Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'ndeki Kabine Toplantısı'nın ardından millete seslenen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ramazan ayını ve bayramı geride bıraktıklarını anımsatarak, baharın getirdiği enerji ve umutla daha güzel bir geleceğe yürüdüklerini söyledi.
Dünyanın savaşların, çatışmaların, siyasi ve ekonomik krizlerin, sosyal çalkantıların kıskacında sancılı bir süreçten geçtiği dönemde Türkiye'nin rotasından sapmadan hedeflerine doğru ilerlediğini belirten Erdoğan, "Hiç şüphesiz devletlerin ve insanlığın tamamını etkileyen olumsuzlukların hayat pahalılığı ve enflasyon gibi sonuçları bize de yansıyor ama hamdolsun diğer ülkelerden farklı olarak biz geçtiğimiz 20 yılda inşa ettiğimiz güçlü altyapıyla son 8-9 yılda yaşadığımız tecrübelerin ışığında 2023 hedefleri ve 2053 vizyonuyla sembolleştirdiğimiz kendi yol haritamıza bağlı kalmayı başardık." diye konuştu.
Türkiye'nin salgın ve savaş gibi gelişmelerin tetiklediği küresel üretim ve lojistik sistemindeki yeni arayışların merkezi durumunda olduğunu vurgulayan Erdoğan, "İkinci Dünya Savaşı'nın ardından kurulan küresel yönetim ve güvenlik sistemi kökünden sarsılırken biz sahip olduğumuz tarihi birikimi siyasi, ekonomik ve askeri reformlarla canlandırdık. Artık her alanda kendi ayaklarının üstünde durabilen, bununla kalmayıp tüm dostlarına ve kardeşlerine destek verebilen bir Türkiye var." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yıllardır sürekli dile getirdikleri büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasını adım adım yürüttüklerini belirterek, hiçbir iç ve dış hadisenin, hiçbir açık ve gizli oyunun kendilerini bu hedeften uzaklaştırmasına izin vermediklerini söyledi.
Bu mücadelede ülke ve milletçe ödedikleri bedelleri güvenli ve müreffeh geleceklerinin karşılığı olarak gördüklerini dile getiren Erdoğan, "Gelişmiş ülkelerin bile çaresiz kaldığı sınamaları Türkiye'nin en az kayıpla ve en fazla kazançla geride bırakması elbette birilerinde rahatsızlığa yol açıyor. Ülkemizin önü yıllarca siyasi istikrarsızlıkla, suni ekonomik krizlerle, terör örgütleriyle, vesayet araçlarıyla, darbelerle, evrensel kavramların arkasına gizlenmiş sinsi projelerle kesilmişti." dedi.
"Milletimizle birlikte bu kirli oyunları bozarak bugünlere geldik"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, kendi dönemlerinde de benzer senaryoların farklı görünümler ve yöntemlerle sahnelendiğini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bir yandan demokrasi ve kalkınma reformlarımızı kararlılıkla hayata geçirirken diğer yandan da milletimizle birlikte bu kirli oyunları bozarak bugünlere geldik. Eser ve hizmet siyasetimizle Türkiye'nin ayağındaki geri kalmışlık zincirlerini milletimizle birlikte parçalayıp attık. Hak ve özgürlük alanlarını genişleterek ülkemizi vesayetin boyunduruğundan milletimizle birlikte kurtardık. Diklenmeden dik durarak, egemenliğimizi hiçe sayan uluslararası baskıları milletimizle birlikte göğüsledik. Sokaklarımızı kana ve ateşe boğma gayretlerini dirayetli tavrımızla, milletimizle birlikte akamete uğrattık. Ülkemizin bağrına yerleştirilmiş bir bomba olan FETÖ ihanet çetesini canımızı ortaya koyarak milletimizle birlikte tepeledik. Bölücü terör örgütünün kanlı pençelerini askerlerimizin ve güvenlik güçlerimizin kahramanca mücadelesiyle milletimizle birlikte söküp attık. Sınırlarımıza dayanan tacizleri, yaptığımız sınır ötesi harekatlarla milletimizle birlikte püskürttük. Her alçak hamlenin bir parçasını oluşturan ve ekonomimizi hedef alan niyetleri aldığımız tedbirlerle milletimizle birlikte bozduk. İnsanlığın yakın tarihte yaşadığı en büyük sağlık krizi olan koronavirüs salgınının üstesinden sağlık sistemimizin gücü ve dirayetli yönetimimize birlikte milletimizle hep beraber el ele yok ettik. Küresel finans, güvenlik, mülteci, sağlık krizleri olarak tezahür eden çarpıklıkların yükünü ülkemizin üzerine yıkma heveslerini yine milletimizle birlikte kursaklarda bıraktık."
