"BENİM AĞABABALARIM KUVAYİ MİLLİYEDİR, ATATÜRK'TÜR.. KURTULUŞ SAVAŞINDA DÜŞMANLA İŞ BİRLİĞİ YAPANLAR DEĞİL.. " CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Bütçe Görüşmelerinde yaptığı konuşmada AKP’yi ağır ifadelerle eleştirerek, “Almanya’da ki Hans’ın alın teri Türkiye’deki Hasan’ın 12 katı.Türkiye’nin en büyük beka meselesi gençlerin geleceği yurt dışında aramasıdır. Bunlar hem satıcı hem içici, kokain milli içkiniz olmuş.Her şey var, utanma yok” iddiasında bulundu.
Ağbaba, Genel Kurul’da yaptığı konuşmada; "Türkiye'yi dünya devi yapacağız." diyenler, "Bu milletin hizmetkârı olacağız." diyenler, "Dünya lideriyiz." diye caka satanlar, maalesef Türkiye emekçilerini dünyanın hizmetkârı yapmak için hızla yol almakta. "Dünyaya ucuz iş gücü cennetiyiz." diye ilan veriyorlar, işçimizin alın terini dünyanın en ucuz alın teri yapmakla övünüyorlar, işçilerimizi köle gibi karın tokluğuna çalıştıracaklarını duyuruyorlar” dedi.
Ağbaba'nın konuşması ve tartışmalar TBMM tutanaklarına şöyle yansıdı:
"CHP GRUBU ADINA VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu, biraz önce kürsünün önüne koyduğum resim, aslında Türkiye’nin resmi, Türkiye’nin fotoğrafı; bir tarafta şatafat, bir tarafta sefalet.
Değerli milletvekilleri, “Türkiye’yi dünya devi yapacağız.” diyenler, “Bu milletin hizmetkârı olacağız.” Diyenler, maalesef, “Dünya lideriyiz.” diye caka satanlar, maalesef Türkiye emekçilerini dünyanın hizmetkârı yapmak için hızla yol almakta. “Dünyaya ucuz iş gücü cennetiyiz.” diye ilan veriyorlar, işçimizin alın terini dünyanın en ucuz alın teri yapmakla övünüyorlar, işçilerimizi köle gibi karın tokluğuna çalıştıracaklarını duyuruyorlar.
Bakın, karşılaştıralım değerli arkadaşlar: Bugünkü kurla Türkiye’de asgari ücretle çalışan bir işçimiz bir saat çalışmasının karşılığında sadece ve sadece 88 sent alıyor. Eskiden, çalışanların köleleştiğini göstermek için örnekler verilirdi, “Çin’de bir işçi 1 dolara çalışıyor.” denilirdi; eskiden Çin ayıplanırdı, “Çin malları niye ucuz?” denildiğinde “Çin’de iş gücü ucuz.” denilirdi ama on dokuz yılın sonunda geldiğimiz yer Çin'den daha aşağıda, işçimiz Çinli işçiden daha az yemek yiyebiliyor, daha az kazanabiliyor.
Değerli arkadaşlar, bir de bizi kıskanan Almanya'ya bakalım. Almanya asgari ücretlisine bir saatlik çalışması karşılığında yaklaşık 11 dolar veriyor yani bizimkinin tam 12 katı. İngiltere işçisine 12,5 dolar veriyor, bizimkinin 14 katı. Yani sizin anlayacağınız deyimle söyleyeyim. Almanya'daki Hans'ın alın teri, Türkiye'deki Hasan'ın tam 12 katı. İngiltere'deki Mary'nin alın teri, Meryem'in tam 14 katı. İşte sizin övündüğünüz, anlattığınız düzen bu. (CHP sıralarından alkışlar) Türk işçisini köleye dönüştürdünüz. Türk işçisini dünyanın kölesine dönüştürdünüz. Kim dönüştürdü? En millî ve en yerli olanlar.
