŞ
Yeminli Mali Müşavir
mailto:mba@mbaymm.com
Torosların bir kolu olan Beydağı, Eski Malatya (Aşağışeher) Ovası'nın güneyinde, kentin yanındadır. Burada uyuduğuna ve taşa döndüğüne inanılan bir Ermiş'e ilişkin söylence: Ermiş, her yıl uyanmakta ve Beydağı'na şu soruyu sormaktadır.: - (Eski) Malatya Ovası altın sabanla sürülüyor mu? Olumsuz cevap alınca yeniden uykuya dalmaktadır.
Eski Malatya Ovası, çok verimlidir. İyi sürülüp işlenirse bereket bolluk artacak ve sabanlar bile altından yapılacaktır. O gün ermişin yeniden canlanacağına inanılmaktadır.
(Rivayet odur ki Hadis: "Fırat nehri altın bir dağ üzerinden açılmadıkça kıyamet kopmaz”) (https://www.kulturportali.gov.tr/turkiye/malatya/kulturatlasi/eski-malatya-kurulus-efsanesi)
Türkiye kültür portalı sayfasında yer alan bu paylaşımı okuyunca kendime şu soruyu sordum! Yakın tarihte UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınan (2021) Arslantepe Höyüğü’nü bile unutmuşken. Malatya il merkezine yaklaşık 40 km. uzaklıkta bulunan ve günümüzden kırk yıl önce Karakaya Baraj Gölü altında kalan Cafer Höyük, (Cafer Höyük İzollu mevkii kazılarından elde edilen bulgulara göre Malatya'nın bu yerleşim bölgesinin günümüzde 9 bin yıl önce iskan edildiği düşünülmektedir.) hakkında Malatya’da yaşayanlar ne biliyor?
Oysa; Arslantepe 7 bin yıllık geçmişiyle dünya üzerindeki bürokrasinin ve devlet kavramının ilk kez rastlandığı, aristokrasinin doğduğu resmi, dini ve kültürel bir merkez olmasının yanı sıra günümüz muhasebe uygulamalarının olmazsa olmazı "kontrolün belgelenmesi ve kaydı için mühür baskılar" ın dünyada ilk kullanıldığı yer oluşunu.
Battalgazi ilçemizin isminin Anadolu’nun Türkleştirilmesi ve Müslümanlaştırılması döneminde Bizanslılarla yapılan mücadelelerin kahramanı Seyyit Battal Gazi’den geldiğini.
Malatyalı Mutasavvıf Niyâzî-İ Mısrî’nin ilkeli, omurgalı, devlet yönetimine karşı muhalif ve dik duruşlu bir kişiliğe sahip olduğunu.
Yaklaşık dört yüz yıl önce Evliya Çelebi'nin Malatya’yı tanımlarken sarf ettiği “Arifler yurdu, fâzıllar kaynağı, şairler yuvası ve sâlihler beldesi bir İrem Bağı'dır.” Cümlesinden bugüne nelerin miras kaldığını.
Yüksel Özkasap, Belkıs Akkale, Kemal Sunal, Ahmet Kaya, Kenan Işık, Yasemin Yalçın, İlyas Salman, Oktay Kaynarca ve Şemsi Belli ile birlikte daha onlarca sanatçının aslen Malatyalı olduğunu ve Malatya'nın kültürel tanıtılmasına katkıda bulduğunu.
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasında ve bugüne gelmesinde siyasi başarıları ve hizmetleri olan 2.Cumhurbaşkanı Mustafa İsmet İnönü’nün ve 8.Cumhurbaşkanı Halil Turgut Özal gibi önemli birçok siyasetçi bakan ve bürokratların Malatyalı olduğunu.
Doğunun efsanesi olarak anılan 1983 yılında Namağlup Şampiyon Olarak 1.lig (Süper lig) çıkan Malatyaspor’un 1989-90 sezonunda (Adana Demirspor-Boluspor maçında yapılan şikeyle ligden düştüğü mahkeme kararı ile tescil edildi.) haksız bir şekilde ligden düşmesi sonrasında, dönemim Malatya Belediye Başkanı Mehmet Yaşar Çerci’nin sahiplenmesi ve destekleri ile 2000-2001 sezonu sonunda terfi maçları sonucunda tekrar 1. Lig'e çıktığında şampiyon takımın şehre gelişinin karşılandığı gün beylerderesinden şehir merkezine 3 saatte anca gelebildiği ve o gün tüm şehrin tek vücut olarak takımı coşku ile karşılandığının hala hafızalarımızda yer aldığını.