"Dar gelirli insanlarımızın alım güçlerindeki düşüşün farkındayız"
Erdoğan, bugünkü ve bundan sonraki tüm sınamaları da yine 85 milyon hep birlikte aşarak sonraki nesillere hak ettikleri Türkiye'yi bırakacaklarını belirterek, "Hedeflerimize ulaşmamıza bir el uzatımı mesafe kaldığı bu kritik aşamada vatandaşlarımızın hayat pahalılığının yol açtığı sıkıntılar sebebiyle zor günler geçirdiğini biliyoruz. Bilhassa dar gelirli insanlarımızın alım güçlerindeki düşüşün farkındayız. Bir yandan enflasyonu dizginleyecek tedbirleri alırken diğer yandan da ücretlerde yaptığımız artışlarla alım gücündeki gerilemeyi telafi etmeye çalışıyoruz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu çerçevede yıl başında asgari ücretten işçi, memur ve emekli maaşlarına kadar geniş bir alanda ciddi artışlar yaptıklarını anımsatarak, şöyle devam etti:
"Temmuz ayında yapılacak enflasyon farkı artışları ve diğer düzenlemelerle dar gelirlilerin alım gücünü biraz daha iyileştireceğiz. Haziran ayı itibarıyla başvuruları başlayacak Aile Destek Programı gibi yeni uygulamalarla da insanımızı sahipsiz bırakmıyoruz. Çeşitli başlıklar altında sadece geçtiğimiz ay milletimizin farklı kesimlerine sağladığımız sosyal desteklerin toplam tutarı 5,3 milyar liradır. Elektrik tüketim desteği için geçtiğimiz yıl yaklaşık 2,5 milyon haneye 2,5 milyar lirayı aşkın kaynak tahsis ettik. Doğal gaz tüketim desteği olarak da son 2 ayda 114 milyon lirayı aşkın bir kaynağı vatandaşlarımıza aktardık. Her iki desteğin de kapsamını genişletecek çalışmaları sürdürüyoruz."
Ekonomi programlarının merkezinde istihdamı koruma ve geliştirmenin bulunduğuna işaret eden Erdoğan, "Çalışmak isteyen hiçbir insanımızın işsizlik sebebiyle ailesi ve çevresinin karşısında boynunun bükük dolaşmasına yol açmayacak bir anlayışla ekonomiyi yönetiyoruz. Hamdolsun bu sayede üretim tarafında oldukça iyi bir yerdeyiz. Ülkemizi eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, tarımdan spora tüm alanlarda cumhuriyet tarihinin en iyi seviyesine çıkartmak için yaptığımız yatırımların meyvelerini toplama vaktidir." diye konuştu.
"Stokçuluk ve fiyatları etkileme suçuyla ilgili cezaları yeniden düzenliyoruz"
Türkiye'nin enerji hariç, dış ticaret fazlası veren, ihracatı ithalatını geçen bir ülke durumuna geldiğini belirten Erdoğan, enerji fiyatlarında 10 kata varan artışların Türkiye'nin sadece dış ticaret görünümünü bozmakla kalmadığını, ürün maliyetlerinde de ciddi artışlara yol açtığını söyledi.