Değerli arkadaşlar, daha başka, beter bir şey söyleyeyim. Eskiden pazarlarda hamallık yapan, kol gücüyle, sırt gücüyle çalışan insanlar vardı, onlar bile işsiz kaldı, hamallar bile işsiz kaldı. Daha da acı bir şey söyleyeyim, bu şartlarda bile hâlâ iş arayan yaklaşık 10 milyon geniş tanımlı işsizimiz var. Niye? Çünkü bu şartların yarısına güvencesiz çalışacak on binlerce göçmen işçi var. Değerli arkadaşlar, Türkiye'nin düştüğü durumu asgari ücretli bakımından gördük, bir de emekliler bakımından görelim.
Değerli arkadaşlar, şu tabloya bakın. Türkiye'de bir en düşük emekli maaşı 1.500, Almanya'da 19.200, Hollanda'da 16.700, Yunanistan'da 14.112, emeklinin durumu bu. Emeklinin durumu iflas eden Yunanistan'daki emekliden daha kötü durumda.
Değerli arkadaşlar, bir de bir resim daha göstereyim size, bir fotoğraf daha göstereyim. Bu, Almanya’daki emekliler, bu da Türkiye’deki emekliler; bir tarafta gülenler, bir tarafta sürünenler. (CHP sıralarından alkışlar) Sizin getirmiş olduğunuz düzen, on dokuz yılın sonunda emekliye reva gördüğünüz bu. Bu gerçekle her zaman yüzleşeceksiniz. Burada hikâye okuyorsunuz, nutuk atıyorsunuz ama Türkiye’de yaşadığımız gerçekler sizin anlattığınız gibi değil.
Bir başka acı durumu sizlerle paylaşmak istiyorum: Değerli arkadaşlar, Türkiye’de gençlerin durumu perişan. TÜİK’in verilerine göre her 3 gençten 1’i, bizim sokakta gördüğümüz verilere göre her 2 gençten 1’i işsiz durumda. Raporlara göre, bu insanların yüzde 74'ü sadece yol ve yemek karşılığında çalışabileceklerini söylüyorlar.
Değerli arkadaşlar, hepimizin bildiği gibi, Türkiye dünyanın en güzel ülkesi. Şimdi, şu soruyu sormak lazım: Dış güçlerin gözü bizim üzerimizde, bizim gençlerin gözü niye başka ülkelerde? Onu görmemiz lazım.
Bakın, Türkiye’de yaşayan, muhtemelen, varsa Akbaşoğlu’nun oğlu, çocuğu; AKP’lilerin, MHP’lilerin, CHP’lilerin çocukları geleceklerini yurt dışında arıyorlar. Her 100 gençten 76’sı yaşamını yurt dışında sürdürmek istiyor. Anasının babasının doğduğu toprakları bırakarak başka ülkelerde gurbet elde ekmek arıyor. Bunu kim yaptı? On dokuz yılın sonunda AKP Hükûmeti yaptı. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bakın, Recep Tayyip Erdoğan her kürsüye çıktığında “3 çocuk yapın." diyor. Recep Tayyip Erdoğan’a güvenip 3 çocuk yapanlar şimdi yolda kaldı. Bakın, atalım, 3 isim olsun; birisi Rabia olsun, birisi Miraç olsun, birisi Talha olsun. Şimdi, Miraç ile Talha yurt dışına gitmek için uğraşıyor; maalesef, çocuklarımızın geleceği ülkemizde değil, yurt dışında. Gençler ne istiyor? Yurt sorunu yaşamak istemiyor, “tweet” attığı için tutuklanmak istemiyor, üniversite bitince karın tokluğuna çalışmak istemiyor, mülakat istemiyor, yazılı sınavda yüksek alıp mülakatta elenmek istemiyor; gençler “liyakat” “liyakat” “liyakat” diyor, AKP’li ya da MHP’li dayıları olmadan iş bulmak istiyor değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar) Şimdi, zaman zaman kullanıyorsunuz “beka” “beka” “beka” diye; ben size söyleyeyim, Türkiye’nin en büyük beka meselesi gençlerimizin geleceğini yurt dışında aramasıdır. Tekrar söylüyorum: Her 100 gençten 76’sı geleceğini yurt dışında arıyor.
