SON DAKİKA
SON DEPREMLER

Acele İşe Stres Karışıyor !

0
Güncellendi - 2015-12-27 19:25:33
Acele İşe Stres Karışıyor !
A- A+ PAYLAŞ

Teknoloji hayatımızı kolaylaştırırken, diğer yanda halledilmesi gereken işlerin sayısı artıyor ve bu işlerin giderek daha hızlı halledilmesi gerekiyor. Sonuç, hayatımıza giderek daha fazla damgasını vuran stres.

Almanya'nın önde gelen hastalık sigortası kuruluşlarından Techniker Krankenkasse'nin Forsa Sosyal Araştırmalar Enstitüsü'ne yaptırdığı araştırma stres ve stres kaynaklı hastalıklarda artış eğilimini doğruluyor. Bin kadın ve erkek üzerinde yapılan araştırma, kadınların yüzde 63'lük oranla stresten daha çok muzdarip olduğunu ortaya koyuyor. Erkeklerde ise bu oran yüzde 53. Araştırmaya göre stres faktörlerinin başında iş yaşamı geliyor. Almanya'nın güneyinde yaşayanlar kuzeydekilere oranla daha stresli.

Dortmund'da bir kliniğin başhekimi olan psikiyatrist Hans-Joachim Thimm şunları söylüyor:

“Stres, burnout, depresyon artık önemli konular haline geldi. Artık tüm şirketlerde de bunlar moda kavramlar. Çünkü psikolojik nedenlerle hastalanan çalışanların sayısı son derece artış gösterdi. Şirketler de buna çözüm aramak zorunda kaldı. Hastalık sigortaları da çözüm arıyor. Çünkü masraflar yükseliyor ve buna bir yanıt aranması gerekiyor.”

'Burnout ile depresyon karıştırılmamalı'

Stresin tek başına bir hastalık olmadığını belirten Thimm, ancak sürekli stresin çeşitli hastalıklara yol açan bir faktör olduğuna dikkat çekiyor:

“Mide-bağırsak hastalıkları, tipik sırt ağrıları, ense-omuz ağrıları… Ayrıca isteksizlik, hiçbir şey yapmak istememe gibi depresif belirtilere de sıkça rastlıyoruz. Burnout'u ise psikolojik ve ruhsal bitmişlik durumu olarak tanımlayabiliriz. Genelde işte ya da işle ilgili konularda oluşan uzun süreli olumsuz duygular sonucu ortaya çıkıyor.”

Psikiyatrist Thimm, son dönemde moda haline gelen burnout ile depresyonun birbiriyle karıştırılmaması gerektiğini, ikisinin genelde farklı tedavi gerektirdiğini kaydediyor.

Kadınların stresten daha fazla muzdarip

Thimm depresyon hastalığına yakalananların sayısında büyük artış yaşandığını, toplam hastalar arasındaki oranlarının yüzde 30 olduğunu belirtiyor. Alman psikiyatrist, kadınların erkeklere göre stresten daha fazla muzdarip olmasını ise şaşırtıcı bulmuyor. Kadınların bir yanda aile, bir yanda meslek arasında, giderek daha fazla yükü omuzladığını, erkeklere göre daha az ücret aldıklarını ve meslekî ilerleme şanslarının daha düşük olduğunu belirten Thimm, “Ayrıca kadınlar önlerine çıkan zorlukların nedenini genelde kendilerinde, erkekler ise başkalarında arıyor” diyor.

Thimm işlerin giderek yoğunlaşması, süreçlerin hızlanması, yeni teknolojiler ve sürekli erişilebilir olma beklentisi gibi nedenlerle fizikî ve psikolojik yükün giderek arttığını belirtiyor. Ama Thimm'e göre genelde bu aşırı yüklenme kişinin kendi suçu. Mükemmeliyetçiliğin sürekli stres durumu yarattığını belirten psikiyatrist şu reçeteyi veriyor: Yüzde 80 yeterli. Herşeyi kendiniz yapmayın. İşi dağıtın, işbölümü yapın, erken uyarı işaretlerini dikkate alın, başarılarınızı kutlayıp kendinizi ödüllendirin!

'Telefonsuz alanlar oluşturun'

Alman Psikologlar Akademisi Yöneticisi Günter Koch da stresin en önemli nedenlerinden birini büyük beklentiler olarak açıklıyor.

“Psikolojik araştırmalar şunu gösteriyor: Sonuçlandırmadığınız süreçler, sonuna kadar düşünmediğiniz, halletmediğiniz şeyler gerginlik yaratıyor ve gerginliği sürdürüyor. Ve gündelik hayatta kullandığımız iletişim araçları, e-postalar, kısa mesajlar, chat'ler yoluyla bu süreçler sürekli kesiliyor. Böylece asla hedefe ulaşamıyoruz ve rahat edemiyoruz.”

Psikolog Koch da kendinden ve çevreden beklentileri çok yüksek tutmamayı ve cep telefonunun çalmadığı özgür alanlar oluşturmayı tavsiye ediyor.

UYARI: Sitemizde çoğunlukla muhabir arkadaşlarımızın imzalarıyla ya da mensubu oldukları basın kuruluşları kaynak belirtilerek yayınlanan üstteki haber benzeri araştırmalar, haberler, röportajlar, maalesef “emek hırsızı” –özellikle de biri sürekli olmak üzere- sözde bazı internet yayıncıları tarafından, ya aynen ya da küçük bazı değişiklikler yapılarak, kendi özel araştırmaları ya da haberleriymiş gibi kendi yayın organlarında yayınlanabilmektedir. Haber kaynağıyla ya da araştırmasıyla, istihbaratıyla uzaktan yakından ilgisi olmayan, sadece gerçek gazetecilerin ‘kamuoyunun bilgisine sunulmuş’ emeğinin üzerine ‘çöküp’, gazetecilik- habercilik yaptıklarını zanneden ve böylece kamuoyunu da aldatanların bulunduğuna bir kez daha dikkat çekerken, söz konusu unsurları da ‘gerçek gazetecilerin emeğini çalmamaları’ konusunda uyarıyoruz.
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmayacaktır.

Yorum yazın

İsim yazmalısınız
Doğru bir email yazmalısınız
Yorum yazmalısınız