Bazı ürünlerdeki fiyat artışlarının, enerji fiyatlarındaki yükselişle, döviz kuruyla ya da enflasyonla izah edilemeyecek seviyede olduğunu dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Sair faktörlerle izahı mümkün olmayan, sırf açgözlülükten, fırsatçılıktan, tamahkarlıktan kaynaklanan fiyat artışları hukuk değil, ahlak meselesidir. Bilhassa da üretim ve satış tekelinin söz konusu olduğu ürün ve hizmetlerdeki dengesiz fiyatlamalara karşı mücadele ediyoruz. Denetimleri sıkılaştırdık. Üretici ve tüketici arasındaki ilişkiyi en sağlıklı zemine oturtma amacıyla hazırladığımız hal, perakende ve elektronik ticaret kanunlarıyla ilgili çalışmalar bitmek üzeredir. Stokçuluk ve fiyatları etkileme suçuyla ilgili cezaları da yeniden düzenliyoruz. Bu tür suçlara verilen cezaları caydırıcılık temelinde yükseltiyoruz. Ayrıca üretim maliyetlerini dengeleyerek, arzı artırmaya ve böylece fiyatları istikrara kavuşturmaya yönelik de hazırlıklar yürütüyoruz. Türkiye'yi yatırım, istihdam, üretim, ihracat ve cari fazlayla büyütme politikamızın başarıya ulaşacağından asla şüphe etmiyoruz."
Sabırla, azimle, inançla yürüdükleri bu yolun sonunun, Türkiye'nin selametine, milletin refahına, insanların huzuruna çıkacağına işaret eden Erdoğan, "Yeter ki bu zor günleri birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sahip çıkarak geride bırakalım. Yeter ki kendimize güvenerek, umudumuzu canlı tutarak, vizyonumuzu genişleterek, hedeflerimizi büyüterek daha çok çalışalım, daha çok üretelim, daha çok mücadele edelim. İşte o zaman aydınlık bir geleceğin bizi beklediğini hep birlikte göreceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, her hak ve özgürlük talebini karşıladıkları, her eksiği tamamladıkları, her hayali gerçeğe dönüştürdükleri, asırlık meseleleri hal yoluna koydukları gibi halihazırdaki sıkıntıları da çözeceklerini, bunun için gereken her türlü donanıma ve kararlılığa sahip olduklarını kaydetti.
"Vatandaşları ev sahibi yaptık"
Siyasetteki 40 yılı aşkın tecrübesine, belediye başkanı, başbakan ve cumhurbaşkanı olarak ülke yönetimindeki 30 yıla yaklaşan birikimine güvendiğini vurgulayan Erdoğan, Türkiye'nin potansiyeline ve 85 milyon vatandaşın gücüne itimatla bu mücadeleyi zaferle taçlandıracaklarını söyledi.
Yalanlarla, çarpıtmalarla, iftiralarla, dışarıdan yazılmış senaryolara dayalı siyaset ve toplum mühendislikleriyle Türkiye'yi yönlendirme devrinin bittiğini ifade eden Erdoğan, "Milli iradenin üstünlüğüne teslim olmayan hiç kimsenin, bu ülkede yetki ve sorumluluk sahibi olamayacağı gerçeğine 2023'te bir kez daha hep birlikte şahitlik edeceğiz." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye gündemindeki bazı konularla ilgili yürüttükleri hazırlıklar sonunda ortaya çıkan müjdeleri paylaşmak istediğini dile getirerek, bunlardan ilkinin, konut almak isteyen vatandaşlar ve konut yapan firmalarla ilgili olduğunu kaydetti.
Hükümetleri döneminde ürettikleri 1 milyon 100 binin üzerindeki konutla, vatandaşları uygun şartlarda ev sahibi yaptıklarını anımsatan Erdoğan, aynı şekilde bankacılık sektörünün verdiği uygun şartlı kredilerle, milyonlarca vatandaşın özel sektör tarafından inşa edilen projelerden ev sahibi olduğunu anlattı.