Değerli arkadaşlar, bakın, gelişmiş ülkelerden bir örnek daha vereyim esnafımızla ilgili; bakın, bu esnafımızla ilgili bir tablo. Gelişmiş ülkeler ortalama yüzde 11,7 hibe yapmış, gelişmekte olan ülkeler 5,67, gelişmemiş ülkeler 3,20, Türkiye’nin yaptığı oran ise maalesef 3,51. Bakın, daha iyi anlayabilmek için başka ülkelerle karşılaştıralım; Guatemala 3,6’sını, Hindistan 4,07’sini, Kolombiya 4,62’sini, Gürcistan 7,12’sini esnafına doğrudan gelir desteği olarak vermiş, Türkiye 3,51; maalesef, Türkiye, Afrika ülkelerinin bile altında. Elin esnafları süper ligde oynarken Türk esnafını maalesef amatör kümede top koşturmaya zorluyorsunuz.
Bir başka şey değerli arkadaşlar, esnafın asmış olduğu bir başka şey: “Namuslu bir şekilde battık.” Bakın, ibretiâlem için bu fotoğrafı görün. Bu fotoğraf, esnafın özetidir. Esnaf bir taraftan 3 harfli marketlerde, diğer taraftan sizin yaptığınız politikalarla ezilmekte. Esnaf diyor ki: “Ben 1.055 liralık BAĞ-KUR primini mi ödeyeyim, elektriği mi ödeyeyim, doğal gazı mı ödeyeyim, kirayı mı ödeyeyim?” Esnaf batmak üzere. Buradan sizleri uyarıyorum: Eğer böyle devam ederse, maalesef, esnafımız batacak. Esnaf diyor ki: “Birileri gibi çalıp çırpmadık, 3-5 yerden maaş almadık, lüks ve şatafata düşmedik, kırk yıl bu ülkeye vergi verdik, şimdi geldik, gıda paketine muhtacız.” Esnafına, komşusuna, sağına soluna, fakirine fukarasına gıda paketi veren esnaf, maalesef, sizin kötü ve sorumsuz yönetiminizin sonucunda ekmeğe muhtaç olmuş durumda. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, bu Türkiye'de sizin sayenizde neler gördük? Askıda ekmeği, bayat ekmek kuyruklarını, yağ almak için Kızılaya kan verenleri gördük, yağ almak için, 1 kilo yağ almak için kanını verenleri gördük; ucuz ekmek için yağmurda ekmek kuyruklarını, indirimli yağ kuyruklarını gördük; ucuz benzin kuyruklarını gördük. Bu memlekette, Türkiye'de -belki duymamışsınızdır, sizin tuzunuz kuru- ikinci el eşya satan pazarlar var. İkinci el araba değil -siz ikinci el araba sanırsınız- ikinci el ceket satıyor, ikinci el pantolon satıyor, ikinci el ayakkabı satıyor. (CHP sıralarından alkışlar) Değerli arkadaşlar, bu insanları bu duruma düşürenlere yazıklar olsun! Bununla ilgili son sözümü de emeklimizi, işçimizi, yoksulumuzu ikinci el eşya pazarlarına mahkûm edenlere söylüyorum: Yazıktır, ayıptır, günahtır! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, keşke kaybettiğimiz sadece Türk lirası olsa, keşke pula çevrilen sadece Türk liramız olsa, kaybolan sadece asgari ücretlimiz olsa; kaybolan sadece emeklinin aylığı değil, asgari ücret değil. Değerli arkadaşlar, bu memlekette ahlak kayboldu ahlak, ar kayboldu, utanma kayboldu. (CHP sıralarından alkışlar)
ÜMİT YILMAZ (Düzce) – Doğru, sende de yok!