Ve Cumhuriyet döneminin ilk yıllarında Fırat’ın incisi olarak dillere destan olmuş Malatya hakkında, bilgi sahibi olmayan Malatya’ya aidiyet duygusu taşımayan ve kimlik bunalımı içindeki bir nesil ile geçmişten geleceğe nasıl bir kültür köprüsü kuracağız.
6 Şubat 2023 tarihinde yaşanan depremlerin üzerinden yaklaşık iki buçuk yıl geçmiş olmasına rağmen şehir enkaz altından çıkmaya çalışırken gelinen süreçte özellikle deprem sonrası yaşanan göçle birlikte Malatya sanki kimlik değiştiriyor! Sokakta yürüyen insanın yürüyüşü, esnafın davranışı bile değişti. Aleni bir kültür erozyonu yaşanıyor.
Bu değişim sürecinde; Malatya’nın tarihsel ve toplumsal gelişimi ile gelenek durumundaki her türlü yaşayış, düşünce ve sanat varlıklarını nasıl gelecek nesillere taşıyacağız ? Çünkü artık hikayelerimizi yaşadığımız doğduğumuz ev, oynadığımız sokak, okuduğumuz okul bir daha olmayacak! Tıpkı Battalgazi ilçesine bağlı Orduzu Mahallesi sınırları içinde yer alan Gelincik Tepesi (Gelin Kayası) efsanelerimizin beton bloklara dönüştüğü. Her yıl mayıs ayının ilk haftasında Kernek meydanındaki Kernek göl gazinosunda ve Kanalboyunda Hıdırellez kutlamaları şenliklerinin ve kayısı festivallerinin unutulduğu gibi. Bunları çoğaltmak ve üzülmemek mümkün değil!
Yakın zaman yaşadıklarımızı hatırladığımızda Malatya için çok güzel hayaller kurarken bugün yaşadıklarımız ise büyük bir hayal kırıklığı yaşatıyor. Örnek vermek gerekirse Kanalboyunda yer alan İsmetpaşa Parkını (Hürriyet Parkı) çevreleyen duvarların dönemin belediye başkanı A.Münir Erkal tarafından yıkılmasını dönem itibariyle Berlin Duvarının yıkılmasına benzetilmesi ile eşdeğer görülmesinden sonra o yıllarda Malatya’nın gelecek vizyonu ve hedefleri için yeni ufuklar açılmıştı.
Bugün ise ülkedeki tüm şehir ve ilçelerde vatandaşın hizmetine sunulan millet bahçesi yapılırken Malatya Valilik binası arkasındaki seksen yıldır halkın kullanımına sunulan içinde Malatya da herkesin bir anısı bulunan ve çarşı merkezindeki tek yeşil alan olan vilayet parkının “Vali Beyin Bahçesi” olarak beton duvarlarla çevrilmesini çocuklarımıza nasıl anlatacağız.
Bu da yetmezmiş gibi Malatya ile özdeşleşmiş Türkiye Cumhuriyeti’nin 2.Cumhurbaşkanı ve ilk Başbakanı İnönü ile anılan kapalı çarşının üzerindeki meydanın etrafının demir parmaklıklarla çevrilmesini “Demir Parmaklıklar Sessizliği İçinde Cezaevinin Görülmeyen Yüzü” nü resmettiğimizi, dışardan gelenler için içeriye girişin yasak olduğunun algısını nasıl değiştireceğiz.
Bu gelişmeleri gördükçe anlıyoruz ki yok olan sadece anılar değil bir şehrin kültürü!
Bizler, bu şehirde yaşayan insanlar olarak, kadim bir kültüre sahip olan Malatya’nın geçmişinin yaşatılması ve bu kültürünün geleceğe taşınması konusunda yapılan ya da yapılacak olan yanlış işlere eleştirilerimiz, geçmişten geleceğe taşınan yaşanabilir bir Malatya içindir. Daha önce de ifade ettiğim gibi “Sorunlarımızı, üzerine toprak atarak değil ; üzerimizdeki ölü toprağı atarak çözeriz.’’
Malatya, geride kalan zamanda kayıplarını telafi etmek için bugünden sonra ekonomi ve sosyal konular dışında tarihi ve kültürel konularda da bilimsel çalışmalar ve etkinlikler yapmak ve Malatya kültürüne sahip çıkmak zorundadır.
Cumhuriyet döneminde, Malatya tarihine ve kültürüne araştırmaları ve çalışmaları ile eserler sunan Celal Yalvaç, Ahmet Şentürk, Hüseyin Çolak, Mehmet Ali Cengiz ve Mehmet Gülseren bir tarihçi ve yazar olmalarının yanı sıra Malatya’nın fahri bir kültür elçileriydi rahmet ve saygıyla anıyorum.






