23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı tüm yurtta törenlerle kutlandı...
Günün anlam ve önemine binayen en dikkat çekici satırlar Hürriyet yazarı Taha Akyol'dan geldi..
Hürriyet Gazetesi yazarı Taha Akyol 23 Nisan'la ilgili kaleme aldığı yazısında dikkat çekici ayrıntılara işaret etti. Akyol, 'Meclis açıldığında bütün Türkiye oradadır: Tarık Zafer'in belirttiği gibi, fesli Osmanlı modernistleri, liberaller, inkılapçılar, Bolşevik sempatizanı solcular, üniformalı askerler, sarıklı hocalar, kavuklu Alevi dedeleri, mahalli kıyafetleriyle Kürt şeyh ve aşiret reisleri...' diye yazdı.
En şanlı Meclis
MUSTAFA Kemal Paşa 19 Mart 1920 günü bütün illere bir genelge göndererek TBMM'nin 23 Nisan 1920 Cuma günü Ankara'da açılacağını bildiriyor. Milli Mücadele ve demokrasi tarihimizin en önemli belgelerinden biri olan genelgenin 6. maddesi aynen şöyledir:
"Bu Meclis üyeliğine her parti, zümre ve cemiyet tarafından aday gösterilmesi caiz olduğu gibi, her ferdin de bu mukaddes mücahedeye fiilen katılması için bağımsız adaylığını istediği yerde ilana hakkı vardır."
Bu sebepledir ki, Meclis açıldığında bütün Türkiye oradadır: Tarık Zafer'in belirttiği gibi, fesli Osmanlı modernistleri, liberaller, inkılapçılar, Bolşevik sempatizanı solcular, üniformalı askerler, sarıklı hocalar, kavuklu Alevi dedeleri, mahalli kıyafetleriyle Kürt şeyh ve aşiret reisleri...
İhtilal Meclisi
Bütün Türkiye orada olduğu için, "meşruiyet" İstanbul'dan Ankara'ya geçmiştir; bu topraklarda meşru otorite artık Ankara'dır.
Mustafa Kemal genelgesinde bu Meclis'in Osmanlı Mebusan Meclisi gibi sadece "yasama ve denetim" yapan normal bir parlamento olmayacağını da belirtir. TBMM "fevkalade selahiyete sahip"tir, "kuvvetler birliği" ilkesine dayanır; yasama, yürütme ve yargı erkleri Meclis'in elindedir.
Fransız İhtilali'ndeki Konvansiyon Meclisi gibi, mutlak yetkili bir "İhtilal Meclisi"dir.
Anayasa kitaplarındaki 'kurucu meclis'lerden de yetkilidir. İstiklal Mahkemeleri eliyle yargı erkine de sahiptir mesela. Meclis'in İstiklal Mahkemeleri karşısında sinmesi, sonraki dönemlerdedir. Birinci Meclis, İstiklal Mahkemeleri'ni sıkı bir denetim altında tutmuştur. Hatta Meclis bir yargıtay gibi bu mahkemelerin kararlarını bozmuş, değiştirmiştir.
Meşruluğun temeli
Meclis'in demokratlığı çoksesli olmasından, milleti bütünüyle temsil etmesinden ve iktidarı sıkı bir şekilde denetlemesinden gelir.
Mustafa Kemal Paşa'yı bunaltırcasına sıkı denetim altında tutmuştur. Öyle ki, İnönü ve Karabekir'in belirttiği gibi, savaşın en bunaltılı dönemlerinde Mustafa Kemal Paşa Meclis'i kapatmayı üç defa düşünmüş, Ankara'nın meşruluğunun Meclis'e dayandığını dikkate alarak tabii vazgeçmiştir. Daima Meclis'le çalışmış, Meclis'teki en ağır eleştirilere tahammül etmiştir.
Meclis'in bu demokratik ve tam temsili vasfı sayesindedir ki, İstiklal Harbi askeri bir harekâtın ötesinde tam bir "Milli Mücadele" olmuştur.
Demokrasi okulu
İkinci Viyana bozgunundan itibaren sürekli mağlup olduğumuz karanlık asırlarda "en büyük zafer"i (Sakarya) bu Meclis'le kazandık.
Onun için Birinci Büyük Millet Meclisi, Mete Tunçay'ın deyimiyle, "en şanlı Meclis"tir.
Bu Meclis, Meşrutiyet dönemlerinde çok defa kitaplarda ve kalplerde kalan "milli hâkimiyet" fikrini siyasi bir sistem olarak hayata geçirmiş ve Türkiye'nin siyasi evrimine yön vermiştir. Milletin hâkimiyetinin rafa kaldırıldığı dönemler de olmuştur ama siyasi evrim çizgimizin bu yönü değişmemiştir.
Onun için de Birinci Büyük "en şanlı Meclis"tir.
Bizim demokrasimizin en büyük mektebi de Birinci Meclis'tir: Meclis'te bütün damarlarımız vardır. Her fikir serbesttir. Muhalefet "Müşir Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri"ni de böyle saygılı hitaplarla ama sert çıkışlarla eleştirmiştir.
Bugün demokrasi terbiyemizi, demokrasi kültürümüzü ve millete karşı sorumluluk bilincimizi geliştirmek için en büyük bilgi ve esin kaynağımız, Birinci Meclis'in şan ve şerefle dolu tutanaklarıdır. Haklı olarak kutladığımız bayram, okumamıza, öğrenmemize de vesile olsun.