"Bir dizi tedbiri hayata geçirme kararı aldık"
Son dönemde küresel ekonomide ham madde fiyatlarında görülen fahiş yükseliş ve tedarik sorunlarının yol açtığı sıkıntılar sebebiyle konut inşasında yavaşlama ve konut fiyatlarında çok büyük artışlar yaşandığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Vatandaşlarımızı özellikle konut sektöründeki bu arızi dalgalanmadan korumak amacıyla bir dizi tedbiri hayat geçirme kararı aldık. Bu çerçevede, konut finansmanı konusunda 3 ayrı paketi milletimizin hizmetine sunuyoruz. Birinci paketle ilk defa ve tek konut sahibi olacak vatandaşımıza 2 milyon liraya kadar değere sahip birinci el satın almalar için 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,99 faizli konut kredisi sağlıyoruz. İkinci paket, birinci ve ikinci el konutları da kapsıyor. Konut değerinin en az yarısı 1 Nisan 2022 tarihinden önce açılmış döviz tevdiat hesaplarının bozdurulması veya fiziki altınların Merkez Bankasına satılarak karşılanması şartıyla alınacak konutlar bu paketten yararlanabilecek. Konut değeri 2 milyon lira ile sınırlı bu paket, 10 yıla kadar vadeli ve aylık yüzde 0,89 faizli konut kredisi içeriyor. Bu paketin bir amacı da döviz ve altın varlıklarının Türk lirasına dönüşümünü teşvik etmektir. Üçüncü paketimiz inşaat sektörüne yöneliktir. Mayıs ayı başı itibarıyla asgari yüzde 40'ı tamamlanmış ve asgari yüzde 50'si satılmamış inşaat projelerinin bir an önce tamamlanabilmesi için 20 milyar liralık bir kaynak ayırdık. 1 yıl boyunca konut fiyatlarını internet sitelerinde duyurdukları fiyatta sabit tutma taahhüdü veren firmalarımız belli bir rakama kadar ve 36 ay vade ile bu finansmandan yararlanabilecek. Böylece inşaat halindeki projelerin hızla tamamlanarak kısa vadedeki konut arzının artmasını böylece fiyatların dengeye gelmesini hedefliyoruz."
"Sosyal konut projelerine hız vereceğiz"
Bunların yanında TOKİ vasıtasıyla yürüttükleri, vatandaşlara uygun fiyatla sunulan düşük maliyetli, düşük satış fiyatlı sosyal konut projelerine hız vereceklerini dile getiren Erdoğan, "Düşük gelir grubundaki vatandaşlarımızı ev sahibi yapmaya yönelik sosyal konut projeleri için TOKİ'ye 30 milyar liralık finans sağlayacağız. Sosyal konut projelerimizin istismarını önlemek için de bu yolla edinilen konutların 5 yıl süreyle satışına izin vermeyeceğiz." diye konuştu.
"Küçük ölçekli müteahhitlere, şehir içindeki küçük parsellere konut yapabilmeleri için metrekaresini belli bir fiyatın üzerinde satmamaları şartıyla uygun maliyetli kredi kullandıracağız." diyen Erdoğan, bu tür alanların rezerv konut alanı ilanı yoluyla çeşitli vergilerden istisna olmasını temin ederek, maliyetlerin düşürülmesi yoluna da gideceklerini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, rezerv alanlarda yapılan ve uygun maliyetli krediyle desteklenen konutların da 5 yıl süreyle satış tahdidine tabi olacağını belirterek, sistemin sağlıklı işleyişini sağlamak için, denetimde TOKİ ve Emlak Konut gibi birikimi olan kuruluşları kullanacaklarını kaydetti.
Konut arzını artırmak için kentsel dönüşüm projelerine destek vereceklerini, ada düzeyinde sadece hak sahiplerine yönelik uygun maliyetli kredilerle bu projeleri hızlandıracaklarını ifade eden Erdoğan, özellikle hak sahipleri ile müteahhitlerin bir araya gelerek yürütecekleri bu projelerin denetimini de yine ilgili kuruluşların vasıtasıyla daha sıkı yapacaklarını vurguladı.
Erdoğan, "Vatandaşlarımızı hızlı, güvenli ve ekonomik şekilde konut sahibi yapmayı amaçlayan bu destek paketleri ve uygulamalarımızın hayırlı olmasını diliyorum." dedi.
Yerli ve milli pasaport üretimi
Erdoğan, uzun süredir hazırlıkları yürütülen önemli projelerden birinin de yerli ve milli pasaport üretimi olduğunu belirtti.
Erdoğan, "Çip krizi sebebiyle küresel tedarik imkanları zorlaşan pasaport üretimini ülkemizde gerçekleştirecek altyapıyı kurduk. Dünyanın en güvenli pasaportlarından biri olan yeni pasaportumuzun sayfaları, Topkapı Sarayı ile başlayıp, birinci Meclis Binası ile sona eriyor ve tam ortasında da Ayasofya Camisi bulunuyor. Ağustos ayı itibarıyla vatandaşlarımıza verilmeye başlanacak yeni pasaportumuzun da ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyorum." ifadesini kullandı.