VELİ AĞBABA (Devamla) – Bakın, birkaç örnek vereceğim, memleketi uyuşturucu zulası yapanlara birkaç örnek vereceğim: Çocuklarımızı korumakla görevli Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğünde uyuşturucu bulunuyor, Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürünün aracı âdeta uyuşturucu servisi yapıyor. Bir başka örnek AKP Genel Merkezinde bulundu, sonradan zengin olan Kürşat… Neydi onun ismi? Pudra çekerken yakalandı, çıt yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Tamamlayın sözlerinizi.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Merkez İlçe Başkanı sızmış “Ben içmedim.” diyor. Değerli arkadaşlar, bunlar kurtulmak için var ya “Ben satıcı değilim, içiciyim.” diyor. Vallahi bunlar hem satıcı hem içici. Kokain âdeta millî içkiniz hâline geldi. (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, başka bir şey söyleyeyim: Bakın, son bir yılda yaşadığımız şeyleri başkası yaşasaydı biraz utanırdı, biraz yüzü kızarırdı. (AK PARTİ sıralarından gürültüler) Bakın, mafya var, mafyaya koruma var, efendime söyleyeyim, 10 milyon euro var, Zindaşti var, Aliye Uzun var Aliye Uzun, Aliye Uzun; fuhuş var, servis var, genel yayın yönetmeni var. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler) Değerli arkadaşlar bakın, pasaport var ya pasaport, birilerinin pasosu hâline gelmiş pasosu, insan kaçakçılarının pasosu hâline gelmiş. Ama ne yok? Bunların hepsi var, ne yok? Sayın Akbaşoğlu, savunuyordunuz ya, size söylüyorum: Ahlak yok, utanma yok, ar yok. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Süreniz tamamlandı Sayın Ağbaba.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Siz biraz önce savundunuz ya, biraz utandınız mı, bilmiyorum.
***
BAŞKAN – Kayıtlara geçti.
Sayın Ağbaba, kürsüye buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Sataşmadan iki dakikadır süreniz.
İBRAHİM YURDUNUSEVEN (Afyonkarahisar) – Teröristlerden bahset, terörden.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Sayın Başkan, atalarımı sordu, ağababalarımı sordu. Benim ağababalarım Kuvayımilliyeciler, benim ağababalarım Atatürk, benim ağababalarım emperyalizme karşı savaşanlar. (CHP sıralarından alkışlar) Benim ağababalarım Kurtuluş Savaşı’nda düşmanla iş birliği yapanlar değil Sayın Akbaşoğlu.
Şimdi bir başka şey, diyor ki: Şanlıurfa’yı verin, altı ay içerisinde Şanlıurfa’ya bedava elektrik vermeyen namerttir. Nasıl vereceğiz? Güneş tarlası yaparak; boş tarlaları, taşlı tarlaları güreş tarlası yapacağız. (CHP sıralarından alkışlar)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – 215 belediyeniz var.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Akbaşoğlu, Bursa’da tarla bul, yapalım; Bursa’ya da bedava elektrik verelim. Denizli’yi ver, Denizli’ye de verelim. Türkiye’de kime istiyorsan bedava elektrik vereceğiz. Nerede tarla varsa sizin gibi imara aşmayacağız, güneş tarlası yapacağız. O Urfa’ya, o, elektriğini kestiğiniz yoksul Urfa’ya elektriği bedava vermek bizim namus borcumuz. (CHP sıralarından alkışlar)
SEMİHA EKİNCİ (Sivas) – İzmir’de niye vermiyorsunuz?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Akbaşoğlu diyor ki: “Bu bütçede umut var, bu bütçede gelecek var, alım gücünü arttırmak var, büyüme var.” Ya, Allah aşkına, elinizi vicdanınıza koyun. Kim büyüyor?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – Tarım arazisine güneş enerjisi kurulmaz, öğren de gel. Sayın Ağbaba, öğren de gel, yine çaktın, yine.
VELİ AĞBABA (Devamla) – Osmanlı döneminde köy olan Katar büyüyor. Katar var ya, bir tane emiri var. Hani doğan görünümlü şahin var ya, Benjamin Franklin görünümlü Katar Emiri; geldi, ya, almadığı kimse kalmadı, almadığı kimse kalmadı. Katar eskiden Osmanlı’nın küçük köyüydü, şimdi Türkiye'nin tapusunu verdiniz, tapusunu verdiniz. (CHP sıralarından alkışlar) Bir başka yeni ortağınız var, yeni ortağınız, Birleşik Arap Emirlikleri, hani, 15 Temmuzun faili, finansörü. Sizi kim barıştırdı acaba? Sizi kim barıştırdı Birleşik Arap Emirlikleri'yle, bu fotoğraftaki biri olabilir mi?