"3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimizdir"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Anadolu'nun tarihin her döneminde çeşitli sebeplerle diğer coğrafyalardan gelen insanlara kucak açtığını, onlara yurt olduğunu, özellikle son 150 yılda Kafkasya'dan Balkanlar'a dört bir yanda başı dara düşen, hayatı ve geleceği tehdit altına giren tüm insanların yönünü Anadolu'ya çevirdiğini söyledi.
Bu topraklarda yaşayanların, canını ve onurunu kurtarmak için gelen hiç kimseyi "el" görmediğini, dışlamadığını, ötekileştirmediğini, onlara asla husumet beslemediğini ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hep birlikte vatanımızı, ezanımızı, bayrağımızı, istiklalimizi ve istikbalimizi korumak, ülkemizi geliştirmek, devletimizi güçlendirmek, milletimizi kalkındırmak için çalıştık, çabaladık. Gerektiğinde Çanakkale'den İstiklal Harbi'ne ve 15 Temmuz'a kadar her durumda vatanımız uğrunda canımızı vermekten kaçınmadık, kol kola şehadete yürüdük, koyun koyuna aynı mezarda yattık. Sık sık dile getirdiğimiz gibi bizim devletimizin sınırları başkadır, milletimizin gönül sınırları bambaşkadır. Devletimizin sınırları doğudan batıya, Edirne'den Kars'a, kuzeyden güneye, Sinop'tan Hatay'a uzanır. Milletimizin gönül sınırları ise merhale merhale Avrupa'dan Asya'nın en uçlarına, Sibirya'dan Afrika'nın derinliklerine, okyanusları aşıp, bir uçtan diğerine, Amerika'ya kadar uzanan genişliğe sahiptir. Bilhassa tarih ve medeniyet birlikteliğimizin olduğu coğrafyalardaki kardeşlerimizle gerçekten çok hasbi, çok yakın bağlarımızın olduğunu kimse inkar edemez."
Türkiye'nin bu coğrafyalardaki kardeşleriyle arasındaki gönül bağını hiçbir zaman koparmadığını belirten Erdoğan, Birinci Dünya Savaşı ve Milli Mücadele'nin ardından Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla milyonlarca insanın Anadolu'ya geldiğini kaydetti.
Çerkezlerden Boşnaklara, Tatarlardan Türkmenlere, Gürcülerden Araplara farklı kökenlere sahip pek çok kişinin Anadolu'nun çeşitli yerlerinde kendilerine yeni bir hayat kurduğunu belirten Erdoğan, "Öyle ki Cumhuriyetin ilk yıllarındaki nüfusumuzun neredeyse yarısı sınırlarımız dışından gelen insanlardan oluşuyordu." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhuriyet dönemi boyunca da Balkanlar'dan Kafkaslara kadar her yerde başı dara düşenlere ülkenin kapılarının açık olduğunu söyledi.
Çeşitli tarihlerde eski Yugoslavya topraklarından, Bulgaristan'dan, Romanya'dan, Doğu Türkistan'dan, İran'dan, Orta Asya'dan, Afganistan'dan, Bosna'dan, Kosova'dan milyonlarca ailenin Türkiye'ye sığındığını hatırlatan Erdoğan, bunlardan bir kısmının daha sonra başka yerlere gitse de çok büyük bir bölümünün Türkiye'de kaldığını ifade etti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Şimdi Bay Kemal ne diyor? 'Biz bunların hepsini tekrar Suriye'ye süreceğiz. Geldikleri yere göndereceğiz'. Bunları yapamayacaksın. Bunları yapmaya hiçbirinizin de gücü yetmez. Zira biz ensar kültürüyle yetişmişiz. Biz muhacir kültürünün ne olduğunu çok iyi biliriz. Biz sizler gibi evet bu toprakları hudayinabit bulmadık. Bu topraklarda verilen mücadelenin ne olduğunu gayet iyi biliriz. Şu anda 3 milyon 700 bin Suriyeli bizim kardeşimizdir ve biz bu kardeşlerimize sahip çıktık, sahip çıkıyoruz ve sahip çıkacağız Bay Kemal. Senin ortakların varsın PKK terör örgütünün mensupları olsun. Sen onlarla beraber Ankara'dan İstanbul'a yine yürümeye devam et. Ama biz bu kardeşlerimizle ensar kültürü, muhacir kültürü içerisinde yolumuza devam edeceğiz, asla taviz de vermeyeceğiz. Çünkü biz şuna inanıyoruz, ancak inananlar kardeştir ve kardeşliğimizi koruyacağız."
"Suriye'de 100 bin briket ev yapma projesini başlattık"
Körfez Savaşı başladığında Irak'tan Türkiye'ye gelen 1 milyon kişinin tamamına yakınının savaşın ardından evlerine geri döndüğünü belirten Erdoğan, Suriye'deki iç karışıklıkların ardından yaklaşık 4 milyon kişinin Türkiye'ye geldiğini ve şimdi Suriye'nin kuzeyinde yapımı devam eden briket evlerden mümkün olduğunca fazlasını yapmaya da gayret edeceklerini söyledi.
Erdoğan, çatışmaların halen devam ettiği, terör örgütlerinin saldırılarını sürdürdüğü, siyasi birliğin ve toprak bütünlüğünün henüz sağlanamadığı Suriye'nin istikrara kavuşması için her türlü gayreti gösterdiklerini belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bugüne kadar ülkemize gelen Suriyelilerden 500 bini sınırlarımıza bitişik bölgelerde güvenli hale getirdiğimiz yerlere dönüş yaptı. Uluslararası yardım kuruluşlarının desteğiyle 4 milyon kişinin İdlib başta olmak üzere bulundukları yerlerde kalmalarını sağlıyoruz. Buna rağmen İdlib'deki gerilimin ve diğer bölgelerdeki güvensiz ortamın sürmesi, ülkemizdeki Suriyeli sayısının belirgin şekilde azalmasının önüne geçti. Antalya'da 2015 yılında yapılan G-20 Zirvesi'ne katılan liderlere Suriyeli sığınmacılar için bu ülkenin topraklarında süratle 1 milyon kişinin iskanını sağlayacak şehirler inşa edilmesi teklifinde bulunmuştuk. Maalesef özellikle de Batı ülkeleri, sığınmacıları kendi sınırlarından uzak tutmak için yaptıkları harcamanın çok azıyla hayata geçirilebilecek bu projeye gereken desteği vermediler. Türkiye bu yükün büyük bir bölümünü hem kendi sınırları içinde hem de Suriye topraklarında üstlenmek durumunda kaldı.
Geçtiğimiz yıl sivil toplum kuruluşlarının desteğiyle Suriye topraklarında gerçekten çok zor şartlarda yaşayan insanlar için 100 bin briket ev yapma projesini başlattık. Bu proje kapsamında 57 bin briket evi tamamladık, 20 bini ile ilgili çalışmalar sürüyor, kalan 23 bin evi de en kısa sürede yapacağız. Bu sayıyı daha da artırmamız mümkün olabilir. Şimdi 2015 yılındaki asıl projemizi hayata geçirecek yeni bir adım daha atıyoruz. Uluslararası yardım kuruluşlarının finansmanıyla, Suriye topraklarında 13 ayrı yerde okuluyla, hastanesiyle, sanayisiyle, tarımıyla gereken tüm altyapıya sahip 200 bin konut inşa edilmesini inşallah sağlıyoruz. Amacımız halen ülkemizde yaşayan 1 milyon Suriyelinin tüm insani şartlara sahip bu şehirlere geri dönüşünü temin etmektir. Kurumlarımızın yaptığı çalışmalar, bu geri dönüş için 1 milyondan çok daha fazla sığınmacının gönüllü olduğunu göstermektedir. Böylece tüm dünyanın adeta sırtını döndüğü, görmezden geldiği, vicdanını kapattığı bir trajedinin çözümünde önemli bir merhaleyi daha Türkiye'nin öncülüğünde tamamlamayı hedefliyoruz. İnşallah çalışmalar ilerledikçe bu sürecin ayrıntıları ile ilgili bilgileri kamuoyuyla paylaşacağız. Rabbim kimseyi vatansız, yurtsuz, evsiz bırakmasın, canıyla malıyla onuruyla sınamasın diyoruz."