ALİ MAHİR BAŞARIR (Mersin) – Kim o?
VELİ AĞBABA (Devamla) – Bakın. (CHP sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
VELİ AĞBABA (Malatya) – Nebati.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Şahsıma ve grubumuza, Katar’a Türkiye’yi peşkeş çekmek noktasında birtakım sataşmalarda bulunulmuştur. (AK PARTİ ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Müsaade eder misiniz sayın milletvekilleri, Sayın Grup Başkan Vekilleri. Her çıkan sataşmayı sürdürürse ben birleşime ara veririm, onu size söyleyeyim.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Başkanım…
BAŞKAN – Sataşmaya mahal vermeden, lütfen.
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Ondan sonra ben de çıkarım.
BAŞKAN – Sataşırsa…
HASAN ÇİLEZ (Amasya) – 215 belediyeye elektrik verilecek mi Sayın Ağbaba?
VELİ AĞBABA (Malatya) – Vereceğiz.
BAŞKAN – Sayın Akbaşoğlu, lütfen sataşmayın.
Buyurun.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Çankırı) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi hürmetle, muhabbetle selamlıyorum.
Ülkeyi kimseye sattığımız yok bizim, bir karış toprağını kimseye satmayız.
CAVİT ARI (Antalya) – Başkanım, Antalya Limanı’nı on dokuz yıllığına devreden…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Bir milimetrekaresi için de canımızı feda etmekten geri durmayız; hiçbir şekilde bu noktada en ufak bir tereddüdümüz söz konusu değildir.
VELİ AĞBABA (Malatya) – İstanbul’daki AVM’ler zaten Katarlıların ya.
CAVİT ARI (Antalya) – Limanları satıyorsunuz Başkan, limanları.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Mustafa Kemal Paşa İstiklal Mücadelesi’nde “Tam bağımsız Türkiye, manda ve himaye kabul edilemez, bağımsızlık benim karakterimdir.” diye nasıl yola çıktıysa, Allah'ın izniyle bizler de ekonomik kurtuluş savaşımızı veriyoruz, biz istiklal ve istikbal mücadelemizi ortaya koyuyoruz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Yeni manda, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri. Milyar dolarlar girince kedi gibi oluyorsun, kedi gibi.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) –Tam bağımsız ekonomik kurtuluş savaşını da milletimizle millet–devlet kaynaşmasıyla Allah'ın izniyle en yüksek başarıya ulaştıracağız ve milletimizin alım gücünü artırarak…
VELİ AĞBABA (Malatya) – Ne yapacağız? Alacağız, Katar’a vereceğiz, Birleşik Arap Emirlikleri’ne…
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – …zengin millet, zengin birey, güçlü ve büyük Türkiye ve güçlü ve büyük Türkiye'nin öncülüğünde adil ve merhametli yeni bir küresel düzeni de insanlığa inşallah hediye edeceğiz. Bizim ufkumuz bu, bizim amacımız bu, bizim çalışmamız bu.
Benim de elimde çok görüntüler, fotoğraflar var; onları göstermiyorum, onları siz bilirsiniz.
VELİ AĞBABA (Malatya) – Göster, göster Akbaşoğlu!
ENGİN ÖZKOÇ (Sakarya) – Göster, göster!
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Sonuç itibarıyla şunu ifade ediyorum.
CAVİT ARI (Antalya) – Antalya Limanı’nı Katarlılara sattınız Başkanım.
MUHAMMET EMİN AKBAŞOĞLU (Devamla) – Allah'ın izniyle Haziran 2023’te on dokuz yıldır olduğu gibi, AK Parti ve MHP'nin, Cumhur İttifakı'nın zaferiyle gerekli cevabı millet size verecektir İnşallah. (AK PARTİ ve MHP sıralarından alkışlar)
ALİ ŞEKER (İstanbul) – Sandığı getir o zaman.
CAVİT ARI (Antalya) – Antalya Limanı’nı Katarlılara satıyorsunuz Başkanım. Antalya Limanı’nı on dokuz yıl daha, toplam yirmi beş yıllığına Katarlılara satıyorlar."
malatyahaber.com- Bülten