Erdoğan, kimsenin ülkesini, evini, işini, ailesini, bağlarını sebepsiz yere terk edip bir bilinmeze doğru yola çıkmayacağını belirtti.
Türkiye'nin böyle bir mecburiyetle karşı karşıya kalanlara kucağını açtığını, bunun insani, vicdani ve tarihi bir görev olduğunu dile getiren Erdoğan, bu ahlaki vazifenin hakkıyla yerine getirilerek dünyanın karşısına huzuru kalple çıkıldığını söyledi.
Erdoğan, Suriye'deki çatışmaların rejimin sivillere yönelik vahşi saldırıları yanında Batı ülkelerinin muhalifleri teşviki ve desteklemesiyle başladığını belirterek, şöyle konuştu:
"Şayet bu destek sürdürülmüş olsaydı, ülke kısa bir süre içinde yeniden güvenli ve istikrarlı hale gelebilirdi. Ancak bir süre sonra Batı ülkeleri desteklerini Suriye halkı yerine bu ülkede üstlenmiş terör örgütlerine yönlendirdi. Tırlarca, terör örgütüne silah, mühimmat, araç, gereç gönderdiler. Bunları hep birlikte yaşadık. Suriye topraklarını kana ve ateşe bulayan bu strateji değişikliğinin ardından bölge, proje ürünü envaiçeşit terör örgütünün cirit attığı, Türkiye için de ciddi tehditler içeren bir bataklık haline dönüştü. Fırat Kalkanı ile Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatları ile süren operasyon, bütün bu operasyonlarımızın en başta gelen sebebi budur."
Suriye'de rejimin zulmüne karşı çıkmanın yanı sıra PKK'sından DEAŞ'ına kadar tüm terör örgütleriyle en etkin mücadeleyi Türkiye'nin yürüttüğünü ve yürütmeye devam ettiğini dile getiren Erdoğan, harekatlar sayesinde hem Türkiye sınırlarının saldırılara karşı korunaklı hale getirildiğini hem de Suriye içinde insanların huzurla yaşayabilecekleri güvenli alanlar oluşturulduğunu kaydetti.
Erdoğan, "Ülkemiz içindeki Suriyeli sığınmacılar ile diğer statülerde yaşayan yabancıları da yakından takip ediyoruz. Hangi ülkeden gelirse gelsin tüm yabancıların oturma ve çalışma düzenlerini belirli kurallara bağladık. Kurallara uymayanları da derhal geldikleri yerlere gönderiyoruz. Bu şekilde sınır dışı edilen Suriyeli sayısı 20 bini bulmuştur. Diğer ülke vatandaşlarından sınır dışı edilenlerin sayısı da 21 bin kişiyi geçmiştir. Afganistan başta olmak üzere istikrarsızlığın ve çatışmaların yaşandığı her yerde benzer tablolar ortaya çıkmaktadır." diye konuştu.
"Ülkemize gelen Ukraynalı sayısı 100 bine yaklaştı"
Yıllardır geri kalmışlığın, açlığın, sefaletin pençesinde kıvranan yerlerden de diğer gelişmiş ülkeler gibi Türkiye'ye yönelik bir insan akışının mevcut olduğunu aktaran Erdoğan, "Çeşitli yollarla sınırlarımıza giren ve ülkelerine geri gönderdiğimiz düzensiz göçmen sayısı 2016'dan bugüne kadar 320 bini aşmıştır." dedi.
Türkiye topraklarına yönelen düzensiz göçmenlerin önemli bir bölümünün hedefinin buradan Avrupa'ya geçmek olduğunu vurgulayan Erdoğan, Ukrayna krizi öncesi son 7 yılda Avrupa Birliği ülkelerine ulaşan çoğu Suriye ve Irak kökenli sığınmacı sayısının 1 milyon olarak ifade edildiğini belirtti.
Özellikle savaşın başlamasıyla Ukrayna'dan komşu ülkelere ve oradan da bir kısmı Avrupa topraklarına geçen kişi sayısının 4 milyonu aştığını dile getiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Ülkemize gelen Ukraynalı sayısı da 100 bine yaklaştı. Görüldüğü gibi sığınmacı sorunu sadece bize mahsus, bizim ülkemize mahsus değildir, tüm dünyanın meselesidir. Bu akına en çok muhatap olan devlet olmamıza rağmen krizi insani duyarlılıklara halel getirmeden yönetmeyi başarabilen ender ülkelerin başında geliyoruz. Sığınmacı düşmanlığı üzerinden kendilerine siyasi pozisyon sağlamaya çalışanların önce bu gerçekleri görmeleri gerekiyor. Daha önemlisi bu politikanın en ön saflarında yer alanların dedelerinin de canlarını ve onurlarını kurtarmak için Anadolu topraklarına sığınanlar arasında yer aldığını asla unutmamaları şarttır. Dün onların dedelerini nasıl bağrımıza basmışsak bugün de çaresizlik içinde bize sığınanlara aynı şekilde davranıyoruz.
Bu aziz millete tek parti CHP'sinin yaşattığı Boraltan Köprüsü faciasının utancını bir daha biz tekrarlatmayacağız. Mazlumları katillere teslim etmedik, etmeyeceğiz. Suriyelilere veya diğer ülkelerden gelen yabancılara kendi vatandaşlarımızdan farklı hiçbir imkan sağlanmamakta, ekstra hiçbir kaynak tahsis edilmemektedir. Fitnecilerin yalan, yanlış, çarpıtma üzerine kurulu nefret kampanyaları hiçbir zaman vatandaşımızın kalbini bulandırmasın, kafasını karıştırmasın. Gönüllü dönüşler için gereken imkanları sağladıkça ülkemizdeki Suriyeli sayısının makul düzeylere gerileyeceğinden kimsenin şüphesi olmasın. Aynı yaklaşım diğer yerlerden ülkemize gelen yabancılar için de geçerlidir. Bu ülkeye katkı sağlayan, bu milletin inancına, diline, kültürüne saygı duyarak topraklarımızda hayatını sürdüren hiç kimseyle sorunumuz, sıkıntımız yoktur, olmayacaktır."
"2023 hedeflerimizden şaşmadan yolumuza devam edeceğiz"
Selçuklu, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemleri boyunca bin yıldır bu topraklarda birlikte yaşama kültürünün hakim olduğunu, bu kadim kültürün Türkiye'de asla Batı'daki gibi bir ırkçılık ve yabancı düşmanlığı hastalığının kök salmasına izin vermeyeceğini söyleyen Erdoğan, Türkiye'yi böyle bir çarpıklık üzerinden karıştırmak isteyenlerin kimin değirmenine su taşıdığının izaha gerek olmayacak kadar açık olduğunu belirtti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz 2023 hedeflerimizden, 2053 vizyonumuzdan asla şaşmadan yolumuza devam edeceğiz. Küresel ekonomideki dalgalanmaların durulmasına paralel şekilde yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı konularını da ülkemizin gündeminden çıkartmaya devam edeceğiz." dedi.
Gençlere kamp çağrısı
Erdoğan, Gençlik ve Spor Bakanlığının düzenlediği gençlik kamplarının başvurularının bugün itibarıyla başladığını bildirerek, daha önce 12-22 yaş aralığını kapsayan bu kamplardan yararlanma sınırının gençlerden gelen talepler doğrultusunda 25 yaşa yükseltildiğini açıkladı.
Bu yıl yaklaşık 200 bin gence bu kamplarda spordan kültür faaliyetlerine kadar uzanan hizmetler verileceğini dile getiren Erdoğan, gençleri temmuz ayına kadar sürecek gençlik kampları başvurularına katılmaya davet etti.
Rize-Artvin Havalimanının cumartesi günü açılışının yapılacağını belirten Erdoğan, dünyada deniz üzerine kurulu beş havalimanı bulunduğunu, bunlardan birisinin Ordu-Giresun Havalimanı olduğunu, ikincisinin de Rize-Artvin Havalimanı olacağını söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ile birlikte havaalanının açılışını gerçekleştireceklerini kaydetti.
Ankara